Silivri’de Sivas Katliamı 32. Yılında Sessiz Yürüyüşle Anıldı

Silivri’de Sivas Katliamı 32. Yılında Sessiz Yürüyüşle Anıldı

03.07.2025 14:13:35

Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı Silivri Cemevi ve Eğitim Sen tarafından düzenlenen anma etkinliğinde, 2 Temmuz 1993'te Madımak Oteli'nde yaşamını yitiren aydınlar sessiz yürüyüşle anıldı. Süheyl Kırkıcı ve gençler tarafından yapılan konuşmalarda adalet ve vicdan çağrısı öne çıktı.

Sivas Katliamı'nın 32. yıl dönümünde, Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı Silivri Cemevi öncülüğünde düzenlenen anma etkinliği, Uğur Mumcu Meydanı'ndaki sessiz yürüyüş ve sahilde basın açıklamasıyla gerçekleştirildi.
KIRKICI: BU SESSİZLİK, ÖFKEYİ AZALTMADI
Anma etkinliğinde konuşan Cemevi Başkanı Süheyl Kırkıcı, katliamın unutulmadığını ve unutulmasına izin verilmeyeceğini vurguladı.
“Dostlar, yüreği insan sevgisiyle dolu güzel insanlar, hepiniz hoş geldiniz” diyerek konuşmasına başlayan Kırkıcı, içinde bulunulan Muharrem Ayı'na dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bugün matem ayındayız, acılı günler içindeyiz. Aslında bu günler, yüzyıllardır gelen acıların devamıdır. Aleviler, Bektaşiler ve bu topraklarda kardeşçe, barış içinde yaşamak isteyen tüm halklar bu acıyı paylaşıyor.”
Anma yürüyüşünün sessiz yapılmasının nedenini de açıklayan Kırkıcı, şu ifadeleri kullandı:
“Muharrem ayında olduğumuzdan dolayı bugünkü protesto ve anma yürüyüşümüzü sessiz yaptık. Ama bu sessizlik öfkemizin büyüklüğünü azaltmıyor, aksine çağrımızın ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.”
Geçmişte yaşanan katliamların hafızalarda tazeliğini koruduğunu belirten Kırkıcı, Alevi-Bektaşi inancının barış ve sevgi felsefesine dayandığını hatırlatarak, “Bizler, ‘incinsen de incitme' diyen bir felsefenin bireyleriyiz. Tarihimizde çok ciddi katliamlara maruz bırakılmış olmamıza rağmen bugün, bu acıları bir kez daha anıyoruz” dedi.
“KERBELA'DAN SİVAS'A, GAZZE'YE UZANAN ACI BİR TARİH VAR”
Cemevi Başkanı Süheyl Kırkıcı, konuşmasının devamında, tarihte Alevilere ve farklı inanç gruplarına yönelik yapılan katliamların bir zincir olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Değerli canlar, ne yazık ki Kerbela'yla başlayan katliamlar serisi bir türlü bitmiyor. Bu toprakların gördüğü Dersim Katliamı, ardından Çorum, Maraş ve Sivas… Bu büyük acıların tarafı olundu, mağduru olundu. Ama Kerbela coğrafyası maalesef bitmiyor.”
Ortadoğu'da devam eden insanlık dramlarına da dikkat çeken Kırkıcı, özellikle Gazze'de yaşananlara değinerek şöyle konuştu:
“Bugün Gazze'ye bakalım. Eğer rakamlar doğruysa, 70 bini aşan insan –kadın, çocuk demeden– tüm dünyanın gözü önünde katlediliyor. Daha yakın geçmişte Suriye'de rejim değişikliğiyle birlikte Aleviler, Sünniler, Kürtler, Araplar, Ezidiler… Her halktan binlerce insan büyük kıyımlara uğradı.”
Anmaların ötesine geçilmesi gerektiğini vurgulayan Kırkıcı, şunları söyledi:
“Bize düşen yalnızca anmak mıdır? Elbette analım ama başka sorumluluklarımız da var. Başka şeyler de yapmalıyız.”
“CUMHURİYET'İN GÖBEĞİNDE, 8 SAAT BOYUNCA GÖZ GÖRE GÖRE KATLİAM YAPILDI”
Süheyl Kırkıcı, 2 Temmuz 1993'te Sivas Madımak Oteli'nde yaşanan katliamı hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti:“32 yıl oldu… 32 yıl önce Sivas'ta, Madımak Oteli önünde toplanan gerici kalabalık, canlarımızın yakılmasına sebep oldu. Hem de ‘Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak!', ‘Kahrolsun laiklik!', ‘Kahrolsun Cumhuriyet!' sloganları eşliğinde. Tam 8 saat boyunca devletin güvenlik güçlerinin, askerlerin gözleri önünde bu kıyım yapıldı. Hiçbir aracın müdahalesine izin verilmedi.”
“İNSAN OLMAK YETERLİDİR; DUYARLILIĞIMIZI ARTIRMALI, SAFLARIMIZI SIKLAŞTIRMALIYIZ”
Konuşmasının son bölümünde günümüzde yaşanan hak ihlallerine, adaletsizliklere ve toplumsal duyarsızlığa dikkat çeken Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı Silivri Cemevi Başkanı Süheyl Kırkıcı, şu ifadeleri kullandı:
“Şu anda İstanbul'da en küçük bir hak arayışında öğrencilerimizin nasıl derdest edilip Silivri Cezaevi'ne getirildiğini hepimiz görüyoruz. Kalbi olan türkü yakar, kalbi olmayan ne yapar? Ormanlarımızı yakar, insanlarımızı yakar. Ne yazık ki bunlar çokça yaşanıyor.”
Toplumun daha duyarlı olması gerektiğini vurgulayan Kırkıcı, konuşmasına şöyle devam etti:
“Duyarlılığımızı geliştirmek, saflarımızı sıklaştırmak zorundayız. Bütün bunlara itiraz etmek için Alevi-Bektaşi olmak gerekmiyor, insan olmak yeterlidir. Filistin'de yaşanan acıyı hissetmek için Arap, Gazze'de yaşanan kıyımı anlamak için Filistinli olmaya gerek yok. Suriye'de Alevilerin katledilmesine karşı çıkmak için Suriyeli olmaya gerek yok.”
“BU KAVGA, İNSANLIĞIN KAVGASIDIR”
Yaşanan katliamların birbirinden bağımsız değil, tarihsel bir bütünlük içinde değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Kırkıcı, Kerbela'dan günümüze taşınan ortak bir acı ve direniş mirasına dikkat çekti:“Kerbela'daki mazlumluğa, Dersim, Maraş, Çorum, Sivas eklendi. Bugün geldiğimiz noktada öfkemiz derinleşmiş, büyümüştür. Bu anma, asla bu olayları kabullenmek anlamına gelmez. Aksine bizlere düşen en büyük görev, bu acıların tekrar etmemesi için mücadele etmektir.”
Tüm demokrasi güçlerine çağrıda bulunan Kırkıcı, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
“Yüreği kardeşlik için atan, barış için atan, eşitlik ve insan hakları temelinde yaşamayı isteyen tüm insanlar için söylüyorum: Bu insanların kavgasını birleştirmek zorundayız. İtirazımızı yükseltmek zorundayız.”
Süheyl Kırkıcı konuşmasının sonunda katılımcıları, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet şehitleri başta olmak üzere Maraş, Çorum ve Sivas'ta yaşamını yitiren canlar için bir dakikalık saygı duruşuna davet etti.

“İNSANLIK SUÇUNU UNUTMAYACAĞIZ, HAFIZAMIZI DİRİ TUTACAĞIZ”
Sivas Katliamı'nın 32. yıl dönümünde Uğur Mumcu Meydanı'nda düzenlenen anma etkinliğinde Yudum ve Alican da söz aldı. Gençler adına yapılan açıklamada, Madımak Katliamı'nın yalnızca bir mezhep saldırısı değil, tüm topluma yönelik planlı bir insanlık suçu olduğu şu şekilde vurgulandı: “Uzun süredir kardeş halklarımız ve kıymetli basın emekçileriyle birlikte 2 Temmuz'un yıl dönümünde bir kez daha buradayız. Vicdanımız rahat değil; çünkü insan yakmak, dünya tarihinin en ahlaksız eylemlerinden biridir. Bu yalnızca bir inancın mensuplarına yapılmış bir katliam değil, açık bir insanlık suçudur.”
Açıklamada, 1993'te Sivas'ta yaşananların bireysel değil, sistematik bir saldırının ürünü olduğu şu sözlerle ifade edildi:“Madımak'ta 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel çalışanı yakılarak katledildi. Bu saldırı, eşit yurttaşlık, inanç özgürlüğü ve laiklik ilkelerine karşı yapılmış örtülü bir kalkışmaydı. Binlerce kişilik gerici güruhun yürüyüşü, valilik ve emniyetin gözleri önünde gerçekleşti; itfaiye müdahale etmedi. Resmi makamlar ‘durum kontrol altında' diyerek, tarihe ve topluma karşı sorumluluklarını reddetti.”
Gençler, bu tutumun Türkiye'de makbul vatandaş tanımı dışında kalan Alevilere ve muhalif kesimlere yönelik derin ve sistematik bir dışlama politikasının yansıması olduğunun altını çizdi.
“MADIMAK BİR BİNA YANGINI DEĞİL, BİR VİCDAN YARASIDIR”
Gençlerin açıklamasında, Madımak Katliamı'nın yalnızca fiziksel bir saldırı değil, toplum vicdanında derin bir yara olduğu vurgulandı:“Madımak sadece bir bina yangını değil, bir vicdan yarası ve insanlık suçudur. Bu katliam, Sivas'ın yerel ahlak yapısında ötekileştirilenlere tahammülsüzlüğün, kışkırtılmış kalabalıklar eliyle nasıl bir vahşete dönüştüğünün açık göstergesidir. Işığı asla sönmeyecek.”
Açıklamada, toplumu bu tür vahşetlere sürükleyen yapılar ve zihniyet sorgulanırken, şu sorular gündeme getirildi:“Bir insan, hiç tanımadığı, göz göze dahi gelmediği bir başka insanı; hatta komşusu, yurttaşı olduğu halde neden topluca katletmeye yönelir? Sivas Katliamı'nın asıl amacı neydi?”
Bu sorular üzerinden yapılan değerlendirmede, 1990'lı yılların çatışmalı ve karanlık siyasal ortamında Aleviler ve toplumun diğer ötekileştirilen kesimleri üzerinden kirli toplumsal mühendisliklerin yürütüldüğü belirtildi:“Sivas Katliamı, demokratik ve laik bir Türkiye'yi istemeyenlerin, aydınları ve halkı susturma çabasının bir sonucudur. Alevi toplumunun yalnızlaştırılması ve sindirilmesi, ‘böl ve yönet' anlayışının bir yansımasıdır. Siyasal İslamcı yapıların meşrulaştırılması ve toplumda egemen hale getirilmesinden çıkarı olan odaklar bu karanlık düzeneğin parçasıdır.”
Gençler konuşmalarını, Aleviliğin tarih boyunca direnişin, eşitliğin, hak, hukuk ve adaletin adı olduğunu vurgulayarak tamamladı:“Sorumlular bellidir. Çünkü tarihte ve bugün Alevilik, adaletin ve insan onurunun tarafında olmanın adıdır.”
KATILANLAR
Anma etkinliği, Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı Silivri Cemevi ile Eğitim Sen iş birliğinde gerçekleştirildi. Etkinliğe Silivri Belediye Başkan Yardımcısı Tan Kıroğlu, Cumhuriyet Halk Partisi temsilcileri, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyeleri, Sol Parti temsilcileri, Silivri Kent Konseyi üyeleri ve önceki dönem CHP İlçe Başkanlarından Abdullah Yıldırım da katılarak destek verdi.
GÖRSEL ALTI YAZISI ÖNERİLERİ
1. Uğur Mumcu Meydanı'nda bir araya gelen yurttaşlar, 2 Temmuz Sivas Katliamı'nın 32. yılında sessiz yürüyüş gerçekleştirdi.
2. Cemevi Başkanı Süheyl Kırkıcı konuşmasında adalet, eşitlik ve kardeşlik çağrısı yaptı.
3. Gençler adına yapılan açıklamada Sivas Katliamı'nın insanlık suçu olduğu vurgulandı.
4. Anma etkinliğine Silivri Belediye Başkan Yardımcısı Tan Kıroğlu ve çeşitli STK temsilcileri katıldı.

 

Sevginar SALİ

YORUM YAP