“Sağlıklı dişler, güzel gülüşler...”

“Sağlıklı dişler, güzel gülüşler...”

16.03.2016 15:37:33

Kadın, eş, anne ve diş hekimi; Zeliha Hazer'in yaşam ve mesleki serüvenine haydi gelin hep birlikte göz atalım…


“BİR İŞİ SEVEREK YAPIYORSANIZ EĞER ZORLUKLARI HİÇ GÖRMÜYORSUNUZ”
Sevginar SALİ: Kendinizi tanıtır mısınız?
Zeliha HAZER: 1972 yılı İstanbul doğumluyum. 5-6 yaşlarımdayken babamın işi dolayısıyla Ege Bölgesine gittik. Çocukluğum, ilk, orta ve lise eğitimim Uşak'ta geçti. Ege'de büyüdüm. İstanbul doğumluyum diyorum ama kendimi daha çok Egeli görüyorum. Uşak çok da sevdiğimiz bir şehir oldu. Annemler Yugoslavya'dan gelmiş göçmenler. Baba tarafım Konyalı. Fakat Uşak'ta büyüdük ve oraya çok adapte olduk. Ailem hala Uşak'ta.
Ben üniversite eğitimi için İstanbul'a döndüm. Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini bitirdim. Üniversiteden sonra iş hayatı başladı ve Uşak'a bir daha dönüş olmadı bende. Ailem çok istiyordu yanlarına gitmemi. İstanbul'da kalmayı tercih ettim çünkü mesleki, sosyal ve iş anlamında burada daha çok alternatif vardı.
Okul bittikten sonra bir arkadaşımızın askere gitmesi, beni Silivri'ye çağırması derken tesadüfen geldim ve hala buradayım. Silivri'ye 2000 yılında geldim. Artık Silivrili de oldum. Silivri'yi çok seviyorum. Eski Millet Hastanesine gelmiştim. Bir arkadaşım bir aylığına bedelli askerliğe gitmişti onun yerine geldim. Millet Hastanesinde 5 yıllık bir çalışma hayatım oldu. Çalışma sistemi biraz farklıydı. Orada iki hekim 24/24 çalışıyorduk. Gece nöbetleri falan derken beş yıl sonunda gerçekten yoruldum. Bu şekilde çalışmak istemiyorum, normal mesai saatleri dahilinde gündüz çalışması istiyorum diye patronlarla konuştum. Onlar beni Avcılar Anadolu Hastanesine aldılar. Böylece İstanbul'a geri dönüş oldu benim için. Daha sonra hastaneden ayrıldım ve evlendim.
Evlendikten sonra tekrar Silivri'ye döndüm, burada muayenehane açtım. Şu anki yeni muayenehanem 2,5 yıldır var. Eski muayenehanem sahildeydi. Toplam 5,5-6 yıl oldu muayenene hayatım da.
Mesleğime aşığım. Bir daha dünyaya gelsem yine diş hekimi olurdum. İlk tercihimdi zaten. Çok isteyerek girdim. Marmara İngilizce Diş Hekimliğinden mezunum. İngilizceyi de çok seviyorum. Hem İngilizceye hem de diş hekimliğine olan hayranlığımı orada tatmin etmeye çalıştım. Her mesleğin olduğu gibi diş hekimliğinin de güzel ve zor tarafları mutlaka var fakat bir işi severek yapıyorsanız eğer o zorlukları hiç görmüyorsunuz bile. Onlar sizin için ufak şeyler haline geliyor. Çok değişik insanlarla karşılaşıyoruz. Bu insanların hem psikolojilerine hitap etmemiz gerekiyor hem de onları sağlık açısından tedavi etmemiz lazım. Kullanabilir sonuçlar çıkarmamız gerekiyor. Kişinin rahat yemek yemesini ve gülümsemesini sağlamamız gerekiyor. El mahareti gerektiren bir meslek.
Eşim inşaat sektöründe iç mimar. Aynı zamanda iki çocuk annesiyim. Bir kızım bir oğlum var. Biri 4, diğeri 8 yaşında. Kızım ilkokul 3'ncü sınıfta şu anda. Oğlum da daha yeni kreşe başladı.

“DİŞ HEKİMLİĞİNDE GELİŞMELER ÇOK HIZLI İLERLEDİ”
Sevginar SALİ: Mesleki açıdan yaşanan değişimi bize biraz özetler misiniz?
Zeliha HAZER: Diş hekimliği son zamanlarda artık çok farklı yerlere gelmeye başladı. Estetik olayı çok fazla revaçta. 1999 yılı mezunuyum ben. O dönemlerdeki diş hekimliğiyle şimdiki diş hekimliği arasında gerçekten çok fazla fark var. Çok hızlı ilerledi. 2006'ya kadar ki hekimliğimi bir yere koyuyorum, daha sonraki dönemdeki hekimliğimi ayrı tutuyorum. O dönem bir değişim ve gelişim süreciydi. Hastaneden ayrıldıktan sonra biraz dışarı ortama açıldım. Bir cerrahın yanında çalıştım. Resmen asistanlık yaptım. Bu gelişen süreçte kendimdeki bazı eksiklikleri görmeye başladım.

Sevginar SALİ: Hastanedekiyle özel muayenedeki dişçilik farklı mı oluyor?
Zeliha HAZER: Aslında çok fazla farklı değil de hekime bağlı olan çok şey var. Eğer hekim kendini geliştirmek istiyorsa o zaman farklı bir yere koymak istiyor kendini. Biz mezun olduğumuzda şu anki tedavi yöntemlerinden bazıları yoktu. Mesela en basit örnek; bleaching denilen diş beyazlatma işlemi bizim mezun olduğumuz dönem yoktu veya implant (diş ekme) bu kadar yaygın değildi. Eğer hekim kendini gelişen teknolojiye uydurmak istiyorsa mecburen bir eğitim almak zorunda hissediyor kendini. Ben de böyle hissettim. Implant işlemini öğrenmek için bir süre bir cerrahın yanında çalıştım. Daha sonra Bahçeşehir'de bir diş kliniğinde çalıştım. Diş Estetiği Gülüş Tasarımı şu anda çok revaçta. Seminerlere, kongrelere katıldım. Lamina uygulamaları kurslarına katıldım. Yani adeta bir daha eğitim almışım gibi bir durum ortaya çıktı. İyi ki de bunları yapmışım. Hala da devam ediyor. Gelişim durmaz. Her gün yeni bir şeyler oluyor. Her branşta olduğu gibi bunları takip etmek zorundasınız aksi takdirde yerinizde sayıyorsunuz.

“GENEL VÜCUT SAĞLIĞI AĞIZDAN BAŞLAR”
Sevginar SALİ: Diş sağlığı ve ağız sağlığı birbirine bağlantılı şeyler genelde bunuıskalıyoruz sanki?
Zeliha HAZER: Ağız ve diş sağlığı bir bütündür aslında. Vücut sağlığıyla da direk alakalı bir durum. Genel vücut sağlığı ağızdan başlar diye bir söz var. Gerçekten öyle. Ağızdaki herhangi bir çürük ya da bir diş eti hastalığı genel vücut sağlığını etkiliyor. Ağzınızda küçücük bir çürük ya da diş eti kanaması şeklinde kendini gösteren bir enfeksiyon varsa bunların kesinlikle göz ardı edilmemesi gerekiyor. Daha sonra bunlar büyüye büyüye genel vücut sağlığını etkileyen hale bürünüyor. Bunlar çok önemli şeyler.

Sevginar SALİ: Toplumumuzda eskiye nazaran daha bilinçli.
Zeliha HAZER: Kesinlikle daha bilinçli artık insanlarımız. Eskiden bir ağrı olduğunda “Çek gitsin” psikolojisi vardı ama artık kesinlikle öyle değil. “Hayır ben kesinlikle dişimi çektirmek istemiyorum, kurtarmak için ne gerekiyorsa yapılsın” diyorlar. İnternet malum, insanlar tedavi şekilleriyle ilgili oldukça bilgili.

Sevginar SALİ: Silivri Kadın Girişimciler Derneğiyle tanışmanız nasıl oldu?
Zeliha HAZER: Bundan yaklaşık 2,5 yıl önce Derya Hanım vasıtasıyla oldu. Derya benim çok eski bir dostum. Aslında ilk başta yoğunluğumdan dolayı çok da katılmayı düşünmediğim bir gruptu. Çok arzu etmeme rağmen sosyal etkinlikleri, ilk başta biraz olumsuz bakmıştım. Faaliyetlerine baktım, hoşuma gitti, güzel şeyler yapıyorlar derken tamam dedim grubunuza katılacağım. Sosyal sorumluluk çalışmaları güzel gerçekten. Bir elin nesi var iki elin sesi var hesabı tek başına yapamadıklarınızı grup olunca daha rahat yapıyorsunuz. Seminerleri oluyor böylece kendinizi geliştirme şansı da doğuyor.

“İNSANLARIN ÇALIŞKAN VE BAŞARILI OLMASINI, ŞİKAYET ETMEMESİNİ İSTİYORUM”
Sevginar SALİ: Özel ve iş konuları dışında bu dönemde aklınıza en çok takılan konu nedir?
Zeliha HAZER: Ülkemi, vatanımı çok seven bir insanım. Şehit haberlerine çok üzülüyorum. Açıkçası bu konuda derinden yaralanıyorum. Umarım biter. Güzel şeyler gördüğüm zaman da seviniyorum. Örneğin geçenlerde TÜBİTAK'ta bir öğrencimiz güzel bir başarı kazandı. Sonra yurtdışına gitti orada onu değerlendirdiler. Her Türk insanı gibi bu tür şeylere çok seviniyorum. İstiyorum ki insanlar çalışkan ve başarılı olsun, şikayet etmesinler. Hepimizin bazı şeylerde taşın altına elimizi koymamız gerekiyor. Başkalarından beklemeyelim, kendimiz yapalım, örnek insan olmaya çalışalım. Karakterli, düzgün, dürüst insanlar olalım ve yetiştirelim.

“KADINLARIMIZ KESİNLİKLE İŞ HAYATINDAN KOPMAMALI”
Sevginar SALİ: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü haftasındayız. Kadınımızın toplumumuzdaki yerinin nasıl olmasını isterdiniz?
Zeliha HAZER: Kadın gerçekten çok önemli. Kadın bir kere en başta anne. Nesilleri yetiştiren kadınlarımız. Kadınların ahlaki, çalışkanlık, dürüstlük anlamında özeleştiri yaparak kendilerini örnek insan konumuna getirmeleri gerekiyor diye düşünüyorum. Öncelikle bireysel olarak düzgün insanlar olmaya çalışmaları, arkasından iş hayatından kesinlikle kopmamaları gerekiyor. Az olur ya da çok olur ama her kadının kendi başına ayakta durabilecek kapasite olması gerekli. Biz çok fazla gelişmiş bir ülke değiliz. Gelişmeye çalışıyoruz. Kadının zorda kalması bence kötü bir şey. Kadının daha güçlü olması gerekli. Eğitim öğretim konusunda ailelerin kız çocuklarına daha büyük destek olması gerekli. Hem ayakta duran örnek insan olarak hem de nesilleri yetiştirecek kişi olarak. Hayatla mücadele edebilecek güçte kadınlarımız olur inşallah.
Oğlumun adı Mustafa Kemal. Gurur duyuyorum. Nice Mustafa Kemaller yetiştirecek anneler olalım hepimiz. Güçlü çocuklar yetiştirebilelim. Ben çalışkanlığa çok önem veren bir insanım. Bu benim için çok mühim.

Sevginar SALİ: Olmaz olmazlarınız arasında çalışkanlık var anlaşılan.
Zeliha HAZER: Kesinlikle. Çalışkanlık ve dürüstlük benim için son derece önemli şeyler.

“YAVAŞ YAVAŞ KLİNİĞE DOĞRU GİDİYORUZ”
Sevginar SALİ: Zeliha Hanımın hayalleri var mı?
Zeliha HAZER: 5,5 yıl falan oldu burada muayenehane açalı. İlk başta küçük ve tek üniteli bir muayenehanem vardı. Sonra buraya taşındım. Burada sirkülasyon biraz daha fazla olmaya başladı. İkinci üniti aldım. Elemanlarımı biraz çoğalttım. Son zamanlarda sirkülasyona yetişemediğimi düşündüm. Bazen klinik mi açsam diye düşünüyorum. Yavaş yavaş kliniğe doğru gidiyoruz. Muhtemelen olacak gibi. Silivri'nin de ihtiyacı var bunlara. Böyle bir hayalim oluşmaya başladı.

Sevginar SALİ: Cesur musunuz düşüncelerinizi hayata geçirme konularında?
Zeliha HAZER: Çok cesurum, eğer mantıklı geliyorsa hiç tereddüt etmem. Şu anda benden başka 4 tane daha hekim arkadaşım var burada. Ben sürekliyim. Büşra Hanım haftada 1 ya da 2 gün geliyor, cerrahımız vakaya göre geliyor, implanta bakan arkadaşımız var, ortodontistimiz var. Burada 5 hekimiz. Onlarla da konuşuyorum bu konuda beni destekliyorlar. Hayırlısı olsun.

“HER ZAMAN VİCDANIMLA ÇALIŞMAYI ÖN PLANDA TUTTUM”
Sevginar SALİ: Eklemek istedikleriniz var mı?
Zeliha HAZER: Mesleğimi çok seviyorum. İyi ki de bu mesleği seçmişim. İnsanları tedavi ettikten sonra buradan gülerek ayrılmalarını çok istiyorum. Sadece ağrılı hastalar gelmiyor buraya. Estetik beklentileri olan insanlar da geliyor. Her zaman doğru olan neyse onu söylerim. Eğer hastamın istediği yanlış bir şeyse bilgim dahilinde bunun kesinlikle yanlış olduğunu düşünüyorsam yapmam. Örneğin dişlerinde çapraşıklık olan kişiler kısa ve kestirme yoldan yontalım kaplama geçirelim düzelsin derler. Çok basittir bu fakat çok yanlış bir şeydir. Ben bunu hiç yapmadım meslek hayatımda. Bundan sonra da yapacağımı hiç zannetmiyorum. Doğru olan yol uzun ve meşakkatli olsa bile ben hep o yolu tercih ederim ve hastalarımı bu yolda telkin ederim. Bu konuda bildiklerini yapanlar var. Burada yaptırmayıp gidip başka yerde yaptıranlar var ama bu benim için hiç önemli değil çünkü o kişi için bu sağlığına zarar getirecek bir şey. Her zaman vicdanımla çalışmayı ön planda tuttum. Vicdanım her şeyden önemli.

“DİŞLER KÜÇÜK YAŞTAN İTİBAREN BAKIM GEREKTİRİYOR”
Çocuklarım sizinle görüşeceğimi duyunca çocukların diş sağlığıyla ilgili açıklamalar yapmamı istedi. Çocuk diş hekimliği konusunda da bazı tedavi yöntemlerimiz var. Çocukların da dişlerine küçük yaştan itibaren bakması gerekiyor.
Benim bir hekim olarak yine insanlara söylemek istediğim bazı şeyler var. Diş fırçalama alışkanlığımız yaygın değil. Bunu gördüğüm zaman çok üzülüyorum. Günde dişlerini bir kere fırçalayıp “Dişlerim neden çürüyor?” diye soran insanlar var. Hep şunu söylüyorum; eğer dişlerinizi günde bir defa fırçalıyorsanız sizi biz fırçalamıyor kategorisine alıyoruz.
Bir de fırçaladığınızı mı zannediyorsunuz acaba? Doğru fırçalama tekniği var. Muhtemelen yetersiz ve yanlış fırçalama yapıyorsunuzdur. Diş, diş eti sınırının mutlaka fırçalanması gerekiyor. İnsanlar sadece dişlerini fırçalıyor, diş etlerini unutuyorlar.
Diş ipi kullanımı bizde hiç yaygın değil. Bana gelen vakalarda genelde çürükler hep ara yüzlerden başlıyor. İç ve dış yüzeyleri fırçalıyorlar ama ara yüzeyleri fırçalayamıyorlar çünkü fırça buna yeterli gelmiyor. Ara yüzeylerin mutlaka diş ipiyle temizlenmesi şart.
Ağız bakım suları var. Artık marketlerde bile satılmaya başlandı. Mutlaka evimizde bulunsun. Akşamları iki dakika gargara yapabiliriz diye düşünüyorum. Bunun genel ağız hijyeni açısından mutlaka toplumumuzda yaygınlaştırmamız gerektiğine inanıyorum.
Diş fırçasını çok önemsiyoruz. Fırçanın yumuşak olmasını istiyoruz. Nazik hareketlerle masaj yapar tarzda temizlenmesi gerekiyor. Sert fırçanın aşındırıcı etkisi var. Macunun görevi fırçaya göre daha az. Mercimek büyüklüğü kadar bir macun bile yeterli gelebilir. Fırçada süpürme etkisi istiyoruz. Bunu doğru yaparsanız diş çürüklerinin önüne geçebilirsiniz.

“ÜLKEMİZDE SAĞLIKSIZ BESLENME HAT SAFHADA”
Sağlıklı beslenmeden de bahsetmek istiyorum. Maalesef ülkemizde gerçekten sağlıksız beslenme hat safhada. Hem ağız diş sağlığı hem de genel sağlığımız acısından özellikle şekerli, unlu gıdalardan, asitli içeceklerden mümkün olduğunca sakınılması gerekli. Ben hasatlarımın ağızlarına baktığımda onların diş çürüklerine olan meyillerinden, tükürük yapılarından ve genel diş durumlarından nasıl beslendiklerini tahmin edebiliyorum. Öğünlerimizde peynir, süt, yoğurt gibi kalsiyum içeren gıdaların ayrıca taze sebze ve meyvelerin daha çok tüketilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu konuda toplumu bilinçlendirmek de amaçlarım arasında.

“ÜLKEMİZDE DİŞ HEKİMLİĞİ, DÜNYA İLE YARIŞIR HALDE”
Bir diğer bahsetmek istediğim konu da ülkemizdeki diş hekimliği dünyayla yarışır hale gedmiştir, kullandığımız teknoloji son derece modern. Sağlık turizmi gün geçtikçe ilerlemekte. Bu konuda gerçekten gurur duyuyorum. Örneğin geçtiğimiz yaz Alman iki hastam olmuştu, yine Afrika kökenli bir hastam vardı. Zaten yurtdışındaki gurbetçi vatandaşlarımız dental tedavileri için tercihlerini ülkemizden yana kullanıyorlar, böyle hastalarımızın sayısı oldukça fazla. Yani kaliteli tedavi uygun fiyatlara ülkemizde mevcut. Hatta yurtdışındaki diş hekimleri teknisyenlik hizmetini ülkemizden alıyor. Şuan benim çeliştiğim laboratuvar yaklaşık 20 ülkeye hizmet veriyor.

“KORKAN HASTALARI RAHATLATMA KONUSUNDA KENDİME GÜVENİYORUM”
Sevginar SALİ: Dişçi fobisi epey yaygın toplumumuzda bu konuda ne söyleyeceksiniz?
Zeliha HAZER: Korkan hastaları rahatlatma konusunda kendime güveniyorum. Yapılan tedaviler korkutucu veya acı verici değil. Teknoloji çok gelişti. Bir de hekim gerçekten hastanın ağrı duyma hissini önemsiyorsa zaten gerekli şekilde davranacaktır o hastanın ağrı duymaması için. Hastanın o koltukta konforlu bir şekilde tedavi görmesini, mutlu bir şekilde ayrılmasını sağlayacaktır. Ya da hafif bir ağrı duyacaksa eğer bunu duyacağı konusunda bilinçlendirecektir. Ben de küçükken dişçiden çok korkardım. Bu işin içine girdikten sonra aslında hiçte olayın göründüğü gibi olmadığını çok kolay, acısız ve ağrısız olduğunu öğrendim.

YORUM YAP