Şair Yazar İhsan Tevfik, söyleşi davetinin gerçekleşmesini sağlayan Mektebim Okulları öğretmenlerinden Gönül Kınalı’ya ve yöneticilere teşekkür ederek, öğrencileri selamlayarak başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: "Şiir dili ve şairinin yaratıcılık dili üzerinde bir sohbet gerçekleştireceğiz.
"ŞİİR, SADECE TARİHİ DEĞİL, BUGÜNÜN DİLİNİ DE TAŞIYOR”
Şiir sadece bir tarih değil, bugünün dilini de taşıyor. O dönemin değer yargılarını taşıyor. Ama hangi dönemi yansıtıyor? Shakespeare’nin eserlerinde 16. Y.y., Yunus’un şiirinde 13. Asır, Orhan Veli’de 20. Asrın Türkçesi’ni görüyorsunuz. Dönemler ve akımlara göre değişiklikler söz konusu. Bir şiirin yazılmış olduğu çağın dönemin damgasını vuran özellikler yazarından değil, onun dilinden kaynaklanır. Kim ne yazarsa yazsın kullandığı dile dikkat etmeli. Şair veya yazarın temel meselesi bu olmalı.
"SÖYLEDİKLERİMİZE VE YAZDIKLARIMIZA DİLSEL TUTUMUMUZ YÖN VERİR”
Şirin ne anlamından, ne sözcüğünden, ne kalıbından ödün verilmeli. Bunların hepsi bir bütündür. Söylediklerimize ve yazdıklarımıza dilsel tutumumuz yön verir. Gördüklerimiz, yaşadıklarımız dil kalıbına dökülür. Dökümün de ustası vardır. Acaba o döküm nasıl yapılıyor? İşte iş orada başlıyor. Hepimiz aynı dili kullanıyoruz ama o Yaşar Kemal, Ahmet Ümit, Aziz Nesin, Nazım Hikmet oluyor. Aynı sözcükleri kullanıyoruz ama dilsel seçimlerimiz var.
"ŞİİR, SADECE DUYGU VE DÜŞÜNCE DEĞİL”
Mesela şiirin müzikal kalitesini arttıran sözcükler var. Zannediyoruz ki her duygusal anımızda çok güzel şiirler yazabileceğiz. Fazıl Hüsnü Dağlarca diyor ki: "Şiir duygularla değil, kelimelerle yazılır. Aynı tanımı Cahit Sıtkı Tarancı da yapıyor. Kelimelerin içinde duygu da, düşünce de var. Şiirin sadece duygu ve düşünce olmadığını kabul ederek işe başlayabiliriz. Şiirin ne olduğunu anlamak istiyorsak bol bol okumalıyız.”
Söyleşi İhsan Tevfik’in, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın 96 yaşında yazdığı ve "Genç” ismini verdiği kitabından öğrencilere şiir okumasıyla devam etti. Tevfik, Dağlarca’nın şiirindeki dinamizme dikkat çekerek, usta şairin "Türkçem; ses bayrağım” sözünü hatırlattı.
İhsan Tevfik, daha sonra şiir okumaya Ahmet Erhan ve kendi eserinden devam etti. Öğrenciler, büyük bir ilgiyle takip ederek, beğenilerini alkışlarla ifade ettiler ve devamını istediler. Daha sonra sorulara geçildi.
"YAZMANIN YER, ZAMAN VE KONUSU AÇISINDAN SINIRI YOK”
Kitaplarla dolu bir evde büyüyen İhsan Tevfik, yazmaya yönelmesinin bir nedenini de onlarla iç içe olmasından, bol bol okumasından kaynaklandığını öğrencilerle paylaşırken, yazdığı konuların bir sınırının olmadığını, yer ve zamanın koşullara göre değişiklik arz ettiğini dile getirdi. Olayların gerçek hayattan kaynaklansın veya kaynaklanmasın, onlara kucak açıldığında yazılabileceğini de sözlerine ekledi.
"BEKLER BAZI KİTAPLAR, BAZI YAŞLARI”
Tevfik, kendisini de örnek göstererek, sevilen yazarların eserlerinin dönem dönem yeniden okunabileceğini ifade etti. Yaşamımızın farklı dönemlerinde yeni tatlar alabileceğimize dikkat çekmek üzere İhsan Tevfik şunları söyledi: "Peyami Safa’yı okurken öne çok zorlanmıştım. Daha sonra üniversite yıllarımda onu ne kadar çok okuduğumu hatırlıyorum. Cemal Süreya’nın sözü olabilir. Diyor ki: "Bekler bazı şiirler bazı yaşları”. Onun için bekler bazı kitaplar, bazı yaşları. Aslında biz her kitaba her yaşta hazır değiliz.”
"HEPSİ BENİM ŞAİRİM”
Edebiyat ustalarından Fazıl Hüsnü Dağlarca, Nazım Hikmet, Cemal Süreya, Cahit Sıtkı Tarancı, Ülkü Tamer gibi birçok ismin eserlerini okumaktan büyük bir zevk aldığını paylaşan Şair Yazar İhsan Tevfik, ayırt etmediğini ve hepsinden etkilendiğini söyleyerek, "Hepsi benim şairim” dedi.
Tevfik, sözlerine son verirken, "Hayatta güzellikler de çirkinlikler de var. Nereye bakarsanız onu görürsünüz. Gerçeklerden de kopmamız gerekiyor, çünkü onlar da bizim bir parçamız. Davetiniz ve keyifli sohbetiniz için teşekkür ederim.” dedi.
Söyleşinin sonunda Anadolu Sağlık Meslek Lisesi Müdürü Oğuzhan Hasdoğru, Şair Yazar İhsan Tevfik’e teşekkür plaketi ve çiçek sundu.
Öğrencilerin kitaplarını imzalatmasıyla program son buldu.
Renginar M.SALİ
