Kılıçdaroğlu: Bakanlığın görevlerini belediyelerimiz yapıyor

Kılıçdaroğlu: Bakanlığın görevlerini belediyelerimiz yapıyor

17.10.2016 09:31:00

KILIÇDAROĞLU BELEDİYELERİ ÖRNEK GÖSTERDİ, GENEL İKTİDAR FIRSATI İSTEDİ

İlçemizde tarım ve çiftçilerin sorunlarını masaya yatıran, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Silivri Belediyesinin iyi tarım uygulamalarını örnek göstererek, “Silivri Belediye Başkanı tarıma geniş bir açılım getiriyor, tarım üreticisi için daha çok kazanacağı projeler geliştiriyor. Bunlar aslında Tarım Bakanının görevleri. Belediyeler bazında yaptıklarımızı Türkiye ölçeğinde yapma fırsatı verin bize” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Pazar günü Silivri Belediyesinin evsahipliği yaptığı “Trakya Tarımının Sorunları ve CHP'nin Çözümleri” toplantısında Trakya ve İstanbul çiftçi birlikleri ve üreticilerle buluştu. Tarım ve çiftçilerin sorunlarının masaya yatırıldığı toplantıda çözüm önerileri ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin tarım politikaları konuşuldu.
CHP Genel Başkan Yardımcıları, CHP Milletvekili, PM Üyeleri, Kadın Kolları Genel Başkanı, İl, İlçe Belediye Başkanları, İlçe Başkanları, Yönetim Kurulu Üyeleri, Belediye Meclis Üyeleri, oda temsilcileri, partililer toplantının katılımcıları arasındaydı.
Programın ilk bölümünde CHP'liler Trakya ve İstanbul çiftçi birlik ile üreticilerle medyaya kapalı olarak üç saatlik bir istişare toplantısında bulundu. Ardından salon toplantısında Başkan Özcan Işıklar ve CHP Genel Başkanı katılımcılara hitap etti.

IŞIKLAR: YOKSULLUĞUN YOK EDİLMESİ DEĞİL, YÖNETİLMESİ SÜRECİNİ YAŞIYORUZ
Işıklar konuşmasında şunları söyledi: “İstanbul'un 39 ilçesinden biri olan Silivri; tarımı, sanayisi, turizmi ve hizmet sektörlerinin birbiriyle çelişmeden gelişebildiği Türkiye'nin ender bölgelerinden biridir.
İstanbul'un Güney batısında yer alan Silivri, yaklaşık 900 kilometrekarelik alanı ile İstanbul'un ikinci büyük yüzölçümüne sahip ilçesidir. Diğer bir tanımla İstanbul'un bir bölü altısı (1 / 6'sı) Silivri'dedir ve bu toprakların yarısı ekilebilir 1. sınıf tarım arazisidir.
Özellikle 1980 yılından bu yana ülkemizin bilinçli bir şekilde tarım dışına itilmesi ile tarım birlikleri kapatılmış, özelleşmiş ve kooperatifler yok edilmiştir. Ülkemiz örgütsüz atomize bir toplum haline getirilmiştir. Yoksulluğun yok edilmesi değil, yönetilmesi sürecini yaşıyoruz.
Bu anlayış ülkemizin temel ekonomik dinamizmi olan tarım sektörünü de daha vahim sonuçlara taşımıştır. Anadolu'muz gibi Trakya da bu politikaların dramını yaşamaktadır.

“KENT ÇEVRESİNDE TOPRAKLARI KORUYARAK, İNOVATİF TARIMI GELİŞTİRME KARARLILIĞINDAYIZ”
Bizler yerel yönetim olarak özellikle kent çevresinde bu toprakları koruyarak, inovatif tarımı geliştirip farklılıklar yaratma, kalıcı ve sürdürülebilir başarılara taşıma kararlılığındayız.
Yerel yönetim, yerinden yönetimin ve yönetişimin örneklerini oluşturuyoruz. Sorunların yaşandığı yerde en iyi çözümü, o bölgenin yerel yöneticileri bilir. Ve bilmek yönetmektir anlayışından yola çıkarak; 42 kilometre sahili, 430 kilometrekare tarım toprağı olan bir belediye; kıyı balıkçılığı, inovatif tarım örnekleri için yol açıcı ve kolaylaştırıcı bir model oluşturmuyorsa o kente ihanet etmiş olur.
SODEM'deki görevimden biliyorum; birçok belediyemiz kendi alanlarında kentlerinin güçlü yanlarını öne çıkararak, öncülük eden çok güzel modeller ortaya koymaktalar.
Yanı başımızdaki kötü örneklerine, kent yağmalarına karşı; Silivri'de bu 430 kilometrekarelik tarım alanında, üretimi zenginleştirmeye, tarımın refah ve insan yanını, geliri artıran örneklerini anlatmaya ve uygulamaya çalışmaktayız.

“İSTANBUL ÜZERİMİZE VAHŞİCE AKIP GELİRKEN, KENT VE KENT ÇEVRESİ TARIMINI GELİŞTİRMEK İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ”
Betonla, demirle ve onun getirdiği rantla mahvedilen İstanbul üzerimize vahşice akıp gelirken, biz burada kent ve kent çevresi tarımını geliştirmek için 8 yıldır mücadele ediyoruz. Halkımız bizden neler istiyor? Beklentileri nedir? Bunu önceden hissetmek zorundayız. Onların bizi zorlaması, istemesi ve bizim yapmamız, bizi başarılı kılmaz, onlar yaptırmış olur. Bizler, dünyanın birçok yerindeki gelişmeleri takip ederek, uygulamaları görerek ve geliştirerek kentlerimize uygulamak zorundayız. Bu da bizi başarıya götürecek önemli etkenler biridir. Köylümüze ‘Bu toprakları satma, yağmalatma' derken, bunun yasaklarla mümkün olmadığını biliyoruz. Betondan, demirden alacağı gelirden çok fazlasını sonsuza dek tarımla da alabileceğinin örneğini görürse, onu korur diye düşündük ve önemli mesafeler kat ettik.
2009 yılında göreve geldiğimizden 14 gün sonra TÜRAM'ı (Silivri Belediyesi̇ Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezi'ni) kurduk. Burasını klasik tarım yerine, coğrafi işaretlilik oluşturan, mahreç alarak tescil edilebilen aromatik bitkileri, gıda üretimi modellerini üniversitelerimizle deneyip, geliştiren bir enstitüye dönüştürdük. Bu üretim alanı başta Namık Kemal, Bezmialem ve Yeditepe Üniversiteleri'nin olağanüstü katkılarıyla Türkiye'de tek örnek olarak önemli bir aşamaya taşındı.
Çalıştığımız bitki ve üretim çeşitlerine göre eğitimler vererek, Aromatik Bitki Yetiştiriciliği Kursuna gelenlere fide, Seracılık Kursuna gelenlere tohum ve Arıcılık Kursuna gelenlere kovanıyla birlikte arılarını da vererek üretime teşvik ettik. Bireysel çalışmaların yanı sıra; ilçemizde var olan Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerini ihya ederek ve yenilerini kurdurarak, üretimi kolektif alana taşıdık ve son olarak Kaymakamımızın da öncülüğünde Üreticiler Birliğini kurduk. Biliyoruz ki sadece üretmek sorunu çözmüyor ambalaj ve pazarlama eğitimleri de vererek ve belki de yine Türkiye'de ilk kez Ön Alım Garantili Tarım Modeli oluşturduk. Tarlada değerli ürün yetişirse pazar sorununun olmadığını, çiftçi ayçiçek ve buğdayını satamazken, aromatik bitkilerde daha ekmeden biler alıcısının olduğunu gördük.

“AKILLI ORTAKLIKLAR MODELİYLE BİR İLÇENİN KADERİNİN DEĞİŞEBİLECEĞİNİ GÖRDÜK”
Ülkemizde ulusal ve bölgesel kalkınma ajansları var ama maalesef etkileri bu iktidarın anlayışı sebebiyle sınırlı. Yerel kalkınma ajansları yasada yok fakat biz onu burada kendi dene ve çabalarımızla, yasal yetkilerimizi yorumlayarak kurduk. Üretim, eğitim, sağlık, sanayileşme ve birçok alanda kent paydaşlığı oluşturarak, Akıllı Ortaklıklar Modeliyle bir ilçenin kaderinin değişebileceğini gördük.
Üretilen ürünler o denli fark yarattı ki klasik tarımdan 10-20 kat fazla, teknoloji kullanımı da arttırılırsa, uçucu yağ çıkarma ve saflaştırma eğitimleri de verilerek, ticarileşmesi sağlanıp, yüzlerce kat fazla kazanç elde edilebileceğini gördük.

“İSTANBUL YAĞMALANIRKEN, BİZ ÜRETİM, TARIM VE İNSANIMIZI KORUMAYA ÇALIŞIYORUZ”
İstanbul dramatik bir şekilde yağmalanırken, yaşam biçimimiz, kültürümüz ve topraklarımız yok edilirken; biz bu kentin çeperinde üretimi, tarımı ve insanımızı korumaya çalışıyoruz.
Burada bir İnsani Gelişme Tarım Üretim Modeli oluşturarak örnek bir kalkınma çabası içindeyiz. Bu nedenle Türkiye'de örnek bir model olan Köy Enstitülerini canlandıran, tamamıyla belediyemizin olan Anadolu Meslek Lisesi ve Tarım Teknolojileri Alanı olan bir okulu, 2017'de eğitime açacağız. 300 çocuğumuza % 100 burslu, kaliteli bir eğitim vereceğiz. Bu çabalarımıza destek olan herkese sonsuz şükranlarımı sunuyorum.”

KILIÇDAROĞLU: HESAP SORULMAZSA SAĞLIKLI BİR YÖNETİM OLMAZ
Tarım temsilcileri ile üç saate yakın devam eden görüş alışverişinin ardından bir konuşma yapan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Siyasette alışılan modelin aksine bir yöntem izledik bugün. Üreticilerimiz talep ve eleştirilerini anlattı dinledik şimdi de biz konuşuyoruz” dedi. “Hükümetler devletleri nasıl yönetmeli?” sorusunu soran Kılıçdaroğlu, “Atıkları her adımda gelecek planlamasını doğru gerçekleştirmeliler. Yetkililer ayrıca sorunları dinleyerek çözüm üretmeliler. Bir ülke her söyleneni yapmakla değil gerekeni, sağlam bir planlama ile yerine getirdiğinde doğru yönetilir. Plan yapılır ancak gelişen durumlar çerçevesinde, olayların akışına göre revize edilmeli. Hükümetteki arkadaşlar “2015 yılında Ergene nehrinde yüzülecek” dediler. 2016'dayız hangi hükümet temsilcisi Ergene'de üzebilir? Sormamız gereken sorular var. ‘Beni aldatan, hedef gösterip gerçekleştirmeyen iktidardan vatandaş olarak hesap sormalıyım' demeliyiz. Hesap sorulmazsa sağlıklı bir yönetim olmaz” dedi.

“SORGULAMAYA İHTİYACIMIZ VAR”
“Bugün sorgulamaya ihtiyacımız var” diyen Kılıçdaroğlu, “En verimli tarım topraklarımız Trakya'da ve bugün en büyük yağma tehdidi altında bulunan bölge burası. Bu kaygıları gidermek bizim elimizde. Demokratik bir ortamda sorunlarımızı çözmeliyiz. Bizim tarım sorunumuz yok; gider sorunumuz var.
Mustafa Kemal Atatürk, “Köylü milletin efendisidir” dedi. Üretemiyoruz çünkü üreticinin alın terinin karşılığı vermiyoruz.  Dünyada kendi çiftçisini desteklemeyen ülke yok. Çünkü tarım stratejik bir alan. Hiçbir ülke tarımdan vazgeçemez.  Bizim de Türkiye olarak bu stratejik alanımızı güçlendirmemiz lazım. Doğal açıdan bu kadar zengin bir ülke yurt dışından tarımsal ürün ithal etmemeli.

“SORUNLARI ÇÖZMÜYORSA SİYASETÇİLERİ DEĞİŞTİRMEMİZ LAZIM”
Soru sormasını, sorgulamasını öğrenmek zorundayız. Bunu öğrenemezsek demokrasimizi güçlendiremeyiz. Sorunların çözümü siyaset. Sorunları çözmüyorsa siyasetçileri değiştirmemiz lazım. Hem ağlamak hem de aynı siyasetçiye oy vermeye devam ediyorsanız ağlamaya hakkınız yok!
7 Haziran 2015 genel seçimleri öncesinde bir dizi vaadimiz vardı. Asgari ücret, orman köyleri, çiftçiye mazot fiyatları örneğinde olduğu gibi. “Bunlar için maddi kaynağı nereden bulacaksınız” diye bizi eleştirenler 6 ay sonra yapılan ikinci genel seçimde aynı vaatleri benimsediler. CHP kılı kırk yararak size vaatlerini belirliyor. Hükümet, 14 yıldır yapmadıklarını CHP söyleyince yapmaya uyandı. Bütün vaatlerimiz düşünerek belirlendi. Ben eski bir maliyeciyim. Bu işleri ülkemizde bilen sayılı kişilerden biri olduğumu rahatça iddia ederim. Şunu unutmayın planlama şart, düşünün, eleştirin ve sorgulayın.”

İZMİR VE SİLİVRİ'Yİ ÖRNEK GÖSTERDİ
İzmir'de 0-6 yaş tüm çocuklara her gün belediye tarafından yerli üreticilerle anlaşma yapılarak iki şişe süt temin edildiğini belirten Kılıçdaroğlu, Silivri Belediyesinin iyi tarım uygulamalarını da örnek çalışmalar adına ifade etti. “Silivri Belediye Başkanı tarıma geniş bir açılım getiriyor, tarım üreticisi için daha çok kazanacağı projeler geliştiriyor. Bunlar aslında Tarım Bakanının görevleri. Belediyeler bazında yaptıklarımızı Türkiye ölçeğinde yapma fırsatı verin bize. Devasa tarım ülkesi Türkiye tarım kıskacına girdi. Pamuk üreticisiydik; artık ithal ediyoruz. Tütün üreticisiydik; artık ithal ediyoruz. Bu ayıptır ama Türkiye'nin değil onu yönetenlerin ayıbı.

“TARIM TEKELLERİNE BAŞKALDIRACAĞIMIZA ONLARA TESLİM OLUYORUZ”
Ülke yönetiminde planlamanın önemine işaret ederken bunun insan odaklı yapılması gerektiğinin de altını çizelim. Aile tarımı öldürülüyor çünkü uluslar arası tekellere meydan açılmak isteniyor. Tarım tekellerine başkaldıracağımıza onlara teslim oluyoruz. Bunu sorgulamalıyız.
Türkiye'nin milli gelirinin %1'i yasanın emrettiği şekilde tarıma destek olarak aktarılmalı. Bugüne kadar böyle bir destek hiç gerçekleşmedi. Ses eden var mı? Niyet edenler daha bunu gerçekleştiremeden soluğu Silivri'de alırlar! Oysa teşvik artarsa üretim sorunu kalmaz. Demokratik hakkınızı kullanın; ‘Yasal hakkımı vermedin seni değiştireceğiz' diyebilmeli seçenler, seçtiklerine. Mağdur olan, yasal hakkını alamayan sizlersiniz. Olup bitenleri sorgulamak zorundasınız.
Biri bana çıkıp “AKP'nin tarım politikası nedir?” dese yanıt veremem. Çünkü öyle bir şey yok. Tamamen dışarıya teslim bir sistem hakim.
Bu toplantıyı Trakya'da yaptık çünkü buralar tarım topraklarımızın başkenti. Şu an da tüm rantçılar gözünü buraya dikmiş vaziyette. Tarım yapan desteklenmeli, organik tarım yapanlar daha çok desteklenmeli. Ama bizdeki sistem cezalandırıyor. Gençler tabi ki bu koşullarda tarım ve topraklarını terk edecek. Ne kadar bereketli topraklar üzerinde yaşadığımızın farkında bile değiliz.

“YENİ BİR YÖNETİM ANLAYIŞINA İHTİYACIMIZ VAR”
Tarım toprak analizleri seçimlerden önce hükümetin vaatleri arasındaydı. Seçimlerden sonra vazgeçildi. Oysa bizim her köye bir ziraat mühendisi atamamız lazım. O zaman istihdam da üretim de artar. Türkiye tarım konusunda bölgemizde söz sahibi bir ülke olmalı. Türkiye bütün Ortadoğu'yu besleyebilir. Ama biz ithal ediyoruz. Teşvik yok, giderler almış başını gidiyor! Tarımda zarar ediyoruz. Yeni bir yönetim anlayışına ihtiyacımız var. Üretim ve huzura ihtiyacımız var. Her gün yeni şehitler veriyoruz, işsizlik artıyor, savaş gündemimizden düşmüyor ama hükümetin tek derdi ‘Benim koltuğum ne olacak?'. Sen bir gün işsizi, şehit annesini dinledin mi? Bu ülke zaten sana en önemli koltuğu vermiş. Ama sen herkesin çalışacağı, huzurla yaşadığı bir ortamı onlara veremedin; daha neyin peşindesin?

“YANLIŞ DIŞ POLİTİKA YÜZÜNDEN TARIMDA NASIL DARBE YEDİĞİMİZİ GÖRDÜK”
Size bir yıl önce dış politikanın tarımla ilişkisi olduğunu söylesem inanmazdınız. Bugün yanlış dış politika yüzünden tarımda nasıl darbe yediğimizi gördük. Dış politika milli olmalı. Dış politika hakkında konuşurken gırtlağınızın sekiz boğum olduğunu unutmamalısınız. İç politikada esip gürlediğiniz gibi dış politikada hareket edemezsiniz.  En önemlisi de dış politikada mezhep endeksli hareket edemezsiniz. Musul operasyonu başladı Türkiye masa dışında. Ben kendi ülkemin çıkarlarını savunmak ve korumak zorundayım. Ama bu dış politika Türkiye'yi felakete sürüklüyor. Yanlış bir politika izliyoruz. Mısır'la kavga ettik, Mısır Ro-Ro seferlerini iptal etti. TIR'larımız Mısır'a gidemiyor. Kim zarar gördü? Beyefendi yine koltuğunda oturuyor, yine esip gürlüyor. Gidin TIR şoförlerine, ihracatçılara bir sorun bakalım, bu işin sorumlusu kim? CHP olarak biz, Mısır'a eski iki büyükelçimizi gönderdik, Mısır'la Türkiye arasındaki ilişkilerin düzelmesi gerektiğini ifade ettik. Biz düzeltmeye onlar bozmaya çalışıyor. Bu yapı en tehlikeli yapıdır, bu anlayış en tehlikeli anlayıştır. Dünyanın her tarafından kapının önüne bırakılan bir Türkiye var şu anda.
Turizm fuarına katılan dış ülke temsilcileri diyor ki; “Biz Türkiye'de terör olduğu için değil imajı bozuk olduğu için gelmiyoruz. Yoksa terör Fransa'da da dünyanın her yerinde de var…”

“DEMOKRASİSİ GELİŞMEYEN HİÇBİR ÜLKE BÜYÜYEMEZ”
Seçim yok ama sorgulamaya ihtiyacımız var. Olağan üstü çalışkan bir milletiz ama işsizlik rakamları her geçen gün artıyor. Demokrasimizi güçlendirerek sorunlarımızla başa çıkmak zorundayız. Benim anlattıklarım yetmez siz de sorgulamalısınız. Demokrasisi gelişmeyen hiçbir ülke büyüyemez. 21. y.y. bilgi çağı bunu kabul etmeliyiz. Vatandaşımız gözüyle gördüğüne inanır; Silivri Belediyesi iyi tarım uygulamalarının örneklerini gösteriyor. Bilgiyi, bilimi ret ederseniz hiçbir ilerleme kaydedemezsiniz. İran bilgi ve bilimsel yayınlar konusunda Türkiye'yi geçmiş. Üniversitelerde yasak olmaz. Akılı özgürleştiremezseniz gelişemezsiniz. Bilgi üreten toplumlar, güçlü toplumlardır. Ancak bilim üretirsek katma değer yüksek ürünler elde ederiz.
Atatürk'ün savaş meydanlarında kazandığımız zaferleri ekonomiyle desteklemeliyiz sözü çok anlamlı. Öngörüsü, yönetme yeteneği olmayan siyasetçileri iktidara kim getirdi bakın; çözüme buradan başlamalıyız.”
Kılıçdaroğlu'nun Silivri programı TÜRAM ziyareti ve Gümüşyaka'da Tarım Lisesi'nde incelemelerle devam etti.  Devamı yarın… Sevginar SALİ / Ersin ERGİN

YORUM YAP