Sevginar Sali

Değişim yerine gelişim...

Erken seçim alarmı ile sahalara dökülen siyasetçilerimiz, dikkat kesilen seçmenler telaşlarını az biraz nadasa aldı sanki. Evet, bir şey olacak ama ne? Yönetenlerin de yönetilenlerin de aklı karışık. Erken genel seçimi tüm partiler, en önemlisi de tek başına iktidarı elinde tutan AK Parti için en riskli görünüyor. En çok kaybedecek şeyi olan onlar çünkü. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlar ve yitirecekleri az olanlar için risk her daim düşük. Ne kadar çok ve büyük bir şeye sahipseniz onu kaybetme tehlikesi de aynı ölçüde artış göstermiştir. Aaa kaybetmek her zaman zarar değil bence. Büyük değişimlerin ilk anlarında gerçekten olup biteni anlamanız çok zor tabi… Hani der ya Mevlana “Bir şey için ne erken sevin, ne erken üzül”… Kaybettiğinizi sandığınız şeylerin kurtuluşunuz olduğunu görme ihtimali her zaman var… İyilik ve kötülük gibi, kazanmak ve kaybetmek de göreceli kavramlar. Ve asıl önemli olan bu hayattaki duruşumuzu kendimiz ve kişiliğimiz mi yoksa onların dışında sahip olduğumuz geçici şeyler mi daha etkin biçimde belirliyor…
Birileri üzerine gider diye bekliyorum günlerdir kimseden ses seda yok… Işıklar, Kutlu ile girdiği hizmet münakaşasında “Daha 7 yıl buradayım hepsini yapacağım” diye bir cümle kurdu… Açıkça yeniden aday olduğunun ilanını satır aralarında yaptı…
Işıklar'ın bu çıkışına meclis salonunda rakibi olma durumu bulunan kimse olmadığı için sessiz, kayıtsız kalındı…
Peki, meclis dışında kimler var?
Birçok seçim öncesi süreç belirsizliklerle doludur. AK Parti Silivri açısından seçim mağlubiyetleriyle sonuçlanması bakımından belirsizliklerin kritik bir anlamı var. Silivri özelinde beklentilerin bir noktaya odaklanmasına müsaade ettikten sonra ters köşe yapmakla kendi mağlubiyetlerini hazırladıklarına ikna oldular sanıyorum. Önümüzdeki yerel seçimlerde yeni bir aday adayı serisi göreceğimizi sanmıyorum. Bu da demek oluyor ki Silivri'ye çok uzak mesafede bir adayla yarışa girmeyecekler.
Yerel veya genel olsun seçim sonuçlarının önümüzdeki süreçte alışılagelmişin ötesinde bir seyir göstereceğini düşünüyorum. Çünkü toplumsal ve siyasi olaylarda vatandaş tepkisini gösterebilme konusunda çok kısıtlandı, baskılandı. Bu sebepten sandıktaki rengi çok büyük farklılık arz etmiş olabilir. Önceden de bunu anlama şansımız azdı ama şimdi her zamankinden çok daha az.
Seçimlerde bu defa öncekilere nazaran hizmet ve yatırımlar değil, yaşam tarzımız ve toplumsal konulardaki tercihlerimiz belirleyici olacak daha ziyade kanaatindeyim. Zaten önemli ölçüde böyleydi kabul etsek de etmesek de… Bu defa etkisi her zamankilerin rekorunu kırmaya aday kanımca.
Bizim Başkanın diş macunu tüpü örneği vardır, sıklıkla örnek gösterir… Türkiye ve de özelde Silivri alıştığı yaşam tarzı ve kalitesinin daha azına razı olmaz. Bunu bu defa çok daha tek biçimde ortaya koymasını bekliyorum. Geleceği konusunda kaygıyı taşıyan seçmen kitlesinin hacmi yaşadığımız olaylar ve gelişmelerin etkisinde çok arttı. Şu da bir gerçek bizim artık en önemli endişemiz nasıl bir hayat süreceğimizden ziyade, hayatta kalmak! Etrafımızdaki çılgınlık ateşine odun taşıyanlara mesafe artar, ‘huzur arayışı' beklenti listesinde zirveyi kimseye bırakmaz…
Seçmen stratejileri değişirken, seçim stratejileri aynı kalamaz… Siyasetten beklentilerimizden vazgeçemeyiz. Adaletten de emniyetten de, yargıdan da yasamadan da geçemeyiz. Bunlar bizi bir arada tutan temel taşlar. Biriden biri diğerlerinden geride kalsa, aksasa veya aynılaşsa sıkıntı yaşarız. Yaşadığımız sıkıntılardan ders almazsak, felaketimizi hazırlarız…
Cumhuriyet! Telaffuzu bile insanın içini açmaya yeterli; ya da benim içimi : ) Bir insanın genleriyle, hormonlarıyla oynanırsa ne olur? Cumhuriyeti de öyle düşünün… Bu toplumu da aynı şekilde değerlendirin…
Var olanı geliştirin, iyileştirin… Eskidi deyip değiştirmeyi tercih ettiğinizde neyle karşılaşacağınızı hiç bilemezsiniz. Kaldı ki bizlerin bugün içinde bulunduğu kritik zamanlarda değişim yerine normalleşme esas olmalı…
Uzun lafın kısası bu Başkanlık sevdası ile Referandum konularında ben hiçbir yarar görmüyorum, ne kadar zorlarsam zorlayayım göremiyorum, aksine endişelerim giderek artıyor... Yalnız olmadığımı bilmek de rahatlatmıyor, tam aksine endişelerimin üstüne bir de üzüntü ekliyor...

YORUM YAP