Taşlar yerinden oynayınca, mağaradan çıktı adam…
Aydınlık gözlerine saldırdı, adam bir adım geriledi. Güneşe döndü yüzünü ve güneş ona döndü…
Çocuk masumiyetiyle unuttu kapatıldığı ini!
Canı reçel istedi ve sıcak ekmek…
Bir kelebek geçti önünden, bir arı vızıldadı, gelincikler, papatyalar, çimene, yeşile kesmişti ortalık...
Mevsimlerden; kış… Aylardan; aralıktı oysa!
Kar yağıyordu.
Çırılçıplak soyundu ve denize girdi adam…
Gülüyordu…
Parmak aralarına kum doldu…
Yosun kokusunu çekti içine… Yosun kokusu da onu…
Saat kırılmış, zaman durmuştu!
Bir martı düşürdü gagasındaki simidi…
Bulut; koyun olmaktan sıkılmış, beyaz güvercin, kirlenmişti.
Havucu çok yediği halde, gözleri görmüyordu şapkadan çıkan tavşanın…
Sihirbaz sona yaklaşıyordu!
Lahana yaprağı gibiydi, düzen…
Timsah gözyaşlarıydı süzülen…
Ve son defa tarttı dijital terazi…
Pili bitti!
Mağaradan çıktı, denize girdi ve evine gitti adam!
Saat kırılmış, zaman durmuştu...