Uğur Bakıcı

Putin soğukları

Avrupalı vatandaşlar artık gelirlerinin büyük bir kısmını enerji faturalarına harcıyor. Bolluk döneminden tasarruf dönemine keskin bir geçiş yaptılar. Avrupa devletleri arka arkaya sert tedbirleri hayata geçirmeye çoktan başladı. Zira enerji maliyetleri aldı başını gidiyor. Fiyatların artmasının en önemli sebebiyse Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan savaşın karşılıklı yaptırım krizine dönmesi. Keza Rusya devleti Avrupalı ülkelerin kendilerine karşı aldığı yaptırım kararına misilleme yaparak Kuzey Akım 1 boru hattından Avrupa'ya gaz akışını kestiler. Bu kesintiyle birlikte doğalgaz ve enerji fiyatları tam tabiriyle uçmuş durumda. İtalya, İsveç ve İngiltere gibi ülkelerde hali hazırda enerji fiyatlarındaki artış %500lere dayanmış durumda.

Bu krizin önüne geçmeye ve maliyetleri düşürmeye yönelik arka arkaya tasarruf tedbirleri açıklanıyor. Bu tedbirlere uymayanlara hapis cezası uygulayacak ülkeler var. Tedbirlere uyup uyulmadığının denetimini ise bazı ülkelerde polise devredilmiş durumda. İş öyle bir hal aldı ki artık TV programlarında ev ve arabanın yanında enerji faturalarının ödenmesine yönelik paralar dağıtılıyor. Örneğin İngiltere'deki bir televizyon kanalında ‘Çarkıfelek' yarışmasında şans çarkına enerji faturası ödenmesi seçeneği eklendi. Çark döndüğünde bu seçenek gelmesi durumunda yarışmacının 4 aylık enerji faturaları ödeniyor.

RUS GAZI OLMADAN AVRUPA NE YAPACAK/NE YAPABİLİR?

Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın başladığı günlerden bu yana Rusya enerji silahı kartını kendilerine yapılan ekonomik ve siyasi yaptırımlara karşı siyasi bir araç olarak bir süre bekletti.  İlk adımını ise 2022 yılının Mayıs ayında attı. Belarus ve Polonya'dan geçen, Almanya ve Avrupa ülkelerine ulaşan Gaz boru hattını kapattı.  Haziran ayındaysa Kuzey Akım1 hattının akış hızını 4'te 3 oranında azalttı. 170 milyon metreküpten 40 milyon metreküpe indirdi. Temmuz ayındaysa yine ayni hattı bakım çalışması bahanesiyle 10 günlüğüne kapattı. Açtığındaysa 40milyon metreküpü 20milyon metreküpe indirdi. Bu durumun etkisiyle de Avrupa ülkelerinde gazın satış fiyatı %10 arttı. Benzin fiyatlarıysa %400 oranında artış gösterdi. Avrupa ekonomileri de bu durum karşısında ciddi oranda etkilenmeye başladı. Bu durum karşısında ülkeler alternatif alım yollarına yöneldiler. Örneğin İtalya ve İspanya hali hazırda Cezayir'den yaptığı gaz ithalatını arttırmaya çalışıyor. Almanya hükûmetiyse ülke genelinde kömür kullanımını arttırmaya başladı. Çevresel etkileri nedeniyle kapatmayı planladığı elektrik santrallerinin kullanım ömrünü uzatmaya yönelik stratejik hamleler yapıyor. Yakın bir zamanda da Avrupa Birliği Azerbaycan'ı ziyaret ederek Azerbaycan'dan aldıkları doğalgazı 2'ye katlayacak yeni bir anlaşma yaptılar. Bu anlaşmanın Avrupa'nın gaz arzına önemli derecede katkıda bulunacağı öngörülüyor. Nitekim yapılan anlaşma 12milyar metreküp. Azerbaycan gazını Avrupa Birliğine taşıyacak olan Güney Gaz koridoru 2020 yılından bu yana faaliyette. Bu hat Türkiye üzerinden Avrupa'ya uzanıyor. Ama ne kadar yeterli olur bu da soru işareti. Öte yandan Avrupa Birliği aldığı Ortak enerji tasarruf kararıyla enerji ihtiyacını Avrupa kıtası genelinde her ülke özelinde %15 oranında azaltmayı planlıyor. Yapılacak olan gaz tasarrufuyla vatandaşlar ve sanayiciler kış ayını çok ucuz ve kolay geçeceği görüşünde hem fikirler. Alınacak tedbirler arasında elektrik sektöründe kullanılacak gazın da azaltılması söz konusu. Aslında bu plan Rusya'nın yaptırımları açıklanmasından önce hazırlandı fakat çoğu ülke enerji ihtiyacının her ülke için farklı olduğunu öne sürdüğü için bir türlü anlaşamamışlardı. Üstelik bu plana çoğu ülke karşı çıktı. Yukarıda da bahsettiğim üzere Avrupa ülkeleri kışı donarak geçirmemek için sıkı tedbirler hayata geçirmenin yani sıra farklı alternatiflere de yönelmiş durumdalar. Bu alternatiflerin başında Azerbaycan gazı olmak üzere, sıvılaştırılmış doğalgaz, nükleer ve yenilebilir enerji, hidroelektrik santraller ve kömür geliyor. Bu enerji kaynakları arasında sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) bir adım öne çıkıyor. LNG'nin doğalgazın yerini tutup tutmayacağını ve Avrupa'yı donmaktan kurtarıp kurtarmayacağını ise önümüzdeki süreçte göreceğiz.

 

YORUM YAP