Anatolia

Gidin dostlar gidin…

Neden emekli olmuyoruz veya olamıyoruz... Hayatın bizi elemesini mi bekliyoruz?
Sosyal yaşama adapte olamamaktan mı korkuyoruz?
İnsan kalitemizin olmamasından mı, (kendi kapasitemizin üstünde ya da kendi kapasitemiz ölçeğinde insana rast gelememekten mi?)
Yoksa; emekli olunca kendimizi, atıl, bir işe yaramaz hissetmekten mi korkuyoruz? Gerçekten o kadar değersiz miyiz ya da değersizleştirecek miyiz kendimizi?
İnsanların bize ihtiyaç duymamasından mı korkuyoruz?
Fastfood tüketir gibi insan tükettiğimiz için mi?
Belki de arayanımız soranımız olmayacağı, şimdi ortak paydada buluştuğumuz anlık mutluluklar ile avunduğumuz insanlarımızın olmayacağı için mi?
Veya emekli olunca hayal kırıklığına uğramaktan mı korkuyoruz? Şimdilerde bize sevimli görünen suratların bilinç açıldıktan sonra sevimsiz olabileceği ihtimali mi bizi korkutuyor?
Belki de aile fertleri tarafından evde istenmeyeceğiz veya istenmiyoruz, o kadar iş ve işin dışında vakit geçirdik ki aile dışımızdaki fertler ile bizim ile yaşam onlara zor gelecek... Bizimle yaşamı, birlikte yaşamı bilmiyorlar belki de…
Belki de evde bekleyenimiz yok... Emekli olunca dört duvarın içine girmekten korkuyoruz... Her gün kendimiz ile uyanmak…
Üstüne meziyet geliştirmediysek, hobilerimiz, yeteneklerimiz ve cebinizde konuşacak kelimeleriniz, yoksa durum daha da vahim... Statünüz ne olursa olsun...
Bir kısmımız da hep bir gerekçe edindik kendimize... Çocuklar ve onların çocukları yani torunlar...
Sorumluluk veremediğimiz bireyler ve onların sorumluluğunu alan bizler...
Çocukları torunları düşünerek kendimizi yaşantımızdan feda edişlerimiz…
AMA GERÇEK ŞU Kİ…
Her dünyaya gelen canın büyüdüğü gibi her başlangıcın bir sonu var. Çoğumuz için maç bitmiş uzatmaları oynamakta ısrarlıyız... Hepimizin sonu belli... Zirvede bırakmak, talep görüyor iken daha güzel değil mi? İlla ki dert, tasa, hüzün, statü kaybımı yaşamak mi gerekiyor? Bunları yaşamadan gidilmiyor mu? Gidin dostlar gidin daha yapacak şeyleriniz varken, sosyal etkinliklerde yer alabiliyorken, sivil toplum örgütlerinde çalışabiliyorken..
Danışmanlıklar yapabiliyorken, öğrenme heyecanlarınızı yitirmeden gidin dostlar gidin, gençliğiniz güzelliğiniz yerindeyken, yürüyecek ayaklarınız, görecek gözleriniz, sevdiklerinizi veya seveceklerinizi saracak kollarınız varken gidin dostlar gidin… Yeni yerlerde yeni ilişkiler, dostluklar geliştirin, yenilenin, kabuğunuzdan yeniden doğun saygı ile hatırlanarak gidin.

YORUM YAP