Sevginar Sali

Ölüm gibi bir şey!

“Sevginar Hanım, belediye başkanının popülist söylemlerle kendini övmeye çalışma çabasını elbette anlıyorum. Halka gerçek verileri açıklamamasını elbette anlıyorum.
Bu ödemelerin tasarruf tedbirleriyle ilgisi olmadığını hepimiz biliyoruz.
Belediyenin 250 milyon TL borcu olduğu açıklandı. Evet, bunu kimse inkar etmiyor. Ancak belediyenin 230 milyon TL ye yakın alacak ve gelirleri hiç açıklanmadı.
Madem şeffaf bir yönetim olduğunu ve yalnızca borcu bulunduğunu iddia ediyor sayın yönetim, o halde belediyeye tüm gelir gider ve harcamaları açsın da biz de vatandaş olarak söylemlerin ne kadarının doğru ne kadarının yanlış olduğunu görelim. Belediye kaynaklarının gerçekten doğru kullanılıp kullanılmadığını da inceleme fırsatı bulalım…”
***
Dünkü “Hiç borçlanmadı, hiç yer satmadı; 20 Milyon TL borç ödedi!” başlıklı manşet özel yorum haberimize istinaden geçmiş dönem CHP'de görev alan ve mühim pozisyonlara talip olan Av.Mehmet Keleş'ten değinmek istediğim bir bakış açısı… Gelen tüm yorumlar için teşekkür ederim bu arada, hepsi birbirinden kıymetli benim için, övseniz de gömseniz de : ) Üslup konusuna ilerleyen satırlarda ayrıca değineceğim…
Haberde yansıttığım en sade haliyle bir durum tespitiydi. Açıkçası Selimpaşa'daki iki arsanın sıradaki satış macerasını haber yapmak üzere çıkılan yolda başka bir boyuta ve getirdiği sese bakılırsa mühim bir sonuca ulaştık.
Mehmet Bey'in de hak verdiği üzere bir belediye başkanı kalkıp da kendini eleştirecek hali yok, yaptıklarını ve bardağın doldurabildiği kısmını anlatıyor tabi ki. Muhalefetten de boş kısımla alakalı pek bir ses yok bu arada.
Belediye Başkanının haberin hazırlandığından hiç bir bilgisi de kesinlikle yoktu. Aklında içinde zerre kadar şüphesi olanlar (henüz iyi tanışmadıklarımız vardır aranızda..) için yayınlandığı halini gördüğünü belirtmek istiyorum.
Mehmet Bey'in iddia ettiği gibi ‘iktidar halka gerçek verileri açıklamıyorsa' muhalefetin bu süreçte önemli görev üstlenmesi gerekiyor demek ki. Bunu yapıp basın görmüyorsa, kendi adıma, tüm yüksek voltajlı eleştirileri peşin kabul ediyorum.
Mehmet Keleş, ödemelerin tasarrufla ilgisi olmadığını savunuyor. Yorum haberimde ben olduğu kanaatimi öne sürdüm. Aynı düşünmek zorunda değiliz.
Belediye alacakları ve hesaplarındaki şeffaflık konusunu iktidar kendi yanıtlar. Ama şunu söyleyeyim, salgın öncesi düzenli olarak her ay yapılan meclis toplantılarından buna ilişkin epey güncel de bilgi aldık…
Benim de aklımda kimi soru ve konu birikti. Belediye Başkanımız ile bunları konuşma zamanımız gelmiş... Söyleşi hususundaki cimriliğini (çalışmak dışında her konuda olduğu gibi : ) aşarsak söz veriyorum merak ettiğiniz her şeyi soracağım. Bunu söyleyerek zerre kadar olan söyleşi şansımı kendi elimle yok etmediysem tabi : )
Saygı çerçevesinde, seviyeli yorumlara hatta eleştiriler için ayrıca ve daha çok minnettarım.
Bir insanın başkaları hakkında konuşurken kullandığı ifadeler ve üslup en çok kendisini anlatır. O'nu bu yöntemle tanıdıktan sonra sözlerine ne kadar itibar edeceğiz kararını sizlere bırakıyorum (bırakmasam ne olacaksa : )… Herkes bilgisi kadardır, ahlak ve etiği ederindedir!
Tek tip olmak dünyanın en sıkıcı şeyidir, ondan daha fenası tek tip düşünce ise ölüm gibi bir şeydir : ) Beyni ölen insanların yaşadığını ben savunamam… Ama savunacak birçok şeyim var şükür; doğru bildiğim, inandığım her şey benim için çok kıymetli…

GÜNÜN SÖZÜ
Meraklı genç deve annesine sormuş
– Anne niye bizim ayaklarımız bu kadar büyük?”
Anne deve hemen cevap vermiş:
– Çölde kuma batmamak için.
Genç deve tekrar sormuş:
– Peki kirpiklerimiz niye bu kadar gür.
Anne tekrar cevap vermiş:
– Çölde kum fırtınalarında kum kaçmasın diye.
Merakı yatışmamış olan genç deve bir soru daha sormuş:
– Bizim niye hörgüçlerimiz var.
Anne deve sabırla yanıtlamış:
– Çölde çok uzun süre susuz idare edebilmek için suyu hörgüçlerimizde depolarız.
Sonunda dayanamayan genç deve son kez sormuş:
– Peki bizim bu hayvanat bahçesinde ne işimiz var?!!
*Alıntı

YORUM YAP