“Büyük ve tehlikeli bir oyun”

“Büyük ve tehlikeli bir oyun”

22.01.2015 11:49:05

 

Silivri Sanayici ve İşadamları Dernek Başkanı Hakan Kocabaş, Fransa’da yaşanan saldırı sonrasında Dünya gündemini meşgul eden İslam karşıtı eylemleri değerlendirdi, dikkat çektiği hususların yanı sıra hassasiyet gösterilmesi gereken konulara da işaret etti. Kocabaş’ın açıklaması aynen şöyle:

KOCABAŞ: KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI VE TEHDİDİN BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ OLAMAZ

"Zaman zaman sizlere yazılar yolluyorum, bugün de onlardan birini kaleme aldım. Hepinize çok teşekkür ediyorum; yazılarımı dikkate aldığınız için de hem gurur, hem de sevinç duyuyorum.

Bugünkü yazımda konu; özellikle son yıllarda artan bir İslam karşıtlığı. Ben bu düşmanlığı belirli güçlerin çok büyük ve tehlikeli bir oyunu olarak görüyorum.

Basın özgürlüğünü; basının inandığı ve gördüğü konuları hiçbir tehdit, baskı ve güç karşısında etki altında kalmadan özgürce yazması, işlemesi olarak görüyorum. Ama toplumların değer yargılarına, kişilerin kişilik haklarına saldırı ve tehdidin basın özgürlüğü olarak tanımlanmasının mümkün olamayacağı düşüncesini de taşıyorum.

"SALDIRI, KOMPLONUN ÖNEMLİ TAŞLARINDAN BİRİ”

Bir canın kaybının değil, bir insanın burnunun kanamasının bile hoş görülemeyeceği bir anlayış içinde olan İslam dinine; saldıran ve Peygamberimizi küçültmeye çalışan bir derginin çalışanlarına; kızıp, saldıran iki kişinin yaptıklarının koca bir dinin mensuplarına topluca yönlendirilmesi bir komplonun önemli taşlarından biridir.

Dünyanın her yerinde yüzlerce, binlerce ölene kayıtsız kalanlar, sözüm ona basın özgürlüğü maskesi altında başlatılmak istenen dinler arası yangına ve savaşa benzin atmaktadır.

Kendisini bilmez densizlerin yaptıklarının arkasında dururken, milyonlarca mensubu bulunan İslam dinine saldırmak onların oyunlarının bir parçasıdır.

"BU DENSİZLİĞİN KARŞISINDA HEP BEREBER DURMAK GEREKİR”

Hiçbir zaman gereksiz bir paranoya girmemek lazım ancak; toplumun her kesimi ile de bu densizliğin karşısında hep beraber durmak gereklidir.

Herkesin dinini özgürce yaşaması gerektiğine inanıyorum. Budist’in de, Hıristiyan, Yahudi, Ermeni ve Müslüman’ında kendi dinlerini istedikleri gibi, ama aşağılama, itme ve hor görme olmadan yaşamaları haklarıdır. Kitleleri etkileyen kurumların ve özellikle de basının; kişilerin din ve ahlak kurallarına ve geleneklerine saldırmalarının alçaklık olduğunu düşünüyorum.

 

"HAKSIZLIKLAR KARŞISINDA TEK YUMRUK OLAMIYORUZ”

Sn. Patrik Bartoholomeus’un Silivri’ye gelişindeki bakış açımı bildiğiniz için ve o yazımda da vurguladığım gibi; Sn.Papa hakkı yerine koyup, uyarısını yaparken, Bartoholomeus’unda bir açıklama yapması gerekmez miydi?

Türkiye’de herkes ve her basın mensubu tek duruş sergileyemez miydi?

Çoğu konuda fikrimiz ve tepkimiz olsa da kayıtsız kalmamız; bizim toplumumuzun ya eksikliği ya da hoş görü sınırlarının yüksek oluşundan kaynaklanıyor herhalde. Mazlum olarak gördüğümüz her insanın hemen yanında oluyoruz; ne din, ne ırk, ne ülke gözetmiyoruz, ama bize yapılan haksızlıklar karşısında tepki gösterip, tek yumruk olamıyoruz.

Ama Batı toplumları haksızlıkları bile, kendi lehlerine çevirmede ne kadar mahirler!

"İNSANLARI SEVMEK, SAYGI DUYMAK ERDEM”

Ben Silivri’nin aydın bir toplum yapısına sahip olduğuna inanıyorum. Her konuda da inandığı doğruları söyleyip, bir bakıma ülkeye de örnek olabileceğine inanıyor ve bu duruşunun iddialı olması içinde; gayret içinde olarak elimden geleni birey olarak yapacağımı söylemek istiyorum.

Toplumun duygularının bazen aksettirilemediğini hissettiğim zamanlar elimden geldiğince, içimden geldiğince, kimseyi kırmadan ama samimi duygularımı sizlerle paylaşıyorum.

İnsanları sevmenin, saygı duymanın erdem olduğuna inanıyorum. Irk, din, ulus kavramının bile dile getirilmesinin yanlış olduğunu herkesin kendine yakın hissettiklerinin olmasının normal olduğunu söylemek abes olamaz. Ama diğerler olarak ayrıştırmanın da doğru bir anlamı olamaz.

Ben kimsenin dinine ve değerlerine dil uzatmazken, başkasının da benim dinime, peygamberim ve değerlerime dil uzatmasına ne izin veririm, ne de hak veririm.

Bunun da; samimi bir Hıristiyan’ın, samimi bir Yahudi, Ermeni, Putperest’in savunucusu olacağına inanırım. Çünkü samimi bir Müslüman da aynı hasletlere sahiptir, öğle olması gereklidir.

Bu güzel dünya da herkes birbirlerine sevgi ve saygıyla yaklaşsa kaybeden olmaz.

Ben tüm insanların kazanacağı bir dünyayı hayal ediyor; herkese sağlıklı, mutlu yarınlar diliyorum.

Saygılarımla.”

 

 

YORUM YAP