Ahmet Yücegök

SİLİVRİ'DEN

Haftanın en önemli olayı aslında Kabotaj Bayramı olması gerekirken maalesef o kadar önemsendiğine tanıklık edemem. Her tarafı denizlerle çevrili ülkem için ben böyle düşünüyorum. Denizcilik ve Kabotaj Bayramı'nı geç olsa bile kutluyorum…
***
Ramazan ayı düğün, nişan, sünnet merasimlerinin ertelendiği ay oluyor. Kişiler bu törenleri programlarken hep “Bayram Sonrası” derler. Ona uygun bir yoğunluk…
Ve, bu furya Eylül ayı sonuna kadar devam eder…
Biliyoruz ki…
Bu düğün törenleri konu komşu, eş dostla yapılır… Bu demektir ki, Belediye Başkanı veya Belediye Başkan Yardımcısı iseniz hafta sonları dahil tatil günlerinde boş durmak yok…
Hatta…
Parti İlçe Başkanı veya her hangi bir göreve seçilmiş biri iseniz bile, gelen da-vete icabet etmek durumundasınız eğer gelecekte o kişilerden “oy” isteyecek-seniz…
Hele, hele o parti üyesinin davetine icabet etmemek hiç olmaz… O alemde kabul edilemez bir kabahat sayılır…
Oysa… Biz, Bayram günlerini tatil günleri olarak biliriz, değil mi?
Neyse…
Bu hafta hava sıcaklığı dayanılır gibi değildi…
Mümkün olduğu oranda… Doktorların uyarısı doğrultusunda, öğle saatlerinde sokağa çıkmadık…
İyi haftalar…

SİLİVRİ SPOR KULÜBÜ MESELESİ…
Silivri Spor Kulübünün Olağanüstü Genel Kurul meselesi vardı. O da sorunsuz halloldu diyebiliriz… İlk önce iki aday vardı. Öyle olunca da hava sertleşmişti. Karşılıklı sert demeçlere tanık olduk. Herkes eteğindeki taşı döktü… Bir anlamda, herkesin içindeki dışına çıkmış oldu ve rahatlandı…
Demem, Silivri Spor Kulübü Olağanüstü Genel Kurulu, adından da anlaşılacağı üzere “Olağanüstü” oldu biraz…
Biraz, amacının dışına taşmıştı söylenenlere bakınca… Ne var ki, bilhassa esas sorumlu olan kulüp Başkanının spora yakışmayan açıklamaları sonrasında Silivri'ye yakışacak şekilde ve beklendiği gibi sonuçlandı…
Tekrar gördüm ki…
Silivri bu konularda gerçekten sağduyulu…
***
Bakın Silivri Spor Kulübü bir kurum ver kurumlarda devamlılık esastır…
Ve kurumun başkanı olan kişi, o kurumu temsil eder…
O nedenle…
Temsil yetkisi almış olan kişi, temsil ettiği o kurumu en iyi yönetmek zorundadır…
Yani… “İyisi bana”, “Kötüsünden başkalarına” olmaaaz…
Kulübün sorumlusu, olan kişi bu sorumluluktan, bu kadar kolay sıyrılamaz… Yönetici kişi “övgüyü” alan kişi Başkan “kötü” olanı başkasına ciro edemez…
Özetlersek… Kulüp Başkanı kulübü iyi yönetememiştir…
Ne var ki… Yapılan Olağanüstü Genel Kurul'da, Sporun birleştirici yönü ortaya çıkmıştır…
***
Şimdiii… Silivrispor kulübü futbol kulübü değildir…
Ve kulübün görevi, yalnızca bir yerlerden transfer ettiği (11) kişiyi sahaya çıkarıp sonuç almak değildir… İş bununla bitmiyor… Bu kulübün “voleybol, basketbol, yüzme, yelken v.s.” gibi değişik dalları vardır. O dallarda da başarı veya başarısızlık ölçülmeli…
Yeni yönetime “Kolay Gelsin” diyorum…
Görevinde “başarılar” diliyorum...

SABAH YÜRÜYÜŞÜM…
Hafta içinde, sabah (7) gibi, Bağlar Yolu üzerinden Esentepe Camii yanından Kale Parka doğru kıyı, kıyı yürüyorum…
Sabahın, yedisi gibi…
Şimdi…
Çamlık denilen eski Sağlık Ocağı'nın bulunduğu alandayım…
Önümde kırık bira şişeleri…
Az ilerde, muhtemelen geceden kalmış orta yaşlı biri…
Onun az ilerisinde, neredeyse yarlara dayanmış, yüzü Boşnak Bahçe'ye doğru, hayran, hayran bakıyor. Bir başkası, kanalizasyon kapağı üzerine birasını koymuş, o da geceden kalmış belli ve bu saate hala yudumluyor. Ne yalan söyleyeyim bu manzara karşısında biraz ürktüm bile…
Yürüyorum…
Balıkçılar Derneği Başkanlığı yapmış rahmetli Hamdi Kurt'un evinin bulunduğu yere geldim. Bir yanda güller ve meyve ağaçları olan bir bahçe bu…
Şimdi…

Yarların üstündeyim…
Aşağıda mas mavi deniz, müthiş bir güzellik, seyretmeye doyamıyorsun…
Kale Park'a yaklaştım…
Ne sebepten, üzerine bina yapılmamış, yarlara kadar uzanan tarla HOBİ BAHÇESİ olmuş sanki… Parkın duvar dipleri, adım başı kaldırım taşlarından yapılmış oturaklarla dolu. Ve kırıl bira şişeleri…
Her zaman yaptığım gibi…
Yavaşça Çarşıya doğru sarkıyorum…
Özetle…
Silivri bu yıl daha güzel sanki…

ÇEVREMİZDE OLUP BİTEN
Silivri Çevre Derneği çay bahçesinde Kuzey Ormanları Savunması gurubuna rastladım. Bulunma nedenleri, hafta sonu Bisikletli ve Motosikletli guruplarla Çayırdere Köyüne gideceklermiş. Niye Çayırdere, demeyin çünkü Çerkezköy-Silivri arasına yapılması düşünülen Kömürlü Termik Santralın bulunduğu yerin tam göbeği burası… Beyciler'den başlayan Hallaçlı, Sayalar, Danamanra ve B.Çavuşlu Köyünü kapsayan ve bir gece Çayırdere Köyünde konaklamayı da içine alan bir etkinlikmiş…
Silivri Belediyesinin bu konuda desteği tammış ve anladığım, yetkililerden yol güzergâhı konusunda bilgi almışlar… Ayrıca, Danamandra Köyü Taş Kamyonları ve Göllerin durumunu görüşmüşler…
Daha geniş bilgi Silivri Çevre Derneği yetkililerinden alınabilir…

ADALET YÜRÜYÜŞÜNDEN…
CHP Silivri İlçe örgütü 04/07/2017 Salı günü Genel Başkanları Kemal Kılıçdaraoğlu'nun Ankara'dan başlattığı ADALET yürüyüşüne daveti vardı… Davet İlçe Başkanından… Uzmanların söylediğine göre tarihin en sıcak günlerini yaşıyoruz. Böyle bakınca da, ülke tarihinde bir ilk bu yürüyüş…
Bir tek, Demokrasi kültürü olmayanların karalamaya çalıştığı bir eylem…
Kim ne derse desin ülkemde birçok şeyin değişmesine vesile olacaktır…

GENELDE SİYASET
Eğitimini Biat üzerine tamamlamış olanların anlayamayacağı ama tüm dünyanın saygı duyulan var şu günlerde… Lakin, ülke yönetimine egemen olan görüş maalesef bunu gölgelemeye çalışmakta… Ki, bu kendini yetkili görüp ama sorumlu saymayan görüşün sonu demektir bu yürüyüşün getireceği… O nedenle bu yürüyüşün sonucu konusunda endişeliler. Korkuyorlar. Korkmuyormuş gibi yaparak güçlü görünmek istiyorlar… Gayet pişkin başkalarını suçlayarak sorumluluktan sıyrılmak istiyorlar. Uyanıklar ya…
***
O CHP'yi “birlikte olmakla” suçluyorlar ya… Onlar 2002'den – 2013Aralık sonuna kadar ortaktılar… Yani, birlikteydiler. Yani, yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu…
- Etrafa caka satmak için CHP – HDP – MHP'ye dönüp, “Var mı bize yan bakan?” diyorlardı...
- En başından bu yana, bu gün TERÖR ÖRGÜTÜ dediklerine “MUHTEREM” diyenler onlardı…
Ve “Yetti artık biz iktidardayız bitsin bu hasret, dön artık” diyen onlardı...
Ve Ergenekon, Kumpas gibi uydurma davalarla Kuvvet komutanlarını içeri tıkan, ben bu DAVANIN SAVCISIYIM diyen onlardı…
Ve 15 Temmuz gecesi uçakları kaldıran kişileri o göreve getiren onlardı…
Ve 15 Temmuz gecesi TBMM'sini bombalayanların o göreve tayininde imzası olan onlar...
Ve…
Şayet 17/25 Aralık 2013'de ortaya serilen o meşhur “Yolsuzluk” olayları patlak vermeseydi bu gün hala ortaklık devam ediyor olacaktı...
Hatta 17 Aralık 2013'den sonra bile en tepedeki “Bu ne yapmak istiyor?” diye birileri Pensilvanya'ya elçi olarak gönderiliyor…
Ve şimdi söylediklerine bakın Allah aşkına…
Nasıl bir pişkinlik, nasıl bir yüz, anlamakta zorlanıyor insan…
Şaka gibi!

YORUM YAP