Sevginar Sali

SİAD’ın iyi bildiğimiz duyarlılığı

Silivri Sanayici ve İş adamları Derneğinden önce; belediyemiz, ardından Silivri KAGİDER de kendi çapında karınca kararınca desteklerini toparlayıp Diyarbakır'a yolladı bile…
Silivri SİAD kendisine yakışan duyarlılığı ortaya koymak konusunda gecikmedi. Onun ötesinde ise Hakan Kocabaş'ın farkı var tabi… İfade ve düşüncelerini lanse etme özelliğindeki incelik; bildiğimiz, alıştığımız… (İnşallah bir gün farklı bir üslupla karşımıza çıkmaz, şok geçiririz : )
Diyarbakır'da, devlet zorunlu olarak terörle mücadele ederken masum sivillerin zarar görmesi maalesef engellenemiyor. Birilerinin eksiğinden değil şiddet ile savaşın doğasından dolayı, olağan üstü hallerden sebep... Gelinen noktada açılan yaraları sarmak adına birlik olma zamanı…
Terörü savunan ve destekleyenlerin suçu çok büyük; bunu tartışmayı bile gerek görmüyorum… Ama ‘Hükümetimiz de çözüm sürecinde altından kalkamayacak açılımlar mı yaptı?' sorusuna “Yapmadı” demek çok mümkün değil…
Olmuşla, ölmüşe çare yok! Hasta kan kaybından canını teslim ve toparlama arasında hayati bir yaşama tutulma çabası içindeyken, onu bu hale getiren olayları tartışmanın bir anlamı yok. Olayların sıcağında onları sağlıklı bir biçimde idrak edebilmeyi başaranı da zor bulursunuz…
Bundan sonrası için birbirimizi daha iyi anlayarak, zarar vermeden, yaralarımızı birlikte sararak yolumuza barış içinde devam etmeyi özümsemeliyiz. Bunu her hangi bir mecburiyetten değil, inanarak, başka bir yolun olmadığından emin olarak gerçekleştirmeliyiz…
SİAD'ın, “Biz her zaman olduğu gibi, bundan sonra da devletimizin yanında olduğumuzu ilan ve taahhüt ediyoruz. Büyük bir devlet olduğumuzun her zaman bilincinde ve inancında olduk. Bu inancımızı ve desteğimizi de tekrarlıyoruz. Özellikle terör konusunda büyük acılar çekmiş; analarımızın, çocuklarımızın bundan sonra daha fazla acı çekmemeleri için; Silahlı Kuvvetlerimizin ve siyasi erkin başlatmış olduğu operasyonların, o yöre halkımızın en az zarar görecek şekilde, ama netice alıncaya kadar sürmesi gerekliliğine inanıyoruz. Bu inancımızın yanında ülkesine bağlı, bir lokma ekmeğinin derdinde, çocuklarının geleceğinin derdinde olan masum ve mağdur halkımızın yanında olduğumuzu ve bu amaçla da bütün yaraları sarmaya muktedir ve niyetli olan devletimizin hiçbir eksik bırakmadan yaraları saracağı kuşkusuzdur.
Ama bizler de o yöremizin halkının yanında olduğumuzu göstermek, yalnız değilsiniz, biz hep biriz demek için, yengelerimiz, eniştelerimiz, yeğenlerimiz, kuzenlerimiz hep iç içe, yumak yumağa olmuşuz demek için, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı ile varlıklanmış tüm vatandaşlarımızı ve özellikle bizim derneğimiz gibi dernek, STK ve Odaları; aşımızı ve sevgimizi paylaşmaya çağırıyoruz.
Devletimizin yapacaklarının yanına, sembolik katkılarımızı koyalım ki; bu milletin bir yumruk olduğu görülsün, bu milletin ayrılamayacağı görülsün. Verilecek bir karış bile toprağımız yok, ama verebileceğimiz yüreğimiz ve açabileceğimiz gönlümüz var. Gelin birlik olalım, bu ülkeyi uçuralım. Gelin tüm ülke olarak bir hareket başlatalım...” çağrısın yerindeliği ve değeri eşsiz…

GÜNÜN SÖZÜ
Günler de geçer geceler de,
Ayaz kışlar da biter gençlik de,
Beklerken saydığın günlerin geçerken
Ömründen geçer gider bilesin...
Bi dur bi sakin ol!
Bırak bu dünyanın işi biter mi?
Kendin olmak için
Unuttuğun kendini sevmek için
Daha neyi bekliyorsun?
Hikâyede bir gece saat tam 12'de
Her şey balkabağına dönecek.
Gökten 3 elma düşmeyecek artık
Çocukça inanmak istedin belki
Varsın olsun!
Senin hikâyen öyle bitsin
Yeter ki sen hikâyede en Koca Yürekli sevgi dolu kahramanı oyna!
Yoksa içindeki çocuğa bu hayatı sevdiremezsin!
* YeniYaşam Okulu/Ayten Tekeci

YORUM YAP