
Tuna Çelik Yönetim Kurulu Başkanı Turan Tuna'nın ev sahipliğinde yapılan organizasyona Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Belediye yetkilileri, AKP ve CHP belediye meclis üyeleri, Değirmenköy, Çanta, Kınalı, Beyciler, Büyükçavuşlu'daki sanayici ve iş adamları ile Siad Yönetim Kurulu üyeleri katıldı.
TURAN: EL BİRLİĞİ İLE İSTEDİĞİMİZE ULAŞIRIZ
Tuna Çelik Yönetim Kurulu Başkanı Turan Tuna, açılış konuşmasında şunları söyledi: "Mutlaka üretin. Üretim olmazsa istihdam da olmaz. Böyle bir toplantıyı tertip ettiği için önce Siad Başkanıma ve Belediye Başkanıma çok teşekkür ediyorum; çünkü el ele olursak biz bir şeyler yapabiliriz. Sanayici ile belediye iç içe olmalı. 10 yıldır buradayız, hiçbir problemimiz olmadı. İnanıyorum ki bu dönem de bir sorunumuz olmayacak. Başkanın yanındayız. Ben takip ediyorum kendisi de geldi geleli gayet güzel, tepeden bakan bir görüşü yok, bu çok önemli. Biz sanayici olarak ne gerekiyorsa yaparız; ama başkanım da yol göstermesi lazım. Ekonomik krizin olduğunu hepimiz biliyoruz. İnanıyorum ki bu toplantıda el birliği yaparsak istediğimiz şeye ulaşırız. Dolayısıyla hepinize teşekkür ediyorum, şeref verdiniz, hoş geldiniz."
BARAN'DAN TEŞEKKÜR
Silivri Siad Başkanı Kadir Baran söz alarak şu konuşmayı yaptı: "Toplantıya ev sahipliği yapan ve bizlere bu güzel mekânı tahsis eden Tuna Çelik Yönetim Kurulu Başkanı Turan Tuna'ya çok teşekkür ediyorum. Belediye Başkanımız yoğun temposu içerisinde biz sanayicilerin sorunlarına zaman ayırabiliyorsa, ilgilenebiliyorsa, çözüm için üstün bir gayret gösterebiliyorsa ve en önemlisi çözüm arayışında bizimle aynı safta olabiliyorsa bu çok önemli bir davranış. Bu davranışından dolayı ben kendisine en içten duygularımla teşekkür ediyorum. Çalışma arkadaşları da bizi hiç yalnız bırakmadıkları için kendilerine de teşekkür ediyorum."
"SANAYİCİMİZLE GURUR DUYUYORUZ"
Silivri Siad'ın kuruluş, faaliyeti ve amaçlarını anlatan Başkan Kadir Baran, bölgedeki sanayi kuruluşlarının yoğunluğu hakkında bilgi verdi. 300'ün üzerinde fabrikanın bulunduğunu söyleyen Baran, ortak sorunlarının 'Bundan sonra ne olacak?" olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: "Ülke ekonomisinde katkı sağlayan, ülkenin kalkınmasında, bölge ekonomisinin gelişmesinde rol oynayan, istihdam yaratan ki bu fabrikalarda tahminimize göre yaklaşık 15 bin civarında işçi çalışmakta. Krizden güçlü çıktıkları için yeni iş gelişmeleri olmuş ve kapasite artırımı yaparak yeni işçiler almaktadırlar. Bunları da takip ediyoruz. Bizi en çok sevindiren, hiçbir fabrikamızın 'ben kapımı kapattım, işçi çıkarıyorum' demeden ekmeği işçiyle bölüşmesidir. Bütün sanayici arkadaşlarımızla gurur duyuyoruz.
"SİLİVRİ SİAD'IN HEDEFİ, SANAYİ
BÖLGELERİNİN VARLIĞINI KABUL ETTİRMEK"
Yalnız önemli bir sorun var, sanayi kuruluşlarımızın dünyamızın hızla değişen ve gelişen teknolojik, ekonomik ve sosyal koşulları içerisinde acımasız bir rekabet ortamında başarılı bir şekilde üretim faaliyetlerini sürdürebilmeleri, iç ve dış pazarlarda eşit koşullarda rekabet edebilmeleri ancak önlerindeki mevcut engellerin kaldırılmasına, mevcut alt yapı sorunlarının öncelikle çözülmelerine bağlıdır. Silivri'de sorunlarımızın en önemlisi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce onaylanan 1/100 bin ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni planlarında Silivri'deki mevcut sanayi tesisleri yok farz edilmekte. Derneğimizin bundan sonra yapacağı çalışmalarda birinci öncelikli hedefi sanayi bölgelerinin varlığını kabul ettirmek, hiç olmazsa bölgemizdeki mevcut tesislerin geleceğini garantiye almak. Bununla ilgili Başkanımızın desteklerini bekleyeceğiz. Ya İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne gideceğiz, ya onlarla birlikte burada bir toplantı yapacağız. Mümkünse onları buraya getirelim. "Her horoz kendi çöplüğünde öter." Güçlü olduğumuzu ispatlamak ve göstermek için onların buraya gelmesi lazım. Kendi çöplüğümüzde güçlü olalım, gidip orada boyun kırmayalım. Bu toplantıya İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Silivri Belediyesi, Silivri Siad ve İstanbul Sanayi Odası'nın da desteklerini almakla güçlü bir şekilde sesimizi duyuracağız. Silivri'deki sanayinin varlığını kabul ettirmemiz lazım.
"BÖLGEMİZ ÇOK GELİŞMİŞ OLARAK
KABUL EDİLİYOR, AMA GELİŞEMİYOR"
Ülkemizde ve bölgemizde yeni değişimlerin ve gelişmelerin yaşandığı ve yaşanacağı bir döneme giriyoruz. Haziran ayının başında bölgemizdeki sanayileri az da olsa ilgilendiren, bir Sanayi Teşvik Yasası yürürlüğe girdi. Bölgemiz çok gelişmiş bölge kabul ediliyor; ama nasıl bir bölgeyse bir türlü gelişemiyor. 1. Sınıf Kalkınma bölgesi olarak kaldı. Burada hangi sektörlere öncelik veriliyor, hangi sektörlere ne kadar yardım yapılıyor, Kurumlar Vergisi ne oluyor? Sigorta primleri neler oluyor? Şeklinde önümüzdeki günlerde sizi de ilgilendiren bir toplantı yapmak istiyoruz. Bu gelişmeleri bilmemiz lazım.
KULA VE DEĞİRMENKÖY
DERELERİNE ISLAH TALEBİ
Belediye Başkanıma teşekkür ediyorum, sanayide yaptığı işleri biz uzaktan da olsa görüyoruz. Mesela Silivri'deki bir Tuzla Deresi'ni gayet güzel kanalize etti. Ama Allah göstermesin bu ekolojik şartların ne olacağı belli olmaz, bir yağmur esnasında oraya gelebilecek olumsuzlukları da düşünmemiz lazım. Tuna Çelik'in o sel baskınında 500 bin m3 suyu burada ne şekilde taşıdığını bilen ve bunu yaşayan kişiyim. Dolayısıyla buradaki Kula Dere'nin ıslahı, Değirmenköy Deresi'nden zarar gören fabrikaların durumu göz önünde bulundurulmalı. 50 senede bir oldu ama fabrikalar büyük zarar gördü. Bir gün gelir yine bu sel gelir bizi üzer, hepimizin canını yakar. Giden milli servettir. Onun için ben Başkanımdan Tuzla Deresi'ne yaptığı benzer çalışmayı buradaki Kula ve Değirmenköy'deki dereye de yapmasını rica edeceğim.
SİLİVRİ SİAD'TAN 1/100 BİNLİK
PLANLARA İTİRAZ DİLEKÇESİ
1/100 binlik planlarla ilgili derneğimiz adına bir itiraz dilekçesi hazırlayacağız, dernek üye listelerini de ekleyerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne göndereceğiz. Bu önemli bir konu.
ATIKLARLA İLGİLİ ŞİKAYETLER
YETKİLİLERE İLETİLECEK
12 Ağustos Çarşamba günü Silivri Mega Saray'da önce Selimpaşa, Ortaköy, Kavaklı bölgesindeki fabrikalarla bu toplantının bir benzerini yapacağız. Ardından hepimizin zaman zaman şikayetçi olduğu atıklarla ilgili bir araya geleceğiz ve yine sizleri davet edeceğimiz. Şikâyetlerinizi yetkililerin, üniversiteden gelen uzmanların yanında söyleyin.
ULUSAL KALİTE DERNEĞİ
SİLİVRİ ŞUBESİ AÇILIYOR
Silivri Siad'ın şemsiyesi altında ve öncülüğünde Ulusal Kalite Derneği Silivri Şubesi'nin açılması için çalışmalara başladık. Bölgemizde çok modern, gelişmiş, Türkiye çapında teknolojilere sahip uluslar arası piyasalarda rekabet edebilecek firmalarımıza hizmet verebilecek bir çalışma olacak. Hepinizin destek vermesini istiyorum.
"BİZİ ZOR DURUMDA BIRAKMAYIN"
Yılbaşında dernek olarak bu tip toplantılara üyelerimiz dışında kimseyi davet etmeme kararı aldık. Bunun maddi ve diğer yükünü burada 90 kişi çekiyor. İstiyoruz ki böyle bir dernek varsa hep beraber paylaşalım. Derneği beğenmeyebilirsiniz, yapınıza uymaz, istemezsiniz ama böyle bir şeyden istifade edebilmek için artık diğer arkadaşların da derneğe katılmalarını rica ediyorum. Bu tip toplantılara sizi her zaman davet edemem. Bir karar vardır, bunu Yönetim Kurulu değil ancak Genel Kurul kararıyla bozabilirim ama bozduk. Rica ediyorum bizi zor durumda bırakmayın.
SİLİVRİ'DE TÜRKONFED ZİRVESİ
Diğer bir önemli konumuz, 17-18 Aralık tarihlerinde Silivri Siad'ın ev sahipliğinde Türkonfed (Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyon zirvesi yapılacak. Bu zirveye lütfen sizler de destek verin ve katılın. Türkiye'deki 94 tane Siad, 10 tane federasyon, daha birçok Siad'lar katılarak yaklaşık 400'ün üzerinde dernek yetkilileri, milletvekilleri, politikacılar, üniversite rektörleri ve öğretim üyeleri katılacak."
IŞIKLAR: BÖLGEMİZDE
YÜZDE 40'LARA VARAN
BİR İSTİHDAM ALEVİ
İLE KARŞI KARŞIYAYIZ
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar söz alarak şu açıklamalarda bulundu: "Çok önemli ve kırılgan bir süreçten geçtiğimiz aşikâr. Bu dönemde hizmet sektörleri, inşaat, emlak ve imalat sektörleri çok önemli ölçüde etkilendiler. Maalesef bizim bölgemizin ekonomik yapısı da bunlardan oluşuyor. Tarımsal alanı zaten sayamıyoruz. Bölgemizde bir istihdam boşluğu, üretimde bir yavaşlama var. Yüzde 40'lara varan bir istihdam alevi ile karşı karşıyayız. Burada sanayinin ve sanayicinin, imalatın, üretimin artık ne kadar yakıcı bir biçimde yeniden konumlanması ve ele alınması bir ulusal politika ölçeğinde başlayarak yerele kadar indirilmesi gereken bir sürece ihtiyaç var. Artık emek ile sermayenin birbirileriyle çelişen, birbirilerin karşısında olan değil tam tersine sosyal ve ulusal bir zenginliği yaratmak için beraber hareket etmesi, hatta et ve tırnak ölçüsünde beraber çalışması, bilgi toplumuna geçiş sürecinde bilginin, emeğin, sermayenin insan kalitesiyle beraber hareket etmesi gerekiyor. Buna kamunun da kolaylaştırıcı, özendirici, yönlendirici gerekirse insiyatifini de kaybetmeden görevini yapması gerekiyor. Kamunun yapmakla zorunlu olduğu iş ve istihdam sosyal refahı geliştirmek görevi bu gün paylaşılarak yapılan sanayicisiyle, üreteniyle, çalışanıyla, bilgisiyle katkı yapan beraberlik içinde olması gerektiği çok açık. Türkiye'nin temellerinin atıldığı dönemdeki birlik beraberliğe bu gün de ihtiyaç var.
"SERMAYE BİRİKİMİ ÇOK KIRILGAN"
Bu gün Türkiye'nin geldiği süreçte, dışa bağımlılık artık tarımsal alandaki bağımlılığın ötesinde kendi iç dinamitlerini geliştirememiş, organizasyon kuramamış olmaktan, kendi sermayesini geliştirip zenginliğini yaratamamış olmaktan sermaye birikimi çok kırılgan. 1994 süreçlerinde başlayıp 2001, 2002 ve en son yaşadığımız küresel krizde ne çabuk eridiğini, aslında çok güçlü zannettiğimiz birikimin dünya ölçeğinde pek de önemli bir büyüklük ifade etmediğini görmüş bulunmaktayız.
"YETKİ KARGAŞASINDAN SANAYİNİN
SERPİŞTİRİLDİĞİ BİR SİLİVRİ VAR"
Dünyada insana tanınan afları hepimiz biliriz de binaya tanınan aflar maalesef Türkiye'de yaşandı. Beldeler birleştikten sonra bir yapıyı bir yerde toplamak istemenin ne kadar zor olduğunu hepimiz yaşayarak görüyoruz. Dört aylık bir süreçte Silivri'yi yedi tane beldesiyle bir yapma düşüncesi, 38 bin bağımsız birimi bina ifade eden bir yerde 96 bine yakın konut, mülkiyet sayısı olarak kaça çıkacağı da envanterle belirlenecek. 850 km2'lik bir alanda 300 tane fabrikanın değişik belediyeler döneminde yedi tane yere konuşlanmış olması sanayinin, dağınık, sorunlu, bölge olarak yapılırken yönlendirilmemiş. Yetki kargaşasından sanayi serpiştirildiği bir Silivri var. Bu sorun yumağı ile karşı karşıya olmak, içinden çıkılamaz duruma getirmek, geçmişte yaşanan süreci bugün daha başka bir organizasyonla bir arada olmak zorunluluğu ile karşı karşıyayız.
"BERABERLİK DÜŞÜNCEMİZİ
HAREKETE GEÇİRME ZAMANI"
1996 yılında Silivri'de ilk defa bir sanayi ve sosyal envanteri yapıldı. Bunu ölçü alarak sayıları, ilçenin beklentilerini, büyüklüklerini bu envanter üzerine koyduk. Daha sonra 2005-2006 yılında yapılan envanterle karşılaştırma imkanı bulduk. Şimdi yeni bir envanteri biz yapıyoruz. Sanayisinden, yer üstünde bulunan değerleri elimize avucumuza almaya, fotoğrafı görmeye çalışıyoruz. Silivri'nin büyüklükleri, 100 bin'lik planlarda ifade edilenden çok daha çabuk gerçekleşecek, dinamitleri yüksek, geometrik artan bir demografik ve sosyal yapısıyla Silivri, İstanbul'un önemli merkezlerinden biri olmaya aday. Bugün yaşadığı sorunları çözemeyecek kadar da organizasyonsuz, yasal ve irade boşluklarıyla iç içe kalmış bir yapısı da var. Silivri'yi artık bu konumdan alıp geleceğin belki bu konumlarda tanımlanan gerçek görevine taşıma görevi hepimizde. Bu iş birliğini artık bir dernek ilişkisinin ötesinde beraber yapalım. Kadir Baran Kent Meclisi'mizin de Başkanı aynı zamanda. Beraberlik düşüncemizi harekete geçirme zamanı.
"EN YAKICI OLARAK SANAYİNİNİN
SORUNLARINI HER YERDE DİLE GETİRDİK"
Biz genel olarak yaptığımız görüşmelerde planlama süreçlerinin hepsinde, en yakıcı sorun olarak sanayinin bugünkü içinden çıkılmaz imar düzenine, planlamayla ilgili ruhsatsızlığına, iskansızlığına, havza içinde havza dışında kalmış gibi bir ton mülazayla bir uyumsuzluk sürecini, her gittiğimiz yerde dile getirdik. Bizim özellikle IMP ile yapılan son toplantıda, ısrarımız üzerine bu yeniden yapılanan sanayi alanlarının dışında, özellikle Silivri'de, Çanta'da, Değirmenköy'de yapılanan sanayinin yeniden görüşülmesi, bunların da bir sanayi alanı kapsamında tutulmasını, gelişme alanı olarak tanımlanan yerlerin sanayi alanı olarak tanımlanmasını ve bunun artık bir yasallaşma süreci, planla uyumlulaştırma sürecinin mutlaka yapılması, bu süreçlerin tamamlanması gerektiğini söylüyoruz.
"BAZI ŞEYLERİ DAHA GÜÇLÜ BİR
TONDA SÖYLEMEMİZ LAZIM"
Eksik olan bir şeyi fark ettik. Bize Sayın Başkanın " İstanbul planlamadan sorumlu otoritenin buraya gelmesi daha uygun olur" düşüncesine katılıyorum. Ama şöyle bir süreç de yaşadık. Kendisine belediye olarak defalarca gittik. Ben ziyaretlerde de bulundum. Özellikle genel Sekreter Yardımcısı İrfan Bey, bu konuya çok sıcak yaklaşan bir bürokrat. Burada 100 binlik plan içerisinde, kendisi de müellif olarak bulunduğu için detaylara çok iyi hakim, konuyu da sahipleniyor ve planda yer almasından dolayı ayrı bir özeni var. Ziyaretimizden sonra kendisi ekibiyle bizi ziyaret etti. Aynı düşünceyi ona ilettik. Sanayi alanlarının en büyük sorumuz olduğunu, bunun çözülmesi gerektiğini, 25 binlik plan taslağı üzerindeki çalışmalarla orada da aynı sorunu tekrar ettik. Ama bir boşluk olduğunu gördük. Halkalı'da bulunan sanayiciler, defalarca çok ciddi bir kulis yaparak İstanbul Metropoliten Planlama'nın (İMP) üzerine gitmişler. İMP'nin ifadesi, "bunaldık" seviyesine kadar gelmiş. Yani bazı şeyleri daha güçlü bir ses tonuyla söylememiz lazım. Oraya gidip gerçeği göstermek zorundayız. Biz mutlaka davetimizi yapacağız. Çok güçlü bir tonda bunu söyleyeceğiz. Bu görüşmelerin tekrar yapılmasını sağlayacağız. Biz artık çok güçlü bir şekilde İMP'ye gidip, buradaki gerçeği anlatalım belki sonra davet de ederiz. Buradaki sanayi alanlarını gezdirip gerçeği bir kez daha görmelerini sağlarız. Burada olan yapılaşmanın sonuçlarını ben gözümle gördüm. 120 milyon dolarlık bir ihracat yapan, 600 kişi çalıştıran fabrikanın yaşadığı çok komik bir sorun var. İsmini vermek istemediğim bir tesisin yaşadığı sorun, çok basit bir planlama hatasından veya önceden yapılmış başka bir hatadan, bugün ruhsatını alamaz durumda. Bunların mutlaka ve mutlaka bir fiili durum haline gelmiş sanayi alanı olması lazım. Onu yok saymış, bir kısmını üniversite alanı olarak bir kısmını gelişme alanı olarak tanımlamış; ama ekonomik ömrünü tamamlayınca kalksın gitsin mantığıyla yaklaşmış. Ne zaman ekonomik ömrü tamamlanacağı belli olmayan, belirsiz bir tanımlamayla onları orada yok saymış olması gerçekten hem bölgemize hem planlama süreçlerine hem de hukuk mantığına, kazanılmış bir hakkın geri döndürülmesine çalışılan bir ucube ortaya çıkmak üzere. Bunu önlemek, bunun önüne geçmek bu süreci daha gerçekçi bir duruma sokmak hepimizin görevi olmalı. Burada gördüğünüz gibi iktidar muhalefet beraberiz. Bu, Silivri'nin ilçe bazında hatta İstanbul'un birçok hizmet sektörünü, teknolojisi kapasitesi yüksek sektörlerini buraya çekmek, özellikle 100 binlik planın bize açtığı bir açılımı değerlendirme düşüncemiz var. Burada mevcut sanayimizi koruyarak hatta gelişmesini sağlayarak ileri teknolojik alanları, ekolojik tarım alanlarını, diğer tarım alanlarını da üniversite eğitim alanlarıyla ilişkilendirerek."
"MAKRO DÜZEYDEKİ
PLANLARI VE YATIRIMLARI
BURAYA ÇEKMEK
ADINA İRADE GÖSTERELİM"
İlçemize yapılacak olan üniversiteler hakkında da bilgi veren Işıklar, bu konularda destek istedikten sonra sözlerine şöyle devam etti: "Beraber olalım, temsilciler oluşturalım. İlçemizi ilgilendiren makro düzeydeki planları ve yatırımları buraya çekmek adına bir irade gösterelim. 100 binlik planın 17'sinde itiraz süreci bitiyor. Bu itiraz süresini iyi değerlendirelim. İMP heyeti ile mutlaka ve mutlaka, ısrarla sayısı hiç önemli değil, baskı oluşturarak buradaki fiili durumu planlarla örtüşen bir süreci başlatmamız gerekiyor. Çünkü binlik süreçlere biz başlamak üzereyiz. Böyle bir karar aldık. 5 binlikler bittikten sonra binlikleri hayata geçireceğiz. Bu anlamda değerli sanayicilerimiz, beraber olmanın ötesinde bizim kader birliğimiz oluştu. Biz bu sürecin içinde değil tam ortasındayız. Bize gerçekten buradaki sanayicimizin bir sekretaryasını oluşturmak görevi bile üstümüze düşse sorun değil. Belki bazı arkadaşlarımızın bizim bu çalışmayı yaptığımızdan haberleri bile yok. Bunun bir önemi yok. Bizim bu güne kadar yaptığımız çalışmaları anlatma fırsatımız da olmamıştır. Bunu burada paylaşıyoruz. Planlamadan sorumlu arkadaşımız, diğer yetkililer, sürekli bu konuların üzerinde duruyor ve özellikle İMP'de bir baskımız var. Sivil toplumun, bundan canı yanan kesimin de daha yüksek bir tonda, örgütlü bir biçimde bu süreci dile getirmek zorundayız. Çok haklı olan bu taleplerimizi kısa bir zaman kalmasına rağmen hayata geçirmek zorundayız. Ben bu talebi duyar duymaz bir baskı oluşturması için Sayın Başkana ilettim. Çok çabuk hareket edip başlatıp gerekli randevuları almak için biz de müracaatlarımızı yaptık. Görüşmeleri yapıyoruz. Bunları çabuklaştırıp etkili bir biçimde girmemiz gerekiyor. Gerekirse İstanbul Sanayi Odası, bu süreçte kim varsa oraya müdahalemiz şart. Çünkü sadece 310 tane olan sanayiyi değil bundan sonra belki 300 tane daha gelmesi muhtemel sanayicileri de mağdur durumda bırakmamak için bunu yapacağız. Çünkü bunların da önü kesilmek üzere. Burayla ilgili 540 bin kişiyi, gelecek 10 yılda plan bütününde çalıştırmayı düşünen bir plan anlayışı, burada nasıl iş bulacağını da düşünmek zorunda. 1,5 milyon nüfus hedefi olan bir planın, burada hangi sektörlerde ne kadar çalışacağını da bildirmek zorunda. Onun için bu sürece daha güçlü müdahale etmek desteğin ve ihtiyacını bekliyorum."
BARAN: YA HEP BERABER VAR
OLACAĞIZ YA HEP BERABER
YOK OLUP GİDECEĞİZ
Silivri Siad Başkanı Kadir Baran: "Bundan sonra mevcut kalacak tesisler rahat olamayacaktır. Bundan sonra bölgemizdeki sanayi kuruluşları bir tek çivi dahi çakamaz. "Bana dokunmazlar, benim ruhsatım var, ben sanayi bölgesindeyim" diye düşünmesinler. Her şeyi tamam olan bir fabrika gelişme ihtiyacını, büyüme ihtiyacını hissettiğinde ne yapacak? Müsaadeyi alamayacak. Diyecekler ki, "senin ekonomik ömrün bittiği zaman sen gidicisin." Bu sorun var. Hepiniz gelişmekte, büyümekte arzulusunuz. Birçok firma feryat ediyor, "İşimi büyüteceğim, ne yapayım?!" diyor. Onun için derdimiz büyük. Hani bilirsiniz askerlikte bir silah arkadaşlığı vardır. En kutsal en değerli arkadaşlıklardan biridir. Biz de şimdi Silivri'de hiçbir siyasi parti gözetmeden, hiçbir siyasi ayrım yapmaksızın, hiçbir çıkar gözetmeksizin bir sanayi kader birliği arkadaşlığı yapacağız. Bunun temellerini atıyoruz. Ya hep beraber var olacağız ya da yok olup gideceğiz. Silivri'ye kötü bir miras kalacak. 1,5 milyon nüfus, besleyin nerede besleyecekseniz? Silivri'de açılan dükkânlar maalesef Esnaf ve Sanatkarlar'dan gelen bilgiler doğruysa yarısı kapandı yarısı da kapanmak üzere. O kapanıyor, bu kapanıyor, devlet kapısı yok. Nerede besleyeceksiniz? Arkadaşlar artık çevre ve sanayi değişmeye başladı. Mantık değişiyor. 60'lı yıllardaki fabrika kurma zihniyeti artık o yıllarda kadı. Ben gıpta ediyorum, imreniyorum ve o günküyle mukayese edildiğinde de komplekse kapılıyorum. Fabrikalarımız şimdi tertemiz, pırıl pırıl. Yok mu kusurlarımız, olur. Herkesin kusurları vardır. Ama bugünkü fabrikalar dört dörtlük. Çevreyle barışık, çevreyle sorunu olmayan, son teknolojiyi kullanan fabrikalar. Bunun mücadelesini beraber yapacağız. Ya bir yol bulacağız ya bir yol yapacağız arkadaşlar. Başka çıkarımız yok." şeklinde konuştu.
HAS'TAN 1/100 BİN ÖLÇEKLİ
PLANLAR HAKKINDA BİLGİ
1/100 binlik planlar hakkında bilgi veren Belediye Başkan Danışmanı Mehmet Has şunları söyledi: "1/100 bin ölçekli planı İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 15 Haziran 2009 tarihinde onaylandı, 17 Temmuz 2009 tarihinde askıya çıktı. Bir ay süreyle askıda kalacak. Bu planda yer alan bölgeler: Gümüşyaka, Çanta, Değirmenköy, B.Çavuşlu, Beyciler ve Kınalı bölgesi. Gümüşyaka'da E-5'in altı yeşil alan, kuzeyi ve güneyi meskun konut alanı olarak planlanmış. Gümüşyaka'da liman ve iskele de planda işlenmiş durumda. Değirmenköy Beldesi'nde, mevcut Değirmenköy'ün olduğu yer meskun konut alanı olarak kalıyor. Değirmenköy'ün batı kısmı gelişme konut alanı, kuzey tarafı ise sanayi alanı ve lojistik tesis alanı olarak ayrılmış.
Çanta Beldesi'ne gelirsek, Çanta alt merkez olarak planlanmış. Yani diğer bölgelerin alt merkezi olarak. Alt merkez alanı olarak da söylersek, mahalle ölçeğinde burası ticaret, alışveriş merkezleri, lokanta restaurant gibi birimlerin olduğu yerler olarak planlanmış. Çanta'nın da güneyi ve kuzeyi gelişme konut alanları olarak planlanmış. Çanta merkez yine meskun konut alanı olarak planda işlenmiş. Çanta'nın kuzeyi ve güneyi tarımsal alanı korunacak alan olarak ayrılmış. Kınalı bölgesi, taşkın alan sınırları içinde kalıyor diye yeşil alan olarak ayrılmış.
B.Çavuşlu ve Beyciler, zaten orman ve tarımsal niteliği korunacak alanlardır. Burası yine meskun konut alanı çok az da gelişme konut alanı olarak kalmış durumda."
KIRKICI: OLGUNLAŞMIŞ, KARAR
LAŞMIŞ BİR DURUM YOK, SANAYİ
İÇİN MUTLAK BİR BAŞARI
KAZANILABİLİR
CHP Belediye Meclis Üyesi ve İmar Komisyon Başkanı Süheyl Kırkıcı, yaptıkları çalışmaları şöyle anlattı: "Biz bir süreden beri İstanbul Metropoliten İmar Planlama Bürosu ile devamlı görüşme halindeyiz. Her görüşmemizde sanayi alanlarını, İstanbul dışına çıkarma konusundaki kararlılıklarını sürekli vurguladılar. Yani, "Ne derseniz deyin, dinleriz sizi; ama sanayi ile ilgili geliyorsanız dinlemiyorum. Biz sanayiyi Silivri'nin dışına çıkaracağız."diyorlar. Dolayısıyla yaptıkları bütün planlarda bunun işaretlerini gösterdiler. Bütün planlarda sanayi alanlarının plandan çıkarıldığını görmekteyiz. Diyorlar ki," Biz geleceği planlıyoruz, siz neden itiraz ediyorsunuz. İstanbul'un en iyi hizmet sektörlerini, fonksiyonlarını Silivri'ye getiriyoruz, sizden başka itiraz yok bu alanda." İstanbul Metropoliten Planlama Dairesi belediyeye bağlı yarı özel çalışan bir daire aslında. İdeal plan yapma peşindeler. Akademisyen olmaları sebebiyle ideal planı yaparken, kitap üzerine yüründüğü ortada bir şey. Çünkü yaşamın sıkıntılarının, zorluklarının, Silivri'nin yaşadığı istihdam sorunlarının, ekonomik ve üretim sorunlarının farkında olmadan yaptıklarını bize hissettirdiler ta ki son toplantıya kadar. Son toplantıda biz geleceğin planlanmasını isteriz; ama bugünün de kurtarılmasını istiyoruz, dedik. Çünkü sokaklar, mahalleler işsizlikten geçilmiyor. Sanayicilerimiz kendi geleceklerinden kaygılılar. Yani yarın "tesisini sök götür" denmeyeceğinden emin değiller. Böyle bir kaygı içerisinde biz bunun mutlaka dikkate alınmasını istiyoruz ve bu bizim olmazsa olmazımızdır deyince, bizimle özel bir görüşmeye geçtiler. Bizim sanayi alanlarına olan ilgimizin bu kadar yakıcı olduğunun farkında değiller. Sonuç olarak bunun tekrar görüşülebileceğini, bu kadar yakıcı bir talebin taraflarınca değerlendirileceğini söylediler. Ve biran önce belediye, sizin ve onların katılacağı ortak bir toplantıyı esas aldık. Sanırım bu toplantı önümüzdeki hafta olacak. 17 Ağustos sürecinden önce mutlaka bu toplantının organize edilmesi ve sanayiye olan ilgimizin planlara işlenmesini şart koşacağız. Bu konuda ilk atılacak adım bu toplantıdır ve bunu hepimizin önemsemesi gerekmektedir.
Genel plana bakıldığında planın, havalimanı, deniz limanı gibi pek çok şeyle süslendiğini görüyoruz. Onlara bunu sorduğumuzda, "Evet, havalimanı, deniz limanı gelecek; ama bunların ne zaman geleceği belirsiz unsurlar olduğu için rezerv alanları olarak düşünmekteyiz" deniyor. İlk 25 yıl içinde böyle alanların yaşama geçmeyeceği, ikinci 25 sene içerisinde olabileceği vurgusunu öne çıkarınca, ortaya komik bir durum çıktı. Yani henüz olgunlaşmış, karalaştırılmış bir durum yok. Dolayısıyla sanayi alanları için mutlak bir başarı kazanılabilir. Bu çabayı önümüzdeki haftalarda göstermemiz gerekiyor."
BARAN: HERKES
DUYARLI OLSUN
Silivri Siad Başkanı Kadir Baran: "Önümüzde 10 günlük bir süre var. Biz Silivri SİAD olarak başkanımızın da destekleriyle dilekçemizi göndereceğiz. Herkes bu konuda duyarlı olsun ve dilekçesini en geç 14'üne kadar ulaştırsın. Bu birinci yol haritamız.
İkincisi biz dernek olarak yine Sayın Başkanımızla devamlı irtibat halinde, önümüzdeki hafta 11 veya 13 -14 Ağustos'ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne, belediye ile birlikte gideceğiz. Orada alınmış randevuya göre görüşmeler yapacağız." şeklinde konuştu.
Cemile KAYAR/
Renginar M.SALİ / Rukiye YOLALAN