Ahmet Yücegök

YEMEZLER

“Darbecİ”, “Vatan haini” “Terörist”, “İhanet” son ayların hatta, “Ergenekon - Balyoz Davaları” dönemini de göz önüne getirecek olursanız, son yılların en çok kullanılan sözcükleri...
İktidar ne zaman sıkışsa bunlara sarılıp “karşı” gördüklerini içeri tıkmak için bu sözcüklerin içinde olduğu cümleler kurdu… Hala da kuruyor...
***
AKP İktidarının Silivri ayağı sayılan İlçe Başkanı Rıfat Kutlu…
Hafta içinde… Öyle laflar etmiş ki, inanılır gibi değil… Muhalefet olarak kabul ettiği kim varsa, alayına laf çakmış...
Sözde… Önce başkaları, yani muhalefet olarak kabul ettiği taraf benzer sıfatları “kullanmış” da o da cevap veriyormuş...
Yani… Laflar… Çaktırmadan…
Yani… Kurnazca… Aklınca o da, ülkeye giydirmek istedikleri “yeni sistem” bana göre rejim değişikliğinin altyapısını oluşturmaya çalışmış. Lakin yemezler…

TEHLİKENİN FARKINDAYIM
Nihayet Mecliste görüşmeler tamamlandı. Şimdi… Süreç işleyecek…
Yani… Ufukta “Referandum”… Ama bu “Referandum” denilen şey daha önce yapılan referandumlara benzemiyor… Eğer kabul görürse… Öncekiler gibi sıradan bir Anayasa değişikliği değil… İktidar, öyle demese de… Bence “Rejim” değişecek…
Yani, (100) yılların birikimi olan parlamenter sistem kalkıyor, yerine “Başkanlık Sistemi” geliyor…
Üstelik… O bildiğimiz “Klasik Amerikan Tipi Başkanlık” sistemi de değil…
O bildiğimiz, dengelerin üzerine oturmuş “bir büyükelçiyi bile temsilciler meclisinden geçirmekte zorlanan bir başkanlık sistemi” değil “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” adı altında basbayağı tek kişilik “DİKTA” geliyor…
O nedenle… Şimdiden… Avazım çıktığı kadar bağırıyorum... Oyum “HAYIR”...

HERKESİN MESELESİ BU!
Bakın dostlar…
Bu referandumda verilecek “HAYIR” veya “EVET” oyu herhangi bir seçimde, herhangi bir partiye oy vermeye benzemiyor… Yani, bir sonraki seçimde “ötekine veririm” diyebileceğimiz bir seçim değil bu. Eğer, kabul görürse (şeytan kulağına) inanın bana, beğenmediğimiz bu günkü Anayasa'yı mumla ararız…
Çünkü…
• Bu sistem “Meclisin devreden çıkacağı” bir sistem…
• Bu sistem de “Yasama, Yürütme,Yargı” ayni kişide toplanıyor…
• Yine bu sistem de, Başkan,ayni zamanda Parti Başkanı olacağı için tarafsız olma ihtimali tamamen yok oluyor…
• Bu sistem de, Partili bir Başkan, parti üyeliği sürdüğü müddetçe “namusu ve şerefi” üzerine yemin etse de tarafsız davranamaz PARTİSİNDEN YANA taraf olmak zorundadır.
•Bu sistem de Başkan, Anayasa Mahkemesinin (15) üyesinin (12) sini Başkan belirliyor, geriye kalan (3) üyeyi de çoğunlukta olduğu meclis belirliyor. Keza, “Hakimler ve savcılar Yüksek Kurulu” nun (12) üyesinin (6) sını başkan, geriye kalan (7) üye de çoğunlukta olduğu meclis tarafından belirleniyor. O nedenle, yargı denetimi tamamen ortadan kalkıyor.
• Bu sistem de, Bakanlarını “Başkan” atayacak. Hem de, Meclis dışından (isterse meclisten de alabilirmiş). Ve, Bakanların Meclise hesap vermesi diye bir şey yok oluyor. Meclisi devreden çıkardığı için “MECLİS SORUŞTURMASI” diye bir şey de kalmıyor…
• Bu sistem de, “Meclis güçleniyor” lafı “tamamen kandırmaca” tam tersine işlevsiz hale geliyor. Nasıl mı? Bakın! Sözüm ona “Meclisin 400 Üyesinin oluru ile Anayasa mahkemesine gönderebilir” deniyor ama “velev ki gitti” Anayasa Mahkemesi üyelerini atayan kim? Başkanın kendisi değil mi?…
Özetle… Demokrasi lafının edildiği, Dünyanın hiçbir yerinde, bir kişiye böyle bir yetki verilmez. Böyle bir yetki Osmanlı'da da yoktu. Belki Katar'da vardır. Belki, Suudi Arabistan'da, Mozambik'te, Somali veya Gambiya Anayasalarında olabilir…
Bir de… Diyorlar ki; “Referandum sonucu ne çıkarsa çıksın” nasılsa Hükümet değişmeyecek…
O zaman da… Anlıyorum ki… Gizlenen amaç var… O nedenle dostlar…
Bu, her hangi bir partinin meselesi değil…Bu, mesele, ülkesini seven, özgürlükten, demokrasiden yana herkesin sorunu diyorum.

TEKERRÜR ETSİN İSTENMİYOR
12 Eylül 2010 Referandumu dün gibi hatırımda… O zaman da “İLERİ DEMOKRASİ” dediler… O zamanda ülke için dediler… Devletin diğer kurumlarını söylemiyorum ama o “REFERANDUM” sonrası yargıyı bu günün FETÖ' süne teslim ettiler.
“Aldatıldık” dediler “Milletimiz biz affetsin” dediler.
Aldanmalar saymakla bitmez…
Aldanma çok…
Neyse isterseniz 15 Temmuz 2016 öncesine bir gidelim…
Tam (15) yıldır tek başına ve ezici bir çoğunlukla iktidarda olan bir parti ve onun lideri denilenin ne istiyorsa Mecliste kabul görmüş. Ayni günde Cumhurbaşkanı imzalamış ve yasalaşmış. Ve, o Başbakan olan lider bir gün gelmiş Cumhurbaşkanı seçilmiş. Sonrasında 07 Haziran 2015 Seçimleri yapılmış ama seçimler o Cumhurbaşkanının istediği gibi sonuçlanmamış. Yetkisine dayanarak seçimleri tekrarlatma kararı almış. 01 Kasım 2015'de seçimler tekrarlanmış. Cumhurbaşkanı olan liderin istediği sonuç sandıktan çıkmış. AKP Başkanı olan Ahmet Davutoğlu hükümeti kurmuş. Lakin, ne olduysa oldu Ahmet Davutoğlu “görevden” alındı. Yerine, düşük Profilli diye adlandırılan Binali Yıldırım getirildi…
Neyse özet bir hatırlatma sonrasında çıkan sonuç; Ne yapılmak istenmişte hayır denmiş?
Cumhurbaşkanının arka bahçesi olması istenen bu meclis ne suç işlemiş,ne yapmak istenmişte hayır demiş. Ki, 15 Temmuz 2016'da darbe girişimi sonrası tavrını hepimiz gördük …
Şimdi geldik bu güne… Bir köşe yazarı dostum, bu Referandum için “… resmen ülkeyi otoriter bir yapıya taşır. Ve bu değişiklikler milletin ve ülkenin ihtiyacı değil, Erdoğan'ın lider kültü için yapılmaktadır” demiş köşesinden…
Tamamen olmasa da, büyük ölçüde o görüşe katılıyorum…
Ve… Sonrasında… “Aldatıldık” dememek için… Altından kalkılamayacak durumlara düşmemek için… Tekrar ediyorum… Oyum “HAYIR”…

AKLIMIZDAN ÇIKMAZ
Düne kadar, sıcak gündemimiz Silivri-Çerkezköy arasına yapılacak olan “Kömürlü Termik Santral” meselesiydi…Tehlike geçti mi? Gayet tabii, olduğu gibi duruyor… Unuttuk mu? Kesinlikle hayır…

TAPU VE ECRİMİSİL
Tamı tamına (15) Yıl tek başına AKP iktidarında yaşadık…
Lakin, aynı iktidar “Tapusuz Köyler Sorunu” denilen sorununu “çözemedi” demiyorum “çözmedi”…
Neden çözmedi diyorum?
Çünkü…
Sonlandırmak isteseler, (15) yılda çıkardıkları bir sürü TORBA YASA içine İKİ CÜMLE ile onu da sokar çözerlerdi…
Şimdi 25/01/2017 Tarihli Gazetemden bir haber...

“TAPU SORUNUNDA
SONA GELİNDİ”
Efendim uzun süredir yapılan çalışmalarla ilgili “Tapusuz” Köylerle ilgili köylerin Muhtarları bilgilendirilmişmiş, artık ne bilgisi verdiyseler…
Ben… Saymadım kaç seçim oldu…
Aynı terane… Evet… Yine ortaya çıktılar… Yine TAPU SORUNU gündemde… Yine “Sona Gelindi” lafları… Ha denebilir ki; “Ne var bunda şunun şurasında (15) yıl olmuş, çok mu?”... Umarım Muhtarlarımızı ne çalışması bu? Çalışılacak ne var? diye sormuşlardır…
***
Yakında “REFERANDUM” var ya…
Akıllarınca RÜŞVET teklif ediyorlar…
Neyse… Ecrimisil tahakkukları yağmur gibi geliyor... Biz, biliyoruz ki, AKP iktidarına kadar ECRİMİSİL meselesi yoktu...

İSTER İNAN / İSTER İNANMA
Nilgün Toker Kılınç: “Korku insana aittir. Cesaret; neyin korkmaya değer olduğuna karar vermektir.” (17/01/2017/Cumhuriyet)

GÜNE UYAN
“Faşizm, sual edilemez bir hakikate bağlanma halidir.” (Anonim)

SEVDİĞİM LAFLARDAN
“Dünyayı değiştirenler “makul ve makbul çoğunluklar değil, ısrarlı ve tutarlı azınlıklardır.”

KISA-KISA...
Osmanlı Padişahlarından Abdülhamit'in (16) eşi, Abdülmecid'in (22) eşi, Vahdettin'in (6) eşi varmış.
(26/01/2017-Yılmaz Özdil / Sözcü)

YORUM YAP