
Necip’in sürdüğü araba, bir apartmanın önünde dururken Hale de telefonunu yeni kapatmıştı. Arabayı durduran Necip’e dönüp "Tamamdır” diye mırıldandı ve ekledi:
- Kenan’a gerekli bilgileri verdim, öldürülen tiyatrocumuz için bir araştırma yapacak biz emniyete geçene dek…
Necip, gözünü kırpıp destekledi Hale’nin bu hareketini. Aynı anda araçtan inmek için kapılara hamle yapan ikili, aynı anda da çıkıp kapıları kapatmıştı… Sokağın ıssızlığına bakan Hale, ürperdiğini gösterircesine gözlerini belertip Necip’e doğru baktı. Necip o esnada apartmanın önünde duran zildeki isim listesini incelemekteydi. Hale’ye, sekiz daireli apartmanın sadece bir dairesinde isim yazmadığını gösterip "Kesin bu!” diye homurdandı Necip. Hale bunun nedenini sorunca da omzunu silkip açıklama yaptı:
- E şimdi bu tiyatrocu çocuk bekarsa, muhtemelen tek yaşamıyordur. İstanbul gibi bir yerde kolay mı sanki! Bekar evinde zile bir isim mi yazılır?
Hale gülerek bakarken Necip omzunu bir kez daha silkip zile basmıştı. ‘Kim o’ sorusu gelmeden kapı açılınca dudağını büküp şaşırma efekti yapan Necip kapıyı aralayıp Hale’ye yol verdi.
Üçüncü kattaki daireye geldiklerinde kapıyı aralık bulmuşlardı. Birkaç saniyelik duraksamaları, içeriden bir gencin don-atlet kombinasyonuyla elinde şangırdatarak saydığı bozuk paralar ile gelmesiyle nihayete erdi. Çocuk, karşısında hiç beklemediği iki kişiyi görünce ve bir tanesinin kadın olması üzerine şaşırarak kapının arkasına mevzilenerek kendi kıyafetini gizleme yoluna gitti. "Siz kimsiniz?” diye homurdanmakla yetindi ama bir yandan da Necip ve Hale’yi süzüyordu.
Necip, burnunu çekip elini beline dayadı.
- Biz tiyatro oyunları seçici kurulundan geliyoruz. Sizin bir oyununuz varmış incelemeye geldik…
Gencin kafası karışmıştı, "N-nasıl?” diye sorarken; Hale’nin çıkarttığı polis kimliğini görünce daha da şaşırdı.
- Tiyatrocu sen misin? diye sert ve keskin bir soru yöneltti Necip
Çocuk, korkuyla başını olumsuz anlamda salladı. Bu kez, "O nerede?” sorusu gelince kafasıyla içeriyi işaret etmişti. Necip, yarı aralık kapıyı sertçe ittirip içeri girdi. Hale de bir yandan ceketinin içine astığı silahına her an davranabilecek bir konum alıp içeri girdi peşi sıra…
Bekar evlerine özgü, az havalandırılmaktan kaynaklanan kesif koku; daracık koridorun her metrekaresine saçılmıştı. O esnada Necip’in telefonu titremeye başlayınca irkilen ikili, Necip’in bir küfür savurup kimin aradığına bakmadan telefonunu sessize almasıyla normale döndü.
Koridorun bitiminde bir oturma odası vardı. Kapısı kapalı olan oturma odasını alelade bir yere girercesine rahat bir tavırla açan Necip; gördüğü manzara karşısında şaşkına dönmüştü. Hale de, önden odaya giren Necip’in omzundan görebildiği kadarıyla şok olmuştu.
Odada iki tane üç kişilik kanepe, ortalarında genişçe bir sehpa vardı. Sehpanın üstü yer yer bembeyaz bir tozla kaplı, kanepelerde ise yarı çıplak ve yarı baygın gençler vardı. İri yarı, iki numaraya vurulmuş saçlarıyla sehpaya doğru eğilen bir tanesi ise halen sehpanın üstündeki tozdan burnuna çekmekle meşguldü.
İşi bitince kafasını havaya kaldırıp derin bir soluk alıyordu ki, Necip ve Hale’yi görünce gözleri fal taşı gibi açıldı ve kanepeye atılmış duran pantolonuna sarıldı. Pantolonun beline tıkıştırılmış bir silahı çekiyordu ki Hale kendi silahına hamle yapıp çocuğa hedefledi. Bunun üstüne, çocuk nefret dolu bakışlarla ellerini havaya kaldırdı. Gözü seğirmeye başlamıştı. Arkalarından, "Sıkıntı yok Osman, kontrolüm altındalar…” sesi gelince Hale ve Necip tedbirli ama hızlı bir şekilde geri dönmüşler; birkaç saniye önce uyuşuk bir şekilde kapıyı açan atletli çocuğun elinde tuttuğu silahı kendilerine yönelttiğini fark etmişlerdi.
Dişlerini sıkan Necip’in gözleri önünde sırıtan, kokainci Osman silahına tekrar uzanıp ayaklandı. Dudaklarını yalayıp gözlerini birkaç kez kırptıktan sonra derin bir nefes alıp yanında, yarı baygın şekilde serili yatan kızı tekmeleyerek kendisine yol açtı ve oturma odasının ortasına kadar geldi. Gözlerini önce Necip’e sonra da Hale’ye dikip rahatsız edici bir ses tonuyla konuştu:
- Eskiden polisler tedbirsiz girmezdi evlere ama, devir bozulmuş sanırım…
Necip, derin bir nefes alıp kafasını sağa doğru yatırdı ve cevapladı bu çıkışı:
- Eskiden tiyatrocu geçinenler de uyuşturucu batağında yüzmezdi, devir bozulmuş sahiden…
Bu sözü üzerine Osman sinirle elindeki silahı Necip’in yüzüne tokat gibi indirdi. Necip yere yan düşünce dişini sıkarak ayağıyla Osman’ın dizine doğru hamle yaptı ve sert bir tekme geçirdi ayakta duran iriyarı gence.
Onlar kapışmaya koyulurken, "Durun!” diye bir ses geldi. Necip dönüp baktığında kendilerine kapıyı açan çocuğun, Hale’yi belinden tutup arkasına konuşlanıp kafasına silahını dayadığını gördü.
- Durun yoksa kızı vururum!
Necip, öfkeyle Osman’a doğru bakarken çenesine gelen bir tekmeyle kendisinden geçti…
(Devam Edecek)