Sibel Terzioğlu

Hoşgörü ve sevgi üzerine...

Hoşgörü denince aklımıza gelen ilk tanımlamalardan biri; başka inanç ve düşüncelere saygılı olmaktır. Fakat eskisi gibi ilgi görmeyen bir kelimedir. Kimileri bu kelimeyi toptan karşıdır. Hoşgörülü olmak alçakgönüllülüğün kardeşi sayılabilecek bir özelliktir. Hoşgörünün karşıtı ise katı olmaktır katılığın arkasında ise benmerkezcilik yatar. Benmerkezci kişilerin düşünceleri esnek yapılıdır. Kişi karşı tarafı değil de kendi düşüncelerini ön planda tutar ve empati yapmaktan uzaktır. Hâlbuki ne güzel, ne anlamlı ne naif bir kelimedir ‘'HOŞ GÖRMEK'' başka demler den başka bahardan kalan sevdiklerimizi bu kelimenin çizgisinden faydalanarak “HOŞÇAKAL” deriz.
Düşüncelerimiz ve inançlarımız gereği herkese saygı duymalıyız yetiştiğimiz çevre, aldığımız eğitime göre düşüncelerimizi farklılık gösterebilir. Fikir ve düşüncenin birliği birbiriyle uyuşması bile hoşgörülü bir davranış için oldukça önemlidir. Hoşgörülü olmak insanların toplum içinde beraber hareket etmesini sağlar; günümüz insanları nedendir bilinmez kaba davranışları ve çirkin sözleri ile hayatı adeta kendilerini zehir etmektedirler. Kendilerine yüklemiş oldukları mutsuzluk sendromları tahammül sınırlarını azaltmaktadır. Oysa birbirinin görüşlerine tahammül edemeyen bu insanlar aynı coğrafyayı paylaşıp aynı havayı solumaktadırlar. Dünyamız iyi ya da kötü davranışlarla güzelleşir ya da yaşanmaz olur insan hoşgörülü olup iyiliği arıyorsa kendi çizgisini de bu temeller üzerine inşa etmelidir. Kendi kulvarında kendine göre bir yaşam çizgisi belirlemelidir.
Toplumsal bir varlık olan insan idealleri için çaba sarf ederken hoşgörülü ve hümanist insan olma kimliğinden uzaklaşmamalıdır. İnsan doğası gereği sosyal bir varlıktır. Yaşamanın anlamını bu toplumsal ilişkiler içinde bulur. Hoşgörü insanların acımasızlıktan kabalıktan ve benmerkezcilikten uzak bir biçimde karşılıklı özen ve ilgi ile problemlerini çözmesinde kolaylık sağlar ve insanlar aralarında dayanışma kurarak hayatlarını zenginleştirilir. Umut, Barış, adalet ve herkes için eşit fırsatlar yaratılabilir. Toplumun faydası için çalışmak bireyin mutluluk düzeyini arttırır. Bu da hoşgörü ve hümanist olmaktan geçer. İlerlemiş toplumlarda insanlar sadece hayatta kalabilmek için çaba sarf etmekten öteye gider; toplumun ilerlemesi için çalışırlar: Hümanist ve hoşgörülü yaklaşımda bireyin ilişkilerinin iyilik ve güzellik üzerine kurulması gerektiğine inanır. Sıradan İnsanlar kendileri ile aynı dini, aynı aidiyeti paylaşan kişilerin eksik ve kusurlarını dahi hoş görmüyorlar. Onlarla aralarında duvar örüyorlar. Hümanizm ve hoşgörüde etkileyici bir çizgisi olan Mevlana bu duruma güzel mistik bir söz olan “Kusursuz dost arayan dostsuz kalır'' diyerek insanların kusurları, yanlışları, hoş görmeyi bilmeyenlerin kendilerini yalnızlığa mahkum edeceklerini belirtmiştir. Sevgi ve hoşgörü ile evrensel mesajlar vermeliyiz. Yöneldiği her istikamette insanların pusulası sevgi hoşgörü ve Hümanizm olmalıdır.
Hoşgörülü olmanın temelinde olayları durumları kişileri pozitif bakmak yatar. Düşüncelerimize doğru şeyler aktarmak, daha düzgün bir yaşantı yaşamak için şikâyet edilen şeylerden olabildiğince uzak durmak gerekir. Çünkü düşünceler olumsuzluklarla ne kadar meşgul olursa onlara olumsuzlara davetiye çıkarır. İçinden çıkılamayacak bir durum şekline dönüşür daha anlamlı bir hayat yaşayabilmek için kendi iç gücümüzü keşfetmeye çalışmalıyız, kendi ruhumuzu yeni doğan bir bebek gibi büyütüp beslenmeyi denemeliyiz. Kabuğumuzdan çıkıp kendimizle barışık bir ortamda durmalıyız. Pasiflikten çıkıp hayatın içinde aktif olarak rol olmaya başladığımızda göreceğiz ki her şeyin temelinde hoşgörü ve pozitif olma yatar. Sevdiklerimizle paylaşımlarda bulunmalı onların bizim için değerli olduğunu hissettirmeliyiz. Zor olmakla beraber imkânsız olmayan bu felsefeyi hayatımızın merkezi konumuna getirmeliyiz.
Hoşgörünün gücünü önemseyen önce kendisini sonra etrafındakileri bu düşünce ile birleştiren insanlar olmalıyız. Bir an için gözlerimizi kapatıp hayatımızda olan tüm güzel şeyler adına şükredip tebessüm etmeli, İçimizdeki güzel hoşgörünün ve sevginin güçlü enerjisinin farkına varmalıyız gerisi kendiliğinden gelir. Unutmamak gerekir ki eğer İnsan İsterse gerçekten yürekten isterse hoşgörü ve sevgi ile beslenirse her tarafına çiçekler açar, sevgi ve hoşgörü kendimiz ve sevdiklerimiz için en güzel hayat ilacıdır. Bundan sonraki yaşantımızda bırakalım içimizde güneşler doğsun ve her sabah sevgi, saygı hoşgörü ile büyüsün yüreğimiz.
Yarın güneş bizim için doğsun; sevgi ve hoşgörünün egemen olduğu umutlu bir dünya diliyorum.

YORUM YAP