
Türk Eğitim-Sen İstanbul 9 No'lu Şube Başkanı Enver Demir, yazılı bir basın açıklamasında bulunarak son günlerde en çok tartışılan konulardan biri olan memurların iş güvencesine değindi. Sendikal dağılımı açıklayan, Sarı Sendika tanımı yapan ve kazanımlarını açıklayan Demir durumu şöyle özetledi: “Bir tarafta ‘Sarı Sendika' bir tarafta ise sendikaya üye olmayan binlerce memur… Sistem işveren lehine işliyor. Memurların hakları masada peşkeş çekiliyor, kaybeden ise milyonlarca memur oluyor.
Türkiye son günlerde memurların iş güvencesini tartışır oldu. Her geçen gün yoksullaşan, haklarını bir bir kaybeden ve geleceğe ümitle bakamayan memurlar ‘Sarı Sendika' kurbanı oluyor. Aslında sayılar bize her şeyi anlatıyor… 2015 yılı Mayıs ayı itibarıyla Resmi Gazete de yayınlanan, memur sendikaları üye sayıları şöyledir;
Sendikalara üye olabilecek toplam memur sayısı ; 2.354.314
Sendikalara üye olan memur sayısı toplamı ; 1.679.208 ( % 71)
Herhangi bir Sendikaya üye olmayan memur sayısı ; 675.286 ( % 29)
Sendikalara göre üye
dağılımı ise şöyledir ;
Memur- Sen; 836.505 ( % 36 )
Türkiye Kamu-Sen;
445.729 ( % 19)
KESK; 236.203 (% 10 )
Diğer Sendikalar ; 160.591 ( % 6 )
Yukarıdaki tabloda da görüldüğü gibi, Memur Sendikaları Konfederasyonları arasında en fazla üyeye sahip olan konfederasyon, 836.505 ( Sendikaya üye olabilecek memurlar içinde; %36 sı ) üyeyle Memur- Sen'dir. 2002 yılında 42 bin olan Memur-Sen' in üye sayısı, 2015 yılında 836 bine ulaşarak % 1900 büyümüştür. Bu büyümeyi, sendikacılık literatürünün neresine koymak gerektiği de ayrı bir araştırma konusu ve sorusudur. Aslında bu soruyu cevaplayabilmek için, ‘Sarı Sendikacılık' tarifini yapmak gerekir.
“SARI SENDİKALAR ÇALIŞANLARIN GÜCÜNÜ BÖLMEK AMACIYLA KURULMAKTA”
Sarı Sendikalar; Hükümet veya işveren tarafından çalışanların gücünü bölmek amacıyla kurulan veya desteklenen yapılardır. Çalışanların hakların savunuyormuş gibi görünen, ancak; işverenin tarafında ve onun kontrolünde olan sendikalara “Sarı Sendika” denir. Bu sendikalar, ciddi eylemler yapmaz,dergi , broşür ve sitelerinde hükümet propagandası yapar,toplu sözleşme masalarında çalışanı peşkeş çekerler. Bunların sendikal kazanımları, ettikleri biat, öptükleri el-etek ölçüsündedir. Genellikle, hükümetlerin kapısında yatarlar.
‘Sarı-Sen”i tariften sonra… ‘Sarı –Sen'in üye sayısıyla, sendikalara üye olmayanları topladığımızda; 1.511.791 (Sendikaya üye olabilecekler toplamının; %65 i ) rakamı ortaya çıkıyor. İşveren, ‘Sarı-Sen' den aldığı destekten daha fazlasını da sendikasız çalışanlardan almaktadır. Sendikasız memurlar, tamamen suskunluk içindedirler. Çok çeşitli sebeplerle ( üye olmamak için çok çeşitli gerekçeler söyleyerek) sendikalara üye olmayarak, dolayısıyla işverenin, hükümetin ekmeğine yağ sürüyor ve çalışanların örgütlü mücadelesini ciddi sıkıntıya sokuyorlar. Sendikasız memurlar, hak arama anlamında yapılan eylem ve etkinliklere yasal olarak katılamadıkları için, işyerlerinde çalışmaya devam ederek,oluşabilecek sıkıntıları,işveren lehine bertaraf ederek bir nevi işlerin aksamasını önlüyorlar. Örgütlü çalışanlar,iş bırakma eylemi yaptıklarında da,zorunlu olarak grev kırıcılığı yapıyor, pazarlık masasında da sayısal olarak işverenin elini güçlendiriyorlar..
Bu tablonun, yani 2 milyon 300 bin memurun %65' nin, Sendikasız veya ‘Sarı sendika'ya üye olmasının, çalışan adına ne demek olduğunu iyi düşünmek lazım. Bu tablo; devlet memurlarının iş güvencesinin yavaş, yavaş elinden alınmaya başlandığı, hukuk, adalet ve liyakatin ortadan kalktığı, kendilerinden olmayanlara hayat hakkı tanımayan, memurun ve öğretmenlerin itibarsızlaştığı, KPSS hırsızlarına göz yumulması, memurun toplu sözleşme masasında peşkeş çekildiği, müdür atamalarında hakkın, hukukun liyakatin katledilmesine ve buna benzer onlarca-yüzlerce olumsuzluğun çalışan aleyhine gelişmesine çanak tutmaktır.
“İŞVEREN LEHİNE İŞLEYEN YAPIDAN KURTULMALI”
Kamu çalışanlarının, İşveren lehine işleyen bu sağlıksız yapıdan kurtulması şarttır.
Kamu çalışanları; sendikal işlevi olan, çalışanın yanında yer tutan, onun hak-hukuk özlük hakları ve geleceği için, gerçekten mücadele eden ve bu mücadelesini eylem ve etkinlikleriyle gösteren sendikalara destek vermelidir. Memur arkadaşlarımız, yalana, talana, aldatmacaya prim vermemeli, küçük, gündelik menfaatlere geleceğini ipotek etmemelidir.
Sonuç olarak; Devlet memurlarının durumlarını bir kez daha gözden geçirmelerinde fayda vardır. Yukarıda verdiğimiz rakamlara bakıldığında, kamudaki sendikal örgütlenme henüz işvereni pazarlık masasında sıkıştıracak, terletecek bir pozisyonda değildir. Bilakis,işveren mevcut durumdan gayet memnundur. Çalışanlar arasında, ‘Sarı-Sen' ve sendikasızlardan oluşan % 65'lik bir desteğe sahiptir ve bunun keyfini sürmektedir. Ne zaman ki, bu rakamlar tersine işlemeye başlar, işte o zaman memurun kazanımları başlayacaktır.
Bütün memurların, örgütlendiği ve doğru yerlerde örgütlendiği bir çalışma ortamını sağlamak hepimizin görevidir.”
Haber Merkezi