Ahmet Yücegök

Engel olan kim?

Geçen hafta içindeydi. Yerel Basında AKP Silivri İlçe Başkanı Metin Karakaş’ın "Partisinin çalışması üzerine” verdiği demecini okudum da aklıma geliverdi…
Kısaca dediği :
"Çalışmayanın bizim partide işi yoktur.” mealinde bir cümle…
Sözü söyleyen İlçe Başkanı …
Öyle olunca sözü bağlayıcıdır…
İlçe Başkanı Silivri’de Partiyi temsil eder. Temsile yetkili biridir. O nedenle, her söylediği, üçüncü kişilerce ciddiye alınır…
Ben de öyle yapıyorum…
&&&
Silivri’de bildim bilesi (3) köyün tapu meselesi var. Çatalca’nın da (5) köyünün ayni şekilde... Bu sorun her seçime yakın "tamam” "biz halledeceğiz” denmiş. Hatta, dendi. "Canlı” tanığıyım, "gizli” falan da değil …
Bu köylerin tümünde AKP İktidarı öncesinde hükümet olan koalisyon hükümeti gelene kadar , Köy yerleşim alanları dahil kimsenin tapusu yoktu. Koalisyon hükümeti zamanında köy yerleşim alanları (evleri ahırları ) için çıkarılan bir yasa ile o köyde oturduğunu belgelemek kaydı ile Hazineden satış yaparak "hiç olmazsa oturdukları yerler” tapulandırıldı.Ardından, sıra arazilere gelmişti ki, koalisyon çöktü. Tarlalar da ayni şekilde Hazineden "ilgilisine satış yapılacaktı.” Satış bedelleri "köy beyan defteri üzerinde yazılı bedel” üzerinden olacaktı sanırım . Ve, bildiğim kadarıyla "ödem” konusunda muhtarların itirazları oldu. Ödeme gülcüğü çekiliyordu. O nedenle taksitlendirme süresinin uzun tutulmasını istiyorlardı…
&&&
Buralarda yerleşim (1878) yılına dayanır…
Tam (138) Yıl olmuş…
Kolay mı ?...
Bu insanlar…
Osmanlı –Rus harbinden kaçarak buralara gelmişler…
Hem de…
"Mübadil” bile değil…
Her şeylerini bırakarak gelmişler …
Sonra…
Kurtuluş savaşı …
Sonra…
Cumhuriyet Hükümetleri kurulmuş …
Sonra…
Orman Kanunu çıkmış…
Sonra …
Buralardan kadastro geçmiş …
Biraz karışık gibi görünse de durum bu…
Sonuç…
Araziler hazineye yazılmış…
Şimdi, Hazine arazisi.
&&&
Peki…
Çözüm…
Var…
Gayet kolay…
Yıllardır,hatta onlarca yıldır söylüyorum, yazıyorum…
En kolay çözüm …
Yazımın başında söylediğim gibi…
Yani…
Daha önce (3)’lü koalisyon hükümetinin " köy yerleşim alanı içinde kalan yerlerde” yapıldığı gibi…
O yerleri "şu an belediyelerde olan köy beyan defterindeki değerleri üzerinden” ilgili şahıslara satmak…
Tıpkı 2/B’lerde olduğu gibi…
Ödeme meselesinde de gayet basit…
Şu an 2/B arazilerinde yapıldığı gibi uzun vadeli taksitlendirmelerle satış yapılabilir…
Düşünün…
Önceki hükümet (3) partiden oluşuyordu…
Sanırım (3) Yıl görevde kaldı…
Hiç olmazsa oturulan evlerin tapusunu vermişti…
Gayet iyi hatırlarım…
Koalisyon hükümeti içinde, bölgeyi çok iyi tanıyan bir milletvekili gece gündüz dememişti. Köylüleri ikna edebilmek için. Köy, köy dolaşmış, toplantılar düzenlemiş ve sonuca varmıştı…
Şimdi…
Bakıyoruz…
Hükümet tek parti hükümeti. Mecliste ezici bir çoğunluğa sahip. İstediği yasayı anında çıkarabiliyor. Bir gecede yasa yapabiliyor…
Neyi bekliyorlar ?.
Ne bekleniyor ?.
Ya da …
Ellerini tutan kim ?.
Veya…
Çalışmayan kim ?.
&&&
İnanın…
Bir gecede bitecek bir iş …
AKP İlçe Başkanı Metin Karakaş’a söylüyorum…
Bak sayın başkan…
Burada bir sakatlık var…
"Çok güçlü bir iktidar.”
"Çalışan bir hükümetiz” diyorsun…
Ama…
Tamı tamına (11) Yıl olmuş …
Sorun hala olduğu gibi …
İyi haftalar…

ESENYURT MESELESİ
Necmi Kadıoğlu …
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi sınırları içinde bir ilçe olan Esenyurt’un Belediye Başkanı…
Gayet açık söylüyorum…
Başka bir partinin belediye başkanı olsaydı hapı yutmuştu…
İnanın…
Ömrü boyunca hapisten kurtulamazdı…
Yakın geçmişte…
Bodrum Belediye Başkanını televizyonlarda izledik. Neden içeri alındığını da bilmiyorum. Bildiğim Bodrum nüfusu kadar insan her mahkeme günü Mahkeme önünde Başkana destek için dizilmişti…
Keza, İzmir Belediye Başkanı "Belediyeye ait bir işi niye Belediyeye ait bir şirkete yaptırdın, ihaleyi ona verdin ,veya şu sanatçıyı getirirken başka teklif almadın ?.” gibi bir sürü gerekçelerle yüzlerce yıl ceza talebi ile yargılamalara muhatap olmuştu. O da tıpkı, Bodrum Belediye Başkanı gibi, her mahkeme günü binlerce insan tarafından desteklenmişti…
Esenyurt Belediye Başkanı için ise tam tersi bir durum…
Binlerce insan mağdur olmuş sokaklarda , televizyonlarda, gazetelerde "protesto” ediyor. Başkan da dışarıda elini kolunu sallayarak dolaşıyor…
Peki …
Esenyurt Belediye Başkanı Sayın Necmi Kadıoğlu’nun bu kadar cesur davranmanın nedeni nedir ? .
Ardında kimler var ?.
Nihayetinde burası bir ilçe tıpkı Silivri gibi. Çorlu gibi.
Bu güç …
Bu kudret …
Nereden geliyor ?.
&&&
Neyse…
Bilen biliyor…
OY-SEÇİM-DEMOKRASİ
İstanbul Barosu olağanüstü genel kurula gidiyor.
Seçimle gelen bir yönetim iş başında ama "olağan üstü Genel Kurula” gitmek zorunda kalıyor …
Oysa…
Hukuk camiası içinde en güçlü örgüt sayılır İstanbul Barosu…
Demek…
Öyle bir baskı altında ki, Üyelerinden aldığı gücü tazelemek istiyor. O nedenle "Olağanüstü Genel Kurula” gidiyor…
İnanın…
Darbe dönemlerinde yaşanmayan durumlar bunlar…

SİLİVRİ TOPLAMA KAMPI
Geçen haftanın ilk günü olan Pazartesi günü Silivri Hapishanesinde, Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan gibi siyasilerinde içine koyulduğu "Ergenekon Davası” vardı…
Başta Silivri CHP Örgütünden olmak üzere, Ülkenin her yanından bir çok insan yine her zaman olduğu gibi oradaydı…
Yine, ayaz ve polis sabahın ışıklarıyla beraber gelenleri karşıladı…
Sabahın köründe…
Duruşmaları izlemek için gelenler , normal olarak E-5’den giriyorlardı. Bu defa E-6’ya yönlendirdiler durduk yerde…
İki yol arasında kilometrelerce mesafe var…
Gelenler, araçlarını E-6‘da bırakıp, binaya doğru yola çıkıyorlar. Karşılarına ilk çıkan Silivri CHP’li Gençler ve Bayanlar oluyor…
Onlar ki, buraya sabahın ilk ışıklarını görmeden gelmişler . Ellerinde kasalar dolusu simit ve meyve suyu paketleri. Gayet güzel ambalajlanmış paketler halinde isteyene veriyorlar. "Erken gidersem mahkeme salonuna girebilirim” umuduyla yurdun değişik yerlerinden gelen insanlara meyve suyu-simit ilaç gibi geliyor.
İnsanlar …
Yavaş,yavaş salona yaklaşmak istiyor…
Ama…
O ne ?.
Yaklaşmak yasak…
Sonra…
Barikatları aşma çabaları…
Sonra…
Polisten biber gazı…
Panzerden tazyikli su …
Ve…
Hava buz gibi…

ÇAYIRDERE KÖYÜ
Geçen hafta içinde …
Gazetemiz sahibi İlhan Uygun’un Çayırdere köyündeki kişilerle yapmış olduğu söyleşide. Köyün dertlerini almış.
Kişileri gayet iyi tanıyorum…
Söylediklerinin tümü abartılı değil, gerçeğin ta kendisi…
Yani…
İşsizlik meselesi …
Tapu meselesi …
Ve bu kışta kıyamette…
Cepte çay parası yokken …
Her gün deste,deste gelen zarflarda, ödenmesi istenen "ecrimisil” meselesi …

İSTER İNAN / İSTER İNANMA
"Belediye de yok, hizmetleri de yok. Bir kaç meydan düzenlemesi o kadar. Biz muhalefet olarak daha fazla iş yapıyoruz.”
(22/2/2013-Zeki Tüfekçi-
AKP Silivri Bel.Meclis Üyesi)

YORUM YAP