
Eğitim Sen Silivri Temsilciliği, Hasan Özvarnalı İlkokulu’nda geliştiği iddia edilen olayla ilgili Süper Silivri internet sitesinde yer alan köşe yazısı ve haberlerinde eğitimcilere yönelik yer alan hakaretler ve söz konusu öğretmenle ilgili yargısız infaza daha fazla sessiz kalamadı. Eğitim Sen, basın açıklamasında bulunarak, tepkisini şöyle ifade etti:
"MESLEĞİMİZE VE MESLEKTAŞLARIMIZA YÖNELİK HAKARETLERİ KABUL ETMİYORUZ”
"Hasan Özvarnalı İlkokulu’nda 3. sınıf öğrencisi bir çocuğun öğretmeni tarafından dövüldüğü iddiası üzerine, Süper Silivri İnternet Sitesi’nde Cem Güner imzası ile yayınlanan köşe yazısı tüm eğitim emekçilerini derinden yaralamıştır. Gerek olayı yorumlayış biçimi, gerekse bu olay üzerinden mesleğimize ve meslektaşlarımıza yönelik hakaretlerini kabul etmemiz mümkün değildir.
"GAZETECİ UNUTMAMALI Kİ SUÇ KANITLANINCAYA KADAR KİMSE SUÇLU İLAN EDİLMEZ”
Bir gazetecinin bir olayı inceleyerek, araştırmak, yorumlamak ve okuyucularına aktarmak asli görevidir. Ancak bu görevi yaparken objektif olmak gibi bir zorunluluğu vardır. Gazeteci unutmamalıdır ki, isnat edilen suç kanıtlanıncaya kadar (ki bu görevi mahkemeler yapar) kimse suçlu ilan edilemez.
"GÜNER, YARGISIZ İNFAZ VE LİNÇ GİRİŞİMİNDE BULUNMUŞ”
Cem Güner, olayı yansıtırken bir gazeteci olduğunu unutmuş, bir savcı gibi ciddi suçlamalarda bulunmuş, daha da ileri giderek kendini hakim yerine koyarak hüküm vermiş ilgili öğretmeni suçlu ilan etmiştir. Bunun adı yargısız infazdır ve linç girişimidir. Bir öğretmenin mesleki onurunu ve kişilik haklarını sorumsuzca çiğnemektir.
Biz bu öğretmen arkadaşın suçlu olup olmadığını bilmiyoruz. İddia üzerine yasal inceleme ve soruşturma başlatılmıştır. Sonucu beklemek durumundayız. İdari ve adli makamlar karar verinceye kadar tarafsızlığımızı korumak zorundayız.
"SUÇ, KANITLANINCAYA KADAR ARKADAŞIMIZIN YANINDAYIZ”
Eğitim-Sen, bir emek örgütü olarak sadece üyelerinin haklarını koruyan bir örgüt değildir. Her türlü haksızlığın, adaletsizliğin, baskının, zulmün ve şiddetin karşısında durmuştur ve durmaya devam etmektedir. Haksızlığa, zulme, şiddete uğrayan öğretmense öğretmenin, öğrenciyse öğrencinin yanındadır. İlgili öğretmen isnat edilen suçu işlemişse hak ettiği cezayı alması bizim de talebimizdir. Çünkü Eğitim-Sen yaşamın her alanında (özellikle eğitim alanında) baskının ve şiddetin karşısında olan üstelik bunun mağduru olan bir örgüttür. Ancak öğretmen arkadaşımız isnat edilen suçu kabul etmediği sürece, masumiyetine inanacağız ve aksi kanıtlanıncaya kadar yanında olacağız.
"GÜNER, TÜM ÖĞRETMENLERE ADETA KİN KUSMUŞ”
Cem Güner ilgili arkadaşı infaz etmekle yetinmemiş, ilgili yazının haksızlık yaptığını ifade eden, arkadaşlarının böyle bir davranışta bulunacağına inanmadığını belirten yorumlar yapan arkadaşlar üzerinden tüm öğretmenlere adeta kin kusmuştur. Arkadaşlarının beyanına inanarak gayet insanca bir yaklaşımla tepki gösteren öğretmen arkadaşlarına "çete, mafya" yakıştırmaları yaparak hakaret etmiş, "öğretmen müsveddesi" diyerek aşağılamış, "takıp takıştırıyorlar" diyerek küçümsemiş ve hızını alamayarak bu hakaret ve iftiralarını genelleyerek tüm öğretmenlere savurmuştur.
"CÜMLELERİNİ GERİ ALMAZSA, YASAL YOLLARA BAŞVURACAĞIZ”
Cem Güner'in öğretmenlere olan bu nefret ve kinin nereden geldiğini açıkcası merak ediyoruz. Cem Güner'e de okuma-yazmayı bir öğretmen öğretmiştir mutlaka. Ancak hatırlatmak isteriz ki, bugün bir şeyler yazabiliyorsa bunu öğretmenlerine borçlu olduğunu bilmelidir. Beklentimiz mümkün olan en kısa zamanda o "çete, mafya, müsvedde, takıp-takıştıranlar" içeren cümlelerini geri aldığını belirtmesidir. Aksi taktir de yasal haklarımızı saklı tuttuğumuzu bilinmesini istiyoruz.”
EĞİTİM İŞ: ÜYEMİZE YARGISIZ İNFAZ YAPILDI
Eğitim İş Silivri Temselciliği tarafından yapılan basın açıklaması ise şu şekilde: "26 Mart 2013 tarihinde çeşitli internet sitelerinde "Hasan Özvarnalı’da dayak skandalı” diye verilen haberin gerçeklerden uzak genç bir öğretmen arkadaşımıza yapılan yargısız bir infazdır.
Eğitim sistemini ve öğretmenleri hedef alan ve bilinçli olarak yürütülen itibarsızlaştırma kampanyasına Eğitim İş sendikası olarak 19 Ocak Ankara eylemimizle çok güzel cevap vermiştik. Çünkü eğitim sistemimizi itibarsızlaştırıp sistemi özelleştirme peşinde koşan politikaların ilk aşması gereken engel öğretmenlerdir.
21.Yüzyıl Türkiye’sinde öğrenciler okullarda gıda zehirlenmesi geçirirken, öğrencilere uygulanan aşıların son kullanma tarihlerinin geçtiği ortaya çıkıyorken öğrenciler ihale mantığına dayanan ihmallere kurban verilirken, sistem öğrenci aleyhine sürekli değiştiriliyorken; unutmayalım ki bu şartlarda öğrencinin öğretmeninden başka kimsesi yoktur.
"ÖĞRETMENİMİZE LİNÇ UYGULANMAKTA”
Bu kampanya zincirine katılanlardan bir veya birkaç internet sitesi olmuştur. Biz eğitim sendikası olarak öğretmene ve öğrenciye uygulanan şiddete karşıyız ve bu çerçevedeki iddiaların sağlıklı ve objektif olarak araştırılmasını isteriz. Ancak sözü geçen olayda sorunlu olduğu öğrenilen bir velinin şikayeti ile öğretmen hakkında hiçbir adli ve idari soruşturma yokken öğretmenin bile ifadesi alınmamışken salt iddialara dayanılarak bir linç uygulanmaktadır. Öğretmenimizin açık adı soyadı ve Facebook üzerinden alınmış fotoğrafıyla kişilik hakları çiğnenmektedir.
"GÜNER VE DAVUTOĞLU HADDİNİ BİLSİN”
Asıl önemli olan olay kendisini savcı, hakim yerine koyan Cem Güner ve Cihangir Davutoğlu iki gazeteci kılığındaki muhabirleri olayı sağlıklı bir şekilde araştırmadan tek taraflı olarak kamuoyunu yanıltıcı haber yapmaktan dolayı kendilerini kınıyoruz. Görevlerinin toplumsal olayları doğru ve tarafsız olarak kamuoyunu bilgilendirmek olan mesleklerini doğru icra etmeyip sansasyonel haberler yaratarak prim kazanmaya çalıştıklarını görüyoruz. Kusura bakmayın biz görevini iyi ve doğru yapan genç öğretmenimizi size yedirmeyiz. Haddinizi bileceksiniz.
Bizler öğretmenimizi çok iyi tanıyoruz. Okulda beraber çalıştığı öğretmenler de ve ayrıca diğer 25 veli de dilekçe ve imza vererek genç öğretmenimizin yanında olduklarını basına beyan etmişlerdir.
Sizler nasıl olur da öğretmenliğini en iyi şekilde icra eden bir öğretmenimizi rencide ediyor sunuz? Siz savcı mısınız? Siz hakim misiniz? Hangi hak ve yetkiye dayanarak öğretmenimizi okulunda sorgulama hakkını kendinizde görüyorsunuz? Önce gazeteciliğinizi doğru ve dürüst yapmayı öğrenin.
"TAZMİNAT DAVASI AÇACAĞIZ”
Ayrıca Eğitim İş sendikası olarak bu iki gazeteci hakkında arkadaşımız üzerinden kişilik haklarına saldırıdan dolayı tazminat davası açacağız. Umarız bir daha hiç kimse öğretmenler üzerinden böylesine ucuz kahramanlıklar peşinde koşmaz.” Haber MERKEZİ