“Her bağışlanan organ yeni bir hayat demek”

“Her bağışlanan organ yeni bir hayat demek”

16.11.2020 11:14:59

Küpe FM'in konuğu olan Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, “Mümkün olduğu kadar organ bağışçısı olun. Her bağışlanan bir organ yeni bir hayat demek. Tereddütlerinizi silin, Kuran-ı Kerim'e göre de bunun bir sevap olduğunu bilin.” dedi.

Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, geçen hafta Küpe FM'de Sabah Haberleri programında Turhan Alyakut'un konduğu oldu. Erk, salgın sürecinin organ bağışını nasıl etkilediğini, en çok nakil ihtiyacı doğan organ hakkında bilgi verdi ve önemli tavsiyelerde bulundu.

SALGINA DAİR UYARI

Yaşanan zorlu salgın sürecine ilişkin bilgi vererek konuşmasına başlayan Erk, covid-19'un pik yaptığını ve 15 Aralık 2020 tarihine kadar devam edeceğini bu yüzden bir ay boyunca çok ciddi önlemlerin alınması gerektiğini paylaştı. Aşının Türkiye'ye gelene kadar 6 ay boyunca tedbirlere devam edilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

ORGAN BAĞIŞINDAN NE ANLAMALIYIZ?
Turhan ALYAKUT: Geçtiğimiz hafta Organ Bağışı Haftasıydı. Haftanın önemine dikkat çekmek için çeşitli yayınlara katıldınız. Organ bağışından ne anlamalıyız?
Timur ERK: 18 Yaşını tamamlamış, herhangi bir hepatit, şeker, kanseri olmayan kişiler organ bağışı yapabilir. Vericinin sağlık durumu önemli. Özellikle böbrek nakillerinde, genç ikinci böbreğini yani canlıdan nakillerde ön plana çıkıyor. Şu andaki rakamlara göre yüzde 80 canlıdan nakil, yüzde 20 kadavradan nakil söz konusu.

“EN ÇOK İHTİYAÇ DUYULAN BÖBREK NAKLİ”
Turhan ALYAKUT: En çok nakli yapılan böbrek. Bu, en çok ihtiyaç duyulan böbrek anlamına mı geliyor?
Timur ERK: Evet, şu anda toplam 27 bin kişi organ nakli için sırada beklerken, bunun içinden 21 bin 500'ü böbrek nakli için bekliyor. Bu, ezici bir çoğunluk.

“15 YILDIR ÇALIŞARAK VARMIŞ OLDUĞUMUZ PİK NOKTASI YÜZDE 11'LERE DÜŞTÜ”
Turhan ALYAKUT: Organ nakli bekleyen çok fazla insan var. Bağış mı az? Bulunması mı zor? Süreç nasıl işliyor?
Timur ERK: En güncel verilere göre 2020 yılı Ekim ayı sonu itibariyle 2055 böbrek nakli gerçekleşmiş durumda. Daha evvelki yıla nazaran 130 daha az. 2019 yılı sonunda toplam 3850 böbrek nakli gerçekleşti. Şuandaki rakamı 2055. Ne yazık ki yüzde 11'e kadar gerilemiş durumda. 15 Yıl çalışarak varmış olduğumuz pik noktası, yüzde 11'lere düştü.

“SALGIN SÜRECİ ORGAN
NAKLİ ORANINI DÜŞÜRDÜ”
Turhan ALYAKUT: Neden düştü?
Timur ERK: Salgın süreci etkiledi. Böbrek nakli için kendilerini hazırlayan kişilerin hastaneye giriş süreleri risk nedeniyle azaldı. Hem verici, hem alıcıları etkiledi ve rakamlarda yüzde 30 civarında düşme oldu. Esas vurucu nokta kadavradan böbrek nakli konusunda yüzde 22'den yüzde 11'e düşmek oldukça vahim bir durum. Bunu uğraşarak tekrar yüzde 20'lere çıkarmamız lazım. Hedef yüzde 40.

“NE YAZIK Kİ İNSANIMIZ BU KONUDA CİMRİ”
Turhan ALYAKUT: Türkiye'yi diğer ülkelerle karşılaştırdığımız zaman oradaki bağış oranıyla buradaki arasında nasıl bir fark var?
Timur ERK: Ne yazık ki bizim insanımız verici ama bu konuda cimri. Onun için çok büyük uğraş gerekiyor. Devamlı toplumu bilinçlendirme gerekiyor. Devamlı medya ve lobi faaliyetleri yapıyoruz. Yüzde 40 diye hedef koyduğumuz rakam, gelişmiş ülkelerde, Batı'da, Amerika'da yüzde 45-50. Bizde yüzde 22'lerdeydi yüzde 11'lere düştü. Canlıdan nakilde Allah'ın yarattığı iki böbrekten birini alıyor ve takıyoruz. Dünyada tek böbrekle doğup yaşayan insanlar var.

“HAYAT KURTARMAK
EN BÜYÜK SEVAP”
Turhan ALYAKUT: Organ bağışı konusunda insanlar en çok hangi konuda tereddüt ediyor?
Timur ERK: Oldukça kompleks bir konumdayız ama en fazla tereddüt yaratan konu inançlarımız. Halbuki Kuran-ı Kerim'de “Her kim birinin hayatını kurtararak yaşatırsa bütün insanlığı yaşatır” diyor. Dolayısıyla bu en büyük sevaplardan biri. Diyanet İşleri bunu vurgulamak konusunda eksik kalıyor. 1990'larda Diyanet İşleri bu işi çok güzel yapılmış ve organ bağışı pik yapmıştı. O senelerde canlı bağışlar artmaya başladı. Son yıllarda durağınla geçti. Bağışları tekrar yüzde 20-40'lara çekmemiz lazım.

“TÜRKİYE'DE BU SİSTEM GAYET İYİ ORGANİZE EDİLMİŞ DURUMDA”
Turhan ALYAKUT: Organ bağışı süreci nasıl işliyor?
Timur ERK: Türkiye'de sistem gayet iyi organize edilmiş durumda, Sağlık Bakanlığı'na bağlı Organ Nakli Merkezi var. Yedi coğrafi bölgede merkezler var. İstanbul içinde Kartal İhtisas Hastanesi belirlenmiş durumda. Şart değil, oraya da yazılabilir ve bağışlamış dahi olsanız bir trafik kazasında beyin ölümü söz konusu olduğunda, aileniz de bağışçı olduğunuzu biliyor, onay vermeden bağış oluyor. Aileniz bağışçı olduğunuzu bilmeli.

“KADAVRADAN NAKİL İÇİN BEYİN ÖLÜMÜNÜN GERÇEKLEŞTİRİLMESİ GEREKİYOR”
Turhan ALYAKUT: İnsanlarda bazı korkular var. Bağış yaptıklarında, öldürülüp organlarının alınacağına dair korkuları var.
Timur ERK: Bunlara gerek yok ama bazen tereddüt yaratabiliyor. Kadavradan nakil için mutlaka beyin ölümü lazım. Beyin ölümünün gerçekleşmesi için bilimsel kurallar var. Bunun tartışması söz konusu değil. Beyin ölümü gerçekleştirildikten sonra geriye dönüş mümkün değil. Ne yazık ki Türkiye'de bitkisel hayatla, kobayla karıştırılıyor.

Turhan ALYAKUT: Canlı ve kadavradan nakil arasında avantajlı olan var mı?
Timur ERK: İkisi de eşit. Tabi ki kadavradan böbrek naklinde mümkün olduğu kadar zamana karşı yarış yapıyorsunuz. İlk saatlerde alınırsa o kadar iyi ama 72 saate kadar alınabiliyor. İlk günde alınması en verimli. Dolayısıyla sistemin çok iyi çalışması lazım. Beyin ölümünün tespitine eskiden dört uzmanın olması gerekiyordu, bu üç'e, sonra iki'ye indirildi. Şu anda iki uzman bu konuda tespiti yapıp deklare ettikten sonra hemen sistem çalışıyor, ülkenin yedi coğrafya bölgesinde bekleyenlere çağrı yapılıyor. Bir takım kriterler var. Bunlara göre 2-3 kişi çağrılıyor ve içlerinden biri seçiliyor. Böbrek takıldı hayat devam diye bir şey yok. Onun da bir ömrü var. Diyalizle devam ettirebiliyorsunuz.

BÖBREK SAĞLIĞI KONUSUNDA NELERE DİKKAT ETMEMİZ GEREKİYOR?
Turhan ALYAKUT: Böbrek nakline en çok ne sebep oluyor? Kendimize nasıl dikkat etmemiz gerekiyor?
Timur ERK: Beş altı tane faktör var ama bunların içinde en önemlisi; şeker (diyabet) ve tuz (hipertansiyon). Ne yazık ki Türkiye'de tuz tüketimi 24 gramlara kadar ulaşmıştı. Sonradan 18 grama düştü. Sağlık Bakanlığı ve Türk Böbrek Vakfı olarak çok ciddi destek verdiğimiz kampanyalarla şu anda 10 grama düşmüş durumda. Hala yeterli değil. Dünya Sağlık Örgütü'nün kriteri yetişkin günlük tüketim 5-6 gram. Aynı başarıyı şekerde alamadık. Şekerde 50 gram yeterli. 150 gram kullanıyorduk. 10 Senede ancak 10 gram azaltabildik. Hala çok çok fazla şeker tüketiyoruz. Karaciğerde parçalandığı için büyük sıkıntı ama bütün işlenmiş paketlenmiş gıdalarda ne yazık ki nişasta bazlı şeker kullanılıyor.

Turhan ALYAKUT: Ulusal kampanya ile bilinçlendirme yapıp, aynı zamanda bu tür ürünlerin üretilmesinde ve tüketilmesinde sınırlama getirilmeli.
Timur ERK: Bu konuda çalışmalar var. Tarım ve Orman Bakanlığı “Trafik ışıkları” dediğimiz dünyada yerleşmiş modeli gündeme getirecek. Bizim insanımız karınca duası yazılarını pek okumaz. Trafik ışıklarında olduğu gibi kırmızı, sarı ve yeşil noktalar gelecek. Tüketici bu noktalara bakıp yeşil ise alacak, kırmızı ise almayacak, sarı ise bilinçli olarak tüketmeye devam edecek. Porsiyon kontrolü de önemli. Siz eğer bir günde yeşil paketlenmiş gıdadan üç kere yerseniz kırmızıya dönüşmüş oluyor. Türk Böbrek Vakfı olarak bu porsiyonların ne kadar olması gerektiği konusunda devamlı kamuoyunu bilgilendiriyoruz. Sizin de bunu yapmanızda fayda var.

Turhan ALYAKUT: Çok zor bir konumda bir sivil toplum örgütünde 35 seneyi aşan bir süredir çalışıyorsunuz. Çalışmalarınızda kolaylıklar diliyoruz. Mikrofonlarımız sizin için hep açık.
Timur ERK: Bizi izleyen değerli Trakyalılar başta olmak üzere herkese seslenmek istiyorum, mümkün olduğu kadar organ bağışçısı olun. Her bağışlanan bir organ yeni bir hayat demek. Tereddütlerinizi silin, Kuran-ı Kerim'e göre de bunun bir sevap olduğunu bilin. Renginar SALİ

YORUM YAP