Büke: Üzüntüleri hiç önüme almadım hep arkama attım

Büke: Üzüntüleri hiç önüme almadım hep arkama attım

8.03.2021 11:22:01

Bir annenin çocuklarının büyümesiyle Okul Aile Birliği Başkanlığı ile yeniden başlayan sosyal yaşamı, AK Parti Kadın Kollarında Mahalle sorumluluğundan ana kademe yönetimi ve Başkanlığı sonrasında bugün Silivri Belediye Meclisindeki 6 kadın meclis üyesinden biri Ülkenur Büke. 

Silivri tarihinin ilk kadın il genel meclis üyesi adayı olarak başladığı seçim serüvenini ikinci meclis üyesi adaylığında yaşadığı hayal kırıklığı ile birlikte “Olmuyorsa zorlamanın alemi yok” diyerek rafa kaldırdığı süreçte de seçildi. Hayatın dik iniş ve çıkışlarla sınadığı kadın mücadelesi içinde en büyük başarısını çok severek ve zorlu bir sürecin ardından hayatını birleştirdiği eşi Olcay Bey ile yetiştirdiği iki harika evlat; Birkihan ve Bükenur olarak ifade eden Ülkenur Büke tüm yaşadıklarını içtenlikle anlattı.
Sevginar SALİ: İlk röportajınız olması asabiyle kendinizi tanıtarak başlayalım mı?
Ülkenur BÜKE: Aslen Trabzon/Vakfıkebirliyim ama İstanbul'da doğdum, büyüdüm. Çocukluğum 6 yaşına kadar Koca Mustafa Paşa'da geçti. Daha sonra babamlar Bahçelievler'e taşındı. Eğitim hayatım, gençliğim burada geçti. 1991 yılında ailem Semizkumlar'da yazlık satın alıyor. Yaz aylarımız çoğunlukla burada geçti. Eski muhtarımız Hatice Hanım da bizi bu anlamda tanır, çocukları ile kardeşlerim arkadaştı. Evlendikten sonra yaz-kış Semuzkumlar'da oturma kararı aldık; çocuklarımızı doğal bir ortamda büyütüp, yetiştirmek için. Evlendikten sonra Avcılar'da oturmaya karar verdik aslında ama 1999 depreminden sonra Semizkumlar daimi ikametgahımız oldu.
Sevginar SALİ: Gençlik yıllarınıza dönelim mi biraz daha?
Ülkenur BÜKE: Liseyi bitirdikten sonra çalışmaya başladım. Ailemin kıymetlisiydim, 3 kardeş arasında tek kız evlat. Ailem çok da çalışmam taraftarı değildi. Ya kendi şirketimizde ya da aile yakınlarımızın yanında iş deneyimlerim oldu. Babam Tahtakale'de, elektronik piyasasının en iyi esnaflarındandı. Güzel imkanlarımız ve çevremiz vardı. Keyifli bir gençlik yaşadığımı söyleyebilirim 1990'yı yıllarda…

ANADOLULU GELİNE DİRENEN GÖÇMEN AİLE
Sevginar SALİ: Evlilik nasıl gelişti?
Ülkenur BÜKE: 18 yaşımda eşimle tanıştım. Okul hayatını da liseden sonra düşünmedim pek. Üniversite sınavında ciddi bir talihsizlik yaşadım. Üniversiteye giriş ücretini tek taksitte ödemiştim. Sınavdaki gözetmen öğretmenimiz “Sen bu sınava giremezsin çık dışarı senin evrakın farklı” dedi. İtiraz ettim tabi dışardaki öğretmenlere sorup gelene ve sınava devam edeceğime karar verilene dek konsantrasyonum uçtu gitti, panik oldum ve bunun da etkisinde sorularda ciddi bir kaydırma yapmışım. Bu sınav tecrübesinin ardından hayata bakış açım değişti.
Eşimin askerlik durumunu beklerken babamın yanında çalıştım. O esnada Uzakdoğulu bir şirket kurmuştu, Koreli bir ortağımız vardı. Beni de o şirkete %10'la hissedar yapmıştı. Ataköy, Galleria'daydı ofisimiz. 1,5 yıl çalıştıktan sonra evlendim.
Olcay Bey ile evliliğimiz de enteresan oldu. Eşim Geçmen ben Karadenizliyim. Eşimin ailesi Arnavut olduğu için pek Anadolu Kökenlileri istemiyor. Muhakkak kendi göçmen camialarından gelin alıyorlar. Ailenin içinde onlara göre göçmen olmayan 4. gelinim. Eşimle birbirimizi seviyoruz ama annesi beni Göçmen olmadığım, kültür farklılığı endişesiyle istemiyor, bir de babamın durumu ekonomik olarak iyiydi; isteme olursa kızı verirler mi, vermezler mi durumları yaşanıyor. Eşimin ailesine göre daha moderniz, onlar daha muhafazakar…
3,5 yıllık zorlu bir nişanlılık döneminden sonra 1997 yılında evlendik. Rahat bir çocukluk ve gençlikten sonra evlilik ile birlikte belli sıkıntıları göğüslediğimiz bir aşamaya geldik. Evlilik sonrası Avcılar'a yerleştik. Eşimin Gedikpaşa'da ayakkabı atölyesi vardı, babası ile birlikte çalışıyordu. O dönemde bir Rus Krizi çıktı. Eşim ciddi bir iş kaybı yaşadı. Bütün birikimimiz elimizden uçtu gitti. Evlilikle sonlanan iş hayatıma geri dönmek zorunda kaldım. Yine aile büyüklerimizin, tanıdıklarımızın yanında işe başladım; ön muhasebe. Bayrampaşa'daydı iş yerimiz, makine yağları üzerine bir yerdi. İlk çocuğuma hamile kalıp doğum yapana kadar da çalıştım. Aslında doğumdan sonra da dönmeyi düşündüm ama olmadı annelik ağır bastı. Oğlum 6 aylıkken Silivri'ye yerleşme kararı aldık. Eşim de 15 sene buradan gidip geldi Gedikpaşa'ya. Ciddi bir fedakârlık yaptı o anlamda hakkını ödeyemem.

“NE SUÇ İŞLEDİNİZ DE BURAYA GELMEK ZORUNDA KALDINIZ?”
Sevginar SALİ: 1999-2000 yıllarında Semizkumlar'a yerleştiniz? Yazı cıvıl cıvıldır da kışları?
Ülkenur BÜKE: İlk geldiğimizde zaten “Siz İstanbul'da nasıl bir suç işlediniz de buraya gelmek zorunda kaldınız?” diye sordular. Ama biz gerçekten çocuk odaklı düşünmüştük. Eşim sabah 6'da gidip gece 23'te eve geliyor. Yalnızım güvenlik amacıyla “Köpek alalım?” dedi eşim. 2,5 aylık bir Alman Kurdu köpek aldık. Oğlum ile ikisini bir büyüttüm. Bizi Mavi Yelken'de “Oscar'ın annesi” diye bilirler. Oğlumdan 2,5 yıl sonra kızım dünyaya geldi. Onların bakımı ile ilgilendim.

OKUL AİLE BİRLİĞİNDEN SİYASETİN YOLLARINA
Sevginar SALİ: Evde çocuklarının bakımı ile ilgilenen kadın siyasete nasıl atıldı peki?
Ülkenur BÜKE: Çocukların okul hayatları ile birlikte sosyalleşmeye başladım. Birkihan'ın Toytoy (Şenay hanımın kulakları çınlasın…) daha sonra da Balkan Koleji'nin kreşine devam etmesiyle belli bir çevre edinmeye başladım. Balkan Koleji'nde mesela daha sonra birlikte siyaset yapacağımız Dicle Hanımla tanıştım. Okul zamanımız gelince İrfan Sırdaş Okulu açıldı Semizkumlar'da. Çok da memnunduk özel okul gibi, iyi de bir eğitim imkanı vardı. Özel okullarda çocuklarımı kreşe verdim ama o imkansızlıklardan dolayı, aslında devletçi eğitimden yanayım. Birkihan, İrfan Sırdaş'ta ilkokula başlayınca Okul Müdürü, Okul Aile Birliği Başkanlığını teklif etti. Sosyalleşme kısmı bununla tam hız başladı.
Sevginar SALİ: Siyaset peki?
Ülkenur BÜKE: Semizkumlar'ın Alipaşa'dan ayrılıp ayrı mahalle olması ile AK Parti'nin burada mahalle teşkilatı kurma girişimleri ile sonuç verdi o da… AK Parti, Semizkumlar'da Kadın Kolları Başkanı arıyor… Benim ismim öneriliyor. O zamana kadar siyaset ile tek ilgim seçimden seçime oy kullanmaktan ibaret. Aslında olaylardan dolayı da pek sıcak baktığım bir alan da değil. Ailemizde siyasetle ilgilenen de pek kimse yok. Babamın ailesi asker kökenli. Kızlık soyadımız da Komut.

SOLCU AİLENİN SAĞCI OĞLU BABA'DAN ERDOĞANLI SİYASETE DESTEK
Sevginar SALİ: Nasıl kabul ettiniz peki?
Ülkenur BÜKE: Teklif gelince, ilk önce babama gittim, eşime bile sormadan. “Recep Tayyip Erdoğan varsa kabul et kızım” dedi.
Sevginar SALİ: Hangi yıl?
Ülkenur BÜKE: 2007 senesiydi. Funda Eren, AK Parti Kadın Kolları Başkanıydı ona da yeni tebliğ edilmişti görevi. Hatta bir anımı anlatayım. Bana dediler ki evde küçük bir toplantı yapıp kadınlarla tanışma düzenleyin. Tamam dedim. Küçük de bir salonum var, yarım bir villada oturuyorum o zaman. Eşim de “Kadınlar gelecek köpeği alıp sahile ineyim” dedi. Funda Hanım'ı eşi Muammer Bey getirdi. Semizkumlar'da bir adres ne olur ne, olmaz diye düşünmüş. Kış günü de… Sahilde eşim ve Muammer Bey karşılaşıyor. Selamlaşıp, konuşmaya başlıyorlar. Muammer Bey, “Eşimi burada bir eve toplantıya getirdim” deyince Olcay Bey de “Bizim evdir o” diyor… Sahilde tanıştılar…

“SİYASETİ YAŞAYARAK ÖĞRENDİM”
Sevginar SALİ: Siyasete atılırken hiç tereddütleriniz olmadı mı?
Ülkenur BÜKE: Siyaseti biliyor muydum? Bilmiyordum. Yaşayarak öğrendim. AK Parti'yi de öyle öğrendim.
Sevginar SALİ: Babanızın onayı yetti iki konuda da?
Ülkenur BÜKE: Babam Recep Tayyip Erdoğan hayranıydı. Görüşü de Merkez Sağ, hiçbir zaman Sol görüşlü olmamış. Babası ve kardeşleri Sol görüşlü mesela. Ama babam ciddi manada Sağ görüşlü. Trabzon Lisesinde okuduğu (1946 doğumlu; o zaman Trabzon Lisesi üniversite demek) bütün arkadaşları hukukçu, doktor olmuş. Babam siyasete girdiği için; MHP'nin köylerde yapılanmasını kurmuş, babasından sürekli azar işittiğini anlatırdı. Hatta amcası bir gün ayağından ayakkabıları alıp “Okula böyle gideceksin” demiş. Babam aşırı derece MHP sevdalısıydı gençlik yıllarında.
Daha sonrasında da elektronik işiyle uğraştığı için Turgut Özal döneminde elektronik eşyada ithalat ihracat serbestlik tanınıyor ANAP'a oy vermeye başlıyor. Son dönemde de Recep Tayyip Erdoğan'a destek verdi.

“İNSANLARA FAYDALI OLABİLECEĞİMİ DÜŞÜNDÜM”
Sevginar SALİ: Eşiniz ne dedi siyasette girmenize?
Ülkenur BÜKE: “Yapmak istiyorsan sen karar ver” dedi. Ne yapacağımı da bilmiyordum ama insanlara faydalı olabileceğimi düşündüm. Mahallemize faydalı olabileceğimi düşündüm. Bir kanal üzerinden hayır yapabilmek önemli bir şey. Zaten mahallede birçok kişiye yardımcı oluyordum, tanıyanlar bilir.

“5. SIRADAN ADAYLIĞA RAĞMEN FİRESİZ SEÇİM ÇALIŞMASI”
Sevginar SALİ: Ve siyasete girdiniz sonrasındaki gelişmeler neler oldu?
Ülkenur BÜKE: Funda Başkan'la siyasete girdik. Kadın Kollarında Mahalle Başkanlığı yaptım. Funda Başkan'ın kongresi ile ilçe yönetimine girdim. Daha sonra Yürütme'de görev verildi. 2009 yerel seçimleri geldi. Genel Başkanımız o dönemde kadınların siyasete atılmasına ciddi anlamda destek veriyor. Yerel seçimlerde aday olunması noktasında bir de teşvik var.
Siyasete girdim ama siyasi anlamda Silivri'de hiç kimseyi tanımıyorum. Ne Hüseyin Başkan'ı, ne Metin Karakaş'ı sadece samimi bir şekilde çalışıyorum.
Seçim süreci gelince adaylık konusunu evde eşimle istişare ediyoruz. Bu konuda fikir danışabileceğim tek kişi Bahçelievler'den babası komşumuz, Ali Coşkun Bakanımız da gelip gidiyordu. (58. ve 59. Hükümet'te Sanayi ve Ticaret Bakanı, TBMM 22. Dönem AK Parti İstanbul milletvekili olarak görev yaptı. Öncesinde, 21. Dönemde FP'den ve 20. Dönemde ANAP'tan İstanbul milletvekili seçilmişti.) Bakanımızın kardeşi Kadir Ramazan Bey'i aradım. ‘Belki kendimle ilgili ciddi bir cahillik yapıyorum ama' diyerek il genel meclis üyeliğine aday olmayı düşündüğümü paylaştım. Çok olumlu yaklaştı, teşvik de etti beni. Silivri Belediye Meclisini hiç düşünmedim, kırsal kesime yönelik çalışmalar daha cazip geldi. Yerinde dokunmak isteyen tarafta olup hep. Bir de İl Genel Meclis Üyeliği hep erkekler üzerinden yürütülüyordu orada kadın olarak olmak istedim. Ciddi de tepkiler aldım “Kadın başına il genel meclis üyeliğini nasıl yaparsın?” diye… “Aday oluyorsun ama il genel meclis üyeliği, köyler zordur” denildi. Hep erkek muhtar, erkek meclis üyesi kadınların sorunları ile bu alanda ilgilenecek bir kadın il genel meclis üyesi olmak istedim. Kadir Ramazan abi “Gir kızım 3/1 kadın olacak adaylar. Beş il genel meclis üyesi arasında seni 3. sıraya koyarlar” dedi. Bir yandan da tanınmamak, eğitim durumum, maddi harcama yapılması gerektiği gibi noktalarda eleştiriler alıyorum. Evde eşimle paylaştığımda sağ olsun destek vermeyi sürdürdü. Aday oldum ama 3. değil 5. sırada yer verdiler. Hüseyin Turan Başkan adayımız ben onu bile tam olarak tanımıyorum.
Hatta meclis üyeleri ile mülakat yapılıyor beni çağırmıyorlar üzülüyorum. Nedenini sordum, “Önceki seçimde 5. sıraya yazılan seçime girmedi bile” dediler.
Sevginar SALİ: Kim vardı o zaman sizin dışınızda İl Genel Meclisinde?
Ülkenur BÜKE: Halit Girgin, Osman Turan, Veli Dolu, Hüsnü Yaşar Yalman ve ben vardım.

“ÜZÜNTÜYÜ HİÇ ÖNÜME ALMADIM ARKAMA ALDIM”

Sevginar SALİ: Halit Girgin ve Osman Turan seçildi tek.

Ülkenur BÜKE: Evet… 5. Sırada aday gösterilmeme rağmen bütün çalışmalara firesiz seçim boyunca katıldım. Eşim de benimle birlikteydi gece yarılarına kadar köy kahvelerinde çalıştık. Tek kadın aday olarak muhtarlar da beni tanıdı o dönemde. Üzüntü oldu mu oldu ama ‘Teşkilat burada görev vermiş burada olacağım' deyip çalıştım. Üzüntüyü hiç önüme almadım arkama aldım.

NEYE NİYET NEYE KISMET!
Sevginar SALİ: Bir mucize olur da seçilirim diye mi düşündünüz?
Ülkenur BÜKE: Yok hiç düşünmedim. Hatta partideki arkadaşlar “Seçilemeyeceğini biliyor ama belediyede işe girer diye böyle çalışıyor” diye konuşmuşlar. Ben onu da bilmiyorum; yani belediyeye böyle bir yöntemle işe gerildiğini!
Sevginar SALİ: Yılmadan devam etme mucizesini gerçekleştirmişsiniz aslında…
Ülkenur BÜKE: Eşim bu süreçte en büyük destekçim oldu. Gerçekten hiçbir menfaat, çıkar gözetmeden yanımda durması bana güç verdi. “Pes etmeyeceksin” dedi.
Sevginar SALİ: Siyasetteki en önemli motivasyon kaynağınız diyebiliriz o zaman?
Ülkenur BÜKE: Hayatın her anlamında öyle oldu. Biz birçok zorluğa birlikte göğüs gerdik. En dibe de vurduk çok iyi günlerimiz de oldu. Ne dipte mücadeleyi bıraktık ne de iyi günlerimiz olduğunda şımardık.

“SİYASETTE DAİMA SAMİMİYET, GAYRET, TEVAZU İLE YOL ALDIM”
Sevginar SALİ: 2009 yerel seçimlerinde AK Parti Silivri'de seçimi de kaybetti…
Ülkenur BÜKE: Evet, maalesef… Funda Eren, eşi meclis üyesi adayı olduğu için Kadın Kollarını bırakmak zorunda kaldı. Dicle İhtiyaroğlu vekaleten devralınca davet etti beni. Eşimle konuştum “Toparlanmak için desteğe ihtiyaç var madem git” dedi… O esnada Ender Gezici'den İlçe Başkanlığını Metin Karakaş'ın devralması gündeme geldi. Benim ana kademeye geçmekle ilgili bir düşüncem yoktu. Metin Başkan'ı da tanımıyorum. Ama önerenler olmuş o da “Kiminle konuşsam sizinle ilgili hep güzel şeyler söylediler” dedi ve ana kademede görev vermek istediğini söyledi. Eşimle konuştum o da uygun görünce ilçe yönetimi daha sonra yürütmede aktif siyaset çalışmalarım devam etti. Semizkumlar'dan sorumlu İlçe Yöneticisiyim mahallede parti binamız yok toplantıları evde yapıyorum, eşim katılanlara çay servisi yapıyor. Böyle bir samimiyet ve içtenlikle çalışıyoruz. Benim olayım işi samimiyetle yapmak. Hani partimizin sloganı var ya; samimiyet, gayret, tevazu… Bu şekilde yer aldım hep siyasette.

‘SAMİMİYET TESTİ' TEPKİSİ
Sevginar SALİ: Gelelim 2014 seçimleri ve meclis üyesi adaylığınıza…
Ülkenur BÜKE: Dilek Demiral'ın İlçe Başkanlığında girdik 2014 seçimlerine. Meclis üyelikleri dışında teşkilattan hiç görev taleplerim olmadı, hep bana teklif edildi diğer sorumluluklarım. 2014'te de belediye meclis üyesi adayı oldum. Kontenjan 3. sıraya verildim. Bu süreçte ciddi şekilde üzüldüm. Dilek Hanım çok ısrar etiğini ama başarılı olmadığını söyledi. Bir de şöyle bir söylem olmuş “Evet çok teşkilatçı, hiç çizgisini bozmuyor bakalım kontenjan 3'de de bunu koruyabilecek mi?” bana söylenen buydu.
Sevginar SALİ: Samimiyet testine gerek var mıydı?
Ülkenur BÜKE: Bana söylenen buydu ama ne kadar doğru ne kadar yanlış bilmiyorum. Sonuç itibariyle üzüldüm. Böyle bir söylemin Kadın Kollarından gelmesine ayrıca üzüldüm. Artık da kapısından girmeyeceğim konusunda çok büyük konuşmuşum. O anlık duyguların tepkisi. Son Meclis Üyesi adaylığım sürecinde bunu gündeme getirenler oldu hatta. Hiç cevap verme ihtiyacı bile hissetmedim çünkü ben neyin ne olduğunu biliyorum. Nitekim meclis üyeliği 3. sıra kontenjan adaylığına rağmen seçim çalışmalarına hiç fire vermeden yine katıldım.
Seçimi alamadık tam ara vermiştim Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Dilek Hanım arayıp SKM'ye davet etti Program Sorumluluğunu verdi onu da yaptım.
Sevginar SALİ: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra partide aktif siyasi bir göreviniz kalmadı mı?
Ülkenur BÜKE: Kalmadı. O dönemde de Yeşilay Şube Başkanlığı teklif edildi…
Sevginar SALİ: Sizden önce var mıydı Yeşilay Silivri'de?
Ülkenur BÜKE: Şube yoktu bize o teklif edildi. Temsilcilik boyutunda vardı. Genel Merkez'e birkaç isim gitmiş. Orada da kimseyi tanımıyorum. Benim adımda karar kılmışlar… Siyaseti öğrendiğimiz gibi dernekçiliğe adım atarak öğrenmiş olduk.

“KAPISINDAN GİRMEM DEDİĞİM KADIN KOLLARINA BAŞKAN OLDUM”
Sevginar SALİ: Aktif siyasete dönüşünüz uzun sürmedi herhalde?
Ülkenur BÜKE: 2015'in yazında Trabzon'da kalışımız epey uzun oldu. Oğlumun basketbol seçmeleri sebebiyle. Döndüğümüzde Rıfat Kutlu'nun bana ulaşmaya çalıştığını ama köyde olmam asabiyle erişemediğini öğrendim. AK Parti İlçe Başkanlığı görevini üstlenmişti. Metin Karakaş da İl Yönetiminde o zaman. Kadın Kolları Başkanlığı ile ilgili aday liste önerdiğini, adımın da yer aldığını, İl Başkanlığının karar vereceğini iletti. Olmama ihtimalimin de daha yüksek olduğunu ifade etti. Sıkıntı olmadığını söyledim. ‘İsmimi verdiğiniz için onur duydum, olup olmamasının önemi yok' dedim. 2016'da AK Parti Silivri Kadın Kolları Başkanı olarak yeniden aktif siyasete dönüş yaptım. Hatta dedim ki; ‘Çok büyük konuşmuşum. Kapısından girmem dediğim Kadın Kollarına Başkan oldum”… 5 yılda görevim devam etti. Hemen hemen bütün AK Parti İlçe Başkanları ile de çalıştım geriye dönüp baktığımızda…
Siyasetten ne maddi ne de makam noktasında beklentim hiç olmadan çalıştım.

“ARTIK KALSIN DEMİŞTİM BU KEZ DE OLDU”
Sevginar SALİ: Bu dönem meclis üyeliğiniz nasıl gelişti peki?
Ülkenur BÜKE: Ben meclis üyeliği adaylığını artık bırakmıştım. İl Kadın Kollarımız başvurmamızı istediler. Geçmişteki tecrübelerden sonra kalsın demiştim; bir şeyler olmuyorsa zorlamanın anlamı yok diye düşündüm.
2019 seçimlerinde de çok iyi bir çalışma yaptık. Bu vesile ile MHP Kadın Kolları Başkanı Sema Arcan'a, Sultan Aşkın'a teşekkür etmek istiyorum. “Aday neden AK Partiden olmadı?” gibi bir düşüncemiz asla olmadan canla başla çalıştık. Ben Silivri'de hizmetin durduğu noktasındaydım ve bu durumun değişmesi gerektiği düşüncesinden hareketle siyasi mücadelemizi verdik. Volkan Başkan'la da o değişiklik sağlandı. Cumhur İttifakı da kuvvetli bir şekilde gidiyor. Hem Genel Merkez hem de ilçede desteğimiz tam.

SİYASETTE KAZANIM, SAĞLIKTA KAYIP
Sevginar SALİ: Siyasi kazanımın yanında 2019 seçimleri sağlık açısından size ciddi de bir sınav sundu aslında… Bunu da biraz konuşabilir miyiz?
Ülkenur BÜKE: Ufak tefek belirtiler oluyor her defasında farklı teşhisler konuyor. Strese bağlı şikayetler olarak geçiştiriliyor. Karın bölgemde ciddi şekilde ağırlar oluyordu. Strese bağlı bağırsak sendromu deyip, kas gevşetici verip eve yolluyorlardı.

Sevginar SALİ: Bu rahatsızlığınız ne zamandır devam ediyordu?
Ülkenur BÜKE: 5 yıla yakın dönemsel olarak tekrarlayan ağırlarım oluyordu. Ama son dönemdeki sıklık yoktu. 2019 Mart ile beraber ağrılarım çok sıklaştı ve şiddetlendi. Ben bu ağrıları geçirerek doktora gitmeden seçimi atlatmaya çalıştım. En son Binali Yıldırım Büyük Kılıçlı'ya gelmişti yataktan kalkacak halim yoktu İl Sorumlumuz gelip beni evden aldı. Hatta oradaki resimlerde halim ortada, sapsarı bir yüz.
Haziran seçimi için çalışıyoruz yine çok ciddi ağrılarım var doktorlar hep strese bağlı deyip gönderiyorlar. En son Fatih Mehmet Velibeyoğlu Başhekimimiz vardı o zaman dalakla bağırsak arasında damar tıkanıklığı var diye bir teşhis koydu. Bunun da alt sebebi olacağını söyleyerek zaman kaybetmeden bir araştırma hastanesine gitmemi önerdi. Ciddi de kilo veriyorum, 17 kg bir anda, beslenemiyorum da…
İstanbul'da Sadi Konuk'ta tedavime başlandı. Haziran yeniden seçimler var “Benim Silivri'de olmam lazım” diyerek buradaki hastaneye sevkimi istedim.

Sevginar SALİ: Hala teşhis yok mu?
Ülkenur BÜKE: Yok hayır değerler ciddi anlamda oynamış ama hala pankreasla ilgili bir teşhis yok. Silivri Devlet Hastanesi'ne geldim Nurullah Baldöktü'deki sandık sorumlularımız bilir kolumda damar serumla seçim günü yanlarına gittim. Yine içim rahat etmiyor hastanenin yakınındaki okulları ziyaret etmeye çalışıyorum, Kadın Kollarındaki arkadaşlarım ile birlikte.
Neyse seçim bitti tekrar Sadi Konuk'taki doktoruma gittim. ‘Siz bu ilaçları verdiniz ama benim ağrılarım geçmedi. Hatta sırtıma bıçak dayanıyormuş gibi de şiddetlendi' dedim. Beni bir daha ultrasona soktular. Oradaki genç bir arkadaşım sağ olsun pankreastaki tümörü görüyor. Pankreasta böyle bir tespit zorluğu varmış, kolay olmuyormuş. Benim tedavi olayım bu süreçten sonra komple değişiyor. Çapa'da tedavime devam ettim, 5 saatlik ciddi bir ameliyat geçirdim, 25 dikişli. Pankreas'ın yarısı gitti, dalak gitti, damarlar temizlendi, karaciğerde metastas olduğunu sonrasında öğrendim ben. Evresini öğrenmek istedim çok söylemek istemediler moralim bozulmasın diye. Erhan Hocamız vardı Devlet Hastanesinde her şey bittikten sonra öğrenmek istedim. “Ülkenur evresine çok takılma. Pankreas iyi huylu bir tümör. 4. Evre ama iyi huylu bir tümör. Sen bununla tansiyon, şeker hastası gibi mücadele edeceksin” dedi. Peki hocam dedim moralimi de hiçbir zaman bozmadım. Motivasyonum hep yüksek. İlk başta iyi mi, kötü huylu mu öğrenene kadar biraz bocaladım.

Sevginar SALİ: Ne kadar fark ediyor?
Ülkenur BÜKE: Teşhis konulduktan sonra Silivri Devlet Hastanesi'ne Fatih Hoca'ya geldim. Konulan teşhisi söyledim. “Sen hiç burada ultrasona girdin mi?” diye sordu. Girdiğimi söyleyince 5 yıl geriye baktıklarında pankreasta bu tümörün olduğunu görüyorlar. Görülmediği için buradaki hocalara kızmıyorum çünkü Sadi Konuk'ta da göremediler. Pankreas çok gizli bir organ ve oradaki tümör ancak son noktada tespit edilebiliyor. Tespitler yapıldı, iyi huylu olduğu ortaya çıktı onkoloji doktorumuz o zaman şunu söyledi: “Bu beş yıldır varsa, kötü huylu 6-8 ay içinde ölümle sonuçlanıyor.” Akıllı ilaçlar ve kemoterapi ile tedavime devam ediyorum. Son tetkiklerde tiroitte bir kitle çıktı o pankreastan ayrı olan. Pankreastaki durumdan dolayı hocalar tutmak istemedi Aralıkta tiroitlerim alındı.

Sevginar SALİ: Siz son iki yıl yoğun şekilde sağlık sorunları ile uğraşmışsınız ama biz sizi mecliste, parti çalışmalarında, programlarda gördük… Çok yakınlarınız dışındaki insanlar bu yaşadıklarınızı
hiç bilmedi…
Ülkenur BÜKE: Aynen öyle. Ameliyat oldum bir ay sonra meclise katıldım. Teşkilat çalışmalarından da hiç fire vermedim.

“DÜNYADA HER ŞEYİN BİR İMTİHAN OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”
Sevginar SALİ: Olağan üstü şeyleri olağan şeylermiş gibi algılamak ve aktarmak ile ilgili bir özelliğiniz var? Bunun kaynağı ne?
Ülkenur BÜKE: Arkadaşlarım bilir “Hayata bir de bu taraftan bakalım” diye bir yaklaşım tarzım var benim. Ben bu dünyada her şeyin bir imtihan olduğunu düşünüyorum. İnancım gereği de öyle düşünüyorum. Allah bana bunu verdiyse bir sebebi var. Bu sınavdan da böyle geçeceğim. Tevekkülüm çok fazla. Doktorum da onu söylüyor: “Ben senin ömrünü uzatamam. Senin ölüm tarihin belli. Ben senin yaşam kaliteni, tedavi sürecini sağlarım ama ölüm Allah'ın...” Birçok insan sağlıklıyken hayatını kaybedebiliyor. Hastalıklarla tabi ki mücadele edeceğiz. Benim hayatım çok inişli çıkışlı oldu. Çok varlığı da gördüm yokluğu da bildim. Hani diyorlar ya görmüş geçirmiş öyle biriyim. İnsan ve iyi bir insan olabilmenin dışında her şey boş. Hayattaki en büyük önceliğim de iyi bir anne olabilmek. İyi bir nesil yetiştirmek her şeyden çok daha kıymetli.

“ANNE BABA İLİŞKİSİ SAĞLIKLI DEĞİLSE ÇOCUKLARI TOPARLAMAK ZOR OLUYOR”
Sevginar SALİ: Yeşilay'a geçelim mi buradan?
Ülkenur BÜKE: Madde bağımlılığının bu kadar çoğalmasının sebebi dağılmış aileler, beklentilerin çok yüksekte olması, kimsenin kimseye tahammülünün olmaması, sabrının kalmaması, evliliklerin varlıklar, makam ya da mevkiler üzerine kurulması… Bunlar doğan çocuklar üzerine de handikaplar getiriyor. Şiddet, kumar varsa haktır boşanmak ama sudan bahanelerle evlilikleri bitirmek çocukların hayatına ciddi anlamda zararlar veriyor. Anne baba ilişkisi sağlıklı değilse çocukları toparlamak zor oluyor. Şiddet ya da huzursuzluğun içinde yetişen çocukta da bunlar oluyor. Aile ve değerler sahip çımamız gereken kavramlar. Aileler çocukları ile kaliteli zaman geçirsinler onları boşlukta bırakmasınlar. Boz zaman, boş vakit çocuklarımızı yanlış insan ve mecralara sürüklüyor.

“HAYATTA VARLIK DA YOKLUKLAR DA GEÇİCİ”
Sevginar SALİ: Son olarak ne söylemek istersiniz?

Ülkenur BÜKE: AK Parti bana çok şey kazandırdı. Empati yapma yeteneğim gelişti. Gönül tokluğunu da, açlığının da ne olduğunu gördüm. Eşimle birlikte iki harika evlat yetiştirdiğimizi düşünüyorum. Hayatta varlık da yokluklar da geçici yaşama umutla sarılmaktan kimse vazgeçmesin. Huzurun kıymeti bilinsin. Tebessümü bırakmayalım.
Sevginar SALİ: Hayalleriniz var mı?
Ülkenur BÜKE: Evet bir çiftlikte yaşamak orada tarımla uğraşıp, hayvanlar yetiştirmek.

YORUM YAP