Av.Arb.İlkay Doğan

Alınan tedbirler işçi için mi? İşçiye rağmen mi?

Pandemi hayatımızda birçok şeyi değiştirirken en çok ücretli çalışanlarla ilgili düzenlemeler dikkat çekiyor. Özellikle kısa çalışma, esnek çalışma, evden çalışma, işten çıkarma yasağı gibi kavramlar eskiden uygulama alanı bulamazken şimdi birçok sektörde uygulanıyor. Son dönemdeki uygulama ve kararları yakından inceleyelim.

İŞVEREN PANDEMİ DÖNEMİNDE GERÇEKTEN İŞÇİ ÇIKARAMAZ MI?

İşten çıkarma yasağı 17 Kasım'dan itibaren 2 ay süre ile uzatıldı. Ancak bu noktada detayları bilmek birçok hak kaybının önüne geçecektir. İşçi yönünden bakıldığında “Nasıl olsa beni işten çıkaramazlar” düşüncesi ile işe gitmemek veya işin gereğini yapmamak mümkün değil. Çünkü işveren; işini yapmayan, devamsızlık yapan, diğer işçilere sataşan ya da başka birçok sebeple işçisini bu süreçte de tazminatsız işten çıkarabilir. Çünkü kanun işten çıkarma yasağının birçok istisnasını kabul etmiş. Ancak tüm istisnalara rağmen işveren ileride herhangi idari para cezası ile karşılaşmamak için işçisinin çıkışını istifa olarak göstermeyi tercih ediyor. Hatta haklı fesih sebebi elinde olmasına rağmen işçiye tazminat ödemeyi kabul ediyor. Sonuçta piyasalar tüm yasalara ve yasaklara rağmen kendi kurallarını kendi belirliyor.

İŞTEN ÇIKARMA YASAĞI İŞÇİNİN LEHİNE Mİ?

İşten çıkarma yasağının 17 Ocak 2021 tarihine kadar uzaması ilk bakışta işçinin lehine gibi görünse de uygulamada aksayan birçok yönü var. Çünkü işten çıkarma yasağı ve işverene tanınan ücretsiz izne çıkarma hakkı birlikte düşünüldüğünde işçi işten çıkarılmadığı için tazminat alamazken, asgari ücretin çok altında bir ücretle çalışmaya devam etmekte adeta istifaya zorlanmaktadır. Ne kadar süreceği belli olmayan bu durum, işverenin biraz nefes almasına sebep olurken işçinin adeta nefesini kesmektedir.

MAHKEMELER SORUNLARIN TEK ÇÖZÜM YERİ OLMAMALI

Victor Hugo'nun çok sevdiğim bir sözü var; ”Hukukla ilgili iki olumsuz deneyimim oldu. Birincisinde davayı kaybettim. İkincisinde kazandım. Biz atalarımızdan bilgeliği hiç öğrenemeyecek miyiz?” Gerçekten bir davanın kazanılması çoğu zaman insanda tam bir tatmin duygusu yaratmıyor. Ya adalet geç geliyor, ya maliyeti çok oluyor ya da geçen zaman sizin isteklerinizi değiştiriyor. Bu sebeple nasıl iş hayatı çağa ayak uyduruyor ve birçok alışkanlığımız değişiyorsa hak aramanın tek yolunun mahkeme kapısı olmadığını kabul etmek gerekiyor. Bu konuda son dönemde çıkan yasalar iş, tüketici ve ticari uyuşmazlıkların öncelikle arabulucu önünde görüşülmesini, anlaşma sağlanamazsa mahkemeye getirilmesini şart koşuyor. Bu yolla yıllarca ve yüksek maliyetlere katlanarak sürecek davalar birkaç saatte çözümleniyor. Pandemi süresince birçok alışkanlığımız değişirken adalet arama alışkanlığımızın da değişmesi gerekiyordur belki de…

YORUM YAP