Işıklar: Hukuken suç, ahlaken ayıp, dinen günahtır

Işıklar: Hukuken suç, ahlaken ayıp, dinen günahtır

28.05.2016 11:00:44

Silivri Belediyesinin projelendirdiği, Av. Nuran Özmen Erol, Psikolog İrem Keskinçelik ve Yunus Vuran'ın danışmanlığını üstlendiği, Proje Yürütme Kurulunda İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Birimi, İlçe Müftülüğü, İlçe Toplum Sağlığı Merkezi, İlçe Jandarma Komutanlığı, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikolog İlkay Soykal'ın yer aldığı Bedenimi ve Ruhumu Koruyorum projesinin tanıtım toplantısı Yaşar Kemal Sergi Salonunda düzenlendi. 25 Mayıs Çarşamba günü kaydedilen programa; Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar ve eşi Esma Işıklar, Başkan Yardımcısı Emine Tarin, CHP İlçe Kadın Kolları Başkanı Elif Yılmazer, CHP İlçe Gençlik Kolları Başkanı Berker Esen, Sosyal Yardım İşleri Müdürü Meral Kutlu ve EYKOM personeli, İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Murat Karipçin, İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektörü Profesör Doktor Salih Aynural, siyasi parti yöneticileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, mahalle muhtarları ile davetliler katılım sağladı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının manevi huzurunda saygı duruşunda bulunulması ardından İstiklal Marşı'mızın okunmasıyla program akışı başladı.

KESKİNÇELİK: VAKALARIN %95'İ GİZLİ KALIYOR
Sunum eşliğinde proje hakkında bilgi veren Silivri Belediyesinde görevli Psikolog İrem Keskinçelik, şu verileri aktardı: “Sayın Belediye Başkanım, değerli konuklar hepiniz Bedenimi ve Ruhumu Koruyorum isimli çocuk istismarı projemize hoş geldiniz. Çocuğa yönelik istismar, ihmal, şiddet uygulamaları dünyada son 4 yılda %90 arttı. Tahminen %5'i ortaya çıkarken, %95'i gizli kalıyor. Adalet Bakanlığının 2014 verilerine göre, her ay adli tıp kurumuna 650 çocuk cinsel istismar vakası gönderiliyor.

“PARÇALANMIŞ AİLELERİN ÇOCUKLARI İSTİSMAR EDİLİYOR”
Cinsel istismarcıların %60-70 oranında çocuğun bildiği ve güvendiği kişiler olduğu belirlenmiştir. İstismar amaçlı seçilen çocukların anne babaları boşanmış, vefat etmiş, eğitim ve sosyo-ekonomik düzeylerinin düşük olduğu saptanmıştır. Cinsel istismarda bulunanların %78'i mağdur olan çocuk ve ergenin aile üyelerinden veya tanıdık kimselerden oluşmaktadır.

“İSTİSMARA UĞRADIKLARINI ANLATAMIYORLAR”
İstismara maruz kalan çocukların okuldan yardım isteme oranları; istismara maruz kalındığında okul rehberlik servisi ile paylaşma %10,9 iken başka bir öğretmen ile paylaşma %8,8, bu durumu paylaşmak istememe oranı ise %80,3. Rehberlik servisi ile paylaşımdan %85,4 fayda sağlandığı görülmüştür.

“KORUYUCU VE ÖNLEYİCİ ÇALIŞMALAR YAPMAYI HEDEFLİYORUZ”
Projenin amacı; bulunduğumuz bölge eğitim kurumları başta olmak üzere, ulaşılabilen tüm kitlelere eğitim çalışmaları yaparak konuya farkındalık kazandırmak, ilçemizde bulunan kamu kurumlarından başlayarak, meslek grupları bünyesinde çalışmalarımıza yön vererek rehabilitasyon sürecini de başlatabilmek. Çocuğa yönelik şiddetin, ihmalin ve istismarın son yıllarda istatiksel artışı göz önünde bulundurularak; sorunu erkenden saptamak, önlemeye yönelik çalışmalar yapmak, risk faktörlerini ortadan kaldırmak amaçlarımız arasında yer almaktadır. Projenin hedefleri; ailelere, okul idareci ve öğretmenlere, istismara uğramış, ihmal edilmiş çocukların davranış değişiklikleri hakkında bilgi sağlamak. (risk gruplarını belirleyebilmek, takip etmek, önlem almak ya da erken müdahale etmek) Aile, öğretmen ve rehber öğretmen üçgeninde yönlendirme ve profesyonel danışmanlığı/desteği sağlamak. (Silivri Belediyesi Engelli ve Yaşlı Koordinasyon Merkezi) Odak Kümeler; rehber öğretmenler, din görevlileri, Kadın Girişimciler Derneği, muhtarlar, Silivri Belediyesi Mahalle Evleri, ana sınıfları ve özel kreş eğitmenleri, Esnaf Sanatkârlar Odası, Şoförler ve Otomobilciler Odası, okul aile birlikleri, veliler. Çalışma yöntemi; bilgilendirme amaçlı eğitimler düzenlemek, halka/velilere farkındalık seminerleri düzenlemek, özellikle meslek gruplarına eğitim öncesinde ve sonrasında ilk test ve son test uygulayarak verilen eğitimin amacına ne oranda ulaştığını tespit etmek. Uygulanan testler sonucunda verilen bilgilerin pekiştirilme oranına göre tekrar eğitim düzenlemek.

“SORUMLULUĞUMUZUN FARKINDAYIZ”
Çocukların iyilik hallerini korumak ve cinsel istismarını önlemede aktif rol almak toplumların sorumluluğundadır! Bizler sorumluluğumuzun farkındayız.”

HEDEF KİTLE TOPLUM
Eğitimler İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikolog İlkay Soykal ve Av. Nuran Özmen Erol tarafından 22 Nisan, 6 Mayıs ve 13 Mayıs 2016 tarihlerinde ilçemizde bulunan ilk ve ortaöğretim ile liselerde görev yapan Rehber Öğretmenlere verilmiştir. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikolog İlkay Soykal ve Av. Nuran Özmen Erol tarafından; 2 Haziran 2016 tarihinde ilçemizde görev yapmakta olan din görevlilerine, 10 Haziran 2016 tarihinde Silivri Kadın Girişimciler Derneğine, 17 Haziran 2016 tarihinde muhtarlara, 24 Haziran 2016 tarihinde Silivri Belediyesi ek hizmet binalarında görev yapan personellere ve belediye birim müdürlerine; Silivri Belediyesinde Psikolog Yunus Vuran tarafından 2016 yılı Temmuz ayı içerisinde Silivri Belediyesi Mahalle Evleri kursiyerlerine; İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikolog İlkay Soykal ve Av. Nuran Özmen Erol tarafından; 18-25 Ağustos 2016 tarihlerinde din görevlilerine, 2016 Eylül ayı içerisinde ilçemizde bulunan ana sınıfları ve özel kreş eğitmenlerine, ilçemiz Esnaf Sanatkârlar Odası ile Şoförler ve Otomobilciler Odasına belirlenecek tarihlerde programa dâhil ederek eğitim verilmesi kararlaştırılmıştır.

EN YÜKSEK ÇOCUK NÜFUS ORANI GÜNEYDOĞUDA
Keskinçelik'in ardından kürsüye davet edilen İstanbul Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalında görevli Prof. İlkay Soykal, katılımcılarla Türkiye İstatistik Kurumunun bilimsel verilerini paylaştı. İllere göre genç nüfusun oranının en fazla Güneydoğuda karşımıza çıktığını, içinde bulunduğumuz Silivri bölgesinin genç nüfusunun diğer bölgelere göre biraz daha az gözükmekte olduğunu belirtti.

EROL: SESSİZ KALMAK SUÇA ORTAK OLMAKTIR
Silivri Barosu Temsilcisi Avukat Nuran Özmen Erol, konuya hukuki perspektiften bakarak yaptığı konuşmasında şu değerlendirmelerde bulundu: “Kıymetli konuklar buraya gelmeniz bile projeye katkı sunduğunuzun bir ifadesidir; davete icabet etmenizi o nedenle çok önemsiyoruz, tekrar teşekkür ederiz. Projenin oluşmasında emeği geçen başta Silivri Belediyesine teşekkür ediyoruz. Adeta kanayan bir yara olan bu tür olaylara hepimizin farkındalığının sağlanmasına aracı oldukları için huzurunuzda tekrar teşekkür etmek istedim. Hukuki boyutuyla ilgili olarak özellikle rehber öğretmenleriyle birlikte yaptığımız çalışmalarda gördük ki başvurursak netice alamayacağız. Netice almak için bir de aileden izin mi almak gerekiyor? Aile izin vermez ve bizi tehdit ederse? Aynı zamanda müdürümüze bildirirsek ama müdürümüz ilgilenmezse biz ne yapalım? Çünkü bizlerde mesleğimizle tehdit edilebiliriz, görevimizden alıkonulabiliriz. Bunlar gibi kafamızda birçok soru işareti var. İhbarı yapmamak yani bir çocuğun ihmal ve istismara uğraması çocuk ya da annesi tarafından bilindikten sonra raporlara gerekli mercilere bildirilmemesi durumunda asıl suçlu konumuna kendileri gelecektir. Bunu görevi nedeni ile yapmayanlar 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması yönünde çalışmalar yapıyoruz. Diyelim ki komşular aile içinde olan bir durumu öğrendi onlarda bu bildiklerini yetkili makamlara bildirmedikleri takdirde 1 yıl kadar hapis cezasıyla cezalandırılması doğrultusunda çalışmalarımızı oluşturuyoruz. İnsanlar adli süreçte nerelere başvuracak? Ciddiye alınmaları için ne yapılması lazım? Barodan nasıl avukat talep edinilir ya da avukat nereye kadar yardımcı olacak? Bir diğer önemli konu da ihmal ve istismara uğrayan çocuğun bir daha adliyede aynı şekilde ihmal ve istismara maruz kalmaması ve aynı zamanda faille birlikte yargılamada aynı ortamda bulunup yüz yüze gelmemesi için neler yapılması gerektiği konusunda hukuki farkındalık yaratma amacıyla eğitimlerimize başladık.”

VEHİD, SİLİVRİ BELEDİYESİNE TEŞEKKÜR ETTİ
İstanbul Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Suphi Vehid, şöyle konuştu: “Dünya Sağlık Örgütü sağlığın tanımını sadece hastalık ve sakatlık durumunun olmayışı değil kişinin bedenen ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlamıştır. Sağlığı etkilemesi düşünülmeyen birçok olay veya davranışın sağlığı derinden etkileyebileceği görülmektedir. Toplantımızın konusu olan çocuk istismarı sağlığın bozulmasına yol açan benzer olaylardandır. Kısaca tanımına bakarsak, çocukların başta anne-baba olmak üzere, kendilerine bakmakla yükümlü kimseler veya diğer yetişkinler tarafından fiziksel, duygusal, zihinsel ya da cinsel gelişimlerini engelleyen, beden ya da ruh sağlıklarına zarar veren, kaza sonucu olmayan durumlarla karşı karşıya bırakılması şeklidir. Çocukların istismara uğramaları sonucu bedenen ve ruhen zarar görmüş olmaları o anki sağlıklarını etkilediği gibi gelecekte topluma katılacak olan sağlıklı bireylerin sayısının da azalmasına yol açmıştır. Bir halk sağlığı uzmanı ve öğretim görevlisi olarak toplumsal sağlık sorunlarına ilgi duyan ve çözüm arayışında ortak çabanın içinde yer almaya çalışan Silivri Belediyesine teşekkür eder, gösterilen hassasiyetin diğer belediyelere de örnek olmasını dilerim. Belediye ile fakültemiz arasında yapmış olduğumuz protokol çerçevesinde eğitim ve araştırma alanındaki işbirliğimizin artarak devam edeceği bilgisini paylaşmak isterim. Bedenimi ve Ruhumu Koruyorum isimli çocuk istismarı projesine katı sağlayan başta Silivri Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürü Meral Kutlu olmak üzere tüm emeği geçenlere ayrıca sonsuz teşekkürlerimi sunarım.”

IŞIKLAR: TÜRK MİLLETİ HER ŞEYDEN ÖNCE MİLLÎ BİRLİK RUHU İÇİNDE HAREKET EDERDİ
Son olarak söz alan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, düşüncelerini şöyle ifade etti: “İşe yaratıcı şehirler kurmaktan başlamak lazım. “Şehirler insanlar için, insanlar da şehirler içindir” diye bir söz var. İşte bu söz medeniyetin tanımından geliyor. Biz Kurtuluş Savaşını yaptığımız Çanakkale'de 320 bin kişi şehit verdik. Oradaki şehitliği görmeye gittiğimde Ermeni, Yahudi, Rum çocuklarının da bizim şehitlerimizle birlikte yattığını ve taşlara isimlerinin yazılı olduğunu gördüm. Kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına birçok vatan evladı orada bu memleket için can vermişler. Tarihimizi biliyorsunuz büyük dramlarla dolu; memleketi korumak, geleneğini, göreneğini yaşatmak için doğal bir refleksle inanarak ve kendi milli duygularını benimseyerek büyük savaşlar vermişiz. Ne kadar çok kişininmiş bu memleket o zamanlar. Ne kadar çok sahibi varmış.

“AYRIŞTIRMACI POLİTİKALARIN KURBANI OLDUK”
Şu anda memleket huni gibi daralıyor. Siyaset dilinde bundan nefret ediyorum, “Benim halkım, benim polisim, benim memurum” diye ayrıştırmalar yapılıyor. ‘Ben' lafını kullanarak yaşayan, gittikçe az kişinin olan bir memleket halindeyiz. Dünyanın en gelişmiş ekonomisine sahip ülkeler arasında yer alırken yapılan anlaşmalar yüzünden önümüz kesildi. Ama çok şükür ki bu anlaşmaların süresi bitiyor. 60'a yakın İslam ülkesinin dünya ekonomisine, bilimine, inovasyonuna, keşişine özellikle 50 yıllık süre zarfı içerisinde ne kadar katkı yaptığını toplasınız bir Almanya etmiyor.


“BU HALE NASIL GELDİK?”
Ülkemizde okuryazar oranı ilkokul 4 seviyesine tekabül ediyorsa ve “Okuryazar oranı arttıkça beni afakanlar basıyor” diyen bilim adamları oldukça biz o çocukların gözlerine nasıl bakabiliriz? Çok sevdiğim bir söz var; “Umutsuzluğa düştünüz zaman bir çocuğun gözlerine bakın” diye çünkü çocuklarda karşılıksız sevgiyi, küçük şeylerle mutlu olabilmeyi ve inandığı, istediği bir şey içinde ısrarla ve inatla vazgeçmeyip direnç gösterdiğini görürsünüz. Karşılıksız sevgiyi görmezden gelip de, yaşam sevinci olan o gözleri bakıp da o istismarı yapacak düzeye nasıl gelebilir toplum? Aslında bu bilinç bizim burada vereceğimiz eğitimlerle tam tamına oturacak değil ama çok daha geniş ve büyük düşünmek zorundayız.

“BİAT KÜLTÜRÜNÜN YERLEŞTİĞİ TOPLUMLARDA, SÖMÜRÜ EN ACIMASIZ ŞEKLİYLE KENDİNİ GÖSTERİR”
Bizler, bu mukaddes dini 3 kıtaya yayarak en büyük hizmeti yapmış milletlerdeniz. Düşünüp sorgulamayan, boyun eğen, eğitmeden, üretmeden yaşayarak biat kültürüyle sadakayla, lütufla beslenen bir anlayıştan farklı bir şey bekleyemezsiniz. Hem bireysel hem toplumsal özgürlüğünü kuran bireyler toplumda yaşanacak evler kurar. Yaşanacak evlerde birbirine hoşgörüyle bakabilen, sevgiyle, saygıyla yetişebilen insanlar yetişir.


“ÖZGÜR OLMAYAN BİR TOPLUM OLURSAK GELİŞEMEYİZ”
Bugün üretimsizlik durumunda olan Anadolu coğrafyasında insanlar hangi ruh halinde olacak? Kendi içlerine kapanacak, yalnızlaşarak kimsesizleşecekleri için güçlerinin yettiği herkesten duygularının hıncını çıkarmaya çalışırlar. Toplumsal travmanın bir nedeni de başkasına gücü yetemediğinden ruh halini gücü yettiği kişiler üzerinden çıkarmasıdır. Bunu oturup birlikte sorgulamamız lazım. Fakirliği, yoksulluğu, çaresizliği yaşayarak özgür olmayan bir toplum olursak ne gelişebiliriz, ne değer üretebiliriz, ne zenginleşebiliriz ne akılla yönetebiliriz ne de marka yaratabiliriz. Onun için özgür, bağımsız, kendine yetebilen, bireysel ve kendini sorgulayabilen, hesap sorabilen, kabulcü olmaktan uzak bir şekilde bu memleketin hepimizin olduğunu unutmamalıyız.
Hem kendi inançlarımızı hem de kendi değerlerimizi kimsenin kaderine, lütfuna, ihsanına bırakmadan hep beraber sorgulayabileceğimiz zaman bunların ortadan kalktığını göreceğiz. Ben aslında sorunun çok daha derinde ve karmaşık olduğunu düşünüyordum. Hiç de öyle değilmiş. Sorgulayıcı bir şekilde bakınca bunu daha iyi anlıyoruz. Hiçbir şey ima etmek istemiyorum, bu yeni bir sorun da değil çok daha derinde belki 60-70 yılın sorunu.

“KÖTÜ MUAMELE HUKUKEN SUÇ,AHLAKEN AYIP, DİNEN GÜNAHTIR!”
İstismar hukuken suç olabilir ama ahlaken ayıp, dinen günahtır. Güzelim Cumhuriyet'in, demokrasinin değerlerine sahip çıkarak bu sorunlara çözüm bulabiliriz diye düşünüyorum. Yoksullukta, çaresizlikte, fakirlikte, fukaralaşarak, kabul ederek, boyun eğerek bunların çözüleceğine inanmıyorum. Üniversitelerle (İstanbul Üniversitesi, Bezmialem Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Namık Kemal Üniversitesi, Girit Üniversitesi) yaptığımız birçok çalışma var. Şimdi inşallah Rumeli Üniversitesiyle de çalışmalar yapacağız. Sevgili rektörümüz burada, bir tanıtım toplantımız olacak. Kendisini Silivri'nin bir şansı olarak görüyorum. İnşallah çok şeyler katacaktır. Bilimle, akılla yönetilen bir üniversitenin çalışmalarımıza güzel şeyler katacağına inanıyorum.

“BU ÇALIŞMAYI KARARLILIKLA SÜRDÜRECEĞİNİZE OLAN GÜVENİM TAMDIR”
Burada emeği geçen kurumlara ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Onların katkıları olmasa bunlar mümkün değildi. Meral hanım ve çalışma arkadaşlarının gerçekten büyük emekleri var. Biz sadece kolaylaştırıcı, yol açıcı, yol gösterici olup lojistiği sağlamaya çalışıyoruz. Büyük emek ve katkının sizlerden geldiğini biliyorum. O yüzden hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu çalışmayı ısrarlı, kararlı bir şekilde sürdürebileceğinize benim güvenim tam. Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum.” Konuşmaların ardından şilt takdimi törenine geçildi. Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Bedenimi ve Ruhumu Koruyorum projesine destek sunan İlkay Soykal, Suphi Vehid, Nuran Özmen Erol, Ali Öztürk, Özer Demir ve Murat Karipçin'e bir teşekkür ifadesi olarak şilt takdim etti. Tanıtım toplantısı toplu fotoğraf çekimi ile sonlandı.


Hazal BAŞARAN

YORUM YAP