Ahmet Yücegök

Bende Biliyorum


Konuşmak farklı…
Nutuk atmak…
O da farklı…
Oturum yönetmek de keza öyle…
Evet…
Bunların her biri, farklı şeyler…
Ve…
Bunların her biri için… Bilgi lazım… Yetenek lazım.
Sonra da TECRÜBE tabi…
Bir politikacıda bunların hepsiyle birlikte siyasi hedefi de varsa, başarı kaçınılmaz…
Ha…
İstisnalarda vardır…
Bütün bunların var olup olmadığın kim bilirdi ki gazeteci bir bayan arkadaşımızı İlçe Başkanı olacağını. Milletvekili adayı olacağını. Kimin aklına gelirdi. Hem de iktidar partisinin ilçe başkanı… Kendisi bile inanmakta zorlanmıştır…
Hatırlarım…
"İşte geleceğin bir Tülay Kaynarca'sı da Hürhaber'de" demiştim. Sevginar'ın yazılarını ilk okuduğum zaman…
Ha…
Bunları niye yazdım?..
Hafta başında Silivri Belediye Meclisi toplantısını Başkan gittiği için, yarısından sonra ben yönetmek zorunda kaldım. İnsani bir duygu olan heyecana kapıldım. Başkan gibi yönetemedim o nedenle… Ama, toplantıyı, sonuçlandırdım.
Sabahı… İlk işim Sevginar'ın köşesine bakmaktı…
Baktım da…
Dediğin gibi….
Gün ola, harman ola…
***
Ve…
Uzun zamandır izinde olup hafta başında görevinin başına dönen, ayni Mekanda bulunduğum, bir başka köşenin sahibi arkadaşıma "Hoş geldin" diyorum...Ve, gelir gelmez,o meşhur Pazartesi günkü Silivri Belediye Meclisi toplantısı üzerine yapmış olduğu yorumdan payıma düşeni aldım, teşekkür ediyorum…  
***
Ve…
Belki tekrar olacak ama olsun…
Bir Belediye Meclis üyesinin bulunduğu yerdeki eylemleri ile ilgili yargılarken, o yerin, o konumun yetki ve sorumluluklarından ayırmadan değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Ayrıca, bağlı bulunduğu siyasi hareket ayrıca yasa ve yönetmelikler, göz önüne alınmalı, diyorum…
Ve, herkesin bildiği…
Silivri Belediye'si İstanbul Büyük Şehir Belediyesi sınırları içindedir. Belediye Meclisleri Yasalarda belirtilen, yerel sınırlar içinde yasama yetkisine sahiptir. Belediye yönetiminde en büyük sorumluluk başkandadır ve gayet tabii ki, en büyük yetki de ondadır...
***
Ve, Yörünge Gazetesi'nden Bilal Ermiş dostum…
Eleştirilerin az buz değil… Haksızsın, demiyorum. Haklısın... Tamamına katılıyorum... Hatta, eleştirilerinin içinde "büyümüz" sözünü saygı ifadesi ile ayni zamanda övgü olarak alıyorum… Onu da kabul ediyorum… Yine de "o benzetmeler biraz fazla kaçmış" diyorum… Çünkü, orada, o kürsüdeki "oku şunu" gibi kabaya kaçan sözleri hiçbir zaman söylemeyeceğimi herkes bilir… Yani, bilerek ve isteyerek yapılmış şeyler değil… Ve, inanın o görevi başında almış olsaydım, yani toplantıyı ben açsaydım, kürsüdeki oturuş düzeneğini kendime göre ayarlardım... Belki de, aksaklıkların bir kısmı olmazdı…
***
Neyse…
Bu bir eleştiri yazısı olarak değil, bir anlamda öz eleştiri yazısı olarak kabul edeceğinize inanıyorum… Bu şekilde kabulünü arz ederim...Saygılarımla…
İyi haftalar…

HENÜZ YOLUN BAŞI
Henüz haftanın başındayız. DTP Kapatıldı. Fiyasko denilen bir açılımın ardından, Güneydoğu'daki bir çok ildeki o görüntüler. Günlerce süren toz duman ve ateş altında kalmış İstanbul'un bazı semtleri. Ve, en acıklısı da pusuya düşürülerek şehir edilen o (7) askerin ardındaki o görüntüler. Demokrasi denilen şeyin ne demek olduğunu, henüz anlayamadığımızın göstergeleri olarak değerlendirmek lazım gelir diye düşünüyorum. Demokrasinin içinde silah yoktur. "İnsanlar konuşa, konuşa anlaşır" bilinir… Demokrasilerde şiddet yoktur. Hele çocuklar, onlar en kutsal varlıklar olarak görülür. Eski çağların görüntüleri sanki (10) yaşındaki (12) yaşındaki çocukları savaş alanına sürmek ilkelliktir. Evet, onlarca yıl sonrasına şiddet tohumlarını serpmektir çocukları savaş alanına dönen o sokakların ortasına sürmek…
Başkalarının hakkını ne olduğunu düşünmeden, bir çok şeyi kendine hak olarak görmek. Sonra da o hakları en ilkel biçimde elde etmeye çalışmak değildir özgürlük mücadelesi…
Bağımsızlık başkalarını yok ederek kazanılmaz. Başkalarına güvenini sağlayarak elde edilirse değer kazanır bağımsızlık…
İnsana dair her şeyin  yasayla ve yönetmeliklerle uygulanamayacağı anlaşılıyor…
Eğer bir toplumda kişi başına düşen milli geliri düşükse, eğer insanlar önce komşusunun haklarını düşünmüyorsa olmuyor işte… Eğer yasayla olsaydı her iyi gelişme "Açılım" dan önceydi yani, dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile henüz yokken "kadınlara seçme ve seçilme hakkı" verilmiş bu ülkede ama büyük çoğunluğu kız çocuğu konusunda dünyanın en ilkel görüşüne sahip hala… Bugün hala töre cinayetlerinin nasıl önüne geçeriz diye düşünmezdik eğer tek başına yasalar çıkarmakla olsaydı… Ticari bir mal gibi alınıp, satılan veya takas yapılan kızlarımıza rastlanmazdı bu gün ülkemizde...
DTP kapatıldı…
Yarın başka bir parti kurulacak daha önce olduğu gibi…
Henüz kurulmadan, kurucuları tarafından ifade edilen şekliyle, misyonunun ne olacağı belli olan bir siyasi hareketin demokrasiye katkısı ne kadar olur?..
Demek…
Demokrasi konusunda henüz yolun başındayız…

BEKLENEN
Silivri Belediye Meclisinin geçtiğimiz Cuma günkü toplantısında görüşülen, Silivri'nin yeni  trafik düzeni uygulamalarında görülecek aksaklıklarla ilgili olarak, Meclis Üyelerinden bir kurulacak bir komisyonun kurulmasına karar verildi…
Bu komisyonun, hazırlayacağı rapor sonucu bir çok kesimde eleştirilerin giderileceği anlaşılıyor…
Deniyor ki…
Dünya artık "araçsız" şehirlere doğru gidiyor… Oysa, Silivri Çarşısı otopark gibi... Benzeri görüntüye gelişmiş ülkelerde rastlanmaz...
Diyorum ki…
Sistem ne kadar kötü olursa olsun, düzeltilir…
O nedenle…
İtirazların…
"Sistem olmasın" yerine "ikinci el araba satan açık oto pazarları benzeri görüntülerin artık Silivri içinde görmek istemiyoruz" yapılması en uygunu gibime geliyor…

İSTER İNAN / İSTER İNANMA
Hafta içinde İstanbul Çevik Kuvvet otobüsleri Silivri Çarşısındaydı. İçinden çıkan polisler ve etraftan merakla bekleşen insanları gören herkes şaşırdı.
Bir kısım esnaf etrafta tepkisini göstermek için hazırlıklıymış... İstanbul'dan ve Silivri'den bazı gurupların protesto gösterisi yapacağını, sloganlar atacağını söylenmiş...
Oysa…
Silivri'de öyle şeyler hiç olmadı…
Olmaz da…
Nitekim…
Olmadı da…

MECLİSİN ÇALIŞMASI
Meclis Kararı gerektirecek bir konu Silivri Belediye Meclisi'ne gelmeden önce Başkanlık Makamına gider orada Başkan tarafından gündeme sokulur… Her ayın ilk pazartesi Meclis açılır, gündemde ki konuları inceler, karar almak gerekenlerin kararını alır. Ama, uzmanlık isteyen, incelenmesine gerek duyulan konular içeren maddeler KOMİSYONLARA havale edilir… Orada iktidar ve muhalefetten üyeler birliktedir. Konuyu enine boyuna incelerler… Bir karara varırlar. Bazı konularda oybirliği olmaz. İktidar ve muhalefet farklı düşünebilirler. Konuları farklı yorumlayabilirler… O zaman komisyon görüşü "OY ÇOKLUĞU" ile oluşur. Meclise o şekilde gelir…Ve, oylanır.

MİNİK BİR UYARI
Gazetem bir haftadır gelmiyor. Her gün aramak istemiyorum. Her gün Telefon etmekte istemiyorum. Gereğinin yapılmasına…
(Hürhaber'in Notu: Gereği yapılacak!)

KISA-KISA...
* Silivri Esnaflar Odası Başkanlığı'na adaylığını bu günden açıklayan Necati Özkök ve ekibi çalışmalarını hızlandırmış.
* Silivri Çarşısında bulunan İLETİŞİM arabası geçen hafta boyunca da yerinden ayrılmamış…

YORUM YAP