Melek Çorbacı Var

Cumhuriyet Kadınları

Cumhuriyet'in bizlere kazandırdıklarını sıralamaya kalksam, ne sayfam yeter anlatmaya ne de kalemim, ben sadece kadınlarla alâkalı, önemli kazanımlarına değineceğim.

Kadının ikinci sınıf muamele gördüğü, gerek sosyal, gerek hukuksal hayatta bir vasfının olmadığı dönemlerdi Cumhuriyet öncesi. Erkekler için çok eşliliğin hak sayıldığı, kadının aile içerisinde de pasif konumda bulunduğu ve kanunda bir hak talep edemediği karanlık günler...

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının büyük mücadelesi sayesinde kazanılan Kurtuluş Savaşı ve akabinde ilân edilen Cumhuriyet! Parçalanmak üzere olan bir ülke, avuçlarını ovalayarak bekleyen sömürgeci ülkeler ve yorgun bir halk. Bu kadar zorluğa rağmen kazanıldı bu topraklar; her karışında binlerce şehidimizin al kanları, binlerce ananın göz yaşları!.. Bu yüzden, Türkiye üzerinden haince plânlar kurup, salyalarını akıtanlar, boş yere ütopik hayaller kurmasın.

1926'da Türk Medeni Kanunu ile birlikte erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmasına ilişkin düzenlemeler kaldırıldı, kadınlara boşanma ve velayet hakkı, malları üzerinde tasarruf hakkı tanındı. 1930'da belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı, eğitimde, siyasette, iş hayatında her alanda kadın-erkek eşitliği sağlandı. Birçok meslekte, kadınların ilk kez görev almaya başlaması da Atatürk sayesinde gerçekleşmiştir. Avukatlık, doktorluk, vs. gibi. Cumhuriyet, herkes için birçok yenilik getirmiştir fakat kadınlara olan kazanımı daha fazladır.

Maalesef Toplumun bazı kesimlerinde, yanlış oturmuş bir düşünce de mevcut; tesettürlü olanlar Atatürk sevgisini yaşayamaz gibi! Yanlış... Tam tersine bizler çocukluğumuzdan itibaren Atatürk sevgisi ile büyütülüp, onun inkılapları ışığında çağdaş kararlar alan bireyler olarak yetiştirildik. Tesettürlü isen,  illâ ki malûm partilere mensup olmak zorundaymışsın gibi bir bakış açısı var. “Aaa, sen kapalısın kesin şu partiye oy verirsin” Veya tam tersinden düşünelim; bir kadın tesettürlü değilse, o da sol partilerin görüşünde olup, o mantaliteyle hareket edecekmiş gibi kutuplaştıran, zehirli düşünceler(!) Herkes illâ ki ‘şucu'-'bucu' olmak zorunda değil; ülkemin menfaatleri için kim gecesini gündüzüne katıyorsa, ben onun destekçisiyim her daim! Birbirimizi çok kolay kırabiliyoruz da, önyargılarımızı bir türlü kıramıyoruz işte!..

Önemli olan vatana hizmet, ülkemizin birliği, bölünmezliğidir; bugün araya nifak sokmak isteyenler, yarının kuyusunu kazmaya çalışanlardır. Bu gibi kişilere prim vermeden ülkemizin gelişmiş ülkeler düzeyine yükselebilmesi için çalışmalıyız. Bu ülke kolay kazanılmadı, nice şehitler verdik bugünlere gelebilmek için. Bu yüzden kolay da vazgeçmeyiz, bugünümüzden, yarınımızdan, özgürlüğümüzden!

Herkesin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.

Ayrıca tüm İslam aleminin Mevlid kandilini kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim

YORUM YAP