İbrahim Çeşmecioğlu

Çok ekmeğini yediniz 'Ermeni sorunu' nun!

Hikmeti ne ise, bizim coğrafyamızda olan biteni bizden çok Avrupa, Amerika vs. bilmek yorumlamak, olan bitene kendi aralarında karar vermek istiyorlar! Garip.. Kasıtlı.. Hesaplı taktikler. Dünyayı sömüren ve kemiren anlayışı hala dayatıyor olmak, Aristo, Rousso, Sartre, Eco, Camus'lerin boy ve can verdiği Avrupa'ya hiç ama hiç yakışmıyor!

Gelin en çok önemsediğiniz bilimle:

Tarih ve tarih analitiği, gen araştırmaları, arkeoloji, antropoloji, biyoloji gibi bilimleri de dahil ederek çözmeye çalışalım soykırım dediğiniz; ama insani değil, çıkarınıza göre şekillendirdiğiniz "Ermeni" meselesini..

Zamanın Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Hacaloğlu, "Toplu mezarlar açılsın birlikte, bütün dünyanın gözü önünde araştıralım" teklifini yapmıştı. Devamla: "Buna hazırız.. Bir uluslararası komisyon kurarak ve hassasiyetle çalışarak, dünyaya bunun bir soykırım olup olmadığını ilan edelim" demişti. Ben Sayın Halaçoğlu ile fikri olarak birçok konuda uçurum boyutunda farklı düşünürüm. Ancak Ermeni meselesi üzerine ortaya koyduğu bu doğru ve şeffaf yaklaşımı hem destekliyor, hem de değerli buluyorum..

O zaman art niyetli, paranoyak, çıkarcı ve şizoid tavırlı siyaset, hamaset tacirlerine birlikte seslenelim:

Gelin toplu mezarları açalım.. Konuyla ilgili bütün pozitif bilimleri göreve çağıralım.. Uzun uzun, emek vererek, tarafsız ve incelikli araştırılsın. Araştırılsın ki kimin ne halt yediği ortaya çıksın... Çıksın ki bu aptalca savı Demokles'in kılıcı gibi her fırsatta ensemizde sallamayın! Ya da; tersi ispatlanırsa, biz dünyadan ve Ermenilerden özür dileyelim. Ama işinize gelmez böylesi değil mi? Siz her pisliğinizi, görünmesini istemediğiniz cümle günah ve saldırınızı; demokrasi, özgürlük getireceğiz deyip, canına okuduğunuz halkların feryadını hep bu tür spekülasyonlarla örttünüz, lehinize çevirdiniz!

Hadi şimdi en çok önem verdiğiniz, dünyayı geliştirir, mutluluğa ulaştırır, sebebi ve sonucu doğruya, gelişmeye, çözüme, insanlığın gelecek güzel günlerine hizmet eder dediğimiz "BİLİMLE" halledelim bu meseleyi..

Kafka'yı, Montaıgne'yi, Zweg'i utandırmayın bu utanmaz yöneliminiz ve kararlarınızla..

Sorunun özünde ise özetle 1800'lü yıllarda büyüyen, çevresine zarar verir hale gelen Ermeni milliyetçiliği ile bölgede gelişen sosyoekonomik, sosyopolitik değişimler yatmaktadır. Tehcire giden hazin olaylar zinciri, Kürtlerin göçer yaşamdan yerleşik hayata geçme amaçları ve bu doğrultuda toprak taleplerinin doğu illerinde artmasıyla da hız kazanmıştır diyebiliriz. Ve sadece toprak, yaşam, yerleşim talebinde bulunanlar Kürtler değildi elbette. Ruslar tarafından Kafkasya'dan tehcir edilen Çerkezler'de, hem Ermenilere, hem de Ruslar'a duydukları tepki ve öfkeyi Anadolu'yu yurt edinme sebepleri arasına çoktan eklemişlerdi. Ve artık bu coğrafyada çatışma, gerilim, üzücü hatıralar tehcir böylelikle kaçınılmaz hale geldi. Bütün bunlar Rus, Osmanlı, İngiliz ve Fransız arşivlerinde çok açık görülüyorken, hangi dayanak, kanıtla bu saçma uydurma kararlar alınıyor bilmeli dünya değil mi !!!

Uygarlığın, bilimin beşiği Almanya'ya, Avrupa'ya hiç ama hiç yakışmıyor, basit tarafgir, adil olmayan tutum! Bu üzücü tarih kesiti için, karşılıklı yoğun acı olaylar ve çatışmalar diyebiliriz; sosyal, ekonomik, politik yansımalar istenmeyen sonuçlar doğurmuştur diye de tanımlayabiliriz; ama asla soykırım diye adlandıramayız..

YORUM YAP