“Paranın başında kadınlar olmalı”

“Paranın başında kadınlar olmalı”

09.12.2015 11:53:15

Silivri Kadın Girişimciler Derneği üyelerinin başarı öykülerini tüm kadınlarımıza örnek ve toplumumuza ışık olması adına paylaşmayı sürdürüyoruz. Dilek Şimşek Dönmez, her anına özel renkler katmayı başardığı hayat öyküsüyle bu hafta huzurunuzda. Biz söyleşiyi yaparken inanılmaz keyif ve ders aldık. Sizler de keyifle ve ders çıkartarak okuyacaksınız inanıyoruz.

Sevginar UYGUN: Dilek Şimşek Dönmez kimdir?
Dilek Ş. DÖNMEZ: 1972 yılı İstanbul doğumluyum. Kadıköy çocuğuyum. Doğma büyüme Kadıköylüyüm. Fenerbahçe Lisesi mezunuyum. Karaköy’de Bankalar Caddesi’nde Bilgi İşlem Merkezi’nde çalıştım. Marmara Üniversitesi’nin bir yıllık Bilgisayar Programcılığı kursunu bitirdim ondan sonra da bir holdingde Bilgi İşlem Merkezinde işe başladım. Çok ticaretin içinde değildim, bilgisayarlarla haşır neşirdim. Çalıştığım yerin bir kısmı alüminyum firmasıydı. Ben alüminyum firmasının stok kontrolünde bilgisayarda çalışıyordum. Daha sonra evlendim. Evlendikten sonra bir süre iş hayatına ara verdim. 1995’te işyerimizi Silivri’de açtık. O zaman Fırat Plastik’in Trakya ana bayisiydik. Boru (alt yapı, su, kanalizasyon) üzerine çalışıyorduk. Uzun yıllar Fırat Plastik’in ana bayisi olarak Trakya bölgesinde hizmet verdik. 1999 depremini yaşadık. O arada inşaat sektörü ciddi bir sekteye uğradı. İnşaat sektörü tıkanınca dibe doğru gitmeye başlamadan orada bırakalım dedik. İşimizi kapattık. Kapattıktan sonra bir müddet yine evdeydim. İkinci çocuğumu doğurdum. Kendimi geliştirmek için bir takım kurslara gittim. Ebru kursuna gittim. Silivri’de Vedat Hoca’dan ders aldım. Ders aldıktan sonra yaklaşık 2 yıl Balkan Koleji’nde velilere ebru dersleri verdim. Eşim de başka bir firmada ihracat müdürü olarak çalışıyordu. Ticaretten de kopamıyoruz. Kendi işimizi kuralım istedik. Müşteri portföyümüzü kolumuzun altına koyduk yaşam alanımız Silivri’de olduğu için yine Silivri’de UTK Dış Ticareti kurduk. Çok şükür 2008 yılından beri UTK Dış Ticaret hayatımızda. Cankat Ulaş Erel ortağımız. İşleri de bölüştük. Ben finansın, eşim dış pazarlamanın, Ulaş Bey satışın (iç pazarlama) başına geçti. Böyle bir iş bölümü yaparak bu işi devam ettirmeye çalışıyoruz. Küçük bir aileyiz. Çalışan sayımız az ama en başta yanımıza gelen insanlarla beraber devam ediyoruz. Yani öyle çok girdi çıktımız yok o yüzden aile olduk. Ufak ufak büyüdük. Kadın dayanışması yaptık, 3 bayanız burada erkeklere kafa tutan.  

"PARANIN BAŞINDA KADINLAR OLMALI”
Sevginar U.: Eşinizle birlikte çalışmak nasıl bir şey?
Dilek Ş. DÖNMEZ: Hem kolay, hem zor. Hem zevkli, hem sıkıcı. Ben onun kadar ticarete yatkın değildim. Yaşayarak öğrendim. Bayanlar daha pimpirikli ve kurgucu olur. İlk zamanlar işi eve yansıttım. Eşim hiç yansıtmaz. O hep beni motive eder. O anlamda ben şanslı bayanlardanım. Eşimin desteğini hep gördüm. Hiçbir zaman önüme set koymadı. Cesaretimin kırıldığı yerlerde beni çok cesaretlendirdi. Eşinin desteğiyle iş hayatına atılan sayılı bayanlardanım. Bütün gün burada ve evde beraberiz neticede konu dönüp dolaşıp işe geliyor. Ne kadar işi evinize taşımasanız da sohbet ederken bir bakıyorsunuz yine kendinizi işten konuşurken buluyorsunuz. Eşim arada bir seyahate çıkıyor, özleşiyoruz. Hayatınızı biraz monotonlaştırabiliyor ama buna pek müsaade etmeden devam ediyoruz. Sürekli irtibat halinde olduğumuz için burada fırsat bulamadığımız konuları evde konuşup çözümleyerek ertesi güne daha hazırlıklı geliyoruz işe. O anlamda çok büyük bir avantajı var. Dengeyi kurduk. Hayatınıza iş girince ve parasal kısımları da bilince erkeğin evdeki durumunu çok daha iyi anlayabiliyorsunuz. Evde olduğunuz zaman eşiniz işten gelip durgun olduğunda, "Aman sen de hep surat asıyorsun” diye alınganlık gösterebiliyorsunuz. Hâlbuki öyle değilmiş. Bence her zaman iş yerinde paranın başında kadınlar olmalı. Para idaresi % 90 ev hayatında da kadınların idaresindedir dolayısıyla parayı iş yerinde de kadınların idare etmesinin çok daha doğru olduğunu düşünüyorum.

"KADIN İSTERSE MUTLAKA KENDİNE ZAMAN YARATABİLİR”
Sevginar U.: İş hayatıyla birlikte aile düzeninizi, modern söz deyimiyle hem çocuk hem de kariyer yapmayı nasıl başardınız?
Dilek Ş. DÖNMEZ: Çocuklarıma kendim baktım. Eşimle beraber çalışmanın getirdiği bir avantajdı bu. Kendi işinizin olmadığı herhangi bir yerde çalışıyor olsanız bakıcı bulmak gibi zorunluluklarınız olur. Gerek kayınvalidem, gerek kendi annem aileler de bu konuda destek oldular. Çok sıkıştığım yerlerde her zaman imdadıma koştular. Sıkıntı olmadı. Ama en çok eşimin desteğini gördüm bu konuda. Hiçbir zaman tam olarak iş hayatından kopmadım. "Çocuğum küçük, yaramaz, özel bir zamanım yok, kendime vakit ayıramıyorum” gibi düşüncelere katılmıyorum. Edebiyata biraz düşkünümdür. Çocuğum küçükken şiir ve düz yazı yazmaya başladım. Resim yaptım. Kişisel gelişimlerimi hep çocuğum küçükken gerçekleştirdim. O zamanlar Bakırköy’de oturuyorduk. Eşim eve geç geliyordu. Çocuğun uyuması ile eşimin geç gelmesi arasındaki zamanı bu şekilde değerlendirdim. Kadın isterse mutlaka kendine zaman yaratabilir. Az olur çok olur; ne kadar kaliteli değerlendirdiği önemli. Ben kaliteli değerlendirdiğime inanıyorum.

"ALTIN KURALIM; İŞ YERİNDE AİLE GİBİ OLMAK”
Sevginar U.: Finans işi şirketlerde en zor bölümdür. İş hayatınızda altın kural olarak benimsediğiniz konuları bizimle paylaşır mısınız?
Dilek Ş. DÖNMEZ: Benim öncelikli altın kuralım; iş yerinde aile gibi olmak. Biz burada bir aileyiz. Aile gibi olma samimiyetini yakaladığınız zaman karşınızdaki insanın size soru sormasını, bilmediğini söylemesini kolaylaştırıyorsunuz. Ben buna çok önem veriyorum. "Ben biliyorum” dememeniz lazım. Tabi ki özgüven gerekir ama araştırmaya da açık olmanız lazım. Ben bilgi alışverişine açık bir insanım.

"DİNLEMEK VE GÖZLEMLEMEK ÖNEMLİ”
Bilmediğim bir konuysa utanıp sıkılmadan bir fikrimin olmadığını ama edinmek istediğimi söylerim. Dinlemeyi seven bir insanım. Dinlemek ve gözlemlemek çok önemli. Öğrenmeye çalışıyorum. Yanlış ve mantıksız geleni soruyorum. Benim çalışanım, ben şimdi ona nasıl sorarım, beni ne gözle görür diye düşünmüyorum. Onlarında o gözle görmediklerine eminim; o uyumu ve samimiyeti yakaladığımızı düşünüyorum. Birbirimizi ‘ısırdığımız’ zamanlarda oluyor ama çalışanlarımız da bunun iş için gerekli olduğunun, asla kişisel bir şeyin söz konusu olmadığının farkındalar. Bundan dolayı çok huzurlu bir iş ortamım var. İş ortamında huzuru yakaladığınız anda zaten çoğu şey tekerlek gibi dönüp geliyor. Huzurlu çalışmak çok önemli çünkü zaten çok stresli bir ortam; ekonomi-para stresli, mal satmaya çalışıyorsun, euro-dolar bir inip bir çıkıyor, her şeyi takip etmek ve öngörülü olmak zorundasınız tüm bunların arasında bir de iş yerinde huzursuzlukların olması kötü. Aynı kişilerle aynı istikrarda çalışmak da önemli. Çalışanlarınızın huyunu suyunu bir nevi özel hayatlarını da biliyorsunuz.

Sevginar U.: Hata olduğunda ilk tepkiniz ne olur?
Dilek Ş. DÖNMEZ: Küçük bir toplantımız olur. Beni en çok sinirlendiren kısım herkesin hatayı birbirinin üstüne atması olur. Hatanın kabullenilmesi gerekir. Olabilir, hepimiz hata yapıyoruz. Hata yapanın o sorumluluğu alması lazım. O konuda da çok sıkıntımız olmuyor. Çok büyük hata olmadığı sürece bir şekilde konuşarak çözüm yolunu buluyoruz.

"KADININ KADINA DESTEĞİ DAHA HOŞ”
Sevginar U.: KAGİDER’le tanışmanız nasıl oldu?
Dilek Ş. DÖNMEZ: KAGİDER’le tanışmam Ender (Unutan Ersözlü) hanımın vesilesi ile oldu. Daha doğrusu şöyle; Gülgün Narinç benim çok eski bir dostum. Ben 16 senedir Silivri’deyim. 14 senedir arkadaşlığımız dostluk seviyesine yükselerek devam ediyor. İlk önce Gülgün hanımın girmesiyle KAGİDER’in ismini duydum. Ender hanımla da ailecek tanışırız. Bir gün büroda ziyaret etti beni. Derneği anlattı, broşürünü getirdi. "Tanışmak istiyoruz sizinle, aramızda olmanı istiyoruz” dedi. Gördüklerim, okuduklarım, üye olan arkadaşlarımdan duyduklarım içinde bulunmaktan keyif alacağım bir ortam olacağı görüntüsü çizdi bende. Erkek kadın ayrımı yok ama kadının kadına desteği çok daha hoş. Çok farklı kesim ve iş kollarından değişik konularda bilmediklerimi öğrenebileceğim birçok insanla bir arada olacağım düşüncesiyle bu keyifli ortama girdim. Hemen hemen her eğitimine katıldım. Kendime faydalı olabilecek, kişisel yeteneklerimi geliştirecek çok güzel bilgiler aldığıma inanıyorum. Bunun yanı sıra çok güzel dostluklar var. KAGİDER’in içinde de çok güzel bir aile ortamı var. İyi ki de KAGİDER’in içindeyim. Bana çok faydalı olduğuna inanıyorum inşallah ben de faydalı olabiliyorumdur. Fikirlerimi esirgemem. Ama doğru ama yanlış düşündüğümü söylerim. Bazen çok düşünmeden konuşabiliyorum onu bile törpülemeyi öğrendim.
"EN BÜYÜK ŞANSIM EŞİM”
Sevginar U.: En büyük şansım dediğiniz nedir?
Dilek Ş. DÖNMEZ: En büyük şansım eşim. Çok severek evlendim. Tekrar dünyaya gelsem yine onu severim. Eşim, çocuklarım, ailem; hepsi zincirleme gidiyor. Baştan düzgün başlayınca inanın arkası çok doğru geliyor. Hakikaten eşimin çok büyük desteğini görüyorum iş hayatımda. Mesela siyasete atılmam için de çok destekledi beni ama başarılı olamadı; o beni aşan bir konu çünkü. Siyaset farklı bir alan. Ben orada başarılı olamayacağımı düşünüyorum. Çok üzülüp, yıpranacağımı düşündüğüm için girmek istemedim. Türkiye’de yaşayan her insan gibi ben de bir bireyim, halkım, benim de kendime göre fikirlerim var. Doğru bildiklerimi de uygun yerlerde söylemekten çekinmem. Tersini ispatlayıp beni de ikna eden olursa ikna olurum. Benim söylediğim doğru diye kestirip atmam. Duvarlarım yok.

"DOSTLARIMLA KAHVE MOLASI VERİRİM”
Sevginar U.: Nasıl mutlu olursunuz?
Dilek Ş. DÖNMEZ: Kahve molası veririm. Bir kahve molasını da asla yalnız vermem. Dostlarımla kahve molası veririm. Her gün 11.30-12.30 arası mutlaka bir dostumla kahvemi içer işime geri dönerim. Bu rutine binmiştir. Hafta sonu derseniz bir ritüelimiz vardır; her Cumartesi günü iki üç arkadaş toplaşır bir öğle yemeği yeriz arkasına bir kahve içeriz. İnanın onu yapmadığım Cumartesilerden sonraki Pazartesiye çok daha zor başlıyorum. Size keyif veren insanlarla bir saatlik kahve molanız bütün gününüzün çok daha enerjik ve sağlam geçmesini sağlıyor. Ben onu asla atlamıyorum. Çok yoğun olduğum günler gün aşırıya dönebiliyor ama mutlaka haftanın en az 3 günü dostlarımla bir kahve molası için zaman ayırıyorum. Bu da kendi işimin olmasının getirdiği bir şey. Başka bir yerde olsanız kaçamazsınız ama kendi işim olduğu için sessizce aradan kaçıyor sessizce geri geliyorum.

"PES ETMEYİN, BİR YERDE IŞIK VAR”
Sevginar U.: Deneyimlerinizden yola çıkarak paylaşmak istediğiniz şeyler var mı?
Dilek Ş. DÖNMEZ: Geçmişleriyle barışık yaşamaları lazım insanların. Benim geçmişimle barışmam uzun sürdü. Çok üzücü ve büyük şeyler yaşamadım belki ama her insanın sıkıntısı kendisine göredir. Zaman zaman iş hayatımızda inişleri de, dipleri de gördüğümüz oldu. İki kere sıfırdan iş yeri kurmak zorunda kaldık. Kesinlikle her zaman bir yerde ışık var. O dönemlerde bunu böyle düşünmek insana çok zor geliyor. Pes etmemek lazım. İnsan ruhen ve madden pes edecek noktalara gelebiliyor. O yüzden insanlara söyleyeceğim şu olabilir; PES ETMEYİN… Çünkü mutlaka bir çıkış oluyor.

"KİMSEYİ YORMAK İSTEMİYORUM...”
Tezcanlılığım ve iş bitiriciliğim vardır. Üzerime aldığım bir işi kesinlikle yaparım. İş hayatımda da özel hayatımda da dakiğimdir. Yapamayacağım bir şeyi asla söylemem. Yapamayacaksam yapamayacağımı da açık bir şekilde söylerim. Eğilip bükülmek yok. Düz bir insan olmak çok önemli çünkü düz bir insan olduğunuz zaman karşınızdaki insanı da yormuyorsunuz. Gerek iş gerek özel hayatınızda güvenilirlik kazanmanın tek kuralı budur diye düşünüyorum. Kimseyi yormak istemiyorum kimsenin beni yormasına da artık müsaade etmiyorum. Eskiden ediyordum ama hayat size bir şeyler öğretiyor.
44 yaşındayım. 40 yaşından sonra çok daha dingin ve huzurlu bir hayat yaşamaya başladım. "40 yaş kadının en güzel yaşıdır” derlerdi. 40 yaşından sonra benim birçok hastalığım ortaya çıktı. Hastalık konusunda sıkıntılar yaşadım. "Kırkladım tırtladım” dedim hakikaten ama kendi iç dünyamda bana çok değişik duygular kattı. Hayatı boş vermeyi, insanların söylediklerine takılmamayı, alınmamayı öğrendim.

" "HAYIR” DEMEYİ ÖĞRENİN”
Hayır demeyi öğrendim. Hayır dediğiniz anda çok daha dingin bir hayata kavuşabiliyorsunuz. Öncesinde herkese yetişeyim diye kendimden özveride bulunup zaman ayırıyordum şimdi ayıramayacağım ya da beni zorlayacağı zaman ‘hayır’ diyorum. Çok doğru bir kelimeymiş. Herkesin öğrenmesini tavsiye ederim. Huysuzluk anlamında bir hayır değil, sizi yoracağını düşündüğünüz konularda gerekli olan bir hayır… Benim ‘hayır’ımı doğru anlayan ve alınmayıp kırılmayan insanlar hayatımda kaldı, kırılan insanlar da çıktı. Çok nadir hayatımdan insan çıkar. Ben kimseyi çıkarmam. Girdikleri zaman da çıktıkları zaman da saygı duyarım. Bu dengeyi son 4 senedir öğrendim, dinginliğim son 4 senedir yani.

"DOSTLARIMI PAMUKLARA SARARIM”
Sevginar U.: Arkadaşlarınız ne zaman dostunuza dönüşüyor?
Dilek Ş. DÖNMEZ: Ben bu konuda hislerime çok güvenirim. Her zaman güvendim, hayatımda bir kere yanıldım. Hayatıma arkadaş olarak giren insanlar için benim güvenime layık mı diye düşünmem. Belli bir noktaya kadar tabi. Girdikleri andan itibaren güven üzerine bir ilişki kurarım. Karşınızdaki insandan aldığınız o enerji de çok önemli. Aynı samimiyetle size yaklaşmasıyla dostluk sınırına geçiyor. Ben Silivrili değilim. Buradaki çevremi kendim kurdum. Bu anlamda arkadaşım çok ama dostum dediğim insanlar bir elin parmakları kadar. Onları da pamuklara sararım asla kırmam çünkü çok özel ve değerlidirler; hayatımdan çıkmalarına müsaade etmem.

Sevginar U.: Eklemek istediğiniz şeyler var mı?
Dilek Ş. DÖNMEZ: Hep ziyaretinize gelmeyi düşündüm ama bir türlü denk getiremedim. Sohbet vesilesi ile daha güzel ilişkiler kurmak çok güzel benim için. Her şey için teşekkür ederim. Naçizane küçük bir işletmeyiz. Çok aşırı büyüme gibi bir isteğim yok. Bu ortamın büyüsünün bozulacağını düşünüyorum. Silivri’de ihracatla uğraşan bu tarz aracı kurum fazla olmadığı için özellikle bu çevrede kurmak istedik iş yerimizi. İnşallah bu yolda doğru ve düzgün bir şekilde devam ederiz.
UTK Dış Ticaret olarak İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) üyesiyiz. İmalatını yapan birçok büyük firma arasından bazı noktalarda sıyrılıp iyi derecelere girmek bizim için önemli. Yılsonu için bu kademelerin daha da yükseleceğine inanıyorum.
2014 Eylül’den Ağustos 2015’e kadar olan verilere göre; Almanya’da Plastik ve Mamulleri ürününde toplam 674 firma arasından 25’inciyiz Metal Kilitler ürününde Türkiye genelinde yine Almanya’da 31 tane kilit ihraç eden firma var. Bunların arasında 13’üncüyüz. Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde Plastik Mamulleri arasında 2267 firma arasında 157’nciyiz. Almanya’da alüminyum profil ihraç eden firmalar arasında 35’inciyiz.

YORUM YAP