Handan Demirkıran

Gelişim geriliği

Gelİşİm geriliği, çocuğun gelişim basamaklarına göre beklediğimiz gelişimi zamanında tamamlayamamasıdır. Akla ilk olarak fiziksel gelişim gelse de zihinsel, dil, motor, sosyal ve duygusal alanlardaki gerilikte gelişim geriliğinin göstergesidir. Gelişim geriliğinin nedenleri arasında doğum öncesi, anı ve sonrası gibi biyolojik faktörlerin yanı sıra çevresel faktörlerde etkili olmaktadır. Bu çevresel faktörlerin arasında duyuların yetersiz uyarılması, aşırı koruyucu ya da baskıcı anne-baba tutumları, bebeğin çıkardığı seslere ilgi göstermeme, oturma-yürüme gibi motor becerilere teşvik edilmemesi, çocuğun istek ve ilgi ihtiyacının karşılanmaması, yaşıtları ile zaman geçirmemesi, sadece temel bakımının yapılarak oyun ihtiyacının karşılanmaması gibi faktörler sıralanabilir.
Gelişim geriliklerinin arasında en sık rastlanan zekâ geriliğidir. Çocuğun yaşından beklenen bilişsel becerileri yerine getirememesi, dili kullanma ve anlama alanlarındaki yetersizlik, sosyal ilişkilerinde iletişim kurmada zorluk, uyum gösterme ve öz bakımını yerine getirememe gibi durumlar böyle bir geriliği işaret edebilmektedir.
Normal gelişim gösteren çocuklarda gelişim hep bir sıra izler ve üste koyarak gider. Fakat gelişim geriliği olan çocuklarda bireysel farklılıklar gösterse de hep bir gecikme söz konusudur. Ebeveynlerin çocuklarını çok yakından takip etmesi, gelişim dönemlerini bilmesi bu açıdan önemlidir. Erken dönemde teşhis edilen gelişim geriliği, erken müdahale ile çocuğun yaşıtları ile arasında çok farkın olmamasını sağlayacaktır. Gelişim dönemleri şu şekildedir: 0-2 Yaş: Bu dönemdeki çocuklar bedensel gelişimlerinin bir uzantısı olarak kendi başlarına hareket edebilmek, yürümeyi öğrenmek durumundadır. Yürümeyi öğrenme, dokuz ay civarında ayakta durma çalışmalarıyla başlar ve iki yaş civarında yürümede ustalaşma biçimini alır. Bebek, dünyaya gelir gelmez zihinsel ve ruhsal olarak da gelişmeye başlar. Bu dönemde alıcıdır. Duyduğu, gördüğü, dokunduğu her şeyden duyumlar alır. Algılar edinir ve bunları biriktirerek belleğine yerleştirir. İlk yıl içinde dişlerinin çıkmaya başlamasıyla birlikte katı yiyecekleri yemeyi öğrenir. Doğuşta sadece bakışları ile iletişim kurabilen bebek, agulama ile başlayan dil gelişimini iki yıl içinde üç kelimelik cümlelere dönüştürebilir. Bebek, iki yaşına doğru biyolojik gelişime paralel olarak kaslarına hâkim olabilir ve dışkısını kontrol etmeye başlayabilir. Yetişkinlerin gösterdiği ilgi, oynamak için kullandığı oyuncaklar, yaşadığı çevredeki çeşitli uyaranlar, çocuğun zihinsel gelişimini büyük ölçüde etkiler. 3-6 Yaş: Okul öncesi yıllarını içine alan ilk çocukluk dönemi, çocuğun aktif olarak çevresine yöneldiği, uyarıcılar ile dolu dış dünyayı keşfetmeye çalıştığı, insan yaşamının en temel becerilerinin kazanıldığı bir dönemdir. Çocuk, bu dönemde sosyalleşmeye de başlamıştır. Başkalarını keşfetmiş ve onlarla birtakım kurallar çerçevesinde bir araya gelmeye çalışmaktadır. Bu dönemde cinsiyetine uygun davranma davranışı ağırlıklıdır. Çocuk, kendi cinsindeki ebeveyni model alır. Cinsiyet farklılıkları bu dönemde keşfedilir. Bu konuda sorular sormaya başlar. Çocuğu sorduğu sorular yüzünden azarlamak ve araştırma girişimlerine engel olmak, çocukta suçluluk duygusunun gelişmesine neden olur. Çocukta vicdan gelişiminin ve ahlakın temelleri bu dönemde atılır. Yalan söylediklerinde suçlandıkları, hatalı bir davranışta bulunduklarında bunu anladıkları görülür. 7-11 Yaş: Çocuğun aile ortamından çıkarak dış dünya ile daha iç içe olduğu dönemdir. Bu dönemde mantıklı düşünme başlar. Benmerkezcilik azalır. Yaşıtları önem kazanır. Bellek ve dil becerileri artar. Bilişsel becerileri artar. Fiziksel gelişme durağanlaşmıştır. Benlik kavramı gelişimi, benlik yapısını geliştirir. Güç ve sportif beceriler artar. Çocuk, okulda hayatı boyunca ihtiyaç duyacağı okuma-yazma ve hesap becerilerini edinmeye başlar. Gündelik yaşamda olup bitenler çocuğun ilgisini çekmeye başlamıştır. Ülkelerinde ve dünyada olup bitenler ile ilgili fikir beyan etmeye başlar. Çocukta zihinsel gelişim soyut işlemlere hazırlanmaya başlamıştır. Çocuğun konuşma yeteneği ve kelime hazinesi oldukça gelişmiştir. Bu dönemde kız ve erkek çocuklar kendi aralarında gruplaşarak oynamayı tercih eder. Çocuk için arkadaşları ve öğretmeni çok önemlidir. Bu dönemin önemli bir özelliği olan başarıya karşı aşağılanma duygusu nedeniyle çocuğun başarı duygusu yaşaması kişilik gelişimine olumlu yansır. Bir yandan arkadaşlarıyla bir arada olmaktan hoşlanırken diğer yandan grup içinde sivrilme, üstünlüğünü kanıtlama çabası vardır. Bu dönemde erkek çocuklar kızlardan daha hareketli olup bedensel ve güce dayalı etkinlikleri daha fazla tercih ederler. 12-18 Yaş: Ergenlik dönemi, bedensel değişikliklerin yaşandığı bir dönemdir. Çocukluk döneminde kısmen yavaşlayan bedensel büyüme ve gelişme, ergenlik döneminde yeniden hızlanarak bu dönemin sonunda yetişkinlikteki yapısına ulaşır. Bu değişim yüzünden genç biraz sakarlaşabilir. Genellikle ergenlik ve gençlik çağı en sağlıklı yaşam dönemidir. Çocukluk hastalıkları geride kalmıştır, yetişkin çağa özgü hastalıklar ise çok uzaktadır. Üreme olgunluğu oluşmaya başlar. Kimlik arayışına odaklanmıştır. Soyut düşünme ve bilimsel sorgulama gelişir. Ergen, benmerkezciliği bazı davranışlarda sürdürür. Ergenlik dönemi, genç için çalkantılı bir dönemdir. Bu dönemde bireyin kişiler arası ilişkileri gelişir, artar ve nitelik değiştirir. Artık çocuk değildir. Sosyal ilişki kurma becerisi artmaya başlamıştır. Toplum içinde kendi başına girişimlerde bulunabilir. Başkalarıyla kendi tercihleri doğrultusunda etkileşimler kurabilir. Bunun sonucunda duygusal yakınlıklar yaşayabilir. Bu duygusal yakınlıklar aynı zamanda anne-babadan duygusal anlamda ayrılmanın bir görüntüsüdür. Gençler ne yetişkin ne de çocuk olarak kabul edildikleri bu geçiş döneminde uyum sağlamakta güçlük çekerler. Kimlik arayışına giren genç, bu dönemden ya kimliğini kazanmış olarak ya da kimlik kargaşası ile çıkar.

YORUM YAP