Ahmet Yücegök

YERELDEN HABER - 23 MART 2015

Haftanın ilk günü...
Gazeteleri karıştırıyorum…
Gazeteler,  CHP’nin, Cuma günkü  aday adaylarını  tanıtım programından  fotoğraf kareleriyle dolu...
Bazı gazetelerin köşe yazarlarının köşesinde de "parayı veren aday adayı tanıtıma katılabildi, diğerleri katılamadı” gibi eleştiriler…
Ne var ki… Soruşturdum… Katılmak serbestmiş, yalnız  konuşma hakkı yokmuş…
Ve, Yönetimin ifadesi, düzenlemeler, ön yargısız,  iyi niyetle, olabildiğince adil bir şekilde yapılmaya çalışılmış. Önceden konuşma hakkı  elde etmiş olanların bile  sıralama kura ile yapılmış. Bir tek, Silivri aday, adaylarına kura ile konuşma hakkı önceliği verilmiş. Ki, tek adil olmayan bu uygulama, dediler… Ayrıcalık, deyip geçmeyin... İlk tanıtım konuşması hakkını kullanan Silivri aday, adaylarında salon tıklım, tıklım ama sonrasında konuşanlar  için bunu söylemek çok zor ama yapılacak bir şey yokmuş çünkü, konuşma sırası kura ile belirlenmiş. Ve,  salonda konuşma hakkı olan (40) kişiye yakınmış… Yine… Söylenen… İlçe Başkanı ve Belediye Başkanından  ayrı olarak  ve konuşmacıların  her birine   (3) dakika konuşma süresi ayrılmış, konuşacakların sayısı  kırka yakın kişi olunca ve konuşanlar da siyasetçi olunca sona kalanları siz düşünün...
Ne var ki… Yapılan hatalar ve eksiklikler  bir yana ,   etkinlik aday, adaylarını tanıtım amaçlı olduğu için  Silivri’nin (35) mahallesini  dolaşmak yerine  tamamını bir yerde  bulmaları adaylar  adına yararlı bir etkinlik…
Söylenen... Aday adayları, kendilerine ait tanıtıma bilgilerini kendileri hazırlamış ve  önceden yönetime bildirmiş... Dolayısıyla… Sunumu yapan da orada ne görüyorsa  onu görüntüye  getirmiş…
***
Hafta içinde, Silivri Belediye Meclisinin Mart ayı çalışmaları kapsamında meydana gelen    arsa satışı  meselesi yine gündemdeydi… Bu konuda Parti yöneticilerinden  olayla ilgili yeni bir şey söylenmedi. Öyle anlaşılıyor ki, konu şimdilik buzluğa koyulmuş. Seçim sonrasına kadar orada kalacak…  Muhalefet cephesinde yer alan  bazı yerel Gazeteler, bu olayı  sürekli kaşıdılar. Zaman, zaman da  köpürterek Bölgenin en önemli sorunu haline getirme gayreti içine girdiler ama sanırım başarısız kaldılar…   
Evet… Silivri’den  CHP cephesi böyle…
***
Gelelim… AKP cephesine… Gözlemim…
İlçe Kongresinin  tortuları üzerine çeşitlemeler devam ediyor… Yönetimin, yaşanan tüm olumsuzlukların sorumlusu olarak, kongrede ortaya çıkan muhalefeti gösterme gayreti görülüyor…
 Hatta, Belediye  Meclisinin, Mart ayı son oturumunda "arsa satışı” etrafında, iktidar kanadının kendi içinde  gelişen  olay  ve sonucu  bile, ilçe  kongresinde ki  ayrışma  üzerinden araştırıldığını gördüm...
Ve… Mahalle toplantılarına devam edildiğini izledik... Fatih Mahallesinde yapılan,  toplantıdan  bazı fotoğraflara bakıyorum, tek, tük Fatih Mahalleli, onlarda bilinen isimler… Gitmediğim için… Yerel gazetelerde geçen haberin detaylarına bakıyorum. Başta Mahalle sorumluları, İlçe Başkanı Dilek Demiral ve Milletvekili Tülay Kaynarca olmak üzere  epeyce konuşan olmuş. Konuşmacılardan...
İlki Mahalle  sorumlusu, klasik  tekrarları yapmış...  Milletvekili  Tülay Kaynarca da  öylesine, klasik Ankara konuşmalarından birini yapmış ve biraz da gaz vermiş…
Esas ilgilendiğim İlçe Başkanı Dilek Demiral’ın konuşması… Sayın Başkan… Haftalardır süren o meşhur Çimento Fabrikasını kendilerinin durdurduğunu övünerek söylemiş… Hızını alamamış… Belediye Başkanı için de "o şirket arsaları toplarken neredeydi?” demiş…
***
İlk önce… Şunu söyleyeyim… Çimento Fabrikası için toplanan  arazilerle ilgili olarak Silivri Belediyesini  "o zaman nedeydi ?” diye  suçlamak en azından  Belediyenin yetkileri konusunda bilgi sahibi olmamak demektir. Ayrıca mesele ondan öte… İstanbul’un Anayasası sayılan 1/100.000’lik planda  İstanbul Sınırları içine Fabrika izni yok.Var olanların da, ömrü Fabrikanın  ekonomik ömrü ile sınırlı. Bir defa bu olmuş.İzni nasıl almış. Bırakın Silivri Belediyesinin iznini, anlaşılıyor ki, İstanbul Büyük  Belediyesi bile devre dışı. İşin bağlandığı yer Bakanlık. Bakamlıktan izin alma aşamasında neler dönmüş bilinmiyor. İş nasıl tatlıya  bağlanmış, belli değil …
Peki… İktidar kim? Hükümet kim?
Bakan  hangi partiden?
***
Tekrar başa dönüyorum…
"AKP İlçe Başkanlığı durdurmuş” öyle söylüyor... Bakın şimdi… Başta, Silivri Belediye Başkanı, SİAD ve Muhtarlar Derneği ve Silivri Çevre Derneği olmak üzere  tüm Sivil Toplum Kurumları ayağa kalkmış. Yer yerinden oynuyor. Ve, B.Sinekli Kahvesinde yapılacak o toplantı günü B. Sinekli ne hale geleceğini tahmin etmek güçken ve olayın geldiği bu noktadan  sonra sıkılmadan "biz durdurduk” demek siyasi rol çalmak  değilde nedir… Ayrıca… Unutulmasın ki, Çimento Fabrikasının,  henüz yapımından vazgeçilmiş değil, durdurulmuştur. Yani, seçimden sonraya ötelenmiştir… İyi haftalar…

GEÇMİŞ OLSA BİLE...
Resmi adı 18 Mart  Çanakkale Zaferi’nin 100. Yıldönümü her yerde olduğu gibi Silivri’de de coşku ile kutlandı…
Geçmişi bu güne taşıyanlardan çok sık duyduğum bir tanım "Çanakkale Muharebesi Kurtuluş Savaşının ilk adımı ve  Mustafa Kemal’in  sahnede göründüğü ilk savaş...”
Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere iktidar ve onun atadığı Diyanet İşleri Başkanlığı gibi Devlet Kurumları, güne dair demeçlerinde,  ağızlarına  Atatürk’ü anmada ketum davrandılar her zamanki olduğu gibi...
Oysa Çanakkale Savaşı her ne kadar birlik ve beraberliğimizin simgesi ise de Mustafa Kemal Atatürk’ten ayrı düşünülemez ve olayın esas  vurucu yanı "Çanakkale Geçilmez”  denilen o  BİRLİK ve BERABERLİK SİMGESİ söz.

BENDEN SÖYLEMESİ...
Genel İktidarın Partisi AKP’nin Silivri İlçe Başkanı Dilek Demiral, Çanakkale’yi işgal edenlerle  "Gezi Parkı”  direnişini  aynı kaba koyan bir demeci oldu…
Çevre Derneği Üyesi olmam dolayısıyla cevap hakkım doğdu...
İlk önce… Şunu söyleyeyim… Gezi parkı direnişinde gençler ağırlıktaydı …
Gezi Parkı direnişinde o gün  bende  oradaydım...
•Ve, o gün , orada , benim gibi, en azından (2) milyon insan vardı…
•Ve, her biri, ne istediğini bilen insanlardı.
•Ve, bir birine saygılıydılar…
• Ve, belli bir saate kadar tek bir kişinin burnu kanamamıştı o gün...
• Ve,  bırakın yakıp yıkmayı  bırakın, bir birlerine karşı gülümsemeden bakan bir kişi görmedim..
• Türkiye tarihinde gördüğüm en kaliteli, en güzel eylemdi GEZİ PARKI…
Kısaca… Gezi parkı meselesi, öyle basit bir mesele değil… O olayı, ağzına alacak kişinin, o konuda bilgi sahibi olmasını öneririm… Evet, Gezi Parkı olayı siyasi bir direniştir…  O kadar ki… AKP iktidarının baskısına karşılık, büyük bir cesaret örneği olarak, korkmadan giriştikleri, analarının ak sütü kadar temiz ve helal bir eylem. Biliyorum ki, Sayın Demiral’ın "Çanakkale Zaferi” ile Gezi Parkını karşılaştırmasını  kendi kafasından uydurmadı. Bu laflar, bu gün Cumhurbaşkanı olan AKP’nin eski Genel Başkanının lafları… Da… Unutmamak  gerekir ki,  o  eski genel başkan,  o  Başbakan ve o Cumhurbaşkanı gün gelir "aldatıldık, aldanmışız” da diyebilir... Benden söylemesi...

BU KADAR ZORLAMAK YANLIŞ
Gerçekten anlamakta zorlanıyorum…
Durmadan konuşuyor… Gerçekten… Böyle bir Cumhurbaşkanı görmedik... Her gün, her platformda (400) Milletvekili istiyor. Hiç birinin, bu kadar taraf tuttuğuna tanık olmadık…
***
Cumhurun Başı olarak, taraf olması gerektiğinde  tümünün tarafını tutması gerekir. Yani, AKP’linin, CHP’ linin, MHP’linin ve  HDP’ linin   filan değil, ülkede yaşayan herkesin Cumhurbaşkanı olması gerekir…
Yetmez… Her davranışında bunu  belli etmesi gerekir. Tıpkı, gelmiş geçmiş Cumhurbaşkanlarında olduğu  gibi…
Cumhurbaşkanımızın  istediği  "Türkiye Tipi  Başkanlık” sistemi henüz kabul edilmedi. O nedenle, var olan Anayasamıza göre, ettiği yemine sadık kalması gerekiyor… Şu anki Anayasamıza göre, siyasi olan  icraatın Başı olan  Başbakandır. Siyasi konuşma sadece o  yapabilir, çünkü, Hükümetin Başı odur  ve ayni zamanda AKP Genel Başkanıdır…
***
Evet… Cumhurbaşkanı her gün konuşuyor… Her gün de  POT kırıyor…
Dün, 17-25 Aralık 2013’de Ayakkabı kutuları içinden çıkan paraları unutturmak için "darbe girişimi” diyordu. Bir gün sonra (12) Yıl birlikte oldukları  BİRİLERİ için   "paralel yapı  darbe yapmak istedi” dedi. Lakin, paralar ne oldu, ilgili Bakanlar niye istifa etti. Bir ayağı İRAN olan, en büyük yolsuzluk olayının , oradaki ayağı neden tutuklanmış, onlardan hiç bahsetmiyor…  
Yine… Dün "Ergenekon, Balyoz Davaları” için "bağırsakları temizliyoruz” "Davanın Savcısıyım” diyorken, bu gün "paralel yapı” tarafından   ALDATILDIK diyor. İlgili davalardan  bir çok insan, yıllarca   cezaevinde yaşamını yitirmişken, o insanların ölümünden  kimin sorumlu olduğunu düşünmeden…
Yine… Dün, Usulsüz Telefon Dinlemeleri sonucunu elde ettiği bilgileri, kendi istediği yönde kullanarak,  CHP Genel Başkanı ve MHP’li  Milletvekili adaylarını meydanlarda  "o görüntüler özel değil, genel, genel” diye yuhalatırken,  bu gün  tersini söylüyor. Yapanların "denizaşırı bir ülkede konuşlananlar”  olduğunu söylüyor yetki ve sorumluluğunu  unutturmak için…
***
Gerçekten , anlamakta zorlanıyorum …
Hala konuşuyor. Sanki zorunluymuş gibi...
Ayrıca… Konuşmalar, ayrışmaya yönelik ve tamamı   buram, buram siyaset kokuyor...
***
Neyse … Anlaşılıyor ki… Bu kadar  çok  konuşmasından çıkardığım sonuç. Sayın Cumhurbaşkanı siyasete meraklı  kalmış…
Sanki, Cumhurun Başı  seçilmekle  yanlış yapmış gibi bir havası var… Ama, Doğru değil… Eğer Siyaset yapacaksa… Doğru olanı, ilk başta bulunduğu makamdan istifa edecek…  Sonra…  (15) gün içinde de AKP’yi  Olağanüstü  Kongreye  götürecek ve "Parti Genel Başkanı” seçilecek,  meydanlara çıkıp oy isteyecek... Nokta.

TAPU VE ECRİMİSİL
Dudum ki… Muhtarlarımızın bazıları, bazı köylerimizin yaşamsal sorunu olan TAPU ve ECRİMİSİL sorununu, AKP’nin Silivri yönetimine konuyu iletmiş. İyi de  etmişler…
Ve, o muhtarlarımızın  konuyu   takip edeceklerine güvenim tam...

İSTER İNAN /İSTER İNANMA
Elimde, 21/03/2015 Tarihli 8969 işlem numaralı  "kredi  kartından nakit avans çekme” kağıdı var… Olayın geçtiği yer Yapı Kredi Bankası Silivri Şubesi… Çekim  Saat 09,09’da yapılmış. Çekilen  tutar  200 TL. Nakit çekim ücreti 13.-TL’sı… Evet… Çekme ücreti tamı tamına (13 ) Türk Lirası… Faiz filan hariç… Düşünebiliyor musunuz?

ÖNEMLİ BİR GÖREV
"Ülke  demokrasi ile yönetiliyor” derken, çok iyi biliyorum ki  mesele o kadar basit değil. Çünkü, demokrasiyi içine sindiremeyen bir iktidarla yönetildiğimizin de farkındayım… O nedenle… Demokrasiden nasiplenmemişlerin iktidardan  gidişinde, bir adım olacağı düşüncesiyle,  hafta sonu CHP’de  yapılacak olan ön seçimi önemsiyorum… Ona sebep… Üyeleri sandığa davet ediyorum...

YORUM YAP