Eğitim-İş’ten sert tepki: Sahte diplomalar, çürümüş düzenin belgesidir!

Eğitim-İş’ten sert tepki: Sahte diplomalar, çürümüş düzenin belgesidir!

06.08.2025 16:13:04

Eğitim-İş Sendikası, “sahte diploma çetesi” iddialarına ilişkin yaptığı açıklamada, kamu kurumlarındaki liyakatsizlik ve denetimsizlik sorununa dikkat çekerek, “Gerçek diploma emekle, bilimle ve onurla kazanılır” dedi.

Eğitim-İş Sendikası, son günlerde kamuoyuna yansıyan ve birçok üniversite ile kamu kurumunu ilgilendiren “sahte diploma çetesi” iddialarına sert tepki gösterdi. Açıklamada, sahte diplomalarla doçent, profesör gibi unvanlar alınarak akademik kadrolara usulsüz atamalar yapıldığına dikkat çekildi.
“ÜLKEMİZDE YALNIZCA BİREYSEL DEĞİL, KAMUSAL YOZLAŞMANIN BOYUTLARI GÖZLER ÖNÜNDE”
Eğitim-İş, yalnızca sahte belgelerin üretilmesini değil, bu belgelerin kamu kurumlarında nasıl bu kadar kolay geçerlilik kazandığını da sorguladı. Açıklamada, şu sözlere yer verildi: “Son günlerde kamuoyuna yansıyan ve birçok üniversiteyle kamu kurumunu doğrudan ilgilendiren "sahte diploma çetesi" iddiaları, ülkemizde yalnızca bireysel değil, kurumsal yozlaşmanın da boyutlarını gözler önüne sermektedir. E-imzaların kopyalanmasıyla sistemlere yetkisiz erişim sağlanarak; sahte diplomalar, sürücü belgeleri ve personel kimlikleri üretildiği, aralarında doçent ve profesör unvanı taşıyan yüzlerce kişinin akademik kadrolara usulsüz biçimde atandığı ortaya çıkmıştır.
Ancak bu belgelerin nasıl üretildiği kadar, kamu kurumlarında nasıl bu kadar kolay geçerlilik kazandığı sorusu da en az onun kadar önemlidir. Bu durum, uzun süredir kurumsal denetimin askıya alındığını, liyakatin sistem dışına itildiğini ve kamu hizmeti anlayışının keyfiliğe teslim edildiğini açıkça ortaya koymaktadır.
“KURUMLARIN TARAFSIZLIĞI VE TOPLUMUN KAMUYA GÜVENİ ZEDELENDİ”
Eğitim sisteminden kamu istihdamına kadar uzanan bu yapısal çöküş, cemaatlerin, tarikatların ve çıkar koalisyonlarının devlet aygıtı üzerindeki etkisiyle daha da derinleşmiştir. Atamalar, terfiler ve karar alma süreçleri; bilimsel liyakat yerine ideolojik sadakat temelinde şekillendirilmiş; böylece kurumların tarafsızlığı ve toplumun kamuya olan güveni telafisi zor biçimde zedelenmiştir.
Bu yaşananlar münferit değil; 23 yıldır sürdürülen siyasal tercihlerle örülmüş çarpık bir sistemin doğal sonucudur. Hesap vermeyi reddeden, denetimi dışlayan ve eleştiriyi bastırmayı görev edinen bu anlayış, sadece kurumları değil, yurttaşla Cumhuriyet arasındaki demokratik ilişkiyi de çökertmektedir.
Ve bu düzenin en ağır bedelini, atanmadığı için hayatına son veren öğretmenler, KPSS'ye her yıl gece gündüz çalışıp torpilsiz diye elenen binlerce genç, üniversite bitirip market kasasında çalışan gençler ödüyor. Onların emeği, sahte diplomalıların, torpilli atamaların gölgesinde her gün biraz daha değersizleştiriliyor.
Oysa Cumhuriyet; yalnızca bir yönetim biçimi değil, kamusal adaletin, eşitliğin ve liyakatin kurumsallaşmış ifadesidir. Yurttaşlık; sadece bir kimlik değil, aynı zamanda hakların ve sorumlulukların ortak zeminidir. Bu bağ zayıfladığında, ne kamu hizmeti işler kalır, ne de ortak yaşam güvenliğini sürdürebilir.
Bu noktada bir hatırlatma yapıyoruz: 2020 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'nın yürüttüğü ve TBMM'ye taşınan sahte diplomalı öğretmen soruşturmalarında, yalnızca 2018 yılına kadar 191 öğretmenin diplomasının sahte olduğu tespit edilmişti. 2016'da 109, 2018'de 146 öğretmenin sahte diplomayla göreve başladığı resmi kayıtlara geçmişti. Ancak sonraki yıllarda kamuoyuna hiçbir güncel sayı açıklanmamış, soruşturmaların seyri kapalı kapılar ardında bırakılmıştır.
Eğitim-İş olarak yetkililere soruyoruz:
•⁠ ⁠2020 yılında başlatılan bu soruşturmanın sonuçları nedir?
•⁠ ⁠Sahte diplomalı öğretmen sayısı toplam kaçtır?
•⁠ ⁠Bu kişiler hangi tarihlerde, hangi illerde göreve başlamıştır?
•⁠ ⁠Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu kişiler ve sahte diploma düzenleyen şebekeler hakkında savcılıklara suç duyurusunda bulunuldu mu?
•⁠ ⁠Bu suç duyuruları neticesinde açılan davalar var mıdır?
Bu sorulara yıllardır açık, net ve şeffaf bir cevap verilmemiştir. Çünkü bu dosyanın ucu AKP bürokratlarına, kimi siyasilere ve kimi örgütlü yapılara uzanıyordu. Soruşturma bu nedenle sessizce kapatıldı. Eğer bu süreç gerçekten bağımsız bir şekilde yürütülseydi, bugün diploma sahtekarlığı bu denli yaygınlaşmaz, sistem dışından beslenen bu çeteler devletin merkezine yerleşemezdi.
“BU DÜZEN ARTIK SADECE ÇÜRÜME DEĞİL, AÇIK BİR TEHDİT”
Bu düzen, artık sadece bir çürüme değil, açık bir tehdittir. Kamu hizmeti liyakatsizliğe teslim edilmiştir. Bu krizi durdurmak; yalnız bugünün değil, geleceğin de sorumluluğudur.
Bu sahtecilik şebekesinin tüm bağlantıları ortaya çıkarılmalı, siyasal uzantıları ifşa edilmeli, sahte diplomalıların tamamı teşhir edilmeli, görevleri iptal edilmeli, haklarında yargı süreci derhal başlatılmalıdır. Biz, gece gündüz çalışan, gerçek bilgiyle emek veren gençlerin, atanmayan öğretmenlerin, işsiz kalan akademisyenlerin hakkını savunmaya; Cumhuriyet'in kurucu değerlerini kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.
Gerçek diploma; emekle, bilimle ve onurla kazanılır.
Ve o emeği sahtecilikle gasp eden herkes, mutlaka hesap verecektir.”
Haber Merkezi

YORUM YAP