Eğitim Sen, “diploma çetesi” skandalına ilişkin yaptığı açıklamada, sahte diplomaların yalnızca bireysel suç değil, kurumsal yozlaşmanın sonucu olduğunu belirterek, “Gerçek diploma emekle, bilimle, mücadeleyle alınır” dedi.
Eğitim Sen, son günlerde kamuoyuna yansıyan ve birçok üniversite ile kamu kurumunu ilgilendiren “diploma çetesi” iddialarına sert tepki gösterdi. Açıklamada, e-imzaların kopyalanarak sistemlere yetkisiz erişim sağlandığı, sahte diplomalar, sürücü belgeleri ve personel kimlikleri üretildiği; aralarında doçent ve profesör unvanı taşıyan yüzlerce kişinin usulsüz biçimde akademik kadrolara atandığının ortaya çıktığı hatırlatıldı.
Sendika, olayın sadece bireysel bir suç değil, kurumsal yapılara sızmış organize bir yozlaşmanın göstergesi olduğuna dikkat çekerek, yıllardır uyardıkları liyakatten uzak atamalar, siyasi kadrolaşma ve denetimsizlik politikalarının kamu hizmetlerini işlemez hale getirdiğini belirtti.
“KURUMSAL YAPILARIN HEDEF ALINDIĞI ORGANİZE BİR YOZLAŞMA”
Eğitim Sen açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Son günlerde kamuoyuna yansıyan ve birçok üniversiteyle kamu kurumunu doğrudan ilgilendiren “diploma çetesi” iddiaları, ülkemizde akademinin, bürokrasinin ve kamu yönetiminin içine düşürüldüğü çürümüşlüğün yeni bir örneğini oluşturmaktadır. E-imzaların kopyalanması yoluyla sistemlere yetkisiz erişim sağlanarak sahte diplomalar, sürücü belgeleri ve personel kimlikleri üretildiği; aralarında doçent ve profesör unvanı taşıyan yüzlerce kişinin usulsüz biçimde akademik kadrolara atandığı ortaya çıkmıştır. Bu durum sadece bireysel suçların değil, kurumsal yapıların da hedef alındığı organize bir yozlaşmanın varlığına işaret etmektedir.
Eğitim Sen olarak yıllardır dile getirdiğimiz liyakate dayalı olmayan atama ve terfiler, siyasi kadrolaşma ve denetimsizlik politikaları bugün kamu hizmetlerini işlemez hale getirmiştir. Sadece akademi değil, sağlık, bürokrasi, yargı ve diğer tüm kamu kurumları benzer şekilde işlevsizleştirilmekte; kamusal olan, kişisel ve siyasal çıkarların tasarrufuna sunulmaktadır.
“TOPLUMSAL KAYNAKLAR KİŞİSEL VE SİYASAL RANT İLİŞKİLERİNE TESLİM EDİLMEKTEDİR”
Sağlıkta ticarileştirmenin ve denetimsiz özelleştirmenin nasıl yolsuzluklara ve bebek ölümlerine yol açtığını gözler önüne seren toplumsal bedelini çok acı biçimde yaşadığımız “yeni doğan çetesi” vakasında olduğu gibi ya da haftalarca süren orman yangınlarında kamu kaynaklarının etkisiz kullanımı nedeniyle doğa talanına göz yumulması gibi, bugün yaşadığımız bu skandal da bize bir şeyi net olarak göstermektedir: Kurumsal denetimin ortadan kaldırıldığı ve kamu yönetiminin şeffaflıktan uzaklaştığı her durumda, suç şebekeleri devletin en kritik yapılarında kök salmakta, toplumsal kaynaklar kişisel ve siyasal rant ilişkilerine teslim edilmektedir.
Artık üniversiteler toplum yararına bilgi üretme işlevini yerine getiremez hale gelmiş, akademik kadrolar diplomaların değersizleştirildiği, unvanların pazara düşürüldüğü bir düzene teslim edilmiştir. Bu çarpık düzenin sürmesinden fayda sağlayan ve çeşitli düzeylerde bu yapılarla ilişki kuran herkesin, görev ve pozisyonu ne olursa olsun ortaya çıkarılması, yargı önünde hesap vermesi gerekmektedir.
Eğitim Sen olarak soruyoruz:
Bu skandala karışan kişilerin arasında siyasetçiler, bürokratlar, kamu yöneticileri var mıdır?
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bu konuda bir inceleme başlatmış mıdır?
Diploması sahte çıkan kişilerin kamuda yürüttükleri görevler iptal edilecek midir?
Gerçek bilgiyle, alın teriyle, emekle diploma alan öğrencilerin hakkını kim koruyacak?
Sahte diplomalar, yalnızca bireysel bir ahlaksızlık değil, sistematik bir yozlaşmanın ürünüdür. Bu tabloyu mümkün kılan şey; eğitimde ticarileşmeyi, özelleştirmeyi ve denetimsizliği teşvik eden neoliberal politikalarla birlikte; kayırmacı ve keyfi atama sistemleridir.
“KONUNUN TÜM YÖNLERİYLE SORUŞTURULMASINI TALEP EDİYORUZ”
Gerçek diploma; emekle, bilimle, mücadeleyle alınır. Bu ülkede her türlü baskıya rağmen hâlâ gece gündüz çalışan, sınavlara hazırlanan, üniversitelerde direnen yüz binlerce genç var. Onların hakkını sahtecilikle gasp edenlerin karşısında durmak hepimizin sorumluluğudur. Eğitim Sen olarak; bu konunun tüm yönleriyle soruşturulmasını, siyasal bağlantıların ortaya çıkarılmasını ve kamuoyunun eksiksiz bilgilendirilmesini talep ediyoruz.”
Haber MERKEZİ
