Ahmet Yücegök

Alışkanlıklar... 18 Mayıs 2015

Bölgemizde… Önümüzdeki seçime yönelik eylemler hız kazanıyor…
Bu anlamda… Siyasi partiler ve adaylar…
Geçen hafta… O malum, Mahalle kahvelerinde, seçim konuşmalarına başladı…
Dün… Tek, tek, ev ziyaretleri ve esnaf ziyaretleri yapanlar bu gün mahalle kahvelerindeler...
***
Unutmadan… Bahsettiğim bu toplantılar her ne kadar, mahalle toplantısı sayılsa bile, gidilen kahvehanede, mahalleden pek az insan olur. Kahve boş kalmasın diye, ziyarete gelen parti üyeleri ve yöneticilerdir içeriye dolarlar, böylece "kalabalık bir toplantı” olmuş olur…
Ayrıca… Hepimizin bildiği gibi…
Mahalle kahvelerine, genellikle erkekler çıkar. Bayanların öylesine alışkanlıkları yoktur…
Özetle… Ne ve nasıl olursa olsun her seçimde "kahve toplantıları” yapılır…
Yapılmazsa… Partililerce… Sorun yapılır…
Görünen o ki…
Kahvehane toplantıları daha bir süre devam edecek gibi…
Seçime dayalı etkinliklerden bazıları...
Düğünler kalabalık olur… Cenazelere ilgi fazladır…
Ve açılışlar… Diğer zamanlara göre çok, çok fazladır…
Gayet tabii ki… Bunlar… Kötü şeyler değil… Anlaşılıyor ki…
Vatandaşın oyunu almak o kadar kolay değil.
Ayrıca… Olmamalı da…

İLÇE FARKLILIKLARI
İstanbul’un (39) İlçesinden biri Silivri…
Ve… İstanbul’un 39 İlçesi, bir birinin aynisi değil…
Yani… Beyoğlu, Şişli, Bakırköy, Bağcılar, Fatih gibi ilçeler nüfus olarak Silivri’den çok, çok fazla ama alan olarak da çok, çok küçük ilçeler…
Silivri, Şile, Çatalca’da, alanı çok geniş ilçeler ve düne kadar bu ilçelere bağlı, onlarca, belde, onlarca orman köyü vardı…
Bu Belde ve köylerin, her birinin tüzel kişilikleri vardı…
Yani… Seçimle gelen yöneticileri vardı…
Her birinin küçükte olsa bir bütçesi vardı. O bütçe ile ufak tefek sorunlarını kendileri çözüyorlardı… Ve, seçtiği yönetici ile, her dakika sokakta karşılaşabiliyordu…
Şimdi, o Belde ve Köylerin tüzel kişilikler kaldırıldı.
Yani, Belde Belediyeleri ve Köy Muhtarlıklar yok edildi…

PARTİ YÖNETİCİLERİNE
"Adaylar yerel olmalı.”
Nereye gitsen söylenen slogan…
Yerel denince de, akla "dün oraya yerleşmiş kişi” anlamı çıkmamalı…
En azından… Aday kişi… Oy istediği köyü… Beldeyi… Mahalleyi… Sokağı iyi bilmeli…
Ve, belli bir kuşağın tanıdığı biri olmalı…
"Yerel”, "Yerli” denince o anlaşılıyor.
Öylesi, demek isteniyor…
Bekleniyor. İstanbul’un merkez ilçeleri için "yerellik” birinci derecede önem arz etmeyebilir…
İyi biliyorum ki…
Silivri, Çatalca gibi ilçeler için önem derecesi birinci sıradadır…
Parti yöneticileri ve adayların dikkatine…

GEÇMİŞTEN
Yaşanmış bir olay!
Seçim gezisindeyiz…
Silivri’den onlarca araba eşliğinde yola koyulduk. İlk durağımız Çayırdere Köyü. Kalabalık bir kahvehaneyi gözümüze kestirdik, adayımız kahvehane konuşması yapacak. Adayımız İzmir Valiliğinden gelen biri. Yani, ömrü Kaymakamlık ve Valilikle geçmiş biri...
"Hangi zamanda okulu bitirdiğini, hangi ilçelerde kaymakamlık yaptığını, hangi zamanda vali olduğunu, kaç para maaş aldığını, Bakanlıkla ve hükümetle olan sorunlarını v.s.” anlattıkça kahve boşaldı…
Sonunda… Baktık ki… İçerde biz, bize kalmışız...
Ondan sonra "bu böyle olmaz” bir sonra ki köyde "İlçe Başkanı kısaca adayımızı tanıtsın. Ardından konuşmayı o yapsın!” dedik...
Öyle de yapıldı.
Kahvehanenin boşalmasını önledik.

GEÇMİŞTE KALAN
Hatırlarsınız! Geçtiğimiz hafta bir gece kısa süreli de olsa çok hızlı bir yağış oldu.
Eski Sanayi denilen bölgede bazı dükkanların içi su ile dolmuş. Nedeni, gayet tabii ki, altyapı eksikliğinden…
Ve, bu eksiklik sağda solda eleştirildi…
Böylece… Bir dönem "yüzyılın sorununu çözdük” gibi reklamı yapılan Silivri’nin altyapı meselesi yine gündeme geldi… Ama… O dönemin İlçe Belediye Başkanı alınmış.
Ardından… Şimdiki ilçe Belediye Başkanını suçlamış.
Belli… Adı unutulsun istemiyor…

DENİZ GEZMİŞ VE
Her biri 20’li yaşlarda… Bu günden bakınca. Tam "delifişek” denebilecek yaştalar.
Ve her türlü maceraya açık bir devre de "kız tavlamak” başta olmak üzere, onlardan başka akla hayale gelmeyecek delilikler yapmaları beklenirken, onlar, ÜLKE Yönetimine kafayı takmışlar.
1972 Yılı. Darağacında (3) fidan…
Yaptıkları… Bu gün için çok güzel şeyler…
Hatta… Okullarda ders olarak verilmesi gereken örnek bir yaşam.
Ne demek? O yaşlarda ülke de ve dünya da yapılan haksızlıkları sadece izlemek yerine müdahale etmek isteyen bir avuç genç insan. Saygıyla anıyorum…

ARADAKİ FARK
Sayın Cumhurbaşkanı yerinde hiç durmuyor. Yok toplu açılışlar. Yok, hemşerilerimle buluşuyorum. Yok, STK’ların Genel Kurulları… Durmaksızın… Ha bire geziyor. Ne kadar meraklıymış siyasete…
Bence… Cumhurbaşkanlığından istifa edip tekrar AKP’nin başına geçmeli. Son günlerde yapmış olduğu konuşmalarına biraz dikkat etmesi gerektiğine inananlardanım…
***
İkide bir "ben %52’lik bir oranda halkın oyu ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanıyım ötekilere benzemem” deyip duruyor… Oysa… Geçen hafta vefat eden 7.Cumhurbaşkanı Kenan Evren örneğine çok benziyor. O da tıpkı onun gibi HALKIN OYU ile seçildi…
Yalnız almış olduğu OY biraz fazla. Yani, %92.
Bir başka fark ise… Birisi daha fazla "tutuklamalar, işkenceler v.s.” ile anılıyor…
Diğeri… Akçeli işlerle…

BİRİLERİ SORMALI
Başbakan A.Davutoğlu, devlet imkânlarını son kertesine kadar partisi için kullanarak "12 Eylül’ün kalıntılarını biz temizledik” diyor…
Bence… Bu mealde söylemleri konusunda birileri onu uyarmalı…
Ya da… Birileri ona "Hangilerini?” diye sormalı…

GÜZEL GÜNLERE DOĞRU
"Güzel günler göreceğiz.” Bu sözler, bir şairin dizelerinden.
En azından bu günden daha güzel günlere az kaldı, diyorum.
Peki… Neden böyle diyorum!
Açıklayayım! Bir tarafta Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan, diğer tarafta Başbakan Ahmet Davutoğlu…
Her ikisi de meydan, meydan gezip AKP’ye oy devşirmeye çalışıyorlar…
Gittikleri her yerde de "seçimin galibi” olduklarını söylüyorlar…
İyi de… Bu telaş niye?
***
Öyle ise telaşa gerek yok…
Değil mi? Vatandaş sandığa gidecek hür iradesiyle oyunu kullanacak. Seçim günü, erkenden kalkıp yanına nüfus cüzdanını alıp, oy kullanacağı sandığın bulunduğu okula gidecek. Görevlilerin vermiş olduğu oy pusulasını alıp kabine girip eline aldığı mührü pusuladaki partilerden birinin altına mührü vuracak.
Ha… Diyebilirsiniz ki, seçime katılma hakkı kazanan tüm partiler ve bağımsız adaylar, her anlamda eşit bir şekilde seçime mi katılıyorlar ki böyle söylüyorsun. Her seçim olduğu gibi, "Sandıklar güvenlikli değil, oyların sayım ve döküm işlemi doğru dürüst yapılmıyor”, diyebilirsiniz. "O nedenle moralim bozuk” da, diyebilirsiniz. Doğrudur… Ama…
Bu defa sonuç alamayacaklar.
Nereden anlıyorum!
Cumhurbaşkanı ve Başbakanın hiçbir yasa ve kural tanımadan koşuşturmalarından…

BU GÜNLERDE GEÇECEK
Hapishaneler tıklım, tıklım dolu…
Gün geçmiyor ki, bir operasyon dalgası daha gelmesin…
Dün… Askerler için Ergenekon, Balyoz, Ay Işığı gibi darbe senaryoları bahane edip ardı, ardına yapılan operasyonlarla gece yarıları evlerinden alınıp, Emniyet Amirliklerine getirildiler. Ardından yargılama süreci başladı…
Silivri Hapishanesi ayni zamanda mahkeme salonu oldu…
Her duruşma günü…
Meydan muharebesine döndü…
Mahkemeler, sahte ve düzmece iddianameler ve tanıklarla "yapılıyor” görüntüsü verilerek sonuçlandırıldı.
Çoğuna müebbet habis cezası verildi…
Sonra… Birileri, "Olayda kumpas” var dedi. Tüm tutuklular salındılar…
Ama… Bu arada… Kimi beş yıl, kimi daha fazla içerde kalmış olan Ergenekon ve Balyoz Davalarından tutuklu kişiler cezaevinde kalmış oldular…
***
Ve… Almanya’da belgelenmiş olup gerekli cezalara çarptırılan Türkiye’deki Deniz Feneri davasına bakan mahkeme heyeti değiştirildi ve sanıklar salındı...
Sonra. Bir sabah tank sesleriyle değil de, Halk Bankası Müdürünün evine ve bakan çocuklarına yatak odalarına yapılan operasyonlarla uyandık…
Etraf dolarlarla dolu…
Kasetlerde "sıfırlanan” milyon dolarlar, avrolar v.s. İşte ondan sonra ne olduysa oldu…
Bütün Hakim ve Savcılar allak bullak…
Keza… Polis şefleri…
Bir sabah kalktık… Duyduk ki… 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren vefat etmiş…
Cenazesine ailesi ve askerler dışında kimse sahip çıkmıyor…
Oysa… % 92 Oyla Seçilmiş bir Cumhurbaşkanıydı o…
O günleri yaşayanlardan biriyim. Ayni zamanda Kenan Evren’in seçildiği Anayasa Oylamasına katılanlardanım ve oyum hayır/mavi idi. Oylama neticesi, öyle %52 filan değil % 92 ile kabul edilmişti. Ben, kabul etmeyenlerdendim yani, %8’in içindeydim.
De… O % 92 ne oldu? O kapısında kuyruk olanlara ne oldu?
Neyse… Bu günlerde geçecek…

VE, UYARIYORUM
Evet… Tekrar ediyorum…
Tapu ve Ecrimisil meselesini, ilgilisine, ilgililerine. Yani, sorumlularına, doğrudan duyurmanın tam zamanıdır.
Özellikle, Çayırdere, Sayalar ve Danamandra Mahalleleri sakinlerine sesleniyorum…
Lütfen… Sizi ziyarete gelen AKP’li yöneticilere ve Milletvekili adaylarına…
O, ananızın ak sütü gibi helal olan tarlalarınızın tapularını, o birikmiş ve birikmeye devam eden ECRİMİSİL meselesini, bu güne kadar neden çözmediklerini sorun…
Er veya geç… 7 Haziran gününe kadar…
Mutlaka ama mutlaka, Mahallenizin kahvesine uğrayacaklar…
Siz de… O an ve o saatte, orada mutlaka bulunun…
TAPU ve ECRİMİSİL konusunda kafanızdaki sorularınızı sorun…
Ve unutmayın ki… Onların da cevap verme veya vermeme hakları var…
O nedenle… Sabırla dinleyin… Ha… İkna oldunuzsa mesele yok.
Lakin… "Merak etmeyin, seçimden sonra, yapacağız, edeceğiz” gibi laflar edecekler yine…
Şimdiden uyarayım…

İSTER İNAN / İSTER İNANMA
"… siz iktidarın kendini övmelerine, 12 Eylül darbesinden şikayetlerine aldanmayın, onlar numara, barajı olduğu gibi, YÖK olduğu gibi, siyasi partiler yasası v.s. olduğu gibi duruyor. Kısaca 12 Eylül bir otobüs ise şoförü değişti.”
(Mehmet Altan )

KISA-KISA…
• AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, geçmişten örnekler vererek muhalefeti suçluyor. Ama vermiş olduğu örneklerden tarih ve genel kültür anlamında çok eksik bilgiler içerdiği anlaşılıyormuş.
• Suriye’ye Girme, Genel Kurmay Başkanının ameliyat için izne ayrılması olması üzerine değişik yorumlar yapılıyormuş.
• Bölgemiz MHP Milletvekili Meral Akşener’le ilgili olarak Havuz Medyasına dahil bir kanaldan yayılan "kaset” meselesi ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın evine "yanlışlıkla” yapılan baskın ikisi de geçen haftanın en önemli olaylarından. O sebepten "İyi ama MİT ne iş yapar?” sorusu çok sık sorulur oldu.
• Hafta içinde İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın Silivri ziyareti vardı. O ziyarette yapmış olduğu konuşma da "Marmara Denizine bir damla atık su akmayacak” sözü ortalığı çınlattı. Lakin ayni TOPBAŞ’ın "Saray Muhallebicisi” ihtiyacı için, B.Sinekli, Fener arasında (600) Mandalık bir MANDA Çiftliği kurduğunu ve etrafı kirlettiği, bölgede yaşayanların şikâyetlerine konu olduğu söylentisi yaygın. Ne iş?
• Bir başka konu, "Boğluca Deresi”, "Mimarsinan Köprüsü”, "Vakkas Köprüsü” meselesi var. O ne alemde? Köprü ihalesi ne oldu? Yapıldı mı?
Yapılmadı mı? Ayrıca, Silivri, bu yaz, o nokta da, ayni eziyeti çekecek mi? AKP İlçe Yönetiminin kamuoyunu bilgilendirmesi gerekiyormuş.

YORUM YAP