Meşhur bir Laz fıkrasıdır.
Tam yerine denk gelebilir
Derdini kimseye anlatamayan Dursun ölmüş. Mezar taşına yazmışlar, “Hastayım dedim dinlemediniz, hastayım dedim inanmadınız. Şimdi ne oldu?” geldiğimiz noktanın özeti gibi..
Futboldaki yabancı kuralıyla başlayan yabancı hayranlığı memleketi o kadar yabancılaştırdı ki birbirimize bile yabancı olduk.
Mülteci kampında yaşıyor gibiyiz.
Bunun sosyoekonomik, kültürel, ahlaki etkileriyle her alanda karşılaşıyoruz.
Geçenlerde polis bizim adreste Suriyeli aradı!!!
Kim nasıl becermişse bizim adreste gözüküyormuş. Kendimizi tanıtmak, kanıtlamak zorunda kaldık…
Futbol toplumların afyonuymuş ya verdiler afyonu Arma, Forma, Takım Ruhu, Aidiyet Duygusu unutuldu…
Duygusuz.
Heyecansız.
Gamsız birileri çıkmış, “Önümüzdeki maçlara bakacağız” diyor.
Allayıp pullayıp zarfı anlatıyorlar aysa ki zarfa değil marufa bakmak lazım. Dilimizi konuşmuyorlar, öğrenmiyorlar. Sokak reklam tabelaları bile onlar için değişmeye başladı. Bu tutumlarıyla Milli, Manevi değerlerimizi aşındırıyorlar.
Bakınız 2. Amatör Küme başlıyor. 2. Amatör de bile birçok Faslı oyuncu oynayacak. Menajerin biri sizi profesyonel takımlara satacağım çok para kazanacaksınız diye bir sürü genci getirip kulüplere dağıtmış.
Ne yiyor ne içiyor, nerede barınıyorlar belli değil. İçlerinde çok iyi oyuncularda var ancak muhtemelen kaçak gelen bu yabancıları kim kimin adresine nasıl kaydediyor?
Lisans nasıl çıkacak?
Bilen var mı?
Dilim varmıyor ama Bizim Çocuklar gerçekten umutsuz vaka mı acaba?
Bu biraz da insanların eğitim kültür ve ekonomik seviyeleri ile ilgili zira gelişmiş ülkelerde hayat genellikle rölantide yaşanır.
Bizim gibi ülkelerde ise hep bir koşuşturma hep bir yerlere yetişme yetiştirme çabası ve hızlandırılmış tempoda geçiyor.
Önceki hafta Dünya Kadınlar günüydü.
Hiç tanımadığım bir hanımefendiye yol verdim. Muhtemelen öğrenciydi, acelesi vardı. Frene basıp elimle buyurun geçin dedim, baş selamıyla gülümseyerek teşekkür ederek geçip gitti.
Belli ki mutlu olmuştu.
İyilik bulaşıcıdır tavsiye ederim…