Kendini Hoca Sananlara


Hava sıcaklığı bunaltıyor. Ramazan geldi. Liglerin başlama tarihi ertelendi. Erken başlayanların programı altüst. Katılım bedelleri, transferler kıvrandırıyor. Piyasada yaprak kıpırdamıyor.

Böyle başlayan sezon nasıl geçecek, kimler ayakta kalacak, kimler eller yukarı olacak bakalım. Bu ortamda yöneticilik yapılacak iş değil. Hele bir de antrenör seçiminde gaza gelmişsen yandın…

Antrenör deyip geçmeyin. Antrenörün el kitabında otoriter liberal demokrat stil olarak farklı özelliklerde üç tip antrenörden bahsedilir ve antrenörün kişiliği onun bilgisinin etkisinin tecrübesinin inandırıcılığının şahsiyetinin ifadesidir denir.

Sözü biraz değiştirerek bana antrenörünü söyle sana ne olacağını söyleyeyim diyebiliriz. Çünkü öyle antrenörler var ki…

Kimi bütçe hedef iddia peşinde yerlerinin en iyilerini ister. Kimi her devrin adamı hacıyatmazıdır. Kimi idari teknik fark etmez ne iş olsa yaparım der. Kimi elinde kazma kürek atarak kazarak kendine yol açmaya çalışır. Kimi bu işler benden sorulur der. Senin gelmene gerek yok diplomanı ver ben kendim yaparım diyene antrenörlük belgesini kiralayan bile var…

Kimisi kariyer skor sonuç kaygısı olmadan maksat spor olsun katkı olsun diye yapar. Maaşa talim eden memur zihniyetli olanda var, bana 5 maaş yerine 3 maaş ver ama peşin ver diyen de var…

Bazıları kendinden emin, paylaşımcıdır ekip olarak hareket eder el ele kol kola halay çeker. Bazıları ise tek başına ortaya çıkar oryantal yapar…

Birçok kulübün antrenör tercihleri henüz netleşmedi. Kulislerde söylentiler muhtelif. Tabii ki herkes kendine uygun modeli seçecek. İnsan kavun seçerken bile bazen yanılabilir ancak unutmayalım ki antrenör seçimi farklı. Antrenörün kişiliği takıma yansır. Etkisi tepkisi yöneticilere fatura edilir. Dolayısıyla gaza gelip takımı çıkaran adama sen başkanlığını yap buraya falanı hoca yapalım derken iyi düşünülmeli…

YORUM YAP