Empati kısaca bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak anlamına gelir.
Genellikle kendini başkasının yerine koyma olarak tarif edilir.
Günlük yaşamda ah, vah, tüh, vay be denilebilecek çok çeşitli durumlarla karşılaşıyoruz.
Bu dünyada birinin diğerini anlaması o kadar kolay bir şey değil ama bir kez olsun karşı tarafa geçip kendimizle kıyaslamak hayata bakışı değiştirebilir. Mesela bir pazartesi günü bildiğimiz iki tekerlekli Pazar arabasını doldurup çeke çeke pazara gidip gelmeyi denemek lazım.
Pazar alışverişini hanımlara havale ettiyseniz bisikletle şöyle bir dolaşın.
Kaldırım işgallerini, engelli rampalarını, geçiş noktalarını bir görün ulaşımın ne kadar zor, Pazar arabasını devirmeden getirip götürmenin ne büyük bir marifet olduğunu fark edeceksiniz…
Orta yaşlarda insanların adım aralığı 60-70 cm'dir. Yaş ilerledikçe 25-35 cm'ye kadar düşüyor en ufak bir girinti çıkıntı tümsek aşılmaz hale gelebiliyor. Yetmezmiş gibi bir de araba park ediliyor.
Yaşlı ya da engelliyseniz yardım almadan bir yerden bir yere ulaşmak ne büyük bir eziyet.
Oysaki ülkelerin medeniyet seviyesi kaldırım yüksekliği ile ilişkilendirilip yaşlılara, engellilere, bisikletlilere gösterdiği saygıyla ölçülüyor. Seviye bu mudur acaba?
Futbolu hepimiz çok seviyoruz.
Vaktimizi, nakdimizi harcıyoruz.
Statlarda, TV'lerde maç kaçırmıyoruz.
Peki, geçen hafta İstanbul'da Dünya Şampiyonası yapıldı.
Bir maça gittiniz mi?
Ampute Milli Takımımız Dünya Şampiyonu oldu kaç kişi izlemiştir?
Kanedyenin ne olduğunu biliyor musunuz?
Empati kurabilmek için Ampute olmak şart değil.
Milyon avrolar kazanan bir eli yağda bir eli balda profesyonellerin peşinde koşup onun yerinde ben olsam diye ahkam kesmek yerine vatan uğrana kolunu bacağını, gözünü kaybeden bu kahramanların yerine kendini koyup bir maç izlemek yeterli.
55 Bin kişilik statta 15 bin kişi vardı.
İstiklal Marşı söylerken kahramanların sesini duydunuz mu?
Duruşlarını, içlerindeki coşkuyu gördünüz mü?
Her maça Korkma diye çıkan şampiyonların Asker Selamını anladınız mı?
Tüh ya haberimiz olmadı diyorsanız çok şey kaçırdınız.
Son düdükten sonra kenardakilerin sahaya, sahadakilerin tribüne koşmaları, sevinç kutlamaları gurur gözyaşları inanılmaz görüntülerdi.
Böyle bir atmosferde böylesine coşkulu duygu yüklü bir futbol maçını ülkemizde oynayan hiçbir ligde izleme şansınız yok, maalesef!...
Dolayısıyla bir önceki finalde penaltı kaçırdığı için kupayı alamayan Kaptan Osman'ın bugün antrenör olarak Brezilya, Arjantin, Özbekistan gibi önceki dünya şampiyonlarını geçerek Dünya Kupası kaldırması, temsil ettikleri değerler ve tüm ekibin hikâyelerini dinlediğinizde futbolu ve sporun erdemlerini daha çok seveceksiniz.
Kanedyen: Ampute futbolda kullanılan koltuk altı değneğidir, oyunda Kanedyenle topa müdahale yoktur…
