Sevginar Sali

Ülkücü Hareket…

Birkaç yıl önce özellikle CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Bozkurt işareti yapması büyük yankı uyandırmıştı. Şöyle bir göz attım da internete Binali Yıldırım'dan Tayyip Erdoğan'a Ülkücülere kendi diliyle selam gönderenler hem de önemli seçim dönemeçlerinde epey olmuş.
Geçen bir misafirimle sohbet ediyoruz konu CHP'li Bora Balcıoğlu'na dayandı, siyasi kariyerinden söz ederken üstüne basa basa MHP'de yaptığı başlangıca atıfta bulundu. 2019 seçimlerinde bu konu Balcıoğlu'nun belediye başkan adaylığını zayıflatmak için kullanılırken bugün artı hanesine geçmiş bile.
Aynı gün Gelecek Partisi İlçe Başkanı Dr. Ümit Beyatlı ile sohbet ederken MHP ile bağının hiç de öyle küçümsenmeyeceğini ortaya koydu, “50 yıllık MHP'liyim” diyerek. Evet, MHP'den belediye başkan aday adaylığını hepimiz hatırlıyoruz da seçim zamanında böyle şeyler olur çok mana hatta derinlik aranmaz. Ama Beyatlı, bugün farklı bir siyasi arenada sorumluluk üstlenmesine karşın MHP'li geçmişini saklamak ve önemsizleşmek yerine gurur madalyası gibi ayrıntılandırarak anlatmayı seçiyor.
İnsanların MHP ile bağlarını gizlemek ihtiyacı hissetmeleri yerine onlara genel ve yerel siyaset arenasında aleniyet kazandırması enteresan geldiği için paylaşmak istedim.
Yine geçtiğimiz günler MHP'li yöneticiler ile bir görüşmemizde genel siyasi tutumlarını tabanlarına yeterince açıklayamadıkları ile ilgili düşüncemi ifade ettiğim için buradan da belirtmekte hiçbir beis görmüyorum.
Zülfü Livaneli son kitabı “Kaplanın sırtında”da Abdülhamit'in Selanik'teki sürgün vakitlerini anlatıyor. Devrik Sultan ve ailesinin sağlığı ile iktidarının hışmına uğrayan İttihatçi bir doktor subay ilgilenmek zorunda kalıyor. Tarihsel bir hesaplaşmanın anlatıldığı romanda Subay soruyor, “Millet meclisini açmak şartı ile iktidara getirildiniz ama gelir gelmez meclisi kapattınız… Neden?” Abdülhamit izah ediyor, “Hangi milletin meclisi? Jön Türkler, Fransız Devrimini örnek alıyordu ama orada tek bir millet bizim mecliste 72 milletin temsilcisi vardı ve Türkler azınlıktaydı. İktidara gelir gelmez en büyük Türk-Rus Savaşını kucağımda buldum. Derin bir krizin içine girmeye başlayan Osmanlı İmparatorluğundan en değerli parçayı koparmak için pusuda bekleyen emperyalist güçlere mi karşı koyacaktım, dışarıyla mı içeri ile mi savaşacaktım?” Kitapta pek çok tarihsel gerçek ile daha Abdülhamit'i benim gibi özgürlükleri kısıtlayan, çağdaşlığın önünü tıkayan bir sultan olarak bugüne kadar düşünmüş olanlar için ezber bozacak ayrıntılar var.
Kısa bir süre önce İBB'de yaşanan ve Sultan Vahdettin'in hain olup olmadığı ile ilgili tartışmalar üzerine söz alan Başkan Volkan Yılmaz, tarihçilerin bile üzerinde uzlaşamadığı bazı gerçekleri sıradan insanlar olarak bizlerin belirlememizin mümkün olmadığını söyledi.
Gerçeklere ulaşmak istersek her kişi ve davranışı sahip olunan koşullarda değerlendirmeliyiz.
Diyeceğim şu ki; MHP neyi, neden yaptığını ne kadar iyi anlatabiliyor bir düşünsün.
İkincisi; tarımsal destek dağıtımlarında bir kaçtır değindi Volkan Yılmaz, “Ben size destek dağıtırken hiç MHP'nin adını anıyor muyum?” “Siyasi efektle yaptıklarımı önünüze koyuyor muyum” demeye getirdi… Eğri oturup, doğru konuşalım; ne kendi partisi ne de Hükümet kanadıyla Silivri'ye kazandırdıklarını, anlattı ancak, gözümüze sokmadı. Ama belediye başkanlığındaki projeksiyonun MHP'ye siyaseten getirdiklerini ne yapalım? Cumhur İttifakı ile Silivri Halkı arasında kurduğu o güzel köprüyü nasıl görmezden gelelim? Oy devşirme çabasının görünmezliği altında yeniden seçilme savaşına akın akın hizmet eden çalışkanlık abidesi karınca ordularını nasıl görmezden gelelim :)

YORUM YAP