Ahmet Yücegök

Silivri'den

Haftanın en önemli olayı Cumhuriyet'in 96.yılı kutlamalarıydı…
Kutlamalar ülke genelinde olduğu gibi Silivri'de de coşkuluydu…
İlk olarak …
Pazartesi günü öğlende “çelenk” koyuldu .
Salı günü kutlama tamamlandı …
Yalnız…
Çelenk koyma geçen yıllardan farklıydı bu defa …
AKP İktidarı …
Kaymakamlık dışında çelenk koymayı yasaklamıştı…
O nedenle…
Her yıl kaymakamlığın çelengi koyuluyor, tören sona erdiğinde bazı (CHP ve İYİ Parti) gibi siyasi partiler ve bazı sivil kurumlar kendi çelenklerini koyuyordu…
Bu defa …
AKP ve MHP de çelenk koydu …

VE, GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE
“1 Kasım 1922'de Silivri'nin Düşman İşgali'nden Kurtuluşu”
Yıldönümünde …
Silivri'de “şenlik” yapılırdı ...
Kurtuluş günüydü o gün ..
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi içine alındığımız günden beri anma günü oldu. Günün iktidarı o günü yasakladı …
Şenlik yapılmaz oldu. Artık kapalı salonlarda anılıyor…
Öncesini bilen birisi olarak söylüyorum…Öyle böyle değil, 1 Kasım'da Silivri'de her ferdin katılım sağladığı şenlikler yapılırdı…
O sabah, Milli Bayramlarda olduğu gibi tören yapılır…
Kasabanın temsilcileri konuşur…
Sonra, bir gurup tarafından “düşman işgalinden kurtuluşu” canlandırılır. Ardından “resmi geçit” yapılırdı …
O gün bütün Silivri iskele meydanında…
Avcılar Kulübü dahil, kasabanın bütün bireyleri esnafı, sanatkarı, tüccarı, çiftçisi, balıkçısı, kim varsa araçlarıyla, İskele Meydanından çarşıya doğru sırasıyla yol kenarında bekleyenleri selamlayarak geçerdi… Balıkçılar geçerken balık temizlerler, pişirirler. Terziler traktör römorkları üzerinde makas,mezura ellerinde ,elbise dikerler. Kunduracılar ayakkabı yaptıkları aletlerde çalışırlar…
Manavlar, bakkallar, manifaturacılar hepsi sıra, sıra ...
Keza, avcılar, av tüfekleri ve av köpekleri ile tüfekleriyle kuru sıkı atışlar yaparlar …
Kısaca, her biri sıra, sıra hünerlerini gösterirdi ...
En sonunda da Silivri Belediyesi ekipmanları, sıra, sıra geçer böylece tören sona ererdi…
Yasaklanma gerekçesi
“İBB'ye dahil olduk, artık kutlamaya Valilik yapacak”.
İyi de…
Saydığım o şenliklerin kime ne zararı var… Geçmişi anmanın, hatırlamanın ne zararı var ?
Kentin hafızası adına …
Kentin kimliği adına…
Bu ve benzeri etkinlikler neden yasaklarlar, anlamış değilim …

ÇEVRECİNİN GÖREVİ
Son günlerde Silivri'de en fazla konuşulan konu Silivri Belediyesine yapılan bağışlar…
O kapsam içinde …
B.Çavuşlu Mahallemizde aldığı arazilerde “ne yapacağını” tam olarak açıklamayan bir kooperatif var…
Bu kooperatif Silivri Belediyesi'ne epey bir bağış yapıyor…
Bildiğim kadarıyla, Kooperatif şahıs işletmesi değil, bir kurum. Yani, “belli bir amaç için bir çok insanın bir araya geldiği” bir kurum …
Ana Sözleşmesi'nin “amaç” maddesinde ne yazarsa o işi yapmakla mükellef bir kurum...
Dediğim gibi …
Adı geçen kooperatifin ne ile meşgul olduğunu bilmiyorum …
Şayet “Kooperatifler Yasası ve kendi kuruluş sözleşmesi” elveriyorsa bağış yapabilir…
Silivri Belediyesi de o bağışı alabilir…
Burada sorun yok …
Da… Silivrili çevrecilerin de Çevreye zarar verecek her girişimin karşısında olmak gibi bir görevi de var …
Buradan … İlgilisine …
Onu hatırlatmak istedim !

SÖZÜN BİTTİĞİ YER
Ömrünü FETÖ ile mücadeleye adamış CHP'nin Parti Meclisi Üyesi Eren Erdem “FETÖ” suçlamasıyla ( 489 ) gündür Ceza Evindeydi…
Tıpkı, Cumhuriyet Gazetesi yazarları gibi…
Tıpkı, Sözcü Gazetesi sahibi ve yazarları gibi…
Cuma Günü salındı ...
Hapishane önünde ailesi ,CHP İl Başkanı, CHP Silivri İlçe Başkanı ve bazı CHP Milletvekilleri ile Silivri CHP'liler karşıladı …
Buruk bir sevinçle birlikte “demokrasi mücadelesine devam” dedi… Nedeni …
17/25 Aralık 2013'e kadar ortaklık yapanların tamamı dışarıda, o içerdeydi…Ve, onun gibi daha bir çok insan hala içerdeymiş…
Demem … Sözün bittiği yerdeyiz …

GENEL SİYASET
Ülke içinde durum değişmedi…
Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AKP Genel Başkanı Cuma Namazı çıkışında söyledikleri hafta boyu konuşuldu.
Ardından …
Ankara, anıtkabirde yapılan tören de ana muhalefet partisi Genel Başkanı ile tokalaşmadı… Haber kanallarından bazıları, günün en önemli olayı diye geçti…
Ve.. Cuma Namazı çıkışında yaptığı açıklamayı tam dünyada terörün İslam'la bağdaştırıldığı bir dönemde yaptı. Ve, İslam'la “Terör ve İŞİD” çağrışımının dorukta olduğu bir dönemde …

ŞAŞIRMADIM
“Boğaz Kavgası”
Ulusal gazetelerin birinden bir başlık bu …
İktidarın bir bakanı “İstanbul Boğazı'nda İmar Yetkisinin İBB'de Olmadığını” öne sürüyor …
Bildiğiniz gibi Bakan denilen şahıs Milletvekili değil ve Meclis tarafından seçilmiyor “Devlet Memuru” benzeri biri ...
Cumhurbaşkanımız ve ayni zamanda AKP Genel Başkanı'nın gündem değiştirmekte üstüne yok …
İstanbul'u kaybetmek çok dokunmuş …
İki defa “çift dikiş” seçim yapıldı, en “ağır toplanırını” sahaya sürdü olmadı. Belli İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'ni kaybetmek çok ağır gelmiş…

TAPU VE ECRİMİSİL
Tapu ve Ecrimisil Meselesinde hala “tık” yok. Vatandaş “kendisinin bildiği o yerler” için Devlete kaç para ödeyecek hala belli değil…

BİR BİLENDEN
“Hayat maçını kaybettiren golleri en çok “kendini en güçlü hissettiğin anlarda” yiyebileceğini asla aklından çıkarma.”
(Süleyman Demirel )

İSTER İNAN / İSTER İNANMA
“Etrafımda o kadar çok KHK'lı var ki acıyorum. Danıştay üyesinin pompa tuttuğunu gördüğümde acı duyuyorum. KHK bir faciadır.”
(Bülent Arınç- Eski, Milletvekili, Bakan, Meclis Başkanı ve yeni Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi)

GÜNE UYAN
“Yalan ne kadar büyük olursa, inananlar o kadar çok olur.”
(Joseph Goebbels)

KISA-KISA
Türkiye Barolar Birliği'nde “Olağanüstü Kongre” için (10) Baro'nun imzası ile toplanacaktı. İmzalar toplanmış. Lakin, ne hikmetse “Olağanüstü Kongre” hala çıkmazdaymış...

YORUM YAP