Sevginar Sali

Bir yanlış, dört doğruyu götürür...

Geçen gün bir okuyucumla konuşuyoruz “Bi karar veremedin adaylara, her gün başkasını yazıyorsun” demeye getirdi. Canım sıkıldı! Sanki kararsızlığın kaynağı benim… Genel Merkez gümbür gümbür açıklamış başkan adaylarını da ben gel gitlerde bir başıma deli divane dolaşmaktayım!
Geçen dönem Şubat'ta açıklanmış adaylar… Şu andaki uzatmalar havası yersiz sayılabilir normal şartlarda tamam da yine benden sebep değil ki sancılı kıvranışlar… Her seçim üstü “Bu defa adayımızı erken açıklayacağız. En az seçime 6 ay kala adayımız belli olacak” diye iddialı açıklamalar yapan şu an aday belirleme işini kotaramayan parti organlarının kendisi. Aday belirleme yetkisi bende olsa, 5 yılda (ya da kaç yıldır iktidardaysa aday adaylarından herhangi biri) olup bitenlere bakar, diğer aday alternatiflerini dinler, seceresini araştırır, kamuoyu yoklamaları sonrasında birini açıklardım gibi geliyor bana… Karşı tarafın adayına göre aday belirleme nasıl bir özgüvensizliktir Allah aşkına! Kendi ışığına güvenen, başkasının parlamasından rahatsızlık duyar mı hiç! Duymaz!
Bir başkasıyla konuşuyoruz yine bu adayların açıklanamama sancısını “Konu sadece Silivri ile alakalı değil. İstanbul'un diğer ilçeleri ile ilgili pazarlıklar da var işin içinde” diyor… Tabi ya… Ayrı, özerk bir cumhuriyet değil ki Silivri… Bu işin Genel Merkezini geç bir de Türkiye içinde başka bir Türkiye; İstanbul'u var…
Hele bir de ittifak yapılacak mı, yapılmayacak mı durumları söz konusu ki oraları hiç sormayın gitsin!
CHP yine AK Parti'ye nazaran daha makul ve istikrarlı yürüttü süreci… Aday adaylarının kalbinde fazlaca hasara sebep olacak iniş ve çıkışlar yaşanmadı; Silivri ile alakalı hep aynı ve tek isim sızdı kulislerden. AK Parti'de adaylardan biri üçüncü diye bakıldığı mücadeleyi göğüslemek üzere! Bir de o Ankara, TOKİ balonları vardı ki! Allah korudu da patlamadılar…
Birkaç hafta önce de yazmıştım; Silivri 2009'un rövanşına sahne olacak gibi duruyor… Tabi emin olmak da resmi açıklamalar yapılmaksızın aday adayların gözüne uyku girmesi de ne mümkün!?
***
Ortaya çıkan tabloya bakınca iki şey düşünüyorum (çok şey düşünüyorum da ikisini önemli ve üzerinde durulmayı hepsinden çok hak ediyor bence…)
Birincisi; Bir insanın en zayıf olduğu an kendini en güçlü hissettiği andır!
İkincisi; Kaybetmiş ve tekrar ayağa kalkmayı başarmış insan asla küçümsenmemeli!
Kimilerinin bilgisi, diğerlerinin becerisi; hangisinin üstün geleceğine kesin olarak güvenemezsiniz.
Mart 2019 seçimi; daha toparlayıcı, azimli, hoşgörülü, alçakgönüllü, kararlı, duyarlı, çalışkan, iyi niyetli olanın zaferle çıkacağı bir mücadele olacak. Her iki taraf için de; bir hata dört doğruyu götürecek!
Hüseyin Turan'ın adaylığı gerçekleşirse, ‘nasıl bir belediye başkanı olacağı?' sorusunun cevabı, üç aşağı beş yukarı, belli. İstediğinde çok iyi, dilediğinde çok kötü olabildiğini bilenler bilir. İnşallah kendini bu uçlardan kurtaracak olgunluğa erişmiştir. İktidardayken ilk sandık sınavını geçemedi ama ikinci bir şansı hak ettiğine ikna ettiyse karar vericiler ile seçmeni umarım gerekli dersleri almıştır; Silivri ve şahsi selameti için bu çok gerekli.

YORUM YAP