Gaz Pedalı Tekledi - 6 - ALPER KAYA

Gaz Pedalı Tekledi - 6 - ALPER KAYA

05.11.2015 11:52:47


Cinayet Büro’da çoğu sabah olduğu gibi, gene hareketli bir sabahtı. Kaçak yarıştaki kaza, Asayiş Şube’yi de harekete geçirmiş ve olay yerinde bulunduğu için görgü tanığı olacaklarını sanan dört kişi bir anda bir soruşturmanın içinde bulmuşlardı kendilerini.

Komiser Tahsin, evrakları derleyip toparlarken bir yandan bütün işleri sıraya koymaya çalışan Hale’nin yanına yaklaşıp montunun iç cebinden çıkardığı defterden yırttığı kağıdı genç kadına uzattı. Bu, olay yerinde kendisine gizemli bir hava verdikten sonra bindiği lüks aracıyla uzaklaşan yaşlı adamın aracının plakasıydı.

"Bu plakayı müsait olunca bir soruştur Hale…” diye homurdandıktan sonra kendi odasına geçti Komiser Tahsin. Kahvaltı sofrasından aynı anda kalktıkları Olay Yeri Ekibi’nin şefi Yasin de birkaç dakika sonra yanına laborant Nazan’ı da alıp gelmişti ofise…

Nazan, Yasin’in getirdiği delilleri analiz eder ve rapor halinde Cinayet Büro’ya, veya hangi birime gerekiyorsa oraya, sunardı. İkisinin aynı anda gelmesi pek sık gözlenen bir olay değildi. Bu yüzden daha da dikkat kesilen Komiser Tahsin, Nazan’ın uzattığı raporu incelerken göz ucuyla da ikiliye bakıyordu.

En sonunda iki işe de aynı anda dikkatini veremediğini fark edip üf’leyerek raporu sertçe kapattı. Bu tepkisi, Nazan ve Yasin’i şaşırtmıştı.

"Ne işiniz var ikinizin de burada?” diye şaka yollu ama sert bir ses tonuyla çıkıştı genç polislere. Yasin, bunun üzerine Nazan’a doğru ‘Ben demiştim’ minvalinde bir bakış atsa da; Nazan ellerini önünde birleştirip yapmacık bir ciddiyet takındı. Gözleriyle raporu işaret edip açıklamasını yaptı:

"Amirim, şimdi şöyle; raporda da göreceğiniz üzere bagajdaki cesedin haricinde çıkan çantanın içinden büyük kısmı yanmış da olsa seri numaraları okunabilen paralar çıktı…”

Komiser Tahsin, kaşının birisini kaldırmış bir halde raporun sayfalarını çevirerek Nazan’ın bahsettiği bölüme geldikten sonra "Eee?” diye sordu. Bunun üzerine, Yasin söze devam etti:

"Ee’si amirim, ben de bazı delillerin kayda geçirilmesi için laboratuara gittiğimde Nazan’ın bu paralarla ilgili bir analiz yapmaya çalıştığını gördüm ancak gerçekten çok yandıkları için sahte mi gerçek mi anlamak mümkün değildi…”

Komiser Tahsin, gittikçe sabırsızlanıyor ve bir an önce sadede gelmelerini bekliyordu. Diğer kaşını da havaya kaldırmış, şaşkınca onları dinlediğini belli etmeye çalışmıştı. Yasin, derin bir nefes aldıktan sonra sözlerini tamamladı:

"Ya, işte; Nazan ikisi için de geçerli yolları sıraladı. Sahteyse ne yapılacak gerçekse ne yapılacak diye ama elimizde ikisi için de uğraşılacak kadar numune yok! Muhtemelen tek bir şansımız var; onu hangisinden yana kullanmamız gerekiyor?”
Komiser Tahsin raporu kapattıktan sonra birkaç saniye düşündü, neden sonra gözlerini kısıp karşısındaki iki genç polisi süzdü.
"İyi de…” diye söze girdi. "Hala neden ikinizin geldiğini söylemediniz?”

Nazan, ellerini iki yana açıp gereksiz bir neşeyle konuştu bu kez:

"İşte! Yasin’le iddiaya girdik. O, sizin tercihinizi sahte paradan yana kullanacağınızı iddia etti; bense gerçek paradan yana kullanacağınızı öne sürdüm.”

Komiser Tahsin bunun üzerine gülümseyerek dosyayı Nazan’a doğru uzattı ve iddiayı Nazan’ın kazandığını söyledi. Şaşıran Yasin, bu tercihin nedenini sorduğunda Komiser Tahsin’in cevabı basitti:

"Bir arabayı patlatacak kadar gözü dönen insanların bir cesetten daha fazla kurtulmaya ihtiyaç duyacakları tek şey, muhtemelen gerçek paradır Yasin…”

Yasin’in yüzünde, ani bir aydınlanma belirdi. O an sanki bir uykudan uyanmış gibiydi…

"Yani siz, arabanın bilinçli olarak patlatıldığını mı söylüyorsunuz amirim?”

Komiser Tahsin, Olay Yeri Ekibi’nin şefinin bu kadar saf olamayacağını düşündüğünü ifade eden bir mimik takınınca Yasin biraz utanmıştı. Tecrübeli amir, tam Yasin’in gönlünü almak için bir şeyler söyleyeceği sırada kapı tıklatıldı ve Necip kafasını içeri doğru uzattı. Bunun üzerine Yasin, yarım ağızla izin istedi ve Komiser Tahsin’in bir şey söylemesine fırsat vermeden odadan çıktı. Necip, şaşkınca Yasin’in arkasından bakarken Komiser Tahsin’in sert bir ses tonuyla verdiği ‘Gel’ komutuna riayet etmek zorunda kaldı.

"Amirim, şu avukatı inceledim...”

Necip’in kendine güvenen girizgahı, Komiser Tahsin’in anlamadığını ifade eden bakışlarıyla bölününce; hangi avukatı kast ettiğini açıklamak zorunda kaldı Necip.

"Ya amirim, şu Kemal Harp var ya; yaralı kurtulan Kerem’in avukatı… Onu inceledim… Çok ilginç birinin avukatı çıktı… Hatta isim benzerliği sandım ama değil, akrabalık var sanırım…”

Komiser Tahsin, sabırsızca elini sallarken odadan içeri Müdür girmişti.

"Tahsin! Bizim Emniyet Müdürü’nün oğlu kaza mı geçirdi?”

Komiser Tahsin, bir Müdür’e bir Necip’e bakarken Necip ağzındaki baklayı çıkardı:

"Hah, ben de onu diyordum… Kerem Ulaş, İstanbul Emniyet Müdürü Yusuf Ulaş’ın oğlu galiba…”
(Devam Edecek)

YORUM YAP