Handan Demirkıran

Çocuk ve ergenlerde şiddete yatkınlık: “Davranım Bozukluğu”

Davranım bozukluğu, durdurulamayan, yıkıcı, saldırgan, yasa dışı eylemler, başka insanların haklarına yönelik saldırganca tutum ve yaşa uygun olmayan biçimde sosyal normları çiğnemeyi içeren çocukluk çağı psikolojik bir sorundur. Bu çocuklar ve ergenler, saldırgan tutumları ile başka insanlara veya hayvanlara fiziksel zarar verirler, başkalarına ait olan eşyaları tahrip eden tutumlar sergilerler. Arabaların camlarını kırma ya da arabaları çizme, başkaların evlerinde yangın çıkarma, özel eşyaları tahrip etme hatta yok etme şeklinde görülebilir. Kişisel çıkarları uğruna hırsızlık yapabilirler. Gizlice birinin evine girebilir, başkasına ait olan arabayı çalabilirler. Bunları yaparken silah kullanabilir, tehdit edebilirler. Sıklıkla kavga başlatıp bu kavga anında bıçak, çakı, sopa, tuğla, kırık şişe gibi şeyleri kullanmayı tercih edebilirler. İnsanlara karşı olan zalimce davranışlarını hayvanlarda da kullanırlar. Hayvanları öldürme ya da yaralama sık görülen bir davranıştır. Bu yaptığı davranışı da duyarsızlık içerisinde, yaptığının yanlış olduğunu düşünmeden anlatabilir.
Yaptıkları şeylerden utanç duymazlar ve vicdan azabı çekmezler. Bu da başka insanların duygu ve düşüncelerine önem vermediğini (empati yoksunluğunu) gösterir. Başka insanlara cinsel taciz ve tecavüzde bulunabilirler. Çıkar sağlamak adına yalan söylerler, başkalarını kandırmaktan keyif alırlar, verdikleri sözde durmazlar. Aynı şey evde de geçerlidir. Özellikle izin almadan geceyi dışarıda geçirirler ya da geç saatlerde eve gelirler. Sık sık okuldan kaçma davranışında bulunurlar. Bu davranışları çocuğun ya da ergenin evdeki, okuldaki ve mesleki işlevlerinin aksamasına yol açar. Genellikle derslerdeki başarıları da düşüktür. IQ düzeylerinin de düşük olduğu görülmektedir.
Kendilerine güvenleri azdır. Öfke atakları çok görülür. Kaza oranı yüksektir. Cinsel davranışlar erken yaşta başlar; erken yaşta hamilelik, cinsel yolla bulaşan hastalık görülebilir. Sigara, yasadışı madde, alkole erken yaşta başlama oranı yüksektir. İntihar düşüncesi, girişimi veya sonlandırılmış intihar sıktır.
Başka bozukluklarla birlikte de görülmektedir. Özellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite, öğrenme bozuklukları, anksiyete bozukluğu ve duygudurum bozukluğu ile birlikte karşımıza çıkabilmektedir.
Bu çocukların ebeveynlerinde en çok alkolizm, sosyopati, psikoz gibi ağır ruhsal hastalıklar görülmektedir. Bu rahatsızlıklar sebebiyle hem çocuğa hem de ebeveynlerin birbirlerine yönelik fiziksel şiddet söz konusudur. Şiddete maruz kalmış çocukta şiddete yönelme birçok araştırma tarafından onaylanmıştır. Buna bağlı olarak da fiziksel şiddete maruz kalmış çocuklarda ebeveyninin davranışını örnek alıp benimseme, beyin hasarına bağlı gelişen davranışsal güçlükler, strese maruz kalan beynin fizyolojik ve nörokimyasal değişimi sonucunda suça ve şiddete yönelme ortaya çıkmaktadır.
Bu bahsedilen belirtilerin en az 6 ay sürmesi, Davranım Bozukluğu teşhisi konulması için gereklidir. Çocukluk ve ergenlikte ortaya çıkan bu bozukluk yetişkinlikte Antisosyal Kişilik Bozukluğu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bozuklukların en temel özelliği kişinin karşısındaki insanın duygularına, düşüncelerine değer vermeyip, zarar görmelerinden hiç çekinmemeleridir. Yani empatinin gelişmemiş olmasıdır. Empati zamanla ama çocuklukla birlikte gelişen bir süreçtir. İlk yaşlarda çocukların oyuncak kavgası etmesi, kedi ya da köpeklerin kuyruklarını çekmesi, eşyaları atması ya da kırması olağan bir şeydir.
Yaşa bağlı ortaya çıkan bu davranışların zamanla kaybolması beklenir. Bu süreçlerde ailenin doğru yönlendirmeleri ile empati duygusu gelişir ve çocuk kendisine yapılmasını istemediği davranışları bir başkasına da yapmaması gerektiğini öğrenir.

YORUM YAP