Baldöktüler, Milli Eğitimin Hayırsever Projesinde

Baldöktüler, Milli Eğitimin Hayırsever Projesinde

28.07.2009 10:29:54

Çekimlerin ön görüşmesinde Nurullah Baldöktü, eğitimde planlama ve eğitimcilerin hayat standardını yükseltme zorunluluklarına dikkat çekerken, okul yaptıran hayırseverlerden KDV alınmaması gerektiğini de önemle vurguladı.

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün, okul yaptıran hayırseverleri onurlandırmak adına hazırladığı projede Baldöktü Ailesi'ne de yer verildi. Çalışma kapsamında okul yaptırıp Milli Eğitim'e bağışlayan hayırseverler bir belgesel çekimiyle ölümsüzleştiriliyor.

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün yürüttüğü söz konusu Proje Sorumlusu Yıldız Akgül, Şerife ve Nurullah Baldöktü çiftini ziyaret ederek, eğitime sundukları katkılar hakkındaki düşünce ve görüşlerini aldı. Milli Eğitim Müdürlüğü temsilcileri ile hayırsever Baldöktü çiftinin yaptığı görüşmede Hürhaber İmtiyaz Sahibi İlhan Uygun ve Hürhaber Genel Haber Koordinatörü Sevginar Uygun da hazır bulundu.

Aile geleneği olarak sürdürülen eğitim camiasına hayır işleri ve bu çerçevede karşı karşıya kaldığı durumları değerlendiren Nurullah Baldöktü, şu önemli mesajları verdi:

BALDÖKTÜ: EĞİTİMDE

PLANLAMA ŞART

"Milli Eğitimimizde beni üzen bazı olaylar var. Türkiye'nin eğitimi tamamlanmadıkça ülkemizin kalkınacağına inanmıyorum. Ne zaman ki Türkiye'de okuryazar olmayanların oranı sıfıra inecek, o vakit Türkiye'yi kalkınmış sayacağım. İsterse elli tane fabrika yapılmış olsun, bir ülkenin kalkınmasını eğitim düzeyi belirler. Bende şöyle bir düşünce var: Milli Eğitimde okul bir, eğitimci iki, planlama üç. Bu üçü, çok önemli. Okul yapılıyor; ancak eğitimciye önem verilmiyor ve planlama yapılmıyor. Şimdi benim inşaatımda yüksek mimar 1 500 liraya çalışıyor, altındaki kalfa 3 bine çalışmıyor. Bu da sakat. Ben istiyorum ki, okulumuzdan mezun olanların işleri hazır olsun. Beyin göçü olmasın! Kanada'ya, Amerika'ya beyin göçü yapmayalım. Akşam Gazetesi'nde bir haber vardı; 50 bin çöpçü adayının 14 bini üniversite mezunu. Şimdi buna çare bulmamız lazım. Üniversite için herkes uğraşıyor, bütün aile çocuklarıyla birlikte seferber oluyor. İmtihanlara giriliyor ve kazanılan puanla 5, 7 sene tahsil görüyor öğrenci. Çıkıyor iş yok veya Kanada'ya gidiyor. Ben diyorum ki, bana senede kaç tane doktor, kimyacı, mimar lazımsa o kadar mezun vereyim, üniversiteye o kadar talebe alayım.

"ÇOCUKLARI İŞSİZ

GÖRÜNCE AĞILIYORUM"

Şimdi benim sırada, yaptırmak istediğim bir lise var. Milli Eğitim’e diyorum ki, "Gel bunu sanat okuluna çevirelim" diyorum. "Aman abi, bana lise lazım" diyor. Ben milli eğitimciyim. Biz babadan milli eğitimciyiz. Baldöktü Ailesi'nin yaptırdığı ilköğretim, çıraklık, bölge okulu var. Sonra lise, kapalı spor salonu var. Yani biz eğitimciyiz. Babadan, dededen eğitimciyiz; ama ben çocukları işsiz görünce ağlıyorum.

"OKUL YAPANLARDAN

KDV'Yİ KALDIRSINLAR!"

Şimdi ikinci sıkıntımız, 150 metrelik dairelere KDV iadesi var. Bizim okullarımızda KDV uygulaması var. Ben okula 1,5 milyon masraf ediyorum. %18 de KDV ödüyorum. Bunun yarısını devletten alıyorum, vergimden düşüyor. Bunun yarısı da devletin kesesinden çıkıyor. Okulda KDV'yi kaldırsınlar. Ben hayır işi yapıyorum… Ama KDV işi önemli. Ben hayır yapıyorum KDV alıyor; öbür adam para kazanıyor, ondan KDV almıyor. Burada yanlışlık var.

"ÖĞRETMENLERİN YAŞAM

SEVİYESİNİ YÜKSELTECEĞİZ"

Şimdi gelelim öğretmenlere. Orada da sorun var. Atatürk'ün iki tane ismi var. Birincisi  başkomutan, ikincisi başöğretmen. Şimdi, okulumuzun çokluğu muhakkak ki lazım; ama öğretmen, bir tahtanın başına geçip de çocuklara ders verirken, akşam hanımının sipariş parasını nereden alacağım diye düşünüyorsa, ondan öğrencilere fayda gelmez. Bir öğretmen, mesaisi bittikten sonra ikinci iş olarak şoförlük yapıyorsa o öğretmenden fayda gelmez. Öğretmenin yaşam seviyesini yükseltmedikçe kaliteli, vasıflı hocalara kavuşamayız. Öğretmenliği çok cazip hale getireceğiz. Öğretmenlerin yaşam seviyesini yükselteceğiz. Sonrasında da kaliteli öğretmen, kaliteli talebe yetişecek.

Üçüncü derdim de budur. Şimdi Atatürk diyor ki: "Ey öğretmenler, Türk gençliğini sizler yetiştireceksiniz." Biz bunlara önem vermiyoruz. Herkes, Atatürkçü olarak geçiniyor. Kimisi gardırobunu, kimisi yatırımcılığını alıyor. Ben yüzde yüz Atatürkçü bir parti göremiyorum. Herkes Atatürkçüyüm diyor.

Sonuç olarak benim üç derdim var. Birincisi, okul yaptıranın okul yaptırdığı için KDV ödememesi; ikincisi, öğretmenin yaşam seviyesini yükselterek, öğretmenlik mesleğini cazip hale getirip kaliteli öğretmen yetiştirmek; üçüncüsü de eğitimde planlama. Mezun ettiğimiz çocukların işi hazır olsun. Beyin gücümüzü Kanada'ya, Amerika'ya kaptırmayalım."

İlhan UYGUN

YORUM YAP