“En acil sorunumuz alt geçit

“En acil sorunumuz alt geçit

04.11.2014 11:48:03

7 aydır yerel yönetimler alanında meclis üyesi olarak görev yapan aynı zamanda İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Odası Silivri Temsilcisi olan Saadet Gecoğlu hayata, mesleki örgütlenme ile belediyeciliğe dair Sevginar Uygun’un sorularını tüm içtenliğiyle yanıtladı.

Sevginar Uygun: Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Saadet Gencoğlu: 1970 Silivri doğumluyum. Anne tarafım Yunanistan, baba tarafım Bulgaristan göçmeni. Kendimi bildim bileli Silivriliyim. Piri Mehmet Paşa İlkokulu ardından Silivri Lisesi sonrasında da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum. Ardından mali müşavirlik. 4 yıldır da İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Odası Silivri Temsilcisiyim. 2014 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir ve Silivri Belediyesi CHP Meclis Üyesi seçildim. Evliyim iki erkek çocuğum var.

"MALİ MÜŞAVİRLİK HAYALİMDİ”
Sevginar Uygun: Okul yıllarından sonra iş hayatına atılma süreciniz nasıl oldu?
Saadet Gencoğlu: Okulu bitirdiğimde ablam Vergi Dairesi Müdür muavinliğinden ayrılmıştı o dönem muhasebecilikle ilgilenmeye başladı. Onunla birlikte Erhan Bekler ile çalışmaya başladım. Ardından İstanbul’da ve sonrasında Sami Düvenci ile mesleki çalışmalarımı sürdürdüm, süreç içerisinde ortaklığımız gelişti, halen daha devam etmekte.
Mali müşavir olmak hayalimdi aslında. İktisat Fakültesini bitirince muhasebecilik gündeme geldi. O dönemde sigortacılık da çok revaçtaydı, hatta ben bir sigorta acentesi de açtım; Ticaret Sigortanın… Evlendim sonrasında da insanın kendi mesleği yine. İçimde kalmıştı. Evlenip ara verdikten sonra kursla sınava girdim. Kazandıktan sonra da çalışma hayatım başladı; o gün bugün de mali müşavirliğe devam ediyorum.

"DUYGULARIMLA HAREKET EDERİM”
Sevginar Uygun: Uzun süre yapılan meslekler hayat tarzını etkiler bir süre sonra. O kadar hesap kitap işinin etkisinde hayatınızda bunun etkisi oldu mu?
Saadet Gencoğlu: Çok fazla mantıkla hareket eden biri değilim, duygularım beni yönlendirir. Karar vermeden önce öyle çok düşünüp, taşınan bir insan değilim. Duygusal karar veririm ama en ince ayrıntısına kadar da ilgilenirim yapma niyetine girdikten sonra. Bir programım varsa tüm ayrıntılarını, endişesini, kaygısını en ince noktasına kadar düşünürüm. İnsana zarar veren müthiş bir sorumluluk duygusuna sahibim.
Sevginar Uygun: Zarar verdiğini söylediniz şeyler aslında başarılı olmanızın nedenleri…
Saadet Gencoğlu: Başarının yanı sıra bir de yıpranma payı var görmezden gelemeyeceğimiz.

"ERKİN BALABAN’A ÇOK ŞEY BORÇLUYUZ”
Sevginar Uygun: İlçemizde mali müşavirler ve muhasebecilerin diğer meslek dallarındaki insanlar tarafından gıptayla bakılacak bir iç dayanışması, örgütlenmesi var. Şu andaki temsilciliğiniz öncesinde de bu sürecin bir parçasıydınız. Nasıl gelişti bu ve ne şekilde devamı sağlanıyor?
Saadet Gencoğlu: Hissedilen bu farkı öncelikle Erkin Balaban’a borçluyuz. Öyle güçlü ve sağlam temeller atmış ki… Ardından İbrahim Karaduman ve Kamil Çelik’in katkılarıyla son derece yapıcı şekilde süren bir süreç var. Şimdi de ben sürdürmeye çalışıyorum. Ama öyle bir şey ki; herkes elinden geleni yapıyor. Böyle bir temayül gelişmiş ve buna hassasiyet gösteriliyor. İstanbul’da oda nezdinde de çok güzel bir yerimiz var yine Erkin Balaban kaynaklı. Odanın kuruluşunda çok büyük emeği geçmiş. Dolayısıyla bugün hala Silivri’nin yeri bu nedenle hep ayrı tutuluyor. İstanbul’da 37 ilçe temsilciliği var. Biz diğer ilçelere göre az sayıda muhasebeci ve mali müşaviri temsil ediyoruz. Buna rağmen verilen değeri ve farklı bir gözle bakıldığını her daim hissediyoruz.
4 yıldır temsilcilik görevini yürütüyorum; Kamil Çelik’ten devraldım. O gün bugün de üye arkadaşlarımızla sıkı bir diyalog içinde olma gayretini sürdürüyorum. Beraber eğitimlere (şu an Torba Kanunu ile ilgili bir seminer planlıyoruz) sosyal ve kültürel aktivitelere katılıyoruz. Bir arada olmak için elimizden geleni yapıyoruz.
İstanbul odasında, Erkin Balaban’dan kaynaklı özel bir yerimiz var ama bunu önemle belirtmek isterim. 2 bin-2 bin 500 üyeli ilçeler var biz 80 kişiyiz. Buna rağmen yönetim kurulu üyeliğine aday gösterildim ve seçildim. 

"KARAR VERME MEKANİZMASI İÇİNDE YER ALMAM GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNDÜM”
Sevginar Uygun: Mesleki atılımlarınızı bir de meclis üyeliği ile yerel yönetim görevi izledi. Nasıl ve ne düşünerek bu kararı verdiniz?
Saadet Gencoğlu: Şinasi Günaydın bizim meslek duayenlerimizden meclis üyeliği yaptı. Abim Mustafa Sorucu da bu görevi üstlendi. Silivri’yi İstanbul’da meslek odasında temsil etme olayı biraz ilçemize dışardan bakma olanağı sağladı. Oraya her gidip geldiğimde Silivrili olma sorumluluğu ile alakalı bilincimin arttığını hissettim. Katıldığımız toplantılarda 37 ilçe temsilcisi var ve herkes kendi bölgesini temsil ediyor. Silivri’yi tanıtmak adına yoğurdundan, yemeklerinden tutun da her şeyi ben bu toplantıların gündemine bir şekilde taşıdım zaten. Silivri’nin tanıtımı adına yapabileceklerimi yerine getirdim. Sadece odada veya İstanbul’da değil Silivri’de de ilçemiz adına bir şey yapma düşüncesi oluştu. Silivri ile ilgili yapılacak güzel, yararlı şeyler adına karar verme mekanizması içinde yer almak gerektiğini düşünmeye başladım ve bunu istedim de.
Sağ olun siz de az yazmadınız; "Sevginar Hanım’ın bildiği bir şey vardır” dedim.

"SINIRSIZ İHTİYAÇ, SINIRLI  İMKÂN VAR”
Sevginar Uygun: 7 aydır meclis üyeliği görevini yürütüyorsunuz. Nasıl bir duygu, bugüne kadar yaşadıklarınız hakkındaki düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Saadet Gencoğlu: İnsanın sorumluluklarını arttıran bir durum öncelikle. Sınırsız ihtiyaçlar ama sınırlı olanaklar var. Dolayısıyla bu iki durum arasında dengeyi çok iyi kurmak gerekiyor, eşitlemek zaten zor bir olay. Halkın bize ulaşılabilirliği fazla olduğu için iletilen talepleri ilgili mercilere ulaştırıyoruz; bir bakıma aracı gö-revini yerine getiriyoruz. Gönül ister ki bütün talepler, ivedilikle yerine getirilsin ama öyle bir imkan yok; takdir edersiniz ki. İhtiyaçların aciliyetine göre zaman açısından düzenlenmesi ve yerine getirilmesi konusunda gerekli takibi de yerine getiriyoruz. Taleplerin gerçek muhatapları ve yapılabilirliği konusunda gerekli açıklamaları ve durum değerlendirmeleri de önem kazanıyor. Dışardan bakılınca görülemeyen, farklı özelliklerdeki bir alan olduğu için içine girmeden bilmemiz mümkün olmayan konular da var.

"ALT GEÇİT EN ACİL SORUN”
Sevginar Uygun: Size göre Silivri’nin en önemli ihtiyacı veya en acil çözüm bekleyen sorunu ne?
Saadet Gencoğlu: Kesinlikle alt geçit. Bu konuda İBB’ye bu ay verdiğimiz önergeleri de size getirdim. Alt geçit ile ilgili olanı teslim ettik, Boğluca Deresi ıslah çalışmaları ile ilgili de bu ay vereceğiz.

"BİR ŞEY YAPMAZSAM RAHATSIZ OLAN BİR İNSANIM”
Sevginar Uygun: Aklınızda hayalini kurduğunuz    ne var?
Saadet Gencoğlu: Şu anda tatil; Şöyle bir aylık falan, hiç hayatım boyunca sahip olmadığım ve olacağım gibi görünmeyen bir imkan. Muhtemelen üçüncü gün de sıkılırım ama şu an için böyle bir şeyin hayalini kuruyorum, ihtiyacını hissediyorum. Ahşap eski bir sandalyede deniz kenarında öylesine uzanmak.
Aslında ben bir şey yapmazsam rahatsız olan bir insanım. Boş duramam ama ‘şu anda hayal ettiğiniz nedir’ derseniz budur.  İlginçtir Süleyman’ın köyde evi var hiç orada olmak bana cazip görünmemiştir. Ama şu dönemde oradaki yeşillik, doğa ve sessizlik bana çok iyi geliyor. Oranın sükûneti çok iyi hissettiriyor.  

"DAHA UZAK GÖRÜŞLÜ DAVRANMALIYIZ”
Sevginar Uygun:  Silivri’nin yerlisi olarak buranın şirin sahil kasaba halinden, İstanbul metropolünün parçasına döşünüm sürecini birebir gözlemlediniz. Yaşananlar size ne düşündürüyor?
Saadet Gencoğlu: Hayat ileriye giderken birçok şey değişiyor. Bizi annemiz ve babamız elimizden tutup da okula götürmedi. Kendimiz gittik geldik. Şimdi bir kalabalık, yığılma var. Türkiye’nin genel sorunudur; önce yapar sonra bunu planlarız. Silivri’de bu kadar göç almadan önce keşke bunun planlaması yapılsa ve alt yapısı hazırlansaydı. Plansızlık, hazırlıksız yakalanmak tehlikeyi, karmaşayı ve sıkıntıları beraberinde getirdi. İleriyi çok gören bir toplum değiliz diye düşünüyorum. Daha uzak görüşlü davranılması gerekirdi o zaman daha rahat olurduk bugün. Bir örnek; aynı sıkıntıya Esenyurt, Bahçeşehir’de de bugün davetiye çıkartılıyor. Binlerce konut yapılıyor ama yollar aynı kalıyor.

"KADINLARIN KADERİNİ ERKEKLER BELİRLİYOR”
Sevginar Uygun: Toplumumuzda kadınların hak ettikleri yer ve etkinliği kazanması adına neler yapılmalı?
Saadet Gencoğlu: Kadının eksik kalan konumunu Türk toplumunun gelenek yapısına bağlıyorum. Biz erkek egemen bir toplumuz ve bu koşullarda kadının öne çıkması kolay olmuyor. Bayramda başkanımızın tebrikleri kabulü esnasında dikkat ettim de Kadın Girişimciler ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği dışında kadınların yoğun olarak bir arada olduğu, temsil ettiği bir yapı yok. Yirmi erkeğin yanında bir bayan denk geliyor. Siyasette de öyle. Kadınların kaderini hep erkekler belirliyor. Kadın olarak kaderimizi belirlememiz de zor çünkü çok fazla görevimiz var. Bir anneyim, mesleki sorumluluklar artı siyaset bunlar hep artı yük getiriyor. Bir görevi alırken diğerinden kadın asla vazgeçmez, hepsini en iyi şekilde yerine getirmek için var gücüyle çalışır.

"SORUMLULUK ALALIM AMA ERKEKLEŞMEYELİM”
Bu yoğun program ve ağır sorumluluklar kadını zaman içinde erkekleştiriyor. Sistemimiz biraz bunu getiriyor. Ama bana sorarsanız; evet sorumluluk alalım ama kadınlığımızdan da taviz vermeyelim ve de bunu zamana yayalım. Genç nesilde sorumluluk alma olayı hem daha fazla hem de aralarındaki dayanışma olanakları geniş. Kadınlar iş hayatına ve toplumun gözü önünde daha çok başarılı oldukça, bugün sıkıntı duyulan, bazı şeyler iyi yönde hızla değişecektir. Başarılı örnekler arttıkça, girişimler ve çoğalacak. 
Yer yer ‘pozitif ayrımcılık’ diye bir olgu da tartışmaya açılıyor. Bazen kadın olduğun için o yerdesindir. Kadınlar olarak başarılı örneklerimiz de cesaretimiz de az. Ama yeni jenerasyon toplumda kadınların yerini sağlamlaştırmak konusunda büyük ve iyimser bir umut vaat ediyor bence.

"HERKESİN İNANCI KENDİNE”
Sevginar Uygun: Fener Rum Patrik’inin Silivri ziyareti ile ilgili bir konu var gündemde. Destekleyenler, karşı çıkanlar da. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Saadet Gencoğlu: Bu konuda söylenecek tek bir şey var; insanlar arasında dinine, kimliğine, teninin rengine göre ayrım yapmanın hiçbir mantığı olmadığını düşünüyorum. Herkesin inancı kendine. Ayrıştırma ve bölücülük olaylarının hayatımıza sonradan girdiğini ve kötü de olduğunu düşünüyorum. Eskiden bir arkadaşlarımızın kimliğini, inançlarını sorgulamazdık; oldukları gibi kabul eder ve saygı duyardık. Zaman içinde önümüze bizleri birbirimizden ayırmak ve yeri geliyor düşmanlaştırmak için bir takım yollar seriliyor.  Kimsenin dini, kimliği, giyim ve kuşamına göre eleştirilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

"CAMİNİN  MEYDANLA, MEYDANIN SAHİLLE BULUŞMASI İYİ OLUR”
Sevginar Uygun: Başkan Işıklar’ın ekibine bu dönem yeni katıldınız. Önümüzdeki süreç projeleri arasında sizin özel bir yere koyduğunuz çalışma var mı?
Saadet Gencoğlu: Alt geçit konusunu çok önemsiyorum. Piri Mehmet Paşa Cami çevresinin meydanla buluşması, meydanın sahille buluşması (New Center yıkılarak) tasarıları bence son derece isabetli. New Center bende Silivri’nin ciğerlerine nefes alma imkânı vermiyormuş hissini uyandırıyor. New Center belki iyi şeyler düşünülerek yapıldı ama sonuç öyle olmadı.
Acil Yardım Merkezi’nin yerinde hayata geçirilmesi hedeflenen proje de çok özel bence; Derneklerin bir araya toplanacağı, sağlıkla ilgili toplumsal çalışmaların yapılacağı merkez…
Sahil ve meydandaki camimiz nezdinde tarihi değerlerimizin ortaya çıkartılması çok önemli. Yaşayan ve gelen insanları cezbeden bir atmosfer oluşturmamız lazım; bunun içinde deniz, sahil ve tarihi mirasa sahibiz. Sadece bunları doğru değerlendirmemiz gerekiyor.
Başkanımızın da dediği gibi ‘Silivri mavi, yeşili ve kahverengi renklerinin bir arada bulunduğu bir yer’… Bunlardan yola çıkarak gerekli değerlendirmeleri, onları öne çıkartan yatırımlar ve çalışmaları yapmamız lazım.

YORUM YAP