Uykusuzluğa, genel bir bakış ve öneriler

Uykusuzluğa, genel bir bakış ve öneriler

29.05.2017 10:41:55

İnsan ömrünün yaklaşık üçte biri uykuda geçmektedir. Normal  uyku döngüsel(birbirini takip eden) bir ritm gösterir ve hızlı göz hareketleri (REM uykusu, düş görülen uyku), ve Non-REM (sessiz uyku) adı verilen bu dönemler gece boyunca  birbirini takip eder. İleri yaşlarda derin uykusüresi azalır ve uyanmalar artar.

Uyku pasif bir dinlenme durumu olarak değerlendirilirse de, uykuda beynin aktif şekilde çalıştığı, nörofizyolojik bir düzenlenme ve onarım yapıldığı, uyanıkken öğrendiğimiz bilgileri depolama ve ayıklama, uyanıklığa hazırlanma süreçlerinin olduğu da ileri sürülmektedir. Yetişkin sağlıklı bir bireyde yaklaşık uyku süresi 7-8 saattir. 3-4 saat uyku ile sağlıklı yaşayan bireyler olduğu gibi 10 saat uyumadığı sürece uyku tatmini elde edemeyen bireyler de vardır,özetle uyku süresi kişiden kişiye değişir. Sağlıklı bir uyku bir sonraki gün iyi hissetmek beden ve ruh sağlığı için çok önemlidir. Uykumuzu alamadığımızda güne gergin ve mutsuz başlarız, iş verimi düşer, kişiler arası ilişkilerde gerginlikten kaynaklanan sorunlar yaşanabilir. Bu durumun bir istisnası vardır,ortalama beş saatin altında ya da normalde uyuduğu sürenin çok altında uyuduğu halde kendisini iyi , enerjik hisseden bir bireyde bazı psikiyatrik hastalıkların olma olasılığı mevcuttur, bu durumda bir uzmana ivedilikle başvurulması gerekir.
Uykusuzluk, uykuya dalmada, sürdürmede güçlük ya da uyuduğu halde uykusunu alamamış, dinlenmemiş hissetme ile şeklinde tanımlanabilir. Sağlıklı bireylerde ara ara görülen bu durumda bir bozukluktan söz edebilmemiz için haftada en az 3 gece bu durumun yaşanması ve tablonun en az bir aydır devam ediyor olması gerekir.
Uykusuzluk 3 türe ayrılmaktadır.
Birincil uykusuzluk: Belirgin bir ruhsal ya da bedensel hastalığı yoktur, kişi uyuyamamaktan korkar, gece olunca uyuyamayacağı endişesine kapılır. Kişi uyumak için çabaladıkça uykusu kaçar ve uyumak için çeşitli yollar arar. Bu yollar işe yaramadıkça uyuyamayacağına dair kaygısı artar, bir kısır döngü içine girilir.
İkincil uykusuzluk, bilinen bedensel bir hastalığa, dışarıdan alınan madde ya da ilaçlara bağlı uykusuzluk: Parkinson Hastalığı, angina pektoris, astım, KOAH, romatizmal hastalıklar gibi ya da uyarıcı ilaçlar, kortizol türevleri, antidepresanlar(çoğunlukla sanıldığının aksine uykuyu kaçırabilirler), fazla çay/ kahve alımı, uyku düzenini bozabilecek alkol , nikotin kullanımı ya da bunların bırakılması da ikincil uykusuzluğa yol açabilir.
Ruhsal hastalıklara bağlı uykusuzluk: Depresyonlar, bunaltı(kaygı-anksiyete) bozuklukları gibi hastalıkların seyrinde uykuda bölünme, dalamama gibi sorunlar görülür, bunlar tedavi edilince uykusuzluk da ortadan kalkar. Bedensel ya da ruhsal hastalıklara bağlı uykusuzluklar şüphesiz altta yatan hastalığın tedavisini gerektirir. Birincil uykusuzluklar için öncelikle uyku hijyenine dikkat edilmelidir
Uyku hijyenini özetlersek;
1.Hemen ilaca sarılmamak,
2.Geceleri hep aynı saatte yatıp sabah aynı saatte kalkmak,
3.Gece bir nedenle geç yatıldığında bile sabah uykusuz kalınacak olsa dahi aynı saatte kalkmak, günlük yaşama başlamak, gündüz uyumamak(beş on dakikalık ‘kendinden geçme ya da şekerlemeler' bile gece uyku düzeninin sağlanmasını bozar),
4.Akşam yemekten sonra alkol nikotin çay kahve kolalı içeceklerden kaçınmak,
5.Uyku vaktine iki saatten daha yakın olmamak koşulu ile birkaç saat öncesinde egzersiz yapmak, uykudan bir iki saat önce yorucu egzersiz yapmamak
6.Yatak odasını uyku ve cinsel ilişki dışındaki eylemler için kullanmamak,
7.Akşam yemeğini ağır yememek,
8.Yatağa gidildiğinde uykuya dalmak için kendini zorlamamak, yataktan kalkarak fazla hareket gerektirmeyen tekdüze sayılabilecek bir aktivitede bulunmak, heyecan verici tv programlarından ya da kitaplardan kaçınmak,
9.Gevşeme egzersizleri yapmak.
Alkol; uykusuzluğu kısa dönemde çözerse de, uyku verici etkisi giderek azalır, kesilme döneminde uykuda bozulmalar artar, alkol kullanıma bağlı daha ciddi bedensel ve ruhsal sorunlar doğar. Alkol kullanırken uzun dönemde ödenecek bedellerin daha ağır olacağı unutulmamalıdır.
İlaç tedavisi birincil uyku bozukluklarında son seçenek olabilir, uyku ilacı başlanmadan önce(elbette uyku ilacını bir uzmana danışmadan almamalıdır )ılık banyo, uyku hijyeni önerileri, gevşeme egzersizleri gibi davranışçı girişimler denenmeli ve uyku ilacı kullanmaktan kaçınılmalıdır(Altta yatan ruhsal hastalık olduğunda ilaç kullanımı gerekebilir).

Herşeyi unutuyor musunuz?
Unutkanlığınızın altında yatan sebepleri bulmaya ne dersiniz?
Pozitif bilimlerdeki ölçme problemi nöropsikolojik testler yöntemiyle sıfıra indirgenmiş ve testlerin ülkemizdeki standardizasyonlarıyla nesnel hale getirilmiştir. Her birey kendi yaş ve eğitim grubundaki bireylerle, kendi kapasitesine göre kıyaslanmaktadır. Elimizdeki çalışmaların da ışığında artık hangi hastalıklarda beynin hangi işlevlerinde bozukluklar olacağını öngörebiliyoruz. Birçok hastalığın semptomları birbirine benzer şekilde ilerler. Mesela unutkanlık! Artık yaş ilerledikçe bu normal sayılır, fakat bu çok bilinen yanlış yargılardan biridir. Yaş ilerledikçe artan unutkanlıkların depresyon, stresli ortam veya demans gibi birçok nedeni olabilir. Nöropsikolojik değerlendirme sayesinde unutkanlık tipine göre hastalığın ne olduğunu öngörmemiz, gidişatını belirlememiz ve de tedavisine başlamamız mümkündür.
Çok bilinen yanlışlardan biri de bütün demanslara Alzheimer demektir. Alzheimer demansı olabileceği gibi demansın Parkinson Demansı, Levy Cisimcikli Demans, Huntington Koresi Demansı, bir travmaya ya da inmeye bağlı demanslar gibi birçok çeşidi vardır. Bu hastalıklar çoğu zaman dışarıdan bakıldığında aynı görünür. Nöropsikolojik değerlendirme ve test öncesi alınan kapsamlı anamnez, bu hastalıkları birbirinden ayırmamızdaki çok önemli yardımcılarımızdır. Nöropsikolojik testlerden tanı koyma, hastanın durumunun izlenmesi, tedavinin etkinliğinin değerlendirilmesi ve hastanın rehabilitasyonunda yararlanılmaktadır. Nöroşirüjyenler de, yapacakları operasyonda hastanın daha iyi olan işlevinin olduğu beyin bölgesinde hasar oluşturabilecek bir durum olacaksa, hastanın daha kaliteli yaşam sürdürmesi açısından o operasyonun yapılmamasına karar verebilir. Ayrıca ailesinde genetik rahatsızlık bulunan bir bireyin ileride kendisinin de bu hastalığa yakalanıp yakalanmayacağıyla ilgili küçük bilişsel ipuçları, kapsamlı nöropsikolojik değerlendirme ile elde edilebilir. Bu açıdan nöropsikolojik değerlendirme hastalıkları öngörebilen bir rol de üstlenir.

Dr. Ayşegül Aslan & Psikolog Fehime Hamoğlu

YORUM YAP