
SİAD’ın genç, kendinden emin, nezaketi elden bırakmayan Başkanı Hakan Kocabaş’ın kapsamlı değerlendirmesi okuyan herkes için ‘ders verme’ niteliğinde etki bırakacaktır. Öğrendiklerini, edindiği tecrübenin acılık dozuna rağmen kendine saklamak yerine toplumla paylaşmak, doğruluk ve de iyiliğin savunuculuğunu cesaretle ortaya koyduğu söyleşimizi keyifle okuyacaksınız.
"İNSANI SEVMENİN ÇOK ÖNEMLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”
Sevginar SALİ: Hakan Kocabaş nasıl bir insandır, kişilik olarak kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Hakan KOCABAŞ: İnsanlar dosdoğru bildiğini doğru yapması lazım. Ben de her şeyde ince eleyip sık dokuyarak gitmek istiyorum. O yüzden hep dikkat ettiğim şey şu; dosdoğru olalım, düzgün şeyler yapalım, insanları sevelim. İnsanlık için en önemli hasletler bence bunlar. İnsanı sevmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda da insanı seven, insanın karşısına saygı gösterdiğine ve saygının da insanları birbirine yaklaştırdığına inanıyorum. Zaman zaman insanların duygu ve düşünceleri değişik değişik yorumlanabiliyor.
"İNSANLAR YAPTIKLARINDAN MUTLULUK, YAPAMADIKLARINDAN DA
YAPABİLECEK KUVVET İSTEMELİ”
Ben ülkemi seven, dini ve manevi değerlere sahip olmaya çalışan bir insanım. Peygamberimize ve tüm semavi din peygamberlerine de hem sevgim hem saygım var. Diğer dinlere mensup arkadaşlarımı bayramlarında paskalyalarında ararım, kutlarım. Onlar da beni bayramlarımızda aksatmadan arayıp, kutlarlar. İnsanı insan olduğu için sevmek önemli. Herkes de dininin gereklerini özgürce yerine getirmelidir. Ama ben şunu görüyorum; dini gereklerini yerine getiremeyenler üzerlerinde bir takım baskılar hissediyorlar ve bu sefer yapanlara karşı bir tavır alıyorlar. Hâlbuki insanlar yaptıklarından mutluluk, yapamadıklarından da yapabilecek kuvvet istemeli. Herhangi bir eziklik duymadan samimi duygularımızı, dinimizi kendi içimizde yaşamalıyız.
Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere kattığı en önemli değerlerin başında da din özgürlüğü gelir. Onun için de Cumhuriyetimizin değerlerine sıkı sıkı sahip çıkmamız gerekir.
Sevginar SALİ: Üyeliğe zor ikna edildiğiniz derneğin başkanısınız bugün? Bu süreci bize anlatır mısınız?
Hakan KOCABAŞ: Derneğin ilk üyelerinden olduğum düşünülürse çok da zor ikna edildiğim söylenemez. Mesut Söylet ve Kadir Baran’ın teklifi ile SİAD ailesine katıldım. Önce komisyonlar daha sonra Genel Sekreterlik görevini yönetim kurulumuz bana tebliğ edince çalışmalarımızla başkanla daha da yakınlaştık. Gerçekten başkanı; Kadir Baran’ı çok sever ve saygı duyardım. Beni arardı; "Hakan hemen gel bir şey danışmam lazım sana” diye. Ben de işimi bırakır, gelirdim. Bazen hiçbir şey söylemezdi… Bazen de "Şunu nasıl yapsak / bunu nasıl yaparız” tarzında şeyler sorardı. Bana çok değer veriyordu hakikaten, Allah rahmet eylesin. Ben de elimden geldiğince bildiklerimi söylüyordum, demek ki beraber çalışmanın, birlikte olmanın bilgileriyle birlikte bende farklı şeyler gördü. "Benden sonra senin başkanlık yapmanı istiyorum” demesi belki biraz daha genç olmamızdan belki de iyi anlaşmamızdan dolayıydı, onu bilemiyorum. Ama tabi yönetim kurulumuzdaki arkadaşlarımız da aşağı yukarı hepsi bu konuda sahip çıktılar başkanın bu söylemine. İlkinde Başkanımızın öngörüsü, ikinci dönemim üyelerimizin takdiri ile gerçekleşti.
Sevginar SALİ: 3. Dönem olmayacak gibi bir sonuç çıkarmamız lazım mı?
Hakan KOCABAŞ: Üyelerimizin takdiridir. Benim ‘bırakıyorum’ veya ‘devam ediyorum’ demem belirleyici olmamalı.
"DERNEĞİMİZ, TÜRKİYE’NİN YILDIZLARINDAN”
Sevginar SALİ: Hakan Kocabaş’la birlikte SİAD’ta neler oldu geride bıraktığımız 1,5 yıl içerisinde?
Hakan KOCABAŞ: Öncelikle şunu söylememe izin verin; sizi derneğimizde ikinci kez ağırlamaktan ve genel kurulumuzun ardından basınla ilk kapsamlı sohbetimi sizinle yapmaktan mutlu olduğumu belirtmek isterim. Hem bu vesile ile okuyucularınıza SİAD’ı anlatmak bizim için önemli. Beni artık Silivrililer çok iyi tanıyor, samimi olduğumu sizler de çok iyi bildiğiniz için kendi gözümden Silivri SİAD’ın perspektifini çizmek isterim. 125’e yakın üyemiz var. Her biri benim için birbirinden değerli. Türkiye ihracatının %2’sine yakınını gerçekleştiren, Türkiye’nin ilk 500’üne, 2. 500’ne giren ihracatın yıldızları ödülünü alan ve alnının teri, bileğinin gücüyle dünya ile rekabet eden sanayicilerimiz ve iş adamlarımız var. Hepsi bu ülkenin değerleri. Bu değerleri olan dernek de bence Türkiye’nin yıldızlarından.
"TOPLUMLA DAHA İÇ İÇE OLMAYI YEĞLEDİM”
Benim de böyle bir yıldız olan derneğimde, kendi köşesinde oturan, etliye sütlüye karışmayan bir dernek vizyonunu ortaya koymam düşünülemez. Aksine toplumu ilgilendiren her konuda fikrimizi söylemeyi, yol göstermeyi şiar edindiğimizi belirtmek isterim. Türkiye, Silivri gelişsin diye gayret gösteriyoruz. Özellikle rahmetli başkanımızdan sonra toplumla daha iç içe olmayı yeğledim. Öyle bir vizyon seçtim ve Silivri halkının yanında siz değerli basın mensuplarının da bu konuda çok büyük takdirlerini aldım. Böyle olunca da insanın omuzlarına daha çok yük biniyor.
Son genel kurulda da rahmetli başkanımızın kurduğu yönetimde değişiklik yapmayı uygun görmedim. Ahengimiz iyi, birbirimize sevgimiz saygımız mükemmel. Benim kişiliğimde sevgi, saygı ve birleştirme içgüdüsü var. Bu birlikteliği sağladıktan sonra en önemli şey bence lider olabilmek, derneğin liderliğini gösterebilmesi ve farkındalığını yaratabilmesi.
Oturdum düşündüm başkan olduktan sonra, ne gibi bir farkındalık yaratabiliriz diye; olmayan şeyleri yani… Kadir başkan zamanında yapılmışlara devam edelim ama onun zamanında yapamadıklarımızı veya olmayanları ve güzel olanları gündeme getirelim istedim.
Dernekler bir süre sonra aslında yöneticilerinin kişiliğine bürünüyor. Benim kişiliğimde de toplumla iç içe olmak var. Kadir Başkan zamanında biz daha çok kendi içimizde bir dernektik. Ondan sonra daha halkla bütünleşelim istedim ve bu minvalde gittik. Biraz daha sosyal sorumluluklara eğilerek, Silivri halkıyla birlikte iç içe yaşamaya özen gösterdim.
"İNSANLARIN YARADILIŞI AYNI AMA BAZILARININ ÖNE ÇIKMASI GEREKTİĞİNE İNANIYORUM”
Sevginar SALİ: Eskiden dernek başkanı ve yönetimi biraz ulaşılmaz ve erişilmez bir noktadaydı. Halkın içine girdikten sonra hakkınızda söz söylemek, eleştiride bulunmak sanki daha bir kolay hale mi geldi?
Hakan KOCABAŞ: Evet, doğru ama ben bundan memnunum, bir sıkıntı yok. İnsanların birbirinden çok farklı bir düzeyde algılanmaması gerektiğini düşünüyorum. İnsanların yaradılışı aynı ama bazılarının, kimi düşüncelerinin daha fazla öne çıkması gerektiğine inanıyorum.
"BU DÖNEM DERS ALMADIM, VERDİM”
Yaşamımın her bölümünde bir takım şeylerden ders almayı kendime şiar edindim ama bu dönem çok fazla ders edindiğim değil, ders verdiğimi düşünüyorum bilakis. Çünkü ben doğru bildiğimi dosdoğru yaptığıma eminim. Kötü, menfaat çevrelerini de bir şekilde iyilerin yanına çekmek için bir şeyler yaptığımı söyleyebilirim. O yüzden belki ders almak değil de ders vermek diye tanımlanabilecek şeyler yaptım.
Tabi ki bazı bilmediğim şeylerde de ders aldım. Siyaseti çok bilmem. İçerisindeki gerçeklerde, sizin realitenizle hiç bağdaşmayan şeyleri görüyorsunuz. Onlarda tabi bir takım dersler alıyorsunuz. Ama insani yaşamda işte Silivri SİAD’ın yaptığı işlerde ben topluma örnek olmayı, zaman zaman bazılarına ders vermeyi, etik davranmanın güzel olduğunu, işine saygı göstermenin iyi olduğunu ve o konuda da kötüleri iyiliğe çekme yönünde gayret sarf ettiğimi düşünüyorum. Kendi içimden özveride bulunsam da bunun böyle olması bence toplumu hep birlikte ileriye götürecek.
"MESLEKİ EĞİTİM TESTLERİ, GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ EN ANLAMLI PROJE”
Sevginar SALİ: SİAD Başkanı olarak geride bıraktığınız 1,5-2 yıllık süreçte yaptığınız ve en çok gurur duyduğunuz şeyler neler?
Hakan KOCABAŞ: Bu dönem içinde bildiğiniz gibi SİAD’ın etkinliğini arttırdık. Çünkü önemli bir derneğe sahibiz ve bu birliktelik de aslında Silivri için bir şans. Geçen sene belediyemiz ve Milli Eğitim ile birlikte 8. sınıf öğrencilerimize yönelik; mesleki eğitim testleri yaptık. Bu sene yine 1500 öğrenciye uyguladık. Bu projeyi ben çok önemsiyorum. Geleceğimiz çocuklarımız. Onların sevdiği, başarılı olacağı işleri yapmasında bizler de biraz yol gösterebilirsek kendimi mutlu addedeceğim.
Hatta geçen sene belediye başkanımıza da ‘Yarın "SİAD başkanlığın sırasında ne yaptın?” diye sorsalar; bu proje her şeye bedeldir” diye ifade etmiştim. Hala aynı şekilde düşünüyorum.
"DERNEK OLARAK KAYNAKLARIMIZI BİR İKİ KİŞİ İÇİN DEĞİL, TOPLUM İÇİN AKITABİLİRİZ ANCAK”
Sosyal sorumluluklarımızı hiç unutmuyoruz. Derneğim geçtiğimiz dönem Soma’dan tutun, Suriyeli çocuklara kadar elini uzatmaya çalıştı. Bölgemizde engellilere yönelik projelere katıldık, destek olduk. Bu projeleri anlatmama gerek yok.
Söylemek istediğim şu; biz dernek olarak kaynaklarımızı bir iki kişi için değil, toplum için akıtabiliriz ancak. Bu ay içinde Türkiye Özel Sporcular Federasyonu Masa Tenisi Şampiyonasına yaptığımız sponsorlukta çocukların gözlerindeki mutluluğu görmek derneğimizin en değerli müşfik katkılarındandır. Elbette biz bir grubu içinde barındıran derneğiz ve üyelerimiz için de yapmamız gerekenleri yerine getiriyoruz.
Dernek üyelerim adına çok önemli imzalar attım. Enerji ve akaryakıtta üyelerimiz menfaatine toplamda yüzbinlerce liralık indirimler aldık. İş sağlığı ve güvenliği konularında uyarılarımız ve eğitimlerimiz oldu. Hem 11 bin çalışanımıza hem üyelerimize sağlık konusunda imtiyazlar sağlayan protokolü geçen hafta içinde imzaladık.
Fihrist katalog çalışması yapıldı, basıldı ve dağıtıldı. Bu çalışmada firmalarımızın birbiriyle ticaretini geliştirmesi açısından önemliydi.
"Çayın yanında simit” toplantılarımızın sinerjisiyle üyelerimizle "Beş çayı toplantıları”na bu yılın başıyla başladık. Ve toplantılara çok büyük bir memnuniyetle söyleyebilirim ki; Belediye Başkanımız Özcan Işıklar da hemen hemen hiç aksatmadan katıldı. Hem kendisinin hem de arkadaşlarımın gururunu ancak kendi ağızlarından dinlemeniz lazım.
"SİLİVRİ’Yİ SİVRİLTMELİYİZ”
Muhalefetiyle, iktidarı, yerel yönetimi, sivil toplumuyla, halkı ve basınıyla iyi bir sinerji oluşturup Silivri’yi sivriltmeliyiz. Elbette her yerde çatlak sesler olabilir. Kötü niyetliler çıkabilir. Bunlar bizim ivmemizi yavaşlatmamalı. Onları da bizim gibi iyilerin yanına çekip taviz vermeden ama dürüstlüğü, doğruluğu, çalışarak kazanmayı, karalamak yerine emekle çalışmayı öğreterek eğitmemiz şart.
"ALLAH HER ZAMAN DOĞRUNUN YANINDADIR” DÜSTURU SIĞINDIĞIMIZ BİR GERÇEK”
Derneğimizin var olan değerleri korumak en önemli konumuzdur. Menfaat odakları ile karşılaşmamız her zaman söz konusu olabilir. "Allah her zaman doğrunun yanındadır” düsturu sığındığımız bir gerçek. Menfaat bulamayanlar yükselen değerleri, meyve veren ağaç misali taşlarlar, çamur atarlar. Altın çamura düşse de altındır. Bundan kimsenin şüphesi olamaz.
Hayatım boyunca doğru bildiğimi, dosdoğru yapmaya gayret ettim. Hiç kimsenin yaptığıyla da söylediğiyle de ilgilenmedim. Ve çok şükür hep başarı ile anlımın akıyla çıktım.
"TOPLUMUMUZ BİLİNÇLİ VE GERÇEKLERİ ÇOK İYİ BİLİYOR”
Zaman zaman bazıları çıkıyor kendi çıkarlarını, bozuk düzenini, yalanla, dedikodu, şantajla sürdürmek istiyor. Ama gerçekten toplumumuz bilinçli ve gerçekleri çok iyi biliyor. Hatta kimin, neyi, ne için yaptığını da çözümlemiş. İşte bu da hem toplumumuza hem de derneğimize değer katıyor.
-
* "Biz çabucak tüketen bir toplum haline geldik. İnsanların, elimizdekilerin kıymetini yitirdiğimiz zaman anlıyoruz. Hâlbuki takkeyi önümüze koyup, elimizdekilerin kıymetini bilmemiz gerekir. Yoksa birileri gelir gücüyle çalı çırpı gibi süpürür ortalığı. Bir bakarsınız ne yazan kalmış ne çizen esamesi bile okunmaz. Ama iş işten geçmiş olur. Değerlerimizi yitirmeyelim; her şey maddiyat ve menfaatle ölçülmemelidir.
-
* "Gelin kardeş olalım” diyen ozanlar çıkmış bu milletten ve hasletlerimizi severek, sahip çıkarak devam ettirelim. Biz teferruattan çok yaptıklarımıza, yapabileceklerimize bakıyoruz. ‘Ülkenin bütünlüğü, ekonomimizin düzeni için, neler yapabiliriz’in peşindeyiz.”
-
* "Çoğu üyemiz zaman zaman bunalıyorlar. Birçoğundan "Kapatıp gitmek” diye sözler duyuyorum. Hammadde alımları genelde dövizle yapılıyor. Döviz yükseliyor maliyetlerine yansıtamıyorlar. İşçilik, elektrik artışlarındaki oranları maliyetlerine tam yansıtmaları mümkün olmuyor. Rekabetle boğuşuyorlar. Ama çok büyük memnuniyetle görüyorum ki; kimse çalışanını çıkarmıyor dayanıyor. O yüzden de böyle sanayicilere başkanlık etmekten gurur duyuyorum. Benim şirketim de dahil olmak üzere hepimiz tırnaklarıyla kazıyarak, çalışarak buralara geldik. O yüzden çalışmanın kıymetini en iyi benim üyelerim bilir.”
-
* "Her geçen gün çalışanlarımıza verdiğimiz imkanlar artıyor. Artık Türkiye’de patronlar bir tarafta, işçiler bir tarafta dönemi bitmiştir. El ele birlikte çalışma dönemi başlamıştır bundan da herkes kazanacak. Bakın ne Türkiye’nin ne dünyanın gerçeklerini unutmamamız lazım. Rekabet şartları bellidir bu şartların dışına çıkan şirketler de maalesef dayanamıyorlar. Şirketlere ağır yükler koyarak kapatmak yerine, onları ayakta tutmanın yolları bulunmalıdır.”
-
* "Benim Silivri’de, Türkiye’deki tüm yerel yönetimlere ve kurumlara göstermek istediğim bir tablo var. Aşırı istihdam ve yüksek aylıklar, yönetimleri hizmetleri yapamaz hale getiriyor. Bu da ileride onarılmaz yaraları açma gerçeğini birlikte getiriyor. Özel sektörümüz canla başla çalışıyor. Hep iyiye gitmek için elinden geleni yapıyor. Geçtiğimiz günlerde üzerindeki pesimistliği atmaları için bir moral yazısı yolladım. Büyük bir millet ve devlet olduğumuzu biz sanayicilerin de böyle zamanlarda daha çok çalışmamız gerektiğini vurguladım. Çoğu arkadaşım daha sonra beni arayarak bu yazıdan kuvvet aldıklarını söylediler. Tabi bunlar benim için mutluluk verici anılar.”
-
* "23 Nisan’da İkitelli OSB’deydim; inanır mısınız binlerce iş yeri kapalıydı, her hangi bir mesai yoktu. Bu beni biraz ürküttü. Çünkü bazı firmalar durmaksızın çalışırdı. Tüm çalışanların işinin kıymetini bilmesini ve hem işine hem de patronuna sahip çıkmasını öneriyorum. Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş derler. Bizler özellikle bölgemizdeki işverenlere, sanayici ve esnaflara sahip çıkmalıyız. Onlar ekonominin lokomotifleri. Ben bu amaçla bir adım öne giderek önümüzdeki günlerde Esnaf ve Sanatkârlar ile Sanayi Sitesi Kooperatifi başkanlarıyla birlikte nasıl bir iş birliği yapabiliriz hakkında proje üretmeyi amaçlıyorum.”
-
* "Ben herkesi seven, paylaşmayı büyük bir erdem olarak gören saygının ön planda olduğu ve birlikten kuvvet doğacağı olgusunu önde tutan bir toplumu özlemliyorum. Bunun için de üzerime düşeni şahıs olarak, ne var ise yapmaya hazır olduğumu taahhüt ediyorum. Bu SİAD başkanlığım süresince de; başkanlığı bırakıp normal vatandaş olarak yaşamaya devam ederken de sürecek bir taahhüttür.”
-
* "Fihrist Katalog çalışması yaptık örneğin; bazı yöneticilerin yapmak istemediği bir şeydir bu çünkü üyelerinin deşifre olmasını istemezler, kimsenin eline geçmesin isterler ama ben öyle yapmadım. Bütün üyelerimizin ne iş yaptıklarına kadar bilgilerin yer aldığı Fihrist Katalog yaparak her yere dağıttık. Herkes bizim üyelerimizi bilsin, temasa geçsin, çalışsın bunu sağlamak istedik. Bu önemli bir projeydi aslında, hala da yürütüyoruz, çünkü birbirimizle ticareti geliştirmemiz lazım. Ben firma olarak önce kendi bölgemdeki arkadaşlarıma bakıyorum üyelerimizle ne işler yapabilirim düşüncesiyle. Keçe lazımsa Karınca Filtre’yi, tel lazımsa Özyaşar- Nur Tel’i arıyorum, başka bir yere bakmıyorum. Bu konuda kendi firmam olarak bizim alım cirolarımızın %65’i şu anda SİAD üyelerinden oluşmakta. Bunu da bütün bölgeye ve özellikle üyelerimize dağıtmamız gerekli. Bunu çok önemsiyorum.”