Ahmet Yücegök

Çevre Günlüğü...

Ey ahalİ
Duyduk duymadık demeyin.
Çatalca’nın Binkılıç Mahallesinde   eylem var!
***
Suriye’den veya başka yerlerden yurda giriş yapan mültecilere Binkılıç’ta belli  yerler  tahsis edilmiş oralara düzenleme yapmak için dozerler gelmiş. İşte ona karşı yapılıyormuş.
O nedenle de Binkılıç insanı Çatalca Belediyesi yetkilileri ile bu kampın yapılmasına karşı çıkıyormuş.
***
Gitmedim ama olayın fotoğrafını gördüm. O ne öyle? Ortada, dev gibi bir kepçe, insanın gözünü korkutuyor.
Belli ki araziyi  düzene sokacak. Yani,  yapılacak MÜLTECİ KAMPI için zemini hazır hale getirecek. Yani bunun teknik manada adı "kazı” demektir. İyi de bir yerlerden izni olmalı. Değil mi? İzni nereden almış, soran yetkililere göste-rilmesi lazım.
İzin alınıp alınmadığı konusunda bu soruların gerekçesi, başından beri, olayın tam ortasında olan Çatalca Belediye Başkanı feryadı. Evet Başkan Cem Kara "İzinsiz yapamazsınız”  diyor.
***
Kazı yapacak araçların ilk günkü gelişlerinde, Çatalca Belediye Meclisi, Eylül ayı olağan  toplantısını yapıyor. Olayın duyumunu orada alıyor. Toplantıyı yöneten Belediye Başkanı Cem Kara Meclis üyelerini, kazı yerine davet ediyor. Amaç, olaya müdahil olmak, müdahale  etmek. Belediye Meclisinin CHP’li ve MHP’li üyeleri davete icabet ediyor. Olay yerine gidiyor. Her olayda ve her zaman olduğu gibi, AKP’li üyeler davete katılmıyor.
***
İsterseniz. Biraz geçmişten bahsedeyim. Binkılıç. Istranca Ormanları eteklerinde bir yerleşim yeri. Her yanı ORMAN olup, bir ucu Karadeniz’e uzanır. Eski bir yerleşim yeridir. Tarih,Orman ve Deniz. Tabiri caizse. Üçü bir arada. Kısaca. Bir Doğa Harikası. Binkılıç. Geçmişte Beldeydi. Belediye Başkanı vardı. 2009 Yılında Beldeler kapatıldı. Binkılıç’ta Çatalca’nın Mahallesi oldu.Tıpkı, 2014 Yılında Köy Tüzel kişiliklerinin kaldırılarak, Köylerin Mahalleye dönüşmesi gibi…
***
Neyse bakmayın siz olaya "insani” görüntü verilmeye çalışılmasına. Olayın ardında başka, başka şeylerin olduğu da söyleniyor. Yani, Suriyeli göçmenler o başka amaçlar için konu mankeni oluyorlar. Olayı biraz kazıyın altından çıkacak olan yağma ve talandır. Her şey bir yana. Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara’nın dediği gibi... O göçmenleri yurtlarından kaçıp buralarda sürünmelerine sebep Çatalca insanımıdır ki cezasına onlar katlansın? Yani kim sebep olduysa onların katlanması gerekmez mi?
***
Çevre konusunda, bu olayın aynisi olmasa bile benzer olaylarla her alanda ve her yerde karşılaşıyoruz. Ve, yaşıyoruz. Örneğin İstanbul’un Kum/Çakıl ve Taş ihtiyacı için B.Kılıçlı, K.Sinekli, Beyciler, Bekirli ve Danamandra Mahallelerimizde ki doğa tahribatı inanılacak gibi değil. Ve, İstanbul’un su ihtiyacı için açılan kuyular. Şöyle söyleyeyim. Geçmişte Silivri ve İstanbul’un sebze ambarı Yolçatı, Değirmenköy’de bu gün o iş bitti. Nedeni, açılan kuyulardan çekilen yer altı suları. Dereler kurudu dereler… Anlıyor musunuz?
***
Şu işe bakın. Çatalca’nın Binkılıç’ında bir olay oluyor. Silivri’den ses çıkıyor. Nerden, nereye…
***
Tekrar olaya dönersek. Olayın insani yanı yok mu? Var tabii, o yüzden. Karşı çıkanların hedefinde mülteciler yok.
***
Haftaya başlar başlamaz gözüne çarptı. Son yılların en beğendiğim, en hoşuma giden eylemi bu. Eylemin amacı belli. Netice… Yüz yıllardır yaşadıkları toprakları savunu-yorlar. O nedenle saygıyı hak eden bir eylem... "Kolay gelsin” diyorum.

GÖRÜLMÜŞ ŞEY DEĞİL.
Yine Cumhurbaşkanı, yine Hükümet. Yine AKP ve bunlar üzerinden gazetelerdeki haber başlıkları.
***
Evet. "Ahlaksız teklif” başlığı ile verilen haber. AKP Seçimler yaklaşırken bu defa da DP’nin borçlarına karşılık yönetimini teslim almak istiyormuş.
***
Başka bir başlık. "Cumhurbaşkanı yine meydanlara çıkıyor...” Tıpkı 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi yine açılışlar bahane edilerek meydanlara çıkıp bilinen partiye oy isteyecek. Çünkü, yeni yapılan  kongresinde parti yönetimini ona göre dizayn etti. Gayet tabii ki, bu yaptığı etik değil, çünkü Anayasa gereği tarafsız olması lazım, o bilinen yeminin de onun için ediyor. Ama göreceksiniz bak. Sayın Cumhurbaşkanı. Kaç yıllık olursa olsun elinin erdiği kurumların başındakilere vereceği talimatlarla aklımıza gelmeyen açılışlar yapacak. Yine Anayasa’yı tarafsızlıkla ilgili maddelerini arkadan dolanarak, belli kesimlerle belli  toplantılar düzenleyecek...
***
AKP tam 13 Yıldır tek başına iktidarda binlerce insanı "Ergenekon” dedi "Balyoz” dedi "paralel” dedi "terör örgütü” dedi hapislerde tuttu.. Geldik 2013 Yılı sonuna.
Bir gün televizyonlarda gözümüzün önünde Ayakkabı kutularına doldurulmuş, Dolarlar, para kasaları, kutularından fışkıran Avrolar. Banka Müdürünün evindeki bir yerden, ayakkabı içinden çıkan ve gözümüzle gördüğümüz bu paraları unutturmak için ortaya DARBE meselesini attılar. Onu doğrulamak adına da bir örgüt yaratmaya kalktılar. Gayet pişkin. Sanki, yazarları, gazetecileri, komutanları ve daha bir çok bilim adamını gece yarıları evlerinden alıp içeri atan sanki başka bir iktidarmış gibi "adı belli” bir cemaatten şikayet etmeye başladılar, adına da "Paralel Yapı” dediler. Şimdi ne kadar karşı çıkan varsa. Hepsine bir bahane bulup içeri atıyorlar. Çünkü, HSYK’den başlayarak yargıda ona göre düzenleme yaptılar. Tarihte böyle bir iktidar gören var mı?

BUNU ADI DA BASIN
18/09/2015 Günü saat 09.00. Her zamanki gibi sahilden geliyorum. Gözüm, her dükkanın önündeki tomar-tomar Gazetelere takılıyor. Kimi, dükkanın kapısına sıkıştırmışlar. Kimi, kapının altından atmışlar. Kimi de tomar-tomar, gelişi güzel uzaktan fırlatılmış. Anlaşılıyor ki. Dağıtan şahıs, tane başına ücret karşılığı  çalışıyor. Yolun ortasına kadar saçılmış olanlardan birini aldım. O ne? Evet, verilen emeğe saygılıyım. Evet, şekil anlamında Gazeteye benzi-yorlar ama buna "Gazete” denmez. İçindeki başlıklara bakıyorum. Her türlüğü yalan ve çarpıtma. Merak ediyorum bu tür yayınlara kim  destek verir. Ne amaçla bu kadar emek verip, Silivri’ye kadar dağıtımını yapıyorlar. İlan ve reklam durumuna bakıyorum, resmi ilanların dışında pek reklam yok gibi. Yani bunlar, masrafını karşılamaz, diyorum… O zamanda… "Değirmenin suyu” aklıma geliyor. Henüz dükkanlar açılmamış, komşularımızın ve diğer dükkanların önlerine göz gezdiriyorum, oralarda da tomar,tomar duruyorlar.
Biliyorum, yerleri kirletiyorlar. Biliyorum, çöpe gidecekler. Neyse. Anlıyorsunuz değil mi? İçimden gelmiyor ama üzerinde öyle yazdığı için "gazete” diyorum bu paçavralara. Ve, aslında teröre karşıymış gibi görünen ama kaos yaratma amacıyla bedava dağıtılan bu paçavranın yöneticilerine soruşturma açmak, ne yapmak, istedikleri konusunda bilgilerine başvurmak lazım gelir diye düşünüyorum.
Da, kime söylüyorsun! Ayrıca. Şu kadarını söyleyeyim. İsmi lazım değil bu Gazete denilen bu paçavralar tek bir tane değil, ayni yerden beslenen yandaşları da var…
***
Cumhurbaşkanı ne zaman konuşsa, bir yerlerde mutlaka kavga çıkıyor. Sanki bilerek ve isteyerek, tazminat davası için birilerini kışkırtıyor. Kimse darılmasın ama. Bir Cumhurbaşkanına değil sıradan her hangi bir kişiye bile yakıştıramadığım "şerefsiz” gibi lafları duyunca ben bile geriliyorum.
***
Sonuç: Konumuz terör. Ve buradan haykırıyorum. İster PKK terörü. İster AKP terörü (Gazetelere ve gazetecilere yapılan) Yetmez. "Devlet terörüne de...”
Bin kere lanet olsun, diyorum.
 
TAPU VE ECRİMİSİL MESELESİ
Hafta içinde Sayalar Mahallemize yolum düştü. Eski dostlarla birlikte az buçuk lafladık.
Oradan, buradan, şuradan, derken, konu TAPU ve ECRİMİSİL meselesine geldi, dayandı. O kadar yanıklar ki, inanamazsınız… Tıpkı benim gibi.
Buraları mesken tutalı tam (137) Yıl olmuş.
Yani bu demektir ki. Tam, 137 Yıl önce Balkanlardan, neleri var, neleri yok, oralarda bırakıp, buralara yerleşmişler. Kimi orman ürünlerinden, kimi çiftçilikten, kimi hayvancılıktan geçimlerini sağlamışlar.
Az kazanmışlar. Hatta. Yatağa aç yattıkları zaman da olmuş.
Ama bir gün olsun Devlet’e küsmemişler.  Hep "Bir gün gelir halimizden, anlar” diye,  beklemişler. Geldikleri yıl (1878). Yani henüz Cumhuriyet kurulmamış. Sonra, Cumhuriyet kuruluyor. 1945’li Yıllarda, Orman Kanunu çıkmış "tamam tapularımızı alıyoruz” demişler ama "nafile” alamamışlar...
Ardından 1970-1980’li yıllarda, Kadastro geçmiş "aha işte şimdi işimiz tamam” demişler.  Ama. Yine hüsran… Öyle ki 2000’li yılların başına kadar evler ve arazilerin tamamı HAZİNE adına kayıtlı.
2000’li yılların başında işbaşına gelen Hükümet, yani o (3)’lü Koalisyon "köy içi yerleşim alanı içindeki ev ve arsalara, Hazineden satış” şeklinde belli bir bedel karşılığında TAPU veriyor da, ondan sonra, var olduklarını ispatlıyorlar.  
İnanın o güne kadar, kağıt üstünde, orada bir köy var, o köyün okulu var, o köye Öğretmen gönderiliyor, o köye elektrik veriliyor, suyu gelmiş, Camisi var, Camiye Hoca tayin edilmiş… Ama, o köyde oturan hiç birinin tapulu bir yeri yok. Tamamı. Devletin arazisinde İŞGALCİ. Ne var ki. Devlet, 2000’li Yılların başına kadar İŞGALİYE almamış. Ne zaman ki AKP iktidara geliyor.
Maliye hazinesi. İŞGALİYE (Ecrimisil) istemeye başlıyor. İşte. Sözün bittiği yer. 13 Yıldır iktidardalar tek bir satırla çözülecek bir sorun, her seçim de tamam demişler, ama  dediğim gibi (13) yıl olmuş… Şimdi. Önümüz seçim. (13) yılıdır iktidarda olanlar, gayet pişkin SAYALAR seçmenine bir şeyler demek için gelecekler… De... Ne diyecekler… Gerçekten merak ediyorum…

İSTER İNAN / İSTER İNANMA
Batı Afrika Ülkesi olan Burkina Faso’da ordu yönetime el koymuş. Ülkenin yeni lideri Gilbent Diendere olmuş.
(18/09/2015 Takvim)

GÜNE UYAN
"…Bir buçuk milyarlık, bilinçlenemeyen Müslüman kütlesi dünyanın sömürgesi olmaya devam ediyor. Buna Türkiye’yi de katma isteği ülkenin bir başka temel gerçeğidir.”     (Doğan Kuban- 18/09/2015
Cumhuriyet Bilim Teknoloji )

KISA-KISA…
• Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarlarından Ahmet Hakan Coşkun’a "Korkağa, zamanında dayak atmadık” diyen, AKP Eski Genlik Kolu Başkanı, şimdiki İstanbul Milletvekili Abdürrahim Boynukalın, koruma talebinde bulunmuş.
• Silivri Belediyesi, kendi coğrafi sınırları içindeki tarihi eserleri gün yüzüne çıkarmak için çabalarken, bir yandan da tarım ve hayvancılık alanında vatandaşı teşvik etme çabasındaymış. En son olarak arıcılık kursuna katılanlara (3)’er kovan vermiş.
• Her Genel seçimde Bölgemizden MHP Milletvekili adayı olan Meral Akşener bu defa aday gösterilmemiş.
• Geçen genel seçimde 6.cı sıradan aday gösterilen, bölgemiz Milletvekili, AKP İlçe Başkanı Tülay Kaynarca bu defa 10.cu sıradan aday gösterilmiş.
• Şehitler için yapılan yürüyüşlerin gelişi güzel yapılmasından birçok vatandaş şikayetçiymiş.
• MHP Milletvekili Tuğrul Türkeş babasının partisini terk etmiş, AKP’den Ankara Milletvekili adayı olmuş.
• Amblemi AKP’ninkine benzeyen TURK Parti,  çok önceleri, AKP tarafından Yüksek Seçim Kuruluna şikayet edilmiş. Tam, aday bildirimlerinin son günüde YSK’dan "Yeterli teşkilata sahip olamadığınız için yasal olarak seçimlere katılmanız mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır” yazısı gelmiş ve seçimlere katılamıyormuş.

YORUM YAP