Dört mevsim nefes

Dört mevsim nefes

15.10.2025 15:47:00

Silivri...
İstanbul'un kalabalığından kaçanların nefes aldığı, deniziyle, sahiliyle ve insanlarıyla huzurveren bir şehir. Kasabadan iş seyahatleri ve tatil nedeniyle kısa süreli ayrıldığımda bile bu kasabaya tekrardan dönecek olmamı bilmemin içimde yarattığı o‘iç huzur' bile bu şehirden keyif almama yetiyor.
Gelelim asıl konumuza.
Silivri'yi ‘yalnızca' plajların, tarımın ve yoğurt festivalinin şehri olarak görmek, büyük bir yanılgıya düşmemize neden olur çünkü kasabamız, her yaz başında adeta başka bir kimliğe bürünüyor.
Haziran ayıyla birlikte Silivri'nin ritmi değişmeye başlıyor. Sokaklar kalabalıklaşıyor. Plajlar doluyor. Market rafları boşalıyor. Kış aylarında 250 bin civarında olan nüfus, yaz aylarında yazlıkçıların ve günübirlikçilerin gelişiyle birlikte4 kat artarak 1 milyon kişiye ulaşıyor. Bu artışsa, yalnızca bir mevsimsel nüfus hareketi değildir. Ekonomik ve toplumsal dengeleri kökten etkileyen bir dönüşümdür. Dolayısıyla Silivri'mizin yerel ekonomisinin de görünmez motorudur. Restoranlardan marketlere, fırınlardan taksilere kadar ilçemizdeki her işletme, yılın büyük bölümünde beklediği hareketliliğe yaz aylarında kavuşur. Ekonomi canlanır. Ekonomi canlanır canlanmasına ama bu canlılık kalıcı olmaz. Nitekim Eylül ayının sonlarına doğru sokaklar boşalmaya başlar. Yazlıkçılar ve günü birlikçiler kasabamızı terk etmeye başlar. Esnafsa yazın kazandığını yılın geri kalan aylarında ‘idare etmek' durumunda kalma durumuyla yüzleşir. Hal böyle olunca Silivri'mizin ekonomisi büyük ölçüde ‘mevsimlik refah' döngüsüne bağımlı yaşamak durumunda kalıyor.
Bu arada, bu döngünün toplumsal boyutunu göz ardı etmememiz gerekiyor. Nitekim günübirlikçiler ve yazlıkçılarla yerel halk arasındaki ilişki karmaşık bir dengede ilerliyor. Bir yanda ‘mevsimsel ikincil nüfusun' getirdiği ekonomik kazanç; diğer yanda artan kalabalıklaşan sahiller, tıkanan yollar ve hatta artan kiralar. Kışın burada yaşamını sürdüren yerleşik kasabalı için bu dönem hem fırsat hem sınav niteliğinde diyebilirim.
Yazlıkçıların arz talebinin de etkisiyle yükselen konut fiyatları, mülk sahiplerine cazip bir yatırım fırsatı sunmaya devam ederken, bu durumun yarattığı genel maliyet baskısı, kasabada sürekli yaşamak isteyenler ve yaşayanlar için ciddi bir soruna dönüşmekte; üstelik kışın boş kalan evler, yerleşik halk için artan kiraların kalıcı konut bulmayı zorlaştırması sorununu çözmemektedir. Öyle ki, yaz mevsimi bitince kasabamız tekrar kendi sessizliğine dönerken, ardında ekonomik bir boşluk ve sosyolojik bir sarsıntı bırakıyor.
Bu yüzden de Silivri, bu durumla yüzleşmek zorunda. Kalıcı bir kalkınma için bu yüzleşme şart. Bu kalıcı kalkınmaysa dört mevsimlik bir ekonomik vizyonun hayata geçirilmesiyle olur. Nitekim, tarımı, sanayiyi ve turizmi dengeli biçimde harmanlayan bir model olmadan, yaz aylarındaki ‘refah' yalnızca geçici bir ‘illüzyon' olmaya devam eder. Bu yüzden dört mevsim nefes alınabilen bir şehir olmamız şart.
Dört mevsim özellikle ‘kışın' nefes alabilen bir şehir olma hedefi doğrultusundaysa Silivri belediyesinin ve yerel STK'ların hali hazırda yaptığı çalışmalar mevcut fakat yerel ekonomiyi dört mevsim canlandırmada yetersiz. Daha fazlası yapılmalı. Bu yüzden de Silivri'nin özellikle kış turizmi potansiyelini artırmak amacıyla belediye, yerel işletmeler, yatırımcılar ve kültürel aktörlerin birlikte yürütebileceği projeler hayata geçirilmelidir. Neler yapılabilir diye soracak olursanız aklıma gelenleri yazayım:
-Silivri'nin çevre köylerinde ve mahallelerinde ‘kış mevsimi köy yaşamı' temalı butik etkinlikler eşliğinde soba başında yöresel yemeklerin deneyimleneceği: ‘KÖY TURLARI',
-Gastronomi turizmi özelinde; ‘yerel gastronomi günleri' konseptiyle sezonuna özel yerel lezzetler eşliğinde: ‘KIŞ SOFRASI GÜNLERİ',
-Silivri'nin marka değeriyle bütünleşeceği ve İstanbul'un dört mevsim kaçamağı olarak konumlandırılacağı: ‘SİLİVRİ: DÖRT MEVSİM YAŞANIR' temalı kültürel etkinlikler.
Bunlar aklıma gelen örnekler. İstenirse şayet, ilgili kurumlar tarafından imkanlar dahilinde çok daha fazlası yapılabilir!
Demem o ki, doğal güzelliklerimiz, kültürel değerlerimiz ve İstanbul'a yakınlık avantajlarımız doğru stratejilerle birleştirilirse şayet; ilçemiz dört mevsim yaşanan, sürdürülebilir bir kasaba haline gelebilir. Bu sayede yerel üreticilerimiz ve esnafımızın da özellikle kış aylarında yüzleştikleri satış hacmindeki düşüşün de önüne geçilmiş olacağı için ‘nefes' alırlar. Kasabamız kendi potansiyeliyle, kendi kimliğiyle dört mevsim var olmayı hak eden bir şehir. Onu anlamaksa, mevsimlerle birlikte değişen yüzünü görmekten geçiyor. Çünkü Silivri, her yaz yeniden doğuyor. Asıl mesele ve marifet, dört mevsim, özellikle de kış aylarında‘nefes' alabilen bir şehir yaratabilmekte.

YORUM YAP