Hüseyin Kuru

İstanbul’un en yaşlı konutları…

Geçenlerde basında yayınlanan bir habere göre; İstanbul'da 1980 yılı ve öncesi inşa edilen bina sayısı 263 bine yaklaşırken, bu alanda başı 32 bin adetle Fatih ilçesi, 17 bin adetle ise Beyoğlu ilçesi çekiyor.

Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı'nın (KENTSEV) Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nün verilerinden derlediği bilgilere göre, mega kent İstanbul'da 1.164.000 bina, 4,5 milyon daire bulunuyor ve her dairede ortalama olarak 3,3 kişi yaşıyor.

                                                        ***

Anadolu Ajansı'nda yer alan habere göre, son yaşanan depremler sonrası gözlerin bir defa daha çevrildiği, uzmanların 7 ve üzeri şiddette deprem beklediği İstanbul'da özellikle 1980 ve öncesinde inşa edilen binaların çokluğu dikkati çekiyor.

Şehirde ki toplam 1 milyon 164 bin binanın yüzde 22,6'sı, yani 262.665 adedi, 1980 ve öncesinde inşa edilmesiyle ön plana çıkıyor.

Bu binalarda 1 milyon 51 bin adet daire olduğu öngörülüyor.

Bu alanda en çok binaya sahip ilçe olarak başı 31.899 adetle Fatih ilçesi çekiyor.

Onu 17.052 adetle Beyoğlu, 15.981 adetle Beykoz, 13.864 adetle Üsküdar, izliyor.

Kadıköy'de 12.816, Gaziosmanpaşa'da 12.786, Eyüp'te 11.966, Sarıyer'de 11.898, Kağıthane'de 11.813, Şişli'de 10.601, Kartal'da 9.211, Bayrampaşa'da 8.295, Ataşehir'de 7.735, Küçükçekmece'de 7.535, Beşiktaş'ta ise 7.272 adet 1980 yılı ve öncesi inşa edilmiş bina bulunuyor.

Bina adedi 5 binin üzerinde olan diğer ilçeler de 6.762 adetle Şile, 6.703 ile Pendik,

6.582 ile Esenler, 6.541 ile Maltepe, 6.072 ile Bağcılar, 5.448 ile Ümraniye şeklinde sıralanıyor.

 

En yeni binalar Beylikdüzü ve Arnavutköy'de..

Hazırlanan rapora göre, söz konusu alanda en az bina sayısı sadece 41 adetle Beylikdüzü'nde.. Onu 96 adetle Arnavutköy, 458 ile Sultanbeyli, 460 ile Sancaktepe, 499 ile Esenyurt takip ediyor.

Başakşehir'de 814, Büyükçekmece'de 1.303, Çatalca'da 1.863, Güngören'de 2 bin 513, Avcılar'da 2 bin 596, Tuzla'da 2.882, Adalar'da 3.584, Bahçelievler'de 3.892, Sultangazi'de 4.502, Bakırköy'de ise 4.869 adet bina mevcut.

 

1980 ve öncesinde yapılmış binalarda 3,2 milyon kişi oturuyor

Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı Başkanı Haluk Sur, Anadolu Ajansı muhabirine konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, İstanbul'daki binaların yüzde 22,6'sının 1980 ve öncesinde yapıldığını belirterek, bu binalarda 1 milyon 51 bin adet daire bulunduğu dile getirdi.

Söz konusu konutlarda 3 milyon 152 bin kişinin oturduğunu öngördüklerini belirten Sur, bu binaların en gencinin dahi 40 yaşı aştığını, bazılarının 50-60 yaşında olduğunu söyledi.

Sur, bu konutlarda oturanların mutlaka yapı denetimi yaptırması gerektiğine değinerek, özellikle depreme dayanıksız olanların hemen tahliye edilmesinin önemini anlattı.

 

 

 

 

Kentsel dönüşümü hızlandırmak için son dönemde çok önemli iki kararın hayata geçirildiğini dile getiren Sur, "Kendin yık kendin yap olarak da bilinen kentsel dönüşüm konutlarına ilişkin taahhüt işlerinde yüzde 18 olan KDV yüzde 1'e düşürüldü. Aynı zamanda devlet destekli kredi rakamında daire başı ödenen rakam 200 bin liraya yükseldi. Bir kişi kendisine ait 5 daire için de bu krediden faydalanabiliyor. Oldukça değerli bu teşvikler kentsel dönüşümü hızlandıracak. Binası çok eski olan vatandaşlarımızın bu teşviklerden yararlanmasını bekliyoruz." şeklinde konuştu.

Sur, son 8 senede 564 bin konutun dönüştüğünü, 700 bin konutun dönüşümünün sürdüğünü dile getirerek İstanbul'da acil dönüşmesi gereken 300 bin konut bulunduğunu söyledi.

                                                        ***

Atıl vaziyette ve sahipsiz olan yapıların kamusal ve toplumsal bazda sorunlar ve risklerde getirdiği malum.. bu eski ve atıl binalar metruk olması sebebiyle uyuşturucu ve diğer ürünleri kullananlar tarafından işgal ediliyor ve kötü amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ama en önemlisi emlak ve çöp vergileri gibi devletin bir gelir yoksunluğunu da düşünürsek ne kadar büyük zararı olduğu da açık ve konunun ne kadar önemli olduğu da ortada.

Bu yapıların getirdiği dış etkenlerin yanı sıra kullanıma matuf çevresel zararlar, atık, çöp vb. gibi cabası.. tabi ortada garabet bir görüntü de var.

Mesela şehrin göbeğinde kalmış bazı semtlere bakıyorsunuz, durum vahim.

Bu mülklerin bulunduğu semtlerde gayrimenkul fiyatları da düşük seyrediyor.. çevre ve binalar kötü ve eski olunca talepte düşük.

Halbuki şehrin göbeğinde kalmasına rağmen yatırımcılar da imtina ediyordu.

Son dönem de emlak fiyatlarının artması ile yavaşta olsa kabukta değişiyor.. ve şehir güzelleşiyor.

Dikkat ediyorsanız, şehrin merkezinde kalan bazı semtler hızla bir değişim ve dönüşüm yaşıyor.. oteller, turistik dükkanlar, restoranlar açılıyor.

Burada ki süreçte binaların metruk, eski ve dökük bir halde olması tabi ki fiyatlarının da düşük kalması nedeniyle tercih sebebi oluyor.. burada en önemli parametre lokasyondur.

Eğer pandemi dönemi olmasa bu sürecin çok daha hızla devam edeceğini söyleyebilirim.

Şehirde arsa arzı kalmadığı için eskiye hücum daha başlamadı.. pandemi sonrası bu süreci hep beraber göreceğiz.

Şehrin ana semtlerinde ki bu durum yavaşta olsa kabuk değiştiriyor.

Ticareti temel kuralı işliyor, para zayıfı kovar.. ancak bu durum bile arsa arzını da göstermesi bakımından önemli diye düşünüyorum.

Mülkün değeri bulunduğu lokasyona ve çevresel etkenlere bağlıdır.. ama değeri artıran esas parametrelerdir.

 

İyi haftalar..

YORUM YAP