Sevginar Sali

Tek Mi, Yalnız Adam Mı?


Hayatın en acı tatlarından biridir herhalde kalabalıklar içerisinde yalnız olmak. Ben yalnızlığı sevdiğim için kalabalık ortamlarda olmayı gerektirecek pozisyondaki insanları anlamakta zorluk çekebilirim ama gariptirki, şaşıracağım şekilde empati kurabiliyorum. İnsan önemli biri olunca korkuları da sahip olduklarıyla paralel olarak artış gösteriyor. Ya kazanan olmak? Kaybedenlerin hepsi karşında. Senin istemediklerin, bilmeden ve ya bilinçli olarak uzaklaştırdıklarını da hesaba kattığımızda kalabalığın yalnızlık portresi ortaya çıkıyor.
Kalabalığı her şekilde sağlarsınız da bir araya getirdiğiniz insanların ortak akılda birleşmesi gerekir. Sosyal demokrat diye tabir ettiğimiz yapıda düşünceler aynı olsa da, onları başkalarına kabul etme ve birlikte hareket imkânı çok azdır. Herkesin fikri vardır ve kendine göre doğru olan odur. Hareket ve düşünceleri belirleyen bu yapıdır birey için. Başkasının sözü ve aklıyla hareket koşulları böyle bir zeminde zor yeşerir.
Sorgulanması gereken; bildikleri, bulundukları konumda çok az işe yarayanların kendini bilmezliği var bir de.
1 seneyi aşkın zaman geçti biz hala iktidarın icraatlarından ziyade oluşturduğu yönetim şemasını, görevlendirdiği sorumluların yetki ile konuma uygunluğunu tartışıyoruz çünkü tartıştırıyorlar.
Ya yaptıkları bir şey yok ya da iktidarın gerçekten en zayıf noktası bu. Silivri halkı kendi seçimi Özcan Işıklar’dan çok onun seçtiği yönetim kadrosunu tartışıyor. Kendi seçtiğimizi eleştirsek olmaz, kendimize bakmamız gerekeceğinden Işıklar’a belirledikleri üzerinden saldırıyoruz. O da Allah’tan, sabırda sona gelindiğini halkın onun seçimini bırakıp, kendi seçimini sorgulamaya başlamadan önlem alma girişimini hissettirdi.
Olayı birinin görevine son vermek, bir başkasını o pozisyona getirmek olarak algılarsak çok küçümsemiş oluruz. Bu anlayış da hiç bir şeyin çözümü olamaz. Amaç yerel yönetim ile yeniden iktidar iddiasında olan bir yapının başarılı kılınması, bu başarıyı anlaşılır, kabul görür duruma taşıma olmalı. Kişileri bırakıp, işleyişi, oluşan süreçleri değerlendirerek, başarıya, en geniş kesim tarafından kabul ile onay gören pozisyonu hedeflemeli iktidarın bugünkü sahipleri. Bu dönemin hakkını vermek gerek, tabii gelecekle ilgili sahip oldukları konuma gayretleri varsa…
İtiraf etmeliyim bunu söyleme nedenim bugünkü iktidarın başarısını istememdir. Önümüzde 4 sene gibi uzunca bir zaman var, aksini istemek Silivri’ye ihanet olur. Seçim olur halk kim tarafından yönetilmek istediğini belirler, iktidar böyle değişir. Sergilenen başarı ve başarısızlıktan ziyade halkın istediği önemli. Bu isteklerde belirleyici olan da akıldan ziyade duygular olduğu için iktidar terazisinin belirleyicisi olarak başarıları ve başarısızlıkları ilan etmek çok doğru sayılmaz.
Muhalefet ne yapacak peki iktidar sırasını beklerken? Silivri’nin yönetimi konusunda belirleyici olmada ısrar etmeyecek, iktidarın vermesi gereken kararları vermeye kalkmayacak ve benzerleri… Destek sunabilir ama köstek olması eleştirilir. Gündemdeki konu ve uygulamalar hakkında fikrini kamuoyuyla paylaşır ama illa ki bu doğrultuda iktidarı harekete zorlayamaz. Sevimsiz kaçar. Çünkü geçmiştekilerin olduğu gibi günümüz ve gelecekteki iktidarların da hata yapma hakkı var. Yönetim süreçleri belli, bu zaman zarfını ister hataların çoğunlukta olduğu şekilde, isterlerse doğruların hakimiyetinde tamamlarlar. Halk da yasalar da yetki vermiş. Halk iradesinin dışında ve yasalara dayanmayan süreçlerde demokrasinin belirlediği yöntemlerle tepkimizi yükseltiriz, yasaların belirlediği ölçülerde geri adım attırma veya cezalandırma isteğimizi ilgili organlara iletebiliriz.
“Yok senin yönetim şeklini beğenmiyorum. Kalk o koltuğa ben oturacağım” diyecek halimiz yok. Desek bile kimseyi o koltukta böyle bir gerekçeyle ve uygunsuz koşullarda oturtmazlar.
Belediye Başkanı olan kişinin, ‘tek adam’ olma gayreti bana hiç mantıklı gelmiyor. Çünkü zaten tek belediye başkanı var. Sistem böyle kurulmuş. Sizin daha bunun üstüne çıkma gayretiniz kendinizi kaybetmekten başka bir şey değil. Kaybolan her şey değil ama bazıları bulunuyor Allah’tan.
Silivri Belediyesi iktidarında Özcan Işıklar’ın 1 seneyi geçkin sürede halen yönetimi tartışma konusu olmaktan çıkartamaması bana göre başarısızlık. Bu alandaki başarısızlık diğer alanlardaki başarıyı etkilerse durum daha da vahim demektir. Benim böyle düşünmem gibi icraatın başındakiler de bunu istediği gibi değerlendirme özgürlüğüne sahip. Geçmiş yönetim ile bugünkünü kıyaslamak istemiyorum. Ama insan düşünmeden de edemiyor. Pek çok şeyleri tartışıldı ama ne Namık Öndeş ne de Metin Karakaş’ın başkan yardımcılıkları en azından bugün geriye baktığımızda hemen hemen hiç bu tarz söylemlerle gündeme gelmedi.
Bu kadar eleştiriye Işıklar kulaklarını tıkadığı izlenimini besledikçe, tepkiler daha da arttı. Kayıtsız kaldığını sanmıyorum mutlaka gerekli uyarılarda bulunmuştur ama tartışılıyor olmanın önüne geçilemediği sürece eleştiriler çiğ gibi büyüdü. “Başarısızlık benim, başarı arkadaşlarımındır” söylemi ile birlikte okları kendi üzerine çekmeyi başardı. Kendisini hiç tebrik etmek istemiyorum bununla ilgili. Çünkü konumu sorunların yön değiştirmesini değil, çözüm sağlamak beklentisiyle özdeşleşmeli.
Bir şeye alternatif sunmadan eleştirmek mantıksızlıktır diye düşünüyorum. Ne kadar güzel bir çalışma yaparsanız yapın, bunu halka anlatma aşamasına samimiyet ve profesyonellik katmadığınız sürece emekleriniz heba olmaya devam edecek.
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar kendini ne tek adamlığa ne de yalnızlığa mahkum etmemeli. Daha iyi bir alternatif içerisinde kendisini görmek ona da, bize de iyi gelecek.

YORUM YAP