Ahmet Yücegök

YENİ BİR SİLİVRİ


Ortaköy Börek festivali ardından gelen Öğrencilerin Mezuniyet törenleri kapsamında Pazartesi günü festival alanında KEP ATMA vardı.
Öğrenciler cıvıl, cıvıl tören alanına töreni yapıldı.
Sonrasında…
Sahneye Grup "Seksendört” çıktı …
İşte o anda, zaten hareketli olan topluluk bir anda daha da hızlandı …
Anlıyoruz ki…
Onların en güzel günleri…
En güzel anları…
Yaşamları içinde geçecekleri birkaç dönemeçten biri bu gündü onlar için, gözlerinden anlaşılıyor…
Silivri, bilhassa yazları, gerçekten güzel günlere sahne oluyor. Her akşam bir etkinlik. Sahiller kalabalık..
İğne atsan yere düşmez akşamları…
Her tarafta müzik sesi…
Her gece bir yerde, başka bir etkinlik…
Ülkeden kopmadan…
Dünyadan haberli…
"Gezi Parkı”
"Duran adam”

Hepsinde
"ben de varım”
"benim de haberim var” diyen bir Silivri insanı …
Demem…
Bu gün, geldiği noktada, karşımızda, geçmişinde olmadığı kadar duyarlı bir Silivri var diyebiliriz …

ARADAKİ FARKA BAKIN
Geçmişte Amerika Birleşik Devletleri’nin arka bahçesi saydığımız…Neredeyse tümünde askeri yönetimlerin olduğu Güney Amerika ülkeleri...
Bu gün artık neredeyse hiç kalmadı askeri vesayetten…
Neredeyse, tümü özledikleri özgür ortamı soluyor artık görünen şekliyle…
Onlardan biri …
Ayni zaman da en büyüğü sayılan
"Brezilya”
Üstelik …
Yakın zamana kadar, bu günkü iktidar mensuplarının işbirliği yaptığı bir ülke "Brezilya”
Bu günlerde…
Orada da kargaşa var…
Sokaklar günlerce işgal altında…
Kalabalıklar "kamunun yaptığı zamların geri alınması için meydanlarda”
Zaman,zaman su ve gaz bulutları ekranlara geliyor…
Tıpkı "Parkı” olayında olduğu gibi orada da Hükümet kuvvetleri Gaz ve Su sıkıyor gençlerin üze-rine…
Peki..
Ne demek istiyorsun, derseniz…
Demek istediğim şu…
Oranın Devlet Başkanı " bu onların hakkı” diyor…

TRAFİK MESELESİ
Bir dönem parkomat tartışması yaşandı…
Tam "oturdu” derken. Tepkinin şiddeti arttı. Ve, zamanın Belediye Başkanı "pes” etmek zorunda kaldı...
Böylece "PARKOMAT” gitti …
Şimdi "ISPARK” var. Ayni uygulama devam ediyor…
Herkesin bildiği gibi…
Otopark sorunu en büyük sorun…
Öyle olunca şehir içi trafik her an "arap saçı” oluveriyor…
Yapay düzenlemeler…
Günü kurtarmaktan başka çaresi olmayan düzenlemeler de sorunu ortadan kaldırmıyor.
Çok, Çok öteliyor…
Yakın zamanda, Fevzi Çakmak Caddesinde yapılan düzenlemeye itirazlar cılızdı, o nedenle kısa zamanda da ortadan kalktı…
Ardından, Karamustafa Sokak düzenlemesi. Düzenleme başlamadan önce "Tek şerit mi, çift şerit mi” tartışması sokağın sakinleriyle yapıldı, çıkan karara göre de düzenleme yapıldı. Sonrasında itirazlar oldu. Araya siyasiler girdi. Sonun da "ortalık duruldu” sanırım...
Şimdi de "Atatürk Caddesi” üzerinde yapılması düşünülen, henüz deneme safhasındaki düzenleme gündemde…
Cadde üzerinde bulunan esnaflarla, yapılması düşünülen bu düzenleme tartışılıyor. Hem de çok gürültülü biçimde. Biraz da "Gezi Parkı” günlerine denk gelen günlerine denk geldiğinden olsa gerek…
Neyse…
Tartışmanın odağında "esnafın işleri” .
Efendim, "durmayınca işi azalıyor” . ..
Kısaca burada da işler arabaya bağlı …
Tıpkı geçmişteki Parkomat "tartışmalarının olduğu gibi…
Konunun uzmanları ise "oradaki yapılacak trafik düzenlemesi” için çözüm olarak "tamamen trafiğe kapatılmalı” diyor…
***
Bir mesele de…
"Yaya yolu ve masa çıkarma” meselesi gündemde…
Geçen yıldan bu yana da devam eden bir mesele bu …
Geçen yıl ilkti "dükkanların önüne yaya trafiğini engellemeyecek şekilde masa çıkarılması”
Bilhassa "Atatürk Caddesi” üzerindeki esnaftan şikayetler olmuştu geçen yıl…Sonrasında "sarı çizgi uygulaması” ile sorun kısmen çözüldü…
Daha doğrusu ötelendi…
Yaya yolları geniş. Yayanın geçeceği kadar masa çıkarılmasında sakınca yok ama arabaların geçişi sırasında "toz” ve " gürültü” yemek yiyeni rahatsız eder sanırım. O nedenle de bu uygulamadan istenilen verimin alınması zor, diyorum...
***
Geçmişte yapılan, Uğur Mumcu Meydanı etrafındaki esnafın geçmişte yapılan parkomat uygulamasına isyanına tekrar dönelim…
O günlerde, yüksek perdeden yapılan "Alışverişler azaldı” tartışmaları esnafın tamamen kendini aldatmasıydı…Başka sebepleri düşünmeden koparılan bir yaygaraydı…
İddia ediyorum…
"Alış veriş azalması” Meydanda park edip etmemeyle alakası yoktu. Alışverişi araçlar değil insanlar yapar. Ve, bilindiği gibi o gün meydanı işleten "parkomat” şirketi vardı bu gün İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin kuruluş olan İSPARK var…
Ve, ayni şekilde "meydanın ortasında park etmiş arabalar görüntü kirliliği” yapıyor…
Hala ayni şeyi iddia ediyorum…
Silivri’de " otopark sorunu” olmasa " Uğur Mumcu Meydanı” araç trafiğine kapatılmalı. Tıpkı Bakırköy, Şişli’de gibi daha bir çok yerde olduğu gibi…

GÜNE UYAN
"Tek başına
yapayalnız
karanlıklara bırakılmış bir çocuk gibi
bağıra, bağıra kendi sesi ile uyanacak,
korkuyla tutuşup
korkuyla yanarak
durup dinlenmeden
konuşuyor
Musolini çok konuşuyor
Taranta-Babu
çok korktuğu için
çok konuşuyor.”
(Nazım Hikmet/Taranta-Babu’ya Mektuplar )


YORUM YAP