Hoşgeldiniz Sayın Sevigen

Hoşgeldiniz Sayın Sevigen

01.04.2009 10:29:28

KİM NE YAPARSA KENDİSİNE YAPAR!

Yanlış hatırlamıyorsam; sene 2006 CHP Silivri Belediye Meclisi Grup Sözcüsü Muharrem Aydoğan, görüşülen Silivri Belediyesi'nin faaliyet raporuna ret oylarını izah etmekte; "Silivri'ye giydirilmek istenen elbise uymuyor, yakışmıyor…" mealinde konuşmalar yapıyordu.

29 Mart yerel seçimlerinden sonra bu Silivri'ye ısrarla giydirilmek istendiği ifade edilen elbiseden kurtuluşun esintisi var. Belki çok şık, çok kıymetli bir elbiseydi söz konusu olan ama onu taşıyacak kişinin içine sinmedikten sonra, o kendini içinde rahat hissetmedikten sonra bir değeri olmadığı, ya da hak ettiği değer gösterilmediği anlaşıldı.

Silivri, sessiz ama aynı zamanda da tuhaf bir huzur var yansıyan.

Belki seçim döneminde yürütülen psikolojik savaşın gerilimi yavaş yavaş meydanları terk etmesindendir…

Yerel seçim gerilimi, bahar havası ile birlikte yerini yeni başlangıçları, güzelliklere teslim etmeye razı görünüyor.

Gerçek partililer sessiz sedasız, görevlerini tamamlamış olmanın huzuruyla yetinecek alçakgönüllülükleriyle gündelik yaşantılarına döndü. Sahneyi siyasi aktörlere bıraktılar. Ama bir kesim var ki ticari ve çıkar kaygılarla hareket eden, yerel seçimlerde yarışın en alevli zamanlarında görmediğiniz kadar yoğun bir biçimde 'dalkavukluğa' odaklandılar. Koltukların yeni sahiplerine halk ve kamuoyunun gerçek gündemiyle, organik bağlantıyı baltalayacak yeni kafesler, görülmeyen ama hiçbir şeyi geçirmeyen duvarlar örmek üzere harekete geçecekler. Başarıları, halkın bugün yetkilendirdiği kişilerin mutlak başarısızlığı ve tam tersi olacaktır.

Bir konuya da değinmeden geçemeyeceğim. İlhan Uygun veya Uygunlar siyaset sahnesinde taraf değiller. Kişisel olarak herhangi bir kazanç veya kaybımız yok. 29 Mart öncesinde olduğu gibi sonrasında da iş ve görevimiz aynen sürüyor. Zaten farklı da bir beklentimiz yoktu. Mevcut durumumuzu muhafaza etmek, gazetemizin gücünü arttırmak temel kriterlerimizdir. 'Uygunlar'ın siyasi görüşleri vardır, tahminleri ve doğru bildiklerini birer köşe yazarı olarak savunabilirler. Ama şunu tüm samimiyetimle söyleyebilirim, gazeteci olmanın dışında sade birer vatandaş ve tabi ki seçmeniz. Geçmişte yapılanlar ile ilgili gerekli dersleri çıkarmış bir gazete olarak da şunu tüm samimiyetimle söyleyebilirim, Hürhaber kişilere odaklı bir yayın politikası bu dönem asla benimsemedi. Hatta ve hatta geçen dönem yaptığı yanlışın ardından bu görüşü kanıksadı. Büyük emeklerle kurulan, ayakta kalan bu gazeteye kurucusu ve imtiyaz sahibi olarak kendi kişisel kaygılarım için bile zarar gelmesine bilerek, isteyerek neden olmam söz konusu değildir. Kişi ve tarafların açıklamalarını, somut olarak gördüğümüz gerçekleri yerel seçimde taraf olmaksızın, aktarmak için çalıştık. Gerçekler ile sorunu olanların, doğal olarak sıkıntısı Hürhaber ile ilişkilerine yansıdı. Haklı olduğumuz bugün geldiğimiz noktada daha da net olarak ortaya çıktı. Kimseyi kandırmayı, pohpohlamayı, ortaya koyduğunda daha fazlasını kamuoyuna yansıtma yoluna gitmedik. Okuyucularımızın iradesine ipotek koymaya kalkmadık, zeka ve anlayışlarından kuşku duyarcasına oy yönlendirmesine girmedik. Hürhaber okuyucusunun zeka ve gerçekleri görme yeteneğine güvenerek aslında yayın politikamızı test ettik. Kimseye haksızlık etmedik, ettirmedik de daha da önemlisi… Kimseyi kayırmadık da aynı zamanda… A veya B partisinin çıkarları yerine Hürhaber'in çıkarlarını savunmayı tercih ettik. Tarafsız, bağımsız bir gazete olarak… Çünkü Hürhaber güçlü olduğu sürece okuyucusuna gerçekleri eğip, bükmeden yansıtabileceğine inandık, buna güvendik.

Gerçeklerden yola çıkarak ortaya koyduklarınız size kazandırır. Hürhaber ve Uygunlar'ın kazancı da bu noktada. Gerçeği yazan, söyleyen Hürhaber dimdik ortada, yalancılar, gerçekleri çarpıtanlar kaçtıkları deliklerden bu aralar zor çıkar… Ama o kadar yüzsüzler ki, utanmadan iki gün sonra yine saklandıkları deliklerden çıkacaklar. Yeni bir şey ortaya koymak için değil, yeni yalanlar, dedikodular, iftira senaryoları üretmek için… Ama tüm pislikleri ancak kendilerini kirletecek, başka kimseyi değil onun için kaygılanmaya, kale almaya gerek yok! O kadar dipteler ki, daha ne kadar batabilirleri merak edenler izlemeye devam edebilir… Namusu, onuru ve şerefi olmayanların kaybedecek başka hiç bir şeyleri olmadığı gibi, kazanacakları da olamaz…

GÜNÜN SÖZÜ

Ola bene bak,

Söz kantardır insanı tartar. İyi konuşursan şerefin artar. Sükut eder isen vakarın artar. Yalan söylersen ocağın batar.

Erzurumlu Naim Hoca

  • ETİKETLER
PAYLAŞ
« Önceki Meydan Savaşları
Sonraki »

YORUM YAP